Büyükada penceresinden Adil Bali’den Horoz Reis? “Efsane Reis’in Büyükada Yılları.” Adı Berç Yetvart Akdeniz... Nam-ı diğer Horoz Reis. 1926 yılında, Büyükada’nın Kumsal mevkiinde küçük ahşap bir evde dünyaya gelir. Babası balıkçı Artin. Gözünü adanın denizine, teknesine, balığına açmış da başka hiçbir şey görmez olmuş derler ya öylesine. O deniz ki, Abidin Dino’nun tarifindeki gibidir: Hani “Balık akın etti mi, denize basıp İsa gibi dolaşırsınız, balığın kaldırımdan farkı yoktur” dediği deniz. ‘Horoz’ lakabını babasıyla balığa çıktığı bir gün elinden denize düşürüp kaybettiği tahta oyuncak horozundan almış diye anlatılır. Daha beş altı yaşlarındadır ve günlerce gözyaşı dökmüştür horozunun ardından. Okulla arası pek hoş değildir. Büyükada’nın Kadıyoran’daki eski Türk mektebini 3. sınıftan terk edip baba mesleğine adım atar. Yazar kendi çocukluğunun, gençliğinin ‘Büyükada penceresinden’ yansıyan hatıraları ve iyiliksever bir karakterin öyküsünü gelecek nesillere aktarmak için kaleme aldı. (Adalı Yayınları) Biyografik ve tarihsel kazanım Stefan Zweig’ten Rotterdamlı Erasmus’un Zaferi ve Trajedisi. Yazar, örtülü bir şekilde kendini anlattığını itiraf ettiği bu yaşam öyküsünü kaleme aldığında Almanya’da Nasyonal Sosyalist Partisi iktidara geleli çok olmamıştı. Hitler’in adını bir kez olsun anmamakla beraber yazar, savaştan uzakta Lutherciler ile Katolikler arasında kalan Erasmus’un yaşam öyküsünü yazarken, aktivistlikten sakınarak yazarlığa odaklanmak isteyen bu adamın açmazını anlatmayı hedefler. “Zweig’ın sihirli kalemiyle Erasmus ete kemiğe bürünüyor… Kitap oldukça şaşırtıcı, hem biyografik hem de tarihsel bir kazanım.” –Percy Hutchison, The New York Times. (Alfa Yayınları) Dünyayı, sevgiyi, dostluğu paylaşın Çiler Çelikler’den Hayvanlardan Çocuklara Mektuplar-2. Kuşlar neden göç eder, merak ediyor musun? Bir maymun yanına gelse, “Ne haber çocuk? Suyu boşa harcama sakın!” dese ne yapardın? Peki, yunus balıklarının küçücük havuzlarda çok mutsuz olduklarını biliyor muydun? Mektuplar devam ediyor çocuklar! Hayvan dostlarımız mektuplarında kendilerini anlatmaya, sevgilerini ve dostluklarını bizlerle paylaşmaya devam ediyorlar. Siz de var mısınız dünyayı, sevgiyi, dostluğu paylaşmaya? (Altın Kitaplar) İzleri okumayı bilenler Mavisel Yener’den Piri Reis ve Göbeklitepe'deki Sır. Yazar, dünya denizcilik tarihinin önemli denizcisi, bilim adamı, bilge kaptan Piri Reis'in gizemli hayatını araştırırken benzersiz bir serüvenin ilk adımlarını attığını bilmiyordu. Piri Reis'in haritasından Göbeklitepe'ye uzanan gizemi öğrendiğinde çok şaşırdı; tüm cesaretini toplayıp, ortaçağda geçen bu tarihi romanı yazdı. Küçük bir sırra sığan kocaman evreni keşfetmek isteyen okurlar için sıra dışı bir macera. Hayatta hiçbir şey iz bırakmadan gitmez. İzleri okumayı bilenler geçmişi ve geleceği bilir. (Bilgi Yayınevi) Okura sevgiyi, ihaneti anlatıyor Ferzan Özpetek’ten Bir Nefes Gibi. …Hayat bir nefes gibi akıp gidiyor. Ve geride yalnızca, isteyip de yapamadıklarımızın özlemiyle, bizi biz yapan tüm yaşanmışlıkların farkındalığı kalıyor. Yazar, okurlarını Roma ile İstanbul, şimdi ile geçmiş arasında, iç içe geçen yaşamların ve yazgıların hükmettiği gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Et ve tırnak gibiyken yıllar önce meydana gelen bir olayla yollarını ayıran iki kız kardeşin karanlık sırları etrafında örülen kitap, tutkularına esir düşenleri, kadere meydan okuyanları, sevgiyi, ihaneti ve her şeye rağmen yılların tüketemediği umudu anlatıyor. (Can Yayınları) Gezegeni saran yeni bilgi ağı Cem Say’dan Yeni Dünya Yeni Ağ. Bilime sarılın... “Bilgi” kavramı yüzlerce yıllık bir keşifler zincirinin sonunda nasıl bilimin konusu oldu? “Alın yazısı” diye bir şey var mı? Evrenimiz nasıl ölecek? Para nedir? Kanser nedir? Tıp, “bilgi bilimi” bakışından neler kazanabilir? Zihnimi bir bilgisayara yükleyip bedenim öldükten sonra da yaşamaya devam edebilir miyim? Yazar kitabında gezegeni saran yeni bilgi ağını, bazen “Bilgi Devrimi” veya “Bilgi Çağı” olarak adlandırılan bu sürecin bilimsel temellerini, dünyayı anlayışımızı ve yaşamımızı farklı yönlerden nasıl etkileyeceğini de sorgulayarak, keyifli ve sürükleyici bir anlatımla aktarıyor okura. (Destek Yayınları) Ona izini kaybettiği aşkı unutturacak Beatrice Colin’den Aşk Ölüm ve Piyanist . 1916, New York. Birinci Dünya Savaşı’nın olanca acımasızlığıyla hayatlara sızdığı, ardından gelecek benzersiz mezalimin yavaşça biçimlendiği zamanlar… Monroe Simonov, Amerika’daki tüm erkeklerin ordudan gelecek tebligatla birer askere dönüşmeyi beklediği günlerde, icra ettiği bestelerle hayatını kazanan bir piyanisttir. “Kızıl Korku” tüm kıtayı esir almışken tuhaf bir karşılaşma sonucu tanıyıp dost olduğu Edward, ona savaşı ve izini kaybettiği aşkı Inez’i bir süreliğine unutturacak yeni bir tutku aşılar: Jazz. Ancak savaş, salonları ve dans pistlerini süpürürken ne aşka ne de müziğe tutunmak kolay olmayacaktır. Tıpkı sürgün bir Rus devrimci olan Anna’nın geçmişiyle yüzleşmesi gibi… (Epsilon Yayınevi) Yazardan renkli bir öykü daha Ahmet Büke’den Paspas Tepemde Kapiş Paçamda. Çağdaş edebiyatımızın ödüllü öykücülerinden yazar, okuma serüvenine yeni başlayan küçükler için yazdığı "Zeyno Kitapları"na renkli bir öykü ekledi. Zeyno o sabah sıradan bir güne uyandığını sanır, ama kedisi Paspas saçlarına öyle dolanmıştır ki, ondan bir türlü kurtulamaz. Mahallenin yaramaz köpeği Kapiş durumu fark ettiği an, komik bir kovalamaca başlar. Zeyno, tepesinde Paspas'la bir ağacın dalına sığınır, ancak bu kez de kargalar çıkagelir. Neyse ki babası yakındadır... (Günışığı Kitaplığı) Düşmanlarını nasıl dize getirdi William Shakespeare’dan Henry 4-1.Part . 1597’de Londra’da yazıldığı tahmin edilen IV. Henry, Kral IV. Henry’nin, oğlu Prens Hal’in yardımıyla Shrewsbury Muharebesi’nde düşmanlarını nasıl dize getirdiğini anlatır. Oyunun bu ilk bölümünde, saraydan uzakta sorumsuz bir hayat süren Prens Hal, tahtı sarsılan babasını korumak için öne atılır ve hem aklını hem kılıcını kullanarak kendini ispatlar. Shakespeare’in iç savaş gibi ciddi bir konuyu komik sahne ve diyaloglarla eğlencelik bir seyre dönüştürdüğü oyunun en çarpıcı karakteri ise hiç şüphesiz Prens’in yaşlı dostu, keyif düşkünü ve düzenbaz Sir John Falstaff’tır. (Kırmızı Kedi Yayınları) Devlete kudret katan 2. Katerina Robert K. Massie’den Çariçe Katerina. Önemsiz ve parasız bir Alman prensesi olarak dünyaya gelen Çariçe 2. Katerina (sal. 1762-1796), hayata veda ettiğinde devasa ülkesinin mutlak hükümdarı; imparatorluğunun sınırlarını genişletmiş, stratejisini oluşturmuş, kurumlarını geliştirmiş imparatoriçesi; vatanının Batı sanat ve kültürüne yönelmesini sağlamış çariçesidir. Bunun için dinini değiştirip Ortodoksluğa geçmesi ve Büyük Petro’nun torunu olan eşi Çar 3. Petro’yu darbeyle devirmesi gerekmiştir. 3. Mustafa, 1. Abdülhamit ve 3. Selim’in saltanat dönemlerine denk düşen iktidarı, Osmanlı’nın gerilemesinin en önemli etkenlerindendir. Osmanlı’ya Kırım’ı kaybettiren, Karadeniz’i Ruslara açmaya mecbur bırakan, Ortodoks tebaası üzerinde onlara himaye yetkisi veren Küçük Kaynarca Antlaşması onun döneminde imzalanmıştır. Yazar, Rusya’yı büyük bir devlet yapan Büyük Petro için yazdığı efsanevi biyografinin ardından, aynı derin Rusya bilgisi ve kalem gücüyle, “bu devlete kudret katan” 2. Katerina’yı anlatıyor. (İş Bankası Kültür Yayınları) Konuşmadan önce dinliyor muyuz? Alain Pekar Lempereur, Aurelien Colson’dan İlk Hamle - Müzakerecinin El Kitabı. Müzakeresiz günümüz geçmiyor. Aile içinde, işyerinde, kamusal alanda ve uluslararası ortamlarda projelerle, sözleşmelerle, çatışmalarla uğraşıyoruz. Peki müzakereye doğru hamlelerle mi başlıyoruz? Harekete geçmeden önce hazırlık yapıyor muyuz? Konuşmadan önce dinliyor muyuz? Sorun çözümüne girişmeden önce duygularımızı kabulleniyor muyuz? Fiyatlandırmaya geçmeden önce bir değer yaratıyor muyuz? Yazarlarının danışmanlık ve eğitim alanlarındaki tecrübeleriyle güçlenen bu kitap, doğru zamanda doğru hamleyi yapmanızı sağlayacak. Açmazları ve gerilim risklerini azaltacak, başarı şansınızı artıracaksınız. (Remzi Kitabevi) 18 mucidin hikâyesi Christian Hill’den Fikirler-Dünyayı Değiştiren İcatlar. Yaşamlarımızda büyük değişimlere yol açan icatların arkasında genellikle bir ilham, dâhice bir fikir ve çoğu zaman da harika bir hikâye vardır! Merkezi ısıtma, kâğıt, kurşunkalem, tren, bisiklet, fotoğraf, bilgisayar, daktilo, telefon, otomobil, telsiz, x ışınları, plastik, televizyon, antibiyotik, mikrodalga fırın, video oyunu, internet ve web... Milyonlarca insanın yaşamını değiştiren bu fikirler mucitlerin aklına nereden geldi? Kafalarının içinde her şeyi değiştirecek o fikrin ilk kıvılcımı çaktığında ne yapıyorlar, ne düşünüyorlar, ne söylüyorlardı... Bu kitapta yer alan 18 mucidin hikâyesiyle, bu icatların hangi şartlar altında yapıldığını keşfedeceğiz. (Redhouse Kidz Yayınları) Çok tanıdık bir İngiltere Ian McEwan’dan Hamamböceği. Yazar okurlarını hem çok tuhaf hem de çok tanıdık bir İngiltere’ye götürüyor: “Tersincilik” adı verilen ve ekonominin akışını bütünüyle tersine çevirmek üzerine kurulmuş bir ideoloji son yıllarda popülerlik kazanmış, hatta referandumdan galip çıkmıştır. Önceki hayatında iğrenilen bir yaratık –bir hamamböceği– olan Jim Sams anlam veremediği bir dönüşümün sonucunda kendini İngiltere başbakanının bedeninde bulduğunda büyük bir sorunla karşı karşıya kalır: Bir tarafta halkın iradesinin uygulanmasını bekleyen basın ve seçmenler vardır, öbür taraftaysa ülkeyi aklıselime davet eden birkaç yerel siyasetçi ve olup bitenleri hayretle izleyen dünya kamuoyu. (Yapı Kredi Yayınları)