Röportaj: Erdinç YAPAN Çekimleri Gaziantep'te gerçekleşen ve bir kan davasının kanına bulanan Kenan ve Zülüf'ün aşkının anlatıldığı Güvercin dizisi ülkemizin çok da uzak olmadığı bir konuyu anlatırken bunu son derece başarılı ve kaliteli bir kadroyla yapıyor. Aşk ve sevginin barışa hizmet eden önemli kavramlar olduğunun altını çizen dizinin kadrosunda bulunan Türk sinema ve tiyatrosunun iki önemli ismi Menderes Samancılar ve Nursel Köse ile bir araya geldik. Ekran macerasında önemli adımlar atan diziyi ve günlük hayata dair ne kadar önemli mesajlar verdiğini konuştuk. İşte Menderes Samancılar ve Nursel Köse'nin Sözcü'ye verdiği o röportaj... Güvercin dizisiyle dizi izleyicisine merhaba dediniz. Rolünüz ve dizi hakkında biraz bilgi verir misiniz? Menderes Samancılar: Canlandırdığım karakter, işlemediği bir cinayetten dolayı 15 yıl hapis yatmış, hem de çocukluk ve asker arkadaşını öldürmekle suçlanarak. Artı arkadaşını öldürdükten sonra kör bir kuyuya atmakla suçlanmıştır. Bu iftiranın acısını kendisi ve ailesi ağır bir biçimde yaşamaktadır. Bütün derdi çabası kendisini ve ailesini aklamak ve huzurlu bir yaşam sürmektir. Şu anda çekmekte olduğumuz Güvercin adlı dizimizin hikayesi, günümüzde yaşanmıyor gibi görünse de aslında dün ve bugün de çeşitli biçimlerde yaşanmaktadır. Amacımız yanlış giden bazı şeylerin bir nebze de olsa düzeltilmesi ve insanların huzurlu, mutlu ve barış içerisinde yaşamasıdır. Temel amaçlarımızdan birisi insanların bir diğerinin düşüncesine, aşkına ve özgürlüğünü saygı göstermesidir. Anlaşılan odur ki bunlardan herhangi birisi aksadığı zaman ne dünyada ne de ülkemizde ne de yüreğimizde asla huzur olmaz. Nursel Köse: Kevsa Hatun, Yaşına göre dinç ve bakımlı bir kadın. Kenan’ın, Ökkeş’in ve Nefise’nin annesi. Yörede sözü geçen bir hanım ağa.. Gergin, katı duruşlu, heybetli bir kişilik. Son derece kendinden emin, ağır ve sert adımlarla yürür. Tavırları ve bakışları ile etrafa korku salmaktan zevk duyan bir imaj yaratır. Kimseden lafını esirgemez, zira korkusuz ve cesur olmayı erken yaşlarda öğrenmiş, sert, öfkeli, hırslı, otoriter bir kişiliği kendine bir manto gibi giymiştir. Hayatının en büyük hayal kırıklığını genç yaşında, çok sevdiği kocası Ahmet’in ihanetiyle yaşamış ve bu ihanetin yükünü nerdeyse ömür boyu sırtında bir kambur olarak taşıyacak gibidir. Son dönemlerde kalabalık kadrolu ve şehir dışında çekilen diziler izliyoruz. Projede sizi çeken konu ne oldu? Menderes Samancılar: Evet son dönemde İstanbul dışında çekilen diziler oldukça çoğaldı. Bundan anlıyoruz ki izleyici bir nebze de olsa İstanbul dışına çıkıp Anadolu havasını almak istiyor. Bizlere düşen görevlerden biri de seyircinin isteğine cevap verebilmek. Anadolu'da çekim yapmak seyirciyi rahatlattığı gibi, film ekibini de rahatlatır. Buradaki çalışma ve yaşam koşulları bizleri zorlar gibi görünse de aslında bizleri rahatlatır ve enerji boşaltmamızı sağlar. Şahsen ben İstanbul dışında çekim yapmayı sevenlerin neredeyse başında gelirim. Gittiğim bölgedeki insanları tanımak, onların coğrafyasını, bitki örtüsünü ve sanayisini tanımak isterim. Özellikle insan ilişkileri beni çok ilgilendirir. Halkla bütünleşip onlarla içiçe yaşamaya başladıktan sonra içinde bulunduğum projeye çok daha fazla katkı sağladığıma inanırım. Onun içindir ki İstanbul'a olan sevgimi kalbimde tutarak İstanbul dışında yaşamayı severim. Bu projede beni çeken en önemli şey insan sevgisi, uzun uzun anlatmaya gerek yok, insana ait ne varsa ne temiz bir düşünceye hizmet ediyorsa o projede olmamdan daha doğal bir şey olamaz. Nursel Köse: Türk seyircisinin alışık olmadığı farklı coğrafyalarda yeni bir maceraya atılmak için Güvercin projesini seçtim. Boş zamanlarımda Gaziantep ve çevresindeki tarihi dokuyu gezip yeni tadlar keşfediyorum. Dizinin konusuna bakınca günlük hayata dokunan bir yapım olduğunu görüyoruz. İzleyici bu dizide ne bulacak, diziyi nasıl izlemeli? Menderes Samancılar: Evet dizimiz gerçekten de günlük hayata dokunuyor. Çünkü ana teması çok güçlü. Merkezine insanı ve sevgiyi almış. Bu birbirinden ayrılmaz bu iki öğe de bu projeyi güçlü kılıyor. İzleyicinin bu diziyi seveceğine inanıyorum. Çünkü hikayenin akışında mutlaka herkes kendisinden bir şey bulacaktır. Bir projenin izlenmesi için bu yeter de artar bile. İnsanlar kendi hayatını görmezden gelse bile, kendi hayatlarına benzeyen başka hayatları izlemeyi severler. Nursel Köse: Dizimiz Güvercin iki düşman aile arasındaki çatışmayı ve imkansızlıklardan doğan aşk hikayesini çok farklı yönlerden anlatıyor. Aşk ve sevginin her zaman barışa hizmet ettiğini bulacak bence... Kocası Ahmet Cibranoğlu yakın arkadaşı tarafından öldürülmüş Kevsa karakteri ile sevenlerinizin karşısına çıktınız! Kevsa'yı intikam ve entrikayla çevrelenmiş biri olarak gördük, bu tarz rollerin size yakıştığını düşünüyor musunuz? Nursel Köse: Bu tip rolleri alışagelmişin dışında oynamak gerekiyor. Bu tip karakterlere can vermek beni hep daha çok heyecanlandırıyor, umarım bu heyecanım seyircilerime de yansır ve beni Kevsa Hatun olarak benimser ve evlerine misafir ederler. Hayat verdiğiniz Bedir Kavvi karakterinin dizinin ilk bölümünde haksız yere hapis yattığını gördük. Böylesi bir haksızlıkla gerçek hayatta karşılaşsanız tavrınız nasıl olurdu? Menderes Samancılar: Canlandırdığım karakterin başına gelenler öncelikle ciddi bir hukuk sorunudur. Belli ki Bedir Kavvi, doğru dürüstü yargılanmamış ipuçları inandırıcı şekilde araştırılmamıştır. Vicdanını yitirmemiş toplumlarda, özellikle hukuk sisteminin gerçekten adaletli bir şekilde işlenmesi gerekmektedir. Yoksa, vicdanını yitirmiş toplumlarda Bedir gibi niceleri haksız yere cezaevi köşelerinde çürümeye mahkum olur. Vicdan ve adalet kavramı çökünce insanlıktan geriye hiçbir şey kalmaz. Bir dizinin ekran ömrünün uzun olması adına olmazsa olmaz başlıklar neler sizce? Menderes Samancılar: Bir dizinin uzun ömürlü olması için önce hikayenin inandırıcı ve samimi olması gerekmektedir. Benim bir projede olmazsa olmazlarımın başında merak ve gerilim gelir. Bir sahneyi izlerken bir sonraki sahneyi merak etmeye başlamıyorsak, iş bitmiş demektir. Hele de gerilim de yeterli ölçüde değilse, o işin vay haline... Nursel Köse: Doğru senaryo, doğru cast, doğru ekiple seyircinin benimsemesi... Dizide genç oyuncuları da izleme şansı bulduk, yeni nesil oyuncular hakkında neler söylemek istersiniz? Menderes Samancılar: Günümüzün gençleri bizim başladığımız dönemlerden çok daha şanslı... En azından diziler sayesinde hızlı bir şekilde pratik yapma olanakları var. Eğer ki içinde bulundukları projeye inanır ve kendilerini katarlarsa, başarmaları çok daha kolay olacaktır. Bunun dışında canlandırdıkları karakterlerle empati kurmaları, yaptıkları işe inanma ve özverili çalışmaları gerekmektedir. Ama ben gençlerden asla umutsuz olmadım. Genç oyuncuların tamamı için söyleyemeyiz ama kimi oyuncular kendilerini farkettirmeyi başarmaktadırlar. Bize düşen görev, genç arkadaşlarımıza yardımcı olmak, onların eksik yanlarını farkedip kendilerine göstermek ve hızlı bir şekilde onarmalarını sağlamaktır. Bazen öyle genç arkadaşlarımı izliyorum ki neredeyse 'analarından oyuncu olarak doğmuşlar' diyesim geliyor. Gençleri eleştirmekten çok onlara yardımcı olmak zorundayız. Özellikle aynı yollardan geçtiysek, yani biz de o gençlik köprüsünden yürüdüysek, onları iyi anlamamız gerekir. Nursel Köse: Türkiye’deki dizi sektörü birçok gence ekranın önünde olma imkanı veriyor. Gençlere tavsiyem kendilerini geliştirmekten, okumaktan ve izlemekten vazgeçmemeleri. Güvercin dizimizdeki gençlerle oynamak bana büyük zevk veriyor. Çünkü hepsi öğrenmeye açık ve çalışmaktan, öğrenmekten vazgeçmiyorlar. Canlandırdığınız karakterde sizin hayatınıza dokunan kısımlar neler? Menderes Samancılar: Bana dokunmayan hiçbir tarafı yok ki... Nursel Köse: Bir kadının toplumdaki yerini bulmasında annelik rolü babalığı da üstlenince iktidar hırsına yöneltebiliyor. Çünkü kadın gücünün özgür iradesini hayata betimlemek kolay yoldan geçmiyor. Bu karakterin bu yapıda olması bana kendi hayatımdan dokunuşlarda bulunuyor. Kendi ayaklarımın üstünde durmak, hayatımı dilediğim gibi kurgulamak bana da altın tepside sunulmadı. Adı kaliteli işlerle anılan bir oyuncu olarak, size gelen projeleri değerlendirirken neler ön plana çıkıyor? Menderes Samancılar: Önce projenin inandırıcı, halktan ve haklıdan yana olması gerekiyor. Eğer içinde bunlar varsa gerisi teferruattır. Nursel Köse: İlk olarak projedeki karakterin beni heyecanlandırması zorlayacak gibi görünmesi gerekiyor. Cepten oynayacak bir rol olmaması gerekiyor. Genel anlamda da projeyi kucaklamam ve sahiplenmem gerekiyor. Bu dizi tutar mı tutmaz mı diye bakmam. Karakterin bana yakışıp yakışmayacağını irdelerim. Dizilerin yurtdışına satılması ve oyuncuların bu ülkelerde gördüğü aşırı ilgi hakkında neler söylemek istersiniz? Nursel Köse: Türk oyuncu olarak dünyanın her yerinden her dilde sevgi mesajları alıyorum. Türk dizilerinin bu kadar rağbet görmesi beni gururlandırıyor. Bu sayede biz Türk oyuncuları da international platformlarda seyirciyle buluşma fırsatı buluyor. Bu bir oyuncu için çok değerli bir his. Son olarak Haluk Bilginer'in kazandığı Emmy ödülü hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz? Türkiye'deki oyuncular adına farklı bir açılım getirebilir mi bu ödül? Menderes Samancılar: Haluk Bilginer, hepimizin bildiği gibi öncelikle ülkemizin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından birisidir. Bugün bile önünde düğme iliklenecek kişidir. Biz onu izlerken kendimizi kaptırıp canlandırdığı karakterlerin peşinden sürüklenebiliyorsak, söylenecek fazla bir şey yok. O gerçekten önemli ve büyük bir aktör... Son aldığı ödülde de gördük ki o gerçekten bir Dünya Starı. Onun aldığı ödül hepimizin gururu olmuştur. Onu tanımak, onunla arkadaş olmak, aynı projede yer almak şahsen benim için büyük bir onurdur. Sevgili arkadaşımı büyük bir mutlulukla kucaklıyor ve kutluyorum. Nursel Köse: Öncelikle Haluk Bilginer’i kutluyorum. Çoktan hak ettiğini düşünüyorum. Eskiden televizyonlarda oturup bu ödülü kimin alacağını izlerken şimdi bizim oyuncumuzun bu ödülü alıyor olması tarif edilemez bir mutluluk. Umarım bu sayı giderek artar. Darısı Oscar’ın başına!