Yılmaz Erdoğan: "Eğitim içine siyaset konulmadan ele alınıp değişmeli"
İnşaat mühendisi, işadamı, sporcu Ahmet Uysal, 11 Nisan’da Artvin’den koşarak yola çıktı ve 57 gün sonunda Muğla Köyceğiz’e ulaştı. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın ‘Eğitime Koşar Adım’ projesi için 14 il geçti, 2 milyon adım attı. Yolda 7 TEGV Eğitim Birimi’ni ziyaret etti, 5500 çocuk için bağış topladı. Uysal’la TEGV Mütevelli Heyeti üyesi, sanatçı Yılmaz Erdoğan’ın Köyceğiz’deki çiftliğinde konuştum. Yılmaz Erdoğan’a ise hem eğitimi hem de babalık hallerini sordum…
- Nasıl tanıştınız TEGV ile?
17 Ağustos depreminden sonra ben, Cem Yılmaz ve Beyazıt Öztürk sahneye çıkmıştık. O tarihte TEGV bir öneri getirdi ve o gün bugündür de TEGV Mütevelli Heyeti üyesiyim.
- Eğitim en çok konuştuğumuz konu şu sıra Türkiye’de...
Babam eğitimci, ben de eğitimci sayılırım, Beşiktaş Kültür Merkezi’ndeki ‘Mutfak’ta yüzün üzerinde genç yetiştirdim. Dolayısıyla eğitim benim de kafayı çok taktığım bir konu ve köklü değişiklik öneren fikirlerim var. Eğitim konusunun içine siyaset koyulmadan büyük bir seferberlikle ele alınıp değişmesi gerek.
- Neler yapılabilir sizce?
Her şeyden önce sınıf kavramının ve formanın değişmesi gerek. Sınıf, eğitimin çok sevdiği bir kelime değil. Hangi anlamından bakarsanız bakın eğitim kavramıyla örtüşmeyen bir şey. Atölyedir bunun karşılığı, işliktir... Lise hayatımda fizik dersi vardı, biz senede 15 dakika laboratuvara giderdik. Oysa o fizik dersinin tamamının laboratuvarda geçmesi gerek.
- Unutamadığınız bir öğretmeniniz var mı?
Olmaz mı; Adil Tanyaş. Ortaokuldaki matematik öğretmenimdi. Bize bir ödev verdi, sınıfta matematiği iyi olan birkaç kişi ödevi yaptık. Sınıfın tamamına da dağıttık. Hepimiz aynı kağıdı verdik. Adil Hoca tam bir hafta bizimle hiç konuşmadı! Bu kopyacılığın da sonu oldu.
- Gençlere bir mesajınız var mı?
Hiçbir şey yaptırmıyorlarsa, yolunuzu kapatmışlarsa, evden çıkın ve koşun; ayakkabılar da benden... Koş kardeşim, koş ama kimse seni durduramasın…