Fotoğraflar: Mert ARISLAN ÜNLÜ ŞAİR VE EDEBİYATÇILARLA YEDİ YAŞINDA TANIŞTIM... Fazıl Say, şarkı bestecisi olarak üçüncü albümü “Güz Şarkıları”yla müzikseverlerin karşısına çıktı. Say’a, Güvenç Dağüstün ve Ece Dağıstan eşlik etti. Fazıl Say, ünlü şair ve edebiyatçılarla daha küçük yaşta tanıştığını anlattı. Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, “Yaşar Kemal’den Cemal Süreya’ya, Metin Altıok’tan Turgut Uyar’a kadar hepsini 7-8 yaşındayken tanıdım. Babam onlarla Ankara’da, Türkiye Yazıları adlı bir dergi çıkarırdı” diye konuştu. Dünyanın en ünlü besteci ve piyanisti olan Fazıl Say, önce Akılla Bir Konuşmam Oldu adlı kitabını, ardından da Güz Şarkıları adlı albümünü çıkardı. Say ve albümde onun yerine piyano çalan iki yıllık sevgilisi Ece Dağıstan’la Teşvikiye’de buluştuk. Kent dışında olduğu için şarkıların yorumcusu Güvenç Dağüstün sorularımıza daha sonra cevap verdi. İşte, Say’ın açıklamaları ve Dağıstan ile Dağüstün’ün sorularımıza verdiği cevaplar. Güz Şarkıları nasıl doğdu? Fazıl Say: Türk Edebiyatı’na olan besteleme ilgim vardır hep. Daha önce Nazım Oratoryosu, ondan önce Yeni Şarkılar hep şairlerle ilgili eserlerim oldu. Şarkı bestecisi olarak da bu üçüncü albümümdür. Nazım Hikmet, Can Yücel, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Ahmet Arif, Behçet Aysan ve Attila İlhan’ın şiirlerini besteledim. Tematik olarak bir güz atmosferi yarattık. Güvenç Dağüstün seslendirdi, piyanoyu da Ece Dağıstan’a emanet ettik. Şarkı albümleri yapan Fazıl Say’daki değişimi konuşalım... Fazıl Say: Bendeki bu müzikal değişimin kilometretaşı bir şoför oldu. Bir gün taksiye bindim, şoför beni tanıdı. Şu eleştiriyi yaptı: ‘Ağabey darılma ama konçertolar senfoniler de bestelesen bu halk seni dinlemez. Bizler senden şarkı dinlemek istiyoruz.’ Türk halkının gerçeği buydu. İlk Şarkılar adlı albümü ben kafamda 20 yıl önce hazırlamıştım. 20 yıl bekleyen o şarkıları Serenad Bağcan’la seslendirdik ve 2013 yılının en çok dinlenen albümü oldu. Kısacası Türk halkıyla yakın temasım o şoförün eleştirisiyle başladı. fazil-ic-y Dört yaşındaki Fazıl Say’ın minik elleriyle piyano tuşlarını buluşturan kişi kim oldu? Fazıl Say: Dört yaşımda piyano çalardım. Babam Ahmet Bey, müzikolog-yazardı. Beni dönemin en büyük piyano pedagogu olan Mithat Fenmen’e götürdüler. Böylece başladı. Sizin piyanoya olan yeteneğinizi kim keşfetti? Ece Dağıstan: Evimize piyano geldiğinde ben henüz dört yaşındaydım. Bu istek o günden başladı. 11 yaşına geldiğimde ise konservatuvara başladım. Peki sizi operaya kim yönlendirdi? Güvenç Dağüstün: Hep şarkıcı olmak istedim. Opera yoktu kafamda. Konservatuvara başlayınca aşık oldum operaya. Gelelim Akılla Bir Konuşmam Oldu kitabınıza. Her şeye rağmen bu kitap umut veriyor. Fazıl Say: Türkiye’deki müzik sektöründen albümlerin hazırlanış öykülerine, Fazıl Say’a gelen engellemelerden hakkımda açılan davalara kadar her şey var bu kitapta. Zaten o davalardan da beraat ettim. Bir sanatçı olarak toplum ve ülke sorunlarına da kayıtsız kalamıyorsunuz... Size göre bu ülkede neler oluyor? Fazıl Say: Türkiye’den o kadar umutluyum ki... Bizler gibi düşünenlerin sayısının bu ülkede o kadar çok olduğunu biliyorum ki... Zaten Türkiye’yi ayakta tutanın yine bizlerin olduğunu biliyorum, sanatıyla, bilimiyle, sporuyla, her şeyiyle... ÇÖZÜM ATATÜRK YOLUDUR Sizin gibi düşünüp de susan, düşüncelerini söylemeyenler de var... Fazıl Say: Beni klasik müzikçi diye dışlamak isteyenler de oldu, hâlâ da oluyor. Oysa bu yarışta hepimiz varız. Konserlerim, kitaplarım, albümlerim ilgi görüyor. Kaldı ki, bu ülkeyi piyanomla dünyaya tanıtıyorum. Beni dinleyen Türk olduğumu biliyor. fazil-ic-yy Ülke olarak içinde bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulmamızın en sağlıklı yolu nedir? Fazıl Say: Kesinlikle Atatürk’ün yoludur. ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ diyen Atatürk barışın önemini uzun yıllar önce vurgulamış zaten. ‘Yalnız Türkiye değil, dünya da mutlu değil’ demişsiniz... Fazıl Say: Dünya bana göre iyi yönetilmiyor. Başkan Trump bir laf ediyor Ortadoğu birbirine giriyor. Dünyada dost değil, adeta düşman aranıyor... Türkiye’de de bir şeyler oluyor, halkın yüzde 50’si istemiyor, yüzde 50’si istiyor. O söylenen kabul edilince, istemeyen yüzde 50 ne olacak, mutsuz mu olacak? Bu adil mi! PİYANO ÇOCUĞUMUZ GİBİ Piyanonun ikinizin de ortak sevgilisi olması avantaj mı dezavantaj mı? Fazıl Say: Bunun büyük bir avantaj olduğuna inanıyorum. Ayrıca manevi anlamda piyano ikimizin çocuğudur. Fazıl Bey “Piyanoyu sen çalacaksın” dediğinde neler hissettiniz Ece Hanım? Ece Dağıstan: Benim başıma gelebilecek hem en güzel hem de en zor olaydır bu. Fazıl Say gibi bir ustanın piyanoyu bana emanet etmesi büyük bir sorumluluktu aynı zamanda. Albüme siz nasıl dahil oldunuz Güvenç Bey? Güvenç Dağüstün: Bu proje Fazıl Say ile ilk çalışmamız değil. Daha önce Nazım Oratoryosu’nun son iki prodüksiyonuda hem konserlerinde, hem CD ve DVD’lerinde solist olarak yer aldığım gibi Fazıl’ın şarkılarının ilk seslendirilişinin solisti de 2002’de ben olmuştum. Bu albümdeki şarkılar ise benim sesim ve söyleyişim düşünülerek yazıldı. Opera ve bale sanatlarıyla bu sanatı yapan sanatçıların genel durumu konusunda siz neler söylemek istersiniz? Güvenç Dağüstün: Opera ve balenin hali çok acı. Devlet sanat kurumlarında çalışan arkadaşlarda maalesef birlik olabilme becerisi yok. Şapkayı önlerine koymazlarsa çok daha sarpa saracak işler.