Gazeteci, televizyon habercisi, belgeselci ve yazar Tuluhan Tekelioğlu, 19 Mayıs'ın 100. yılında Türk gençliğine Güç Sensin adlı belgeseli ve kitabı hediye etti. Daha önce pek çok belgeselleri ve kitaplarıyla ön plana çıkan Tekelioğlu ile Etiler'de buluştuk. Yapımcısı ve yönetmeni olduğu yeni belgeseli Güç Sensin'le Karakarga Yayınevi'nden aynı adla çıkan kitabını ve dört yıl aradan sonra ekranlara geri döndüğü Tele-1'de pazar günleri yayınlanan Hayatın Rengi adlı programını konuştuk. Hem belgesel hem kitap olarak çıkan Güç Sensin’in fikri nasıl doğdu, nasıl gelişti? Bu toplumun gerçek lokomotiflerinin gençler ve kadınlar olduğuna inanıyorum. Mustafa Kemal’in bu ülkeyi emanet ettiği gençler ne yazık ki son derece umutsuz bir şekilde yaşıyor. TÜİK verilerine göre 14 - 25 yaş arasındaki gençlerin yüzden 26’sı işsiz. Ülkemizdeki her üç gençten biri evde oturuyor, ne okula gidiyor ne de çalışıyor. Üniversiteye giren gençler ise geleceklerinden endişe duyuyor. Mezun olanlar iş bulma konusunda umutsuz. Bu arada toplum da gençlerin sesine kulaklarını tıkamış durumda. İşte böyle bir ortamda, gençlere umut vermek istediğimden onların içinden bu film ve kitapta yer alan gençleri bulup çıkardım. [caption id="attachment_5433023" align="aligncenter" width="880"] Tuluhan Tekelioğlu, Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtladı.[/caption] Onları bulmak zor olmadı mı? Çeyrek asırlık gazetecilik tecrübemle, çevremle birlikte harekete geçtim. Hepsi farklı alanlardan, farklı başarılar elde etmişler. Bu gençlerin birçoğu 18 yaşın altında olduğundan konuşmak için ailelerinden izin almam gerekiyordu. Ailelerin de kimi Ergenekon’dan kimileri 15 Temmuz’dan etkilenmiş olduklarını gördüm. Gençlerin hayal kurmaları gerektiğini söylüyorsun… Ne yazık ki gençlerimiz hayal kurmayı unuttu. Bu belgesel ve kitapla gençlere hayal kurmaları gerektiği fikrini aşılamayı hedefliyorum. Einstein ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’ diyor. Ülkedeki belirsizlikler gençleri olumsuz etkilese de mücadele etmek şart. Sponsor bulmak zor mu oldu? Sponsor bulmakta çok zorlandım. Aralarında holdinglerin ve bankaların olduğu 11 kurum, kapılarını yüzüme kapattı. Sonunda yolum Eti ile kesişti ve sponsor olmayı kabul ettiler. Onlar bu filmden ilham alarak bu yıldan itibaren Toplum Gönüllüleri Vakfı ve bizimle birlikte Gençlik Ödülleri vermeye başlıyor. Her yıl 16 alanda 16 gence destek verilecek. Projenin adı Genç Sensin Güç Sensin olacak… Yeterli tanıtım yapılabiliyor mu? Bu kitabın ve belgeselin Anadolu’nun en ücra köşelere kadar ulaşması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın destek olmasını bekliyorum. Kitabı okuyan her genç, asıl gücün kendinde olduğunu fark edecek. Yurtiçi ve dışındaki festivallerde filmin gösterilmesi için başvurularımı yaptım. Mayıs ayında galayı İzmir’de yaptık, geçtiğimiz günlerde Eskişehir’deydik. 9 Kasım Cumartesi saat 15.00’te ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Bizim Neslin Uşakları Derneği’nin organizasyonuyla Trabzonlular’ın yanında olacağız. Elde edilen gelirle gençlere burs verilecek. Bundan sonra Konya, Mardin ve diğer kentlere gideceğiz. En büyük dileğim sinemalarda ve okullarda gösterilmesidir. Ailelere düşen görevler var mı? Ailelerin, çocuklarının önündeki engelleri kaldıracaklarına, mücadele etmelerine izin vermeleri gerekiyor. Gençler kendi kanatlarıyla uçmayı öğrenmelidir. Hayat çok zor. Türkiye, çok acımasız ve haksızlıkların olduğu bir ülke. Bu nedenle gençlerin hayat mücadelesine çok iyi hazırlanması gerekiyor. Güç Sensin adlı belgesel ve kitabında yer alan gençleri tanıyalım mı? Oğlum Ömer’le birlikte artık 8 çocuğum var. Onları kısaca tanıtabilirim: Doğukan Büyükaslan: Bolu'da yaşıyor. En büyük hayali pilot olmaktı, 2017 Dünya Trambolin Şampiyonu oldu. İzmir'de Yaşar Üniversitesi'nde yüzde yüz bursla okuyor. Fulya Akkaya: Konya'lı ve gözleri görmüyor. 2017'deki üniversite sınavlarında beş dalda Türkiye Birincisi oldu. Boğaziçi Ekonomi Bölümü'ne girdi, matematiği zihninden yapıyor. Şehmus Aca: Mardinli. En büyük hayali robot yapmaktı. Annesinin izniyle Darüşşafaka'da eğitim aldı. 2015'te ilk robotu okulda yaptı. Amerika'da Türkiye'yi temsil etti ve Çin'de robot eğitimi verdi. Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği'nde yüzde yüz bursla okuyor. Sümmeye Boyacı: Eskişehirli. Doğuştan her iki kolu da bulunmuyor. Ama o 'Balıkların da kolları yok' diyerek 9 yaşında yüzmeye başladı. 15 yaşında Türkiye şampiyonu oldu. 2018'de Avrupa birinciliğini kazandı. Şimdiki hedefi 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda Türkiye'ye altın madalya getirebilmek. Berna Akdeniz ve Leyla Al Masoud: İzmirli iki arkadaş. Bilim konusunda ortak çalışmaları var. Kanser erken tanı cip'ini keşfettiler. TÜBİTAK ve Uluslararası Bilim Yarışması'nda 3. oldular. Bu başarılarıyla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sınavsız giriş hakkı kazandılar. Kaan Turan: İzmir'li. Piyanoya 6 yaşında başladı. Annesi ona hamileyken Fındık Kıran balesini dinletmiş. 2017'de İtalya'da piyanoda birinci oldu. Mizgin Ay: Ankara Beypazarı'nda yaşıyor. Mevsimlik işçi olan ailesine havuç tarlasında yardım ederken koşmanın mutluluğunu farketti. Beypazarı'ndaki antrenörü keşfetti onu. FB'nin sporcusu oldu. 2017'de Kenya'da yapılan Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonası'nda 100 metrede dünya şampiyonluğunu kazandı. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda şampiyon olup, ailesine bir ev alabilmek en büyük hayali. Televizyon programından söz eder misin? Dört yıl aradan sonra Tele-1’de Hayatın Rengi adlı programımla televizyona geri döndüm. Türkiye’nin değerleriyle Pazar günleri 11.00’de sohbet ediyorum. Kaygının ve korkunun bir kara bulut gibi Türkiye’yi sardığı şu dönemde ekrandan umudu sunmak, gerçekleri anlatmak istiyorum.