Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanında, şahane bir aşka muhteşem bir dekor olan İstanbul, Emre Kongar’ın Remzi Kitabevi’nden çıkan İstanbul (1940’lardan Bugüne Efsaneler,Anılar, İzlenimler) adlı kitabında aşk ve acıyı harmanlayarak çıkıyor okurlarının karşısına. Kongar, kitabında bu kentin geçmişini, bugününü ve geleceğini üç boyutlu bir anlatımla sunuyor okurlarına. Onunla hem İstanbul aşkını hem de kentin yok olma sürecine doğru gidişinin verdiği acıyı konuştuk. Tabii bu sohbette kurtuluş reçetelerini ve umudu da göz ardı edemezdik. ‘AŞK VE ACI İÇİÇE’ İstanbul, güzellikleriyle aşkı yaşattığı Kongar’a geçirdiği olumsuz değişimle de acı veriyor olmalı... Evet, önce aşık oluyorsunuz, sonra da sevgilinizin gözünüzün önünde perişan edildiğini görmenin derin acısını yaşıyorsunuz. İşte bu aşkı ve acıyı anlattım kitabımda. Dünyanın hiçbir kentinde aşkla acı böylesine içiçe geçmedi hiç. İstanbul’un yaşadığı acı değişim ona duyduğunuz aşkı etkiledi mi? Hayır hayır... Ben dünü asla unutmayan, sürekli olarak geleceği düşleyen ama mutlaka bugünün hakkını vererek yaşayan biriyim. Aşka ve aşkın tutsaklığına evet, ama geçmişin beni tutsak etmesine hayır; onun beni tutsak etmesine izin vermem. Yaşıtınız bir Parisli’nin kenti dolaşırken hissettikleriyle sizin İstanbul’da yaşadıklarınız farklı olmalı... Doğru. Paris ya da Londra eskiyi de koruyarak kendi karakterleri çizgisinde yenileşen kentlerdir. İstanbul ise çılgın bir yağma ile karakterini yitiren, kimliksizleşen ve bu arada eskiyi de yok eden bir kent. Keşke biz de Paris ya da Londra’da yaşayanlar gibi olsak! Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’a ihanet ettiklerini kabul edip “Bizi affetsin” dedi. Tarih İstanbul’un 1994’ten itibaren doruğa ulaşan yağmasını hiçbir zaman unutmayacak. Ama yağmanın Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle, Menderes tarafından başlatıldığını da unutmayalım. Kitapta alıntıladığım, anneannemin evinin yerindeki Selçuk Sultan Camii hakkındaki makalede bu gerçeğin, muhafazakâr yazarlar tarafından da açıkça kabul edildiğini görüyoruz. Kent yağmasını başlatan Hilton Oteli inşaatı oldu. ‘KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ZARARI’ İstanbul ile gündeme gelen AVM tutkusuyla kentsel dönüşüm projelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Alışveriş merkezleri (AVM) olayının İstanbul’daki yaşam biçimini nasıl etkilediğini ve nasıl bir sorunla karşı karşıya kaldığını ayrı bir bölümde ayrıntılı olarak aktardım: Bir moda olarak başladı; yaşam biçimini etkiledi ve şimdi ekonomik krize girdi. Kentsel dönüşümün kente bir yararı olduğunu ise sanmıyorum, hatta zararı olabilir; çünkü “kentsel dönüşüm” bahane edilerek yeni yağmaların kapısı açılır diye korkuyorum. İMAMOĞLU, İSTANBUL İÇİN GERÇEK BİR UMUT YARATTI İstanbul’u yeniden deprem korkusu sardı... Olacağı bilinen bir büyük İstanbul depremi her an kapımızı çalabilir. Ancak alınan önlemler ne yazık ki yetersizdir. (İBB Başkanı) Ekrem İmamoğlu “Deprem vergisiyle toplanan paralar nerede?” diye sordu. 1999’da Ecevit hükümetinin koyduğu bu vergiyle vatandaştan alınan paralar daha sonra gelen AKP hükümeti tarafından nereye harcandı belli değil. Oysa o paralarla İstanbul depreme hazırlanacaktı. Ekrem İmamoğlu ile birlikte İstanbul’un kurtuluş umutları size göre yeşermiş midir? Evet, Ekrem İmamoğlu ile birlikte İstanbul’un kurtuluş umutları yeşermiştir. İmamoğlu’nun İstanbul için insanlarda gerçek bir umut yarattığını gözlemliyorum. Bu umut biraz sınırlarını da zorlayarak ülke politikasına doğru yayılıyor. Dilerim ülke politikasına taşan bu yüksek beklentiler Ekrem İmamoğlu’nun daha şimdiden altına imza attığı başarılarının azımsanmasına yol açmaz.