Geberit ile Arkitera Mimarlık Merkezi'nin işbirliği ile gerçekleştirilecek 'Zamanın Ötesinde Tasarım Kaşifleri' etkinliğinin konuğu İtalyan heykeltraş, mimar ve fotoğraf sanatçısı Edoardo Tresoldi olacak. Gerçekleştirdiği projeler ile mimari yapılara bakış açısını anlatacak olan Tresoldi, Kaliforniya'da düzenlenen Coachella Müzik Festivali'nde sergilenen Etherea ile adından söz ettirmişti. Çok yönlü bir sanatçısınız... Heykeltraşlık, mimarlık ve fotoğrafçılık yapıyorsunuz. Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız? Ben kendimi mekânların sanatçısı olarak tanımlıyorum. Araştırmamın temel amacı sanat eseri, izleyici ve çevredeki bağlam - her şeyden önce modern manzara - arasındaki ilişkiyi hikâyeye dökmek. Mekânın özelliklerine ve takip etmek istediğim anlatı şiirselliğine dayanan çalışmaların farklı heykelsi boyutlar ile karakterize ediliyor. 'FARKLI SANATÇILARLA İŞ BİRLİĞİ YAPMAK İSTİYORUM' Bir eserle ilgili çalışmaya nasıl başlıyorsunuz? İlk adım mekânın özümsenmesi ve tarihsel, sosyal, fiziksel ve coğrafi özelliklerinin ayrıntılı çalışması. Daha sonra her yönüyle bakıyorum. İlham kaynaklarınız neler? En çok gerçekleştirmek istediğiniz yapı nedir? Türler ve disiplinler arasında harmanlama yapmak... Bunu kimlik algısına zenginlik katacak bir katma değer olarak düşünüyorum. Örneğin, geçen yıl İtalya’da Derive Festivalini müzisyen IOSONOUNCANE ile birlikte gerçekleştiren Locus gibi farklı sanatsal disiplinlere ait olan diğer sanatçılar ile işbirliği yapmayı hevesliyim. Gelecekte bunlardan daha fazlasını yapmayı ümit ediyorum, bu uzun yıllar süregelecek sanatsal imkânları denemenin en güzel yollarından biri. Çalışmalarımla belirli bir yerden ziyade, insanları bilinmeyen bir yerin keşfedilmesinden doğan duygusal deneyimle birlikte, sanatsal olanı harmanlayabilecek fiziksel bir yol yaratarak mekânları keşfetmeye özendirmek istiyorum. Hem fiziksel, hem de mental çaba ile yolculuğa hazırlanmayı gerektiren çöl ve çetin dağlar gibi ekstrem yerlerden bahsediyorum. Kendimi doğal elementerle kıyaslamayı ve o elementleri sanatın kendisinin ötesine geçen tecrübeler yaratan çalışmamın ayrılmaz bir parçası olarak görmek istiyorum. edoardo-tresoldi 'GEÇİCİLİK OLMAZSA OLMAZ BİR YÖN' Tel örgüler ile ne zaman tanıştınız? Bu fikir nereden çıktı? Teknik olarak bu sürecin avantajları ve dezavantajları nelerdir? Bunu Roma’da bir set tasarımcısı olarak çalışırken kullanmaya başladım, potansiyelini bu dönemde keşfettim. Özel ve karmaşık özelliklere sahiptir: özellikle şeffaf yapılarla çalışırken ne yapısal ne de iç unsurları saklamak mümkündür. Ayrıca, mimari formları malzeme özellikleri ile eşleştirmek (veya tam tersi) için tasarım aşamasında son derece kararlı olmak gerekir. Bu faktörler arasındaki sentez, yapı ve estetik arasındaki denge ile oluşturulan özel anlatımsal güce yönlendirir. Sanatınızın olmazsa olmaz yönünü nasıl açıklarsınız? Geçicilik, sanatımın ve çalışmalarımın olmazsa olmaz bir yönüdür. Basilica di Siponto gibi kalıcı sanat çalışmaları bile uzun yıllar varlığını koruyacak, ancak yere, zaman akışına ve gelecek nesillere saygı duyularak “kibirden” uzak bir biçimde farklı nesillere aktarılacak şekilde tasarlanır ve planlanır. Genel olarak, girişimlerim yerin geçici varlığına dayanır; ömürleri sanat çalışmasının, yerin, amacın ve anlatımın türüne bağlıdır. Geçtiğimiz Nisan ayında Kaliforniya’da gerçekleştirilen Coachella festivali için yapılan sanat çalışması Etherea, festivalin büyük geçici şehri içerisinde yaratılan kamuya yönelik geçici bir sanat çalışmasıdır. Uzun süre beklenmiş geçici bir gerçeklik olarak, Coachella kendisini en yüksek geçicilik betimlemesi fikri olarak gökyüzünü kısa ömürlü bir kubbeye dönüştüren geçici mimarilerin yazarı olan bulutların etrafında tasarlanan bir sanat çalışması olarak “Etherea”da buldu. Festival bittiğinde, ikisi de yok oldu. edoardo-tresoldi2 Türkiye’de en etkilendiğiniz yapı hangisi? Garip gelebilir, fakat İstanbul’da restore edilen camilerden ve antik ve kullanışlı geometrik yapılar arasındaki geçişimden çok etkilenmiştim. “Gönülsüz” bir mimari karışım ve garip özellikleri ile yeni bir “anıt” türüne dönüşen bir nevi görsel tabakalaşma. [special_article_template title="" desc="Bana göre, zamanın akışı yalnızca inkâr edilemez değil, tam tersine altı çizilmelidir. Geçmişte izlenen yolun aynısıyla bir anıtı yeniden inşa etme kavramına katılmıyorum: tarih doğal akışında seyretmeli ve etkileri modern toplumu etkileme ve şekillendirme imkânına sahip olmalıdır. Her anıtın “saygı duyulması” gereken kendi ömrü olduğunu düşünüyorum. Basilica di Siponto daha sonra Metafiziksel Bozulma kavramını tanımladığım mahiyeti içeriyor: Orijinal anıtın mimari düzenini yeniden tanımlıyor, fakat aynı zamanda tel örgülerin şeffaflığı ile de ziyaretçinin modern peyzaj ile kendini kirleten farklı mekânsal ve zamansal tecrübeyi yaşamasına olanak sağlıyor. Dolayısıyla, çalışmam aracılığıyla bozulmanın gücünü anlamaya ve kültürel potansiyelini geliştirmeye başladım. Daha sonra, sadece arkeolojik bozulmayla örtüşmeyen, aynı zamanda bunu tutarlı bir diyalogla bugüne taşıyabilen modern ruh katmanın mümkün olduğunu hayal ettim." who="Edoardo Tresoldi"]