Herkesin bir yerinden, farklı anlamlarla temas ettiği kişi; yenge. Gerçekliği kuran dil olunca, dilin ardındakini düşünmeden, kelimenin barındırdığı anlamı irdelemeden davranışlarımızı belirlediğimiz olur. Bir parlamenterin dediği gibi, “bir şeyi anlamanın ilk yolu onu adlandırmaktır, nasıl adlandırırsan, öyle anlarsın” çoğu zaman… Yenge, bu topraklara özgü bir adlandırma ve anlamlandırma. Rakı, lokum, yoğurt, baklava gibi bizim, bizden. Bu bizden olma hali tek bir anlama, tek bir ada işaret etmiyor elbette. Yenge kimisi için abisinin eşi, kimisi için en yakın arkadaşının sevgilisi, kimisi için dükkanından alışveriş yapan mahalle sakini, kimisi için tuttuğu takımda oynayan süperstarın 'hanım'ı… İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Yengeler Cumhuriyeti’ işte tüm bu yenge anlamlarına, adlarına, simgelerine etraflıca bakan bir derleme. Mustafa Çiftçi ve Tanıl Bora’nın derlediği kitapta yengelerle ilgili anılar, kelimenin kökeni, yenge kavramının sosyolojik boyutu, yengenin siyasetteki ve edebiyattaki konumu irdeleniyor. yengelercumhuriyeti 'KALABİLMEK', 'OLABİLMEK'TEN ZOR Mustafa Çiftçi, yengeliğin elde edilmesini, pasaport almaya benzetiyor. Yengeliğin en büyük zorluklarından birisi, ‘olabilmek’ değil, ‘kalabilmektir’ Çiftçi’ye göre… Pasaportun kendisi yani. Bir yere girebilmek ama, orada kalıcı olabilmenin zorluğunu yaşamak. Hemen her ailede yaşanır bu zorluk. Kimisi yeni gelen aile üyesini kıskanır ve eziyet eder, kimisi onu çok sever diğerlerinden korumak ister. Korudukça sivrilir, sivrildikçe batar. Aileye batar. Ailenin önceden oluşturulmuş kodlarına batar… Kaynana-yenge ilişkisi bundan ayrı değildir. Yenge, sonuçta yeni gelen, yani gelin. Ve bazı vazifeleri, göstermesi gereken yetkinlikleri, rüştünü ispat etmesi bekleniyor. Kaynananın geline yönelik tavrı, ailenin yengeye yönelik tavrında belirleyici. Yengeler efsane de olabilir, ömrünün sonuna geldiğinde harcandığını hisseden de… KELİME BİZE AİT Peki, nereden gelir bu yenge lafzı? Mahir Ünsal Eriş’e göre yenge sözcüğünün bize ait olduğundan emin olabiliriz. Kelimenin kökeninin tam olarak nereden geldiği bilinmese de bazı tahminler yürütüyor Eriş. Kelime ‘yengi’den geliyor olabilir. Eskiden ‘yengi’ sözcüğünün ‘yeni’ anlamına geldiği göz önünde bulundurulursa, aileye yeni gelmiş biri için de bu sözcüğün metamorfoz geçirdiğini söyleyebiliriz. ‘Yenge’ hitabının en önemli işlevlerinden birisi cinsel gerilimi ortadan kaldırmak. Erkekler arasında kadının yerini, yine erkekçe belirlendiğini ikrar da denilebilir. Ensestin, sapkınlığın, karşı cinsle konuşamama kabızlığının had safhada olduğu ülkemizde genel kabul görmüş mottolardan birisi de şu değil mi: “Yengeler ve diğerleri”. Bu güven içinde birçok sürprizi içinde barındırmaya namzet elbette. Dil üzerinden kurgulanan gayrıciddi bir hukuk var burada. Yani elmayı yasaklayanla, yasağı delmeye çalışan aynı kişi olunca çizgi muğlaklaşabiliyor. Kitapta sadece yenge kavramı yer almıyor. Üç bölümden oluşan eserin ilk başlığı ‘Yenge Realitesi’. Bu bölümde Mustafa Çiftçi, Mahir Ünsal Eriş, Hüsrev Hatemi, Fatma Barbarosoğlu, Cihan Aktaş ve Metin Solmaz, yenge kavramını tartışıyorlar. İkinci bölüm olan ‘Yengeler Geçidi’ ise Deniz Erkul Düzgün, Ercan Kesal, Ethem Baran, Adem Erkoçak, Rita Ender, Ender Özkahraman’ın lezzetli öyküleriyle dolu. Kitabın en keyifli bölümü bana göre son bölüm: ‘Siyasette, Edebiyatta, Ekranda Yenge’… SİYASETİN 'BABA' YENGESİ: SEMRA ÖZAL Bu bölümde Funda Şenol Cantek, Türkiye’nin neoliberal geçişinin tahkimatını yapan, bunu yaparken de kamu-özel arasındaki ayrımı belirsizleştiren Özal çiftine mercek tutuyor. Tabii ki, siyasetin en dominant ve en belirleyici yengesi Semra Özal özelinde... Milletvekillerinin ve ANAP eşrafının merdivenleri hızlı çıkmak için nasıl Semra Hanım’a ‘hürmet’ ettiklerini, bu durumun o günlerde nasıl da gündemi belirlediğini okuyoruz Cantek’ten. Semra Özal gibi hırslarını tüm ihtiyaçlarının önüne koymaya aday birisinin, sınırların kimi zaman aşıldığı olsa da, rahatça eleştirilebildiğine de hasret duymuyor değil insan…
semraozall Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal, atış poligonunda...
Leyla Burcu Dündar ve Sema Aslan, edebiyattaki ‘yenge’leri satırlara taşıyor. Klasik eserlerdeki Bihter, Ferhunde, Mukaddes gibi ‘edebi yenge’leri onların zaviyesinden okumak, söz konusu eserlere tekrar ve daha derinlemesine bakmaya sevk ediyor okuru. Kiraz Akın ise Yeşilçam’a kırıyor rotasını ve büyük bir oyuncu olmasının yanında başta gelen yengelerden birisi de olan Çolpan İlhan’a bambaşka bir gözle bakıyor: Sadri Alışık’la hayatını birleştirmeden önce ve birleştirdikten sonra şekillenen kariyeri özelinde… FUTBOLCU YENGELERİ: HEM HELAL HEM HARAM Bir de tabii ki futbolcu yengeleri var. Medyadaki yenge görünümünün en net tezahürü onlardan oluşuyor. Yazarların değindiği futbolcu yengeleri, ilk olarak internet haber sitelerinin ‘tık’ alma işlevine fayda sağlıyor. Ancak futbolcu abilerin, eşlerinin tek görevi bu değil. Sanırım onlar seksi pozlarıyla aynı zamanda internette sunulan birer erotizm imgeleri. Bir yanıyla yenge, ancak bir yanıyla da çok uzak ve çok yabancı. Haliyle hiçbir zaman ulaşılamayacağının verdiği hisle, hayal edilebilir… Yenge kavramının pek ele avuca sığan tarafı yok. Toplumdaki konum, ailedeki rol, öğrenilmiş ya da belirlenmiş ahlaki kıstaslar, yengenin anlamını değiştirebiliyor. Yani tartıştığımız şey aslında yengenin kendisi değil, bizim yengeyi nasıl gördüğümüz. Kadın cinsiyetine tabii ve sonradan aileye dahil olan birisi için ne de zor… Bu kavramın sadece bize ait olmasına şaşırmamalı!
yengerosebertram Geçtiğimiz yıl Fenerbahçe'de forma giyen Gregory van der Wiel'in sevgilisi Belçikalı model Rose Bertram 'Yenge' tişörtüyle röportaj vermişti...