Gergedan Art Project, ‘DEFO’ başlığıyla Tuğba Öztan, Cees de Wilde ve Demet Orbay’ın heykel, fotoğraf ve resim alanlarında ürettikleri son dönem eserleriyle İstanbul’da ilk buluşmasını gerçekleştirdi. DEFO, disiplinler arasındaki sınırları kırarak, farklı açılar ve çeşitli mecralar üzerinden değişime uğramış, doğanın döngüsel özelliğindeki tahribata işaret ediyor ve sunum olarak sanatçıların kullandıkları materyal zenginliğini, renk ve çizginin gücüyle bir araya getiriyor. Tuğba Öztan’ın üretimleri geçmiş ve günümüzü harmanlayan, “Buhar Çılgınlığı” akımının yeni bir yorumu olarak karşımıza çıkıyor. Sanatçı, geçmiş kültürleri, doğaya dair imgeleri bugüne uyarlayan ve yapı bozumuna uğratan eserleri ile melez alanlar oluşturuyor. Bu yapılar kapsayıcı, insanı kabul eden, doğaya referanslar veren pozitif bir yön barındırmasının yanı sıra tüketim kültürünün esiri olmuş doğayı reddeden mutant yapılara da bir eleştiri yöneltiyor. Estetik tanımının yaşadığı evrimi dahice bir biçimde yeniden yorumlayan Öztan’ın üretimleri tuhaflık, çirkinlik, bozukluk kavramlarından uzaklaşarak günümüzde aşina olduğumuz robotik nesnelere dönüşüyor. Sanatçı bu imgeleri atık malzemelerden yaparak imge-malzeme ilişkisini bir kez daha birbirine sıkıca bağlıyor. Diğer taraftan Öztan’ın üretimlerinin birer maske olduğunu unutmamak gerekir. Maske kimlik gizler, oysa sanatçının eserleri bir gizem yaratmaktan çok, ifşa ediyor. İnsanlığın iç yüzünü, izleyiciye bu maskeleri sunarak tekrar hatırlatıyor, izleyiciye defonun anlamını ve nüfuz ettiği kavramları sorgulatıyor. Demet Orbay bedene odaklı çizimlerinde, bedenin içi - dışı ve bu iki alan arasındaki kalan tanımsız boşluğu imgeliyor. Başka bir deyişle insanın biyolojik ve psikolojik çıkarımlarını beden üzerinden tasvir ediyor. Orbay’ın “Bedene Yansıyan” serisi bireyin düşünce, his ve aurasının dışarıya yansıyan kısmı ile ilintileniyor. Sanatçı, soyuttan somuta geçen bu aradaki tanımsız alanları kendi çizimleriyle yeniden tanımlama yoluna gidiyor. Orbay’ın kalemi kaldırmadan sonsuzluğu çizen imgeleri, sanatçının kendi bedensel şikayetlerinin bir tezahürü olarak da algılanabilir. Bu bedensel şikayetler, sanatçının kimi zaman Türkiye’de yaşadığı sıkışmışlık hissinin getirdiği düşünsel ağrılar olarak belirirken, kimi zaman da gerçek fiziki sızılara işaret ediyor. Beden ve düşünceyi bir bütün olarak gözler önüne seren çizimlerinde Orbay defoyu, içinde bulunulan sistemlerin insanda yarattığı olumsuzluklar olarak imliyor. Sanatçı, defoyu gözle görülebilir bir yara olmaktan çıkararak, sistemlerin özrü olarak eleştiriyor. Sanatçının eserleri de bireysel bir problemin tasvirinden yola çıkan ve her birimizin sorunlarını tasvir eden bedenlere dönüşüyor. Cees de Wilde fotoğrafları ile bozulmuş olan nesnelerin iç gıcıklayıcı güzelliğini gözler önüne seriyor. Fotoğrafların her biri, adeta bir manzara resminin yapboz parçalarını anımsatıyor. Öyleki, Wilde’nin fotoğraflarında denize ait hiçbir figür belirmemesine rağmen, denizi çağrıştıran her renk, her yansıma, her dokuyu görmek mümkün. Bu dokular, izleyiciye çeşitli nesnelerin doğada tahrip olmuş, çürümüş, başkalaşmış ve şekil değiştirmiş bölümlerinden ipuçları veriyor. İlginç bir biçimde deformasyona uğramış yüzeylerin estetiğini, bir nesnenin değişimine dair olanı ve onun içindeki güzelliğini öne çıkarıyor. Böylelikle, Wilde’nin mikro çekimlerle fotoğrafladığı yüzeyler bir tablo görünümüne bürünüyor. Sanatçı, nesneler arasındaki renk geçişlerini, başkalaşıma uğramış alanları soyut bir resim niteliğinde ve farklı kompozisyonlarla sunuyor. Deniz, tuz, güneş ve doğaya dair ne varsa, Wilde’nin fotoğraflarında iç içe geçerek bir renk cümbüşünü ortaya koyuyor. Türkiye’deki çağdaş sanat hareketinin bir parçası olan sergi, uluslararası platformda ilerleme sürecinde bir pratiği yansıtıyor. ‘DEFO’ 15 Haziran-15 Temmuz 2019 tarihleri arası Gergedan Galeri Şişhane’de koleksiyoner ve sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.