Unutulmaz bir ağıt Joseph Roth’tan İmparator Mezarlığı. İmparator Mezarlığı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun kaybolan dünyasına yazılmış unutulmaz bir ağıt. Yazarın başyapıtı Radetzky Marşı’nda olduğu gibi temel karakterler Trotta ailesi üyeleri. Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce Viyana’nın kahvelerinde, Altın Gençliğin dekadan dünyasında başlayan roman 1938’de Avusturya’nın Almanya’ya ilhakıyla son buluyor. İnsanların Avusturya monarşisinin çöküşüyle şekillenen kaderleri Roth’un bütün yapıtlarında olduğu gibi bu romanda da şiirsel bir güzellikte, zarafetle aktarılmış. (Alfa Yayıncılık) Eşsiz mücadele Sevim Reşat’tan Karlı Dağın Aşıkları. 1850’li yılların Kafkasya’sında, farklı sosyal sınıflara ait iki gencin aşk için verdikleri eşsiz mücadelenin romanı. Albina soylu bir ailenin kızıdır, Jan ise köle sınıfına mensup asi bir genç. Mevcut sistemde var olan bütün koşullar onların bir araya gelmelerini imkânsız kılar. Jan köle olarak yaşayamayacağı bir aşkı geride bırakır, özgürlük vaat eden Kafkas savaşlarına katılır. Albina öldüğünü sandığı büyük aşkını kalbine gömer, kendi sınıfından biriyle evlenmek zorunda kalır. Ancak büyük sevdaların seyri farklıdır; sanki ilahi bir güç onları korur kollar, öyle ki zorlu kader bile sonunda dize gelir. (Altın Kitaplar) Hikâyeler nasıl değişir İclal Aydın’dan Kalbimin Can Mayası. Diken kelebeklerinin göçü altı nesil sürüyorsa ve nesiller birbirinde devam ediyorsa, dağın bu yanıyla öbür yanını, denizin bu ucuyla öteki ucunu, bir kıtanın başlangıcıyla bitimini aynı anda görebilen hangi nesildir? Kapalı bir kapının iki tarafında iki insan duruyor. Rüçhan ve Nesrin. Türkân ve Mine. Kartal ve Somer. Peki, bir sonraki nesilden Defne ve Somer’in öteki kızı Kiraz kendi aralarındaki kapıyı aralarsa, diğer kapalı kapılara ne olur? Dün, bugün ve yarın, bir neslin yolunda kesiştiğinde hikâyeler nasıl değişir? (Artemis Yayınları) Çıkarın yazın Gülçin Tüzel Dokur’dan Sararmış Güz Yaprakları. Yıllar öncesinden karalanmış, amatörce yazılmış, yazma hayalleri kuran bir kızın düş avizesinden derlenen hikâyeler. Bazıları sizi hüzünlendirir, bazıları keyif verir. Hayata arada kısa molalar vermek yorgunluğunuzu alır. Belki bir dost sohbetinde, kahvenizi yudumlarken tavsiye edebileceğiniz bir kitap olur ya da yeni yazmaya başlayan birine örnek gösterirsiniz kim bilir. Belki sizin de karaladığınız bir kaç şiir, hikâye ya da aşk mektubunuz vardır. Sararmış güz yaprakları gibi sakladığınız… Çıkarın yazın… Aşksız ve kitapsız kalmayın. (Arsine Kitap) Herkesi öfkelendirir Albert Camus’tan Yabancı. Meursault topluma, kurallarına ve beklentilerine yabancıdır. Annesi öldükten sonra, çevresindekileri memnun etmek için duygularını göstermeyi reddetmiştir. Cezayir’de işlediği nedensiz suçun sonrasında en ufak bir pişmanlık duymamasıyla herkesi öfkelendirir. Meursault çok geçmeden işlediği bir suçtan çok, gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlandığını anlayacaktır. Yabancı, sıradan bir insanın yabancılaşması üzerinden modern insanın anlam arayışını, bilincin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu anlatan, yankısı sonsuza dek kulaklarda çınlayacak bir başyapıt. (Can Yayınları) Yapacak bir şey yok Giovanni Guareschi’den Don Camillo'nun Küçük Dünyası. “Eğer Don Camillo yüzünden bana kırılan rahipler olursa, kafamda bir şamdan kırabilir; Peppone yüzünden bana kırılan komünistler olursa, sırtımda bir sopa paralayabilir. Ama İsa’nın konuşmaları yüzünden bana kırılan olursa, yapacak hiçbir şey yok; çünkü hikâyelerimde konuşan Hz. İsa değil, benim aklımdaki İsa’dır. Yani benim vicdanımdır." Giovanni Guareschi.  (Bilgi Yayınevi) Hayatı sürekli erteleyenlere Sarp Ertekin’den İç Sesini Aç. Bu yazıyı okuduğunuza göre iç sesiniz size “Kitabın arka kısmında ne yazıyor bir bak” demiş olmalı. Ayrıca sizden fiyata, yazarın kim olduğuna ve içindekilere de bakmanızı isteyecek ve sonra kitap hakkında daha önceki deneyimlerinize göre bir yorum yapacaksınız. Bu yorumun sonucuna göre iç sesinizi dinleyip ya bu kitabı satın alacaksınız ya da geri koyacaksınız. Bu kitap daha mutlu, daha huzurlu ve daha keyifli bir yaşamın peşinde olan, bununla birlikte farklı nedenlerden dolayı hayatı sürekli erteleyen ve istediği hayatı yaşayamayan bir karakterin iç sesiyle olan hikâyesini anlatıyor. (Cinius Yayınları) Fantastik bir dünya Berrak Yurdakul’dan Konuşmayan Tavus Kuşu Camio. Dünya tarihi artık bu iki döneme ayrıldı. Çünkü genç Seraphim’in öfkesine yenik düşerek yaptığı bir kara büyü yüzünden, insanların alınlarında birer sayı belirdi. Üstelik dünyadaki insan sayısı kadar... Kimsenin alnındaki sayı diğeriyle aynı değil. İşin tuhaf yanı aynı aileden olanlara bile yakın sayılar düşmemiş. Belli ki yaratıcı, sevdiği insanlara küçük, sevmediklerine büyük sayıları vermiş. Özgün kalemiyle, sıra dışı kurgusuyla ve hikâyeleri sorgulayışındaki çok yönlülükle genç kuşak yazarlar arasında kendine haklı bir ayrıcalık edinen yazar, fantastik bir dünyaya kattığı gerçekçi atmosferle adeta büyülüyor. (Destek Yayınları) Yeni yaşantılar Harun Candan’dan Yarınsız. Deniz Yelkencioğlu, bir taşra kasabasının kütüphanesinde duvara asılı deniz feneri resmine bakıp bakıp hayaller kurardı. Masum düşleri aşk için cinayet işlediğini sandığında parçalandı. Artık farklı kimliklerle farklı deneyimlere yelken açacak, otoyollarda, uzak çiftliklerde, herkesin unuttuğu kentlerde kurduğu yeni yaşantılar suçlu bir kaçışla sonlanacaktı. Geçmişi ve kasabanın tozlu sureti unutulmaya yüz tutmuştu yavaş yavaş. Yarınsızdı. Ta ki Deniz’ini buluncaya kadar. (Doğan Kitap) Büyük açmazlar Fatih Baha Aydın’dan Karanlıkta. Eser, muazzam ayrıntılarla örülmüş trajik bir cinayetin romanı. Ölüm döşeğindeki annesini son bir kez görebilmek için doğup büyüdüğü şehre dönen ve kendini hiç girmek istemediği aile sarmalında bulan Deniz’i büyük açmazlar beklemektedir. Aile sırlarının yanı sıra, Deniz’in de alabildiğine acı sırları vardır. “Çirkinler her şeyi görür. Çünkü bir tarafa atılırlar ve ömürlerince sadece izlerler. Dışarıdan, bir gözlemci olarak. Usta bir dedektif gibi.” (Everest Yayınları) Bir gizem avı Celil Sadık’tan Uygarlığın Ayak İzleri-Sanat Dehaları. Yazar kitabında uygarlığı biçimlendiren sanatçılar ve eserlerinin öykülerini, olabilecek en romansı ve yalın dille anlatıp bir gizem avına dönüştürüyor. Üstelik Leonardo, Michelangelo, Caravaggio ve Bernini üzerinde durduğu bu ilk cilt, sadece bir başlangıç! Uygarlık tarihinin ikonik isimleri üzerinden yaptığımız bu okumada sanatçıların hayatından en az bilinenleri öğrenmekle kalmıyor, eserlerinde saklı sırları da birer birer deşifre ediyoruz. Hayatın özüne varmak; geçmiş ve geleceği bir araya getirip ikisini birden okumak ve çağımızın olanca hızına rağmen yavaşlayıp küçük bir nefes almak isteyen insanlar. -Celil Sadık. (Epsilon Yayınevi) Ruh dinginliği Baydar Özcan’dan Kavganız Barış Olsun. Gün doğumunda güneş ve deniz Baydar Özcan’ın kulağına fısıldar sözcükleri. Şamanik ritüellerle bağ kurar doğayla. Uzun karanlık gecelerde ayla bakışır, söyleşir. Ruh dinginliğinde barış vardır. Hayatın içinde terazidir kendisi. Aşk ve sevgi ana cümlesidir. Yazarla uzun günbatımlarında hayat üzerine söyleyişlerimiz oldu. Bunca yardım kampanyaları ve iyilikseverliği ile yetinmeyip daha fazla nasıl yardım edebilirim endişesi vardı içinde. Hayattaki tüm kötülükleri top yekûn iyilikle yer değiştirecek çareler ve çözüm önerileridir meşgalesi. Benim dileğim; daha iyi bir dünya için Tanrı eğer varsa, hepinizi Baydar Özcan yapsın. - Yaşar Hız-  (Gece Kitaplığı) Yıldızlar vardır rehberdir Sinan Yağmur’dan Ravza'nın Yıldızları-1. Yıldızlar vardır, hem yolunuzdur hem rehberiniz. Onlar ki, Ravza semasının yıldızları, Asr-ı Saadet ışıklarıdır. Sadakatin ve dost olabilmenin ne demek olduğunu Sıddıkiyet ve Yar-ı Gar olma güzelliğiyle Hz. Ebu Bekir ile tanıyacağız. Resulullah’ın incisi, dostluğun ne olduğunu unutanlara Ravza’dan bir ışık verecek. Dağları titreten, çöl kumlarını terleten Hz. Hamza, cesaretin ve Allah’a bağlılığın slogan işi değil iman-ı aşkın kefareti olduğunu, şehadete bilek gücüyle değil yürek gücüyle yürüneceğini haykıracak. Uhud’dan tüm yeryüzünü yakacaktır. (Kapı Yayınları) Yaşam deneyimleri Seymen Bozaslan’dan İçinden Yol Geçen Hayatlar-Bir Gezginin Notları. Yazar, seyahate “boş zaman etkinliği” olarak bakan bir “tatilci” ya da maceraperest değil, onu yasam tarzına dönüştürmüş bir gezgin. Yola çıkıyor, geziyor, kaydediyor ama daha önemlisi temas ediyor; gittiği yerlerin hikâyelerini biriktiriyor, yasam deneyimlerini okurlarına aktarıyor. Bu kitapla, seyahatlerinde tanıdığı Anadolu’yu, Anadolu insanının tutkusunu, enerjisini, hayallerini anlamaya ve anlatmaya çalışıyor; onların kısıtlı imkânlarla neler başarabildiğini göstermek istiyor. (Libros Kitap) Hangisi bendim? Cezmi Ersöz’den Şizofren Aşka Mektup. Bir şizofrendim artık. Yalanlar söylüyordum, hem sana hem de ona. Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? İçimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkûm, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen o sevdalı kadın mı? İkisi de olmak istemiyordum. Ama ikisinden de vazgeçemiyordum. Sanki biri olmazsa, diğeri yıkılacak gibiydi. (Mona Kitap) Susan bir genç kız Suat Derviş’ten Beni mi? Kitap, yazarın 1924 yılında yazdığı bir hikâye kitabı. Derviş’in edebiyatının ilk dönemine denk gelen, daha çok üst sınıf kadınların gündelik hayatlarına ve aşklarına odaklandığı bir dönemde kaleme alınan bu eser, her bir hikâyesiyle başlı başına bir vakıa olma özelliğini sergiliyor. Uzun bir monolog şeklinde kaleme alınmış bu hikâyede konuşan bir adama karşılık, susan bir genç kız vardır. Nermin’in sanki Adnan Bey’in karşısındaymış gibi gösterilmesi için anlatıcı-kahramanın her konuşmasının sonunda yer alan “…” ise söylemi bir tiyatro sahnesine taşımaktadır. (İthaki Yayınları) Yaşanan ilişkiler Basri Doğu’dan Hayalperest. Yazarın ikinci romanı, bir yas kitabı. Lakin bu yazının anahtar sözcüğü olan “yas”tan kasıt, bilinen anlamıyla ölüm kaybının yası değil. Kitabın özgünlüğü, ani bir yakın zamanda “ölme” tanısının üzerine, yaşanan ilişkilerin yasını tutmanın (ve/veya tutamamanın) mecrası ve macerası... Hal böyle olunca kültürel antropolog Eva Domaska’nın “tarih” ile “mezar” arasındaki ilişkiyi, “Ölüm olmasaydı tarih de olmazdı. Tarih ölümden beslenir. Tarih mezarda başlar” diye tarif etmesinden önceki halleri dert ediyor Hayalperest… Sezai Sarıoğlu. (Kibele Yayınları) Dengeler yerinden oynar Orçun Fida’dan Devriye-Tekrar Doğanlar. Annesini kaybettikten sonra Efe’nin hayatındaki tüm dengeler bir bir yerinden oynar ve yaşama dair tüm bildikleri altüst olur. Efe ailesiyle ilgili sırlar açığa çıktıktan sonra akıl hastanesinde kalan teyzesiyle tanışır. Teyzesinin akıl hastanesindeki odasının duvarlarına çizdiği işaretler ve dedesinden kalan bir parşömen ise onu hiç bilmediği bir dünyaya doğru sürükler. Efe bir cevap bulmak için buluştuğu Derviş’le tasavvuf öğretilerinden Budizm’e, kutsal kitaplardan Tibet Ölüler Kitabı’na dek pek çok kaynakta tekrar doğuşun izlerini sürer. Ancak farkında olmadığı bir şey vardır: Sırrı koruyanlar onun peşine düşmüştür. (Nemesis Kitap) Yedi çocuğun bir günü  Matt Lamothe’den İşte Benim Bir Günüm. Dünyanın yedi farklı yerinden yedi çocuğun bir günü! Her çocuğun bir günü, yediği yemeklerden oynadığı oyunlara kadar birbirinden çok farklı olabilir. Bu kitapta Japonya, İran, Hindistan, Peru, Uganda, İtalya ve Rusya’dan yedi gerçek çocuğun bir günü anlatılıyor. Japonya’da yaşayan çocuk kahvaltıda ızgara balık yerken Peru’daki çocuk tavuklu pilav yiyor. Kimi okula giderken okaliptüs ağaçlarının arasından geçiyor, kimiyse caddelerde özgürce gezen ineklerin yanından. Ancak ne kadar farklı alışkanlıklarımız olursa olsun hepimiz aynı gökyüzüne bakıyoruz. (Redhouse Kidz Yayınları) Yaşamı sorgulama Stefan Zweig’tan Bir Kalbin Çöküşü. Güney Almanya’nın zengin adamlarından biri olan Salomonsohn, kızı ve karısıyla bir otele tatile gider. Bu sırada gördüğü bir şey onun, altmış beş yıllık yaşamını sorgulamasına neden olur. Kendi ailesi de dahil her şeyden nefret edişini, bu duyguların çıkış noktasını, bastırılmış tutkuların patlayıcı gücünü yazar, yine olağanüstü psikolojik betimlemelerle okura gösteriyor. (Puslu Yayıncılık) Risk azaltıcı müdahaleler Carl Sagan’dan Milyarlarca ve Milyarlarca. Giderek daha da hassas hale gelen kanser tarama programları sayesinde daha iyi, daha uzun mu yaşıyoruz? Kronik hastalıkların olası komplikasyonlarını öngörmeye ve önlemeye yönelik bitmek bilmez çabalar bizi daha sağlıklı, daha mutlu mu kılıyor? Ne olur ne olmaz diye ameliyatların yapılması, yaşam kalitemizi artırma bahanesiyle sağlıklı dokuların alınması doğru mu? Risk Tıbbı’nın yazarı Robert Aronowitz bu soruların cevabının her zaman olumlu olmadığını savunuyor. Risk Tıbbı, modern tıbbın risk takıntısına dikkat çekerken, risk azaltıcı müdahalelerin daha sıkı denetlenmesi ve sağlık sektörünün, hastalıklardan mustarip insanların tedavisine ve ıstıraplarının dindirilmesine odaklanması çağrısında bulunuyor. (Say Yayınları) Sıra dışı karekterler Sir Arthur Conan Doyle’den Sherlock Holmes'un Vaka Kitabı. “Sherlock Holmes’un epey uzun bir meslek hayatı oldu” diyor yazar. Yazarın yüz yılı aşkın bir süre önce yarattığı Sherlock Holmes serisi, bu kitap ile son buluyor. 1920’lerin karanlık havasını ve kırgın ruhunu yansıtan hikâyelerde Sherlock ve sadık dostu Dr. Watson tutku, intikam, aç gözlülük, intihar ve cinayet bilmecelerini aydınlığa kavuşturuyor. Meşhur dedektif, şimdiye dek karşılaştığı en sıra dışı karakterler ve en esrarengiz olaylarla Baker Sokağı’na veda ediyor. (Alfa Yayıncılık) Rehber olma özelliği Larry W. Phillips tarafından derlenen Ernest Hemingway Yazma Üzerine. Bu kitap, Hemingway’in nasıl yazdığını, yazarken nasıl düşündüğünü öğrenmek isteyenlere hitap etmenin ötesinde, aynı zamanda yazarlara, yazar olmak isteyenlere, yazı yazma işiyle ve edebiyatla ilgilenen herkese yol gösteren, onların ufkunu genişleten bir rehber olma özelliğini taşıyor. Kitabın yazarlara ve yazarlık öğrencilerine faydalı olmasını amaçlayarak yaptığı derlemeyi, Yazmak Nedir, Neye Yarar? Yazarın Nitelikleri, Ne Hakkında Yazmalı? Çalışma Alışkanlıkları, Neleri Atmak Gerektiğini Bilmek, Argo ve Dilin Kullanımı, Yazarın Hayatı, Yazmanın Istırabı ve Keyfi gibi alt başlıklarla düzenledi. (Bilgi Yayınevi) Ayrılmak mı zor gelir Ayşe Aslı Bozdağ’dan Seni Sana Geri Vereceğim. Ne korkularımızı ne de çözümleyemediklerimizi dile getirebiliriz. Taklit mi ediyoruz yoksa yaşıyor muyuz onu da bilemeyiz. Kimdir aynada bize bakan, inancımız nedir, her şey miyiz hiçbir şey mi bir türlü çözemeyiz. Boşanmak mı, terk etmek mi, ayrılmak mı zor gelir bize cevabını veremeyiz. Hayat yanılarak, yanlış yaparak öğrendiğin bir yoldu. Belki tenin teni konuşmadan anlayabileceği ilişkilereydi hasretin. Gittin. Seksi bulmak kolaylaştıkça, aşkı bulmak zorlaşıyordu. Pes ettin. (Destek Yayınları) Yanlışlıklar komedisi Altay Öktem’den Yalan Yanlış Hayatlar. Her şey, Bekir’in altında pantolon üstünde pijamayla ekmek almak için bakkala koşmasıyla başladı. İşte o gün perde dedi yanlışlıklar komedisi. Bekir ekmek almak için çıktığı eve iki yıl sonra döndü. Ölenin arkasından iyi konuşulmadığı, kalanın esamisinin okunmadığı zamanlardı. Kazım’ın tabancası, Bekir’i öldüren mangal şişi, Sacit’in bilekliği, Cavidan’ın pembe fuları, Tonguç’un mavi tulumu, Çağatay’ın takkesi, Muzaffer’in Samsun paketi, Mevlüt’ün kibrit kutusu, Mahmut’un süpürgesi şahitti her şeye. Bir de 84 model kız gibi Şahin... (Doğan Kitap) Yaşam tarzım Baydar Özcan’dan Sevgi Her Şeye Bedeldir. Şiir anlamında kendim için şiir yazdım veya yaşam tarzım veya karakterim veya erdemli bir yaşamı paylaşma kişiliğimi anlatan satırlar, okursanız beni bulacaksınız, şaşırmayınız az bile yazdım. (Gece Kitaplığı)