Anadolu ve Balkan müziklerini araştıran Fransız müzisyen Richard Laniepce’in yolu 20 yıl önce Türkiye’de hayatının aşkı Aslı Doğan’la kesişti. Türkiye’de kalıp, müzik yapmaya karar veren Richard’ın 2006’da kurduğu 6 kişilik Kolektif İstanbul Müzik Grubu’nun solisti de aşık olduğu Aslı oldu. Grup 15 yılda sadece Türkiye’de değil onlarca ülkede, yüzlerce festival gezdi. Dinleyicileri Anadolu ve Balkan ezgilerinin eğlenceli ritmiyle buluşturan grubun yeni albümü ‘Kısmet’ ise yaşadığımız zorlu günlere ve karamsarlığa inat “Gülümsemeye, dans etmeye ihtiyacımız var” diyor... Bir Fransız, Türk kızına aşık olur ve hikaye başlar kulağa masal gibi geliyor. Sizin için de öyle mi? Aslı Doğan:  Neredeyse yirmi yıldır beraberiz. Bunun için bir peri masalı dersek yalan söylemiş oluruz tabii ki. Yirmi yaşındaydım ama şurası kesin ki müzik hayatıma Richard’la girdi. Beraber yaşıyoruz, beraber üretiyoruz, beraber çalışıyoruz. Haliyle hayattaki her şeyi, güzellikleri de zorlukları da beraber yaşıyoruz. Birbirimizin hem en iyi arkadaşı, hem en acımasız düşmanı olduk belki de. Yani her uzun ilişki kadar masal, her hayat kadar gerçek bizim hikayemiz de. ENSTRÜMANLARIN PEŞİNDE Richard’ın Fransa’da Balkan ve Anadolu müziklerine ilgisi nasıl başladı? Richard Laniepce: Ben aslında müzik değil enstrüman yapımı eğitimi aldım ve yolculuğa da müzikten çok enstrümanların peşinden giderek başladım. Fransa’nın Bretonya bölgesinden geliyorum ve pek çok Breton gibi gayda çalıyorum. Dünya müzikleriyle ilgilenmeye de böyle başladım. Gaydanın peşinden tüm Balkan ülkelerini dolaştıktan sonra 2001 yılında Türkiye’ye geldim ve buradaki çok çeşitli müzikal geleneklere hayran kaldım. Richard aşk mı müzik mi yıllardır Türkiye’de olmanızı sağlayan? R.L: Galiba ikisi birden. Aslı ve müzik aşkımın yanında üçüncü bir neden olarak da 2000’li yılların başında tanıdığım İstanbul’a duyduğum aşkı ekleyebiliriz. O dönemde bu şehrin inanılmaz bir enerjisi vardı. Ben hep tutkularımın peşinden giden bir adam oldum, hayatım da hep böyle şekillendi. Kolektif İstanbul’u kurma fikri kimindi?  R.L: Türkiye’deki ilk 5 yılım müziği ve dolayısıyla müzisyenleri takip etmekle geçti. İnanılmaz müzisyenlerle tanışmıştım ve hepsini kaydetmek istiyordum. Kolektif ve ilk albümümüz Balkanatolia 2006 yılında işte bu fikirden doğdu. Tam 21 müzisyenin dahil olduğu bu kolektif, daha sonra konser teklifleriyle beraber 6 kişilik bir müzik grubuna yani Kolektif İstanbul’a dönüştü. Daha sonra konserler vermeye başladık ve Kolektif sahnede pişti. 15 yıldır Anadolu ve Balkan ezgilerini bir araya getiren Kolektif İstanbul müzik yolculuğuna kurucusu Richard Laniepce (saksafon) başta olmak üzere Aslı Doğan (vokal), Batuhan Baraç (davul), Ertan Şahin (suzafon), Tamer ve Talat Karaoğlu kardeşlerden (tuşlu çalgılar ve klarnet) oluşan altı kişilik kadrosuyla devam ediyor. 15 yıldır 6 kişilik kadronuzla insanları 9/8’lik müzikle eğlendiriyorsunuz. Son 1 yıldır insanların eğlenecek oynayacak hali kalmadı. Siz neler hissediyorsunuz? A.D: Biz de herkes gibi bu süreçte damacana yıkadık, hamur mayaladık, yogaya başladık, kısacası başlangıçta bocaladık. Ama zaman içinde bu kaos da bir rutin doğurdu, içimize dönme, daha çok okuma, üretme fırsatı da bulmaya başladık. Ama zor olan böyle bir bağlamda motivasyon bulmak. Çünkü motivasyon umuttan besleniyor ve umudumuzu yitirmemek için bir mücadele veriyoruz. En zoru da konserlerden uzak kalmak ve bir daha ne zaman karşılıklı şarkılar söyleyip, kan ter içinde göbek atacağımızı bilememek. Ama yeni  albümü paylaşınca gördük ki insanların eğlenmeye hali olmasa da ihtiyacı var. Şimdilik gelen geri dönüşler neredeyse “bir ihtiyacı” karşıladığımız yönünde. DAHA FAZLA ERTELEYEMEDİK Yeni albüm Kısmet’i pandemi nedeniyle ertelemiştiniz. Neden şimdi dediniz? R.L: Daha fazla beklemek istemedik. Şu an seyircimizle kurabileceğimiz neredeyse tek bağ bu albümdü ve bunu daha fazla erteleyemedik. Müziği paylaşmaya, herkes kendi evinde de olsa beraber şarkılar söylemeye ihtiyacımız vardı.

Gülümsemeye ve dans etmeye ihtiyacımız var

Neşe, dans ve tebessümün grubu diyorlar size. Karamsarlığa umutsuzluğa karşı inadına mı Kısmet albümü? A.D: Evet, bizim umuda, haliyle de bu inada ihtiyacımız vardı. Adına da biraz o yüzden Kısmet dedik albüme. Çok büyük bir kaosun, bir distopyanın ortasındayız ve başka şeyler konuşmaya ihtiyacımız var. Kısacık bir an için bile olsa gülümsemeye, dans etmeye ihtiyacımız var. Karamsarlığa düşmek için çok fazla sebebimiz var, iyimserlik için de öyle çok tutunacak dalımız yok. Yarın ne olacak bilmiyoruz ama biz şarkı söyleyeceğiz ve dans edeceğiz. Onu biliyoruz. 15 yılda uluslararası da geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmışsınız. Kaç ülke kaç festival gezdiniz 15 yılda? A.D: Gerçekten kaç ülke, kaç festival gezdiğimizi bilemiyorum. Almanya, Fransa, İspanya, Finlandiya, Brezilya, Irak, Benin, İtalya, Yunanistan, Danimarka, Polonya, Macaristan, Hırvatistan, Avusturya, İsviçre, Arnavutluk, Makedonya, İngiltere, Belçika, Bosna... Ve bu ülkelerin onlarca kentinde, yüzlerce festivalde çaldık. Ama bugün tek bir hedefimiz var, o da tekrar çalabilmek, tekrar yolda olabilmek. Umutla bekleyeceğiz, yapabileceğimiz başka bir şey de yok zaten.