Dizginlenemez öfkeye dönüştü Philip Roth’tan İnsan Lekesi. Clinton'ın oval ofis skandalının ardından çalkalanan Amerika, kendi değerlerinin dahi sorgulandığı büyük bir çatışma atmosferinin etkisinde kalır. Küçük bir Amerikan üniversitesinde dekanlık görevini de yürüten Profesör Coleman, hiçbir ikinci anlam yüklemeden kullandığı bir kelime yüzünden töhmet altında kalır. Üzerine kara çalınmış biri olmanın yarattığı hayret, dizginlenemez bir öfkeye dönüşür. Çözülen Coleman, ardından şaşkınlık uyandıran sırlar bırakacağı yeni bir yaşamın kapısından girer. Roth'un aceleyle yazılmış hissi veren cümleleriyle, zekâ ve tutkuyla örülü romanı haksızlık eder derecede parlak bir roman. -The Guardian. Öfkeyle patlayan, fikirlerin uğuldadığı, göz kamaştırıcı dokunuşlarla dolu sıra dışı bir kitap. -Sunday Telegraph (Yapı Kredi Yayınları) Komplo teoriler ustalıkla harmanlanmış Friedrich Schiller’den Hayaletgören. Romantik ve gotik düşünce geleneği üzerinde önemli etkiler bırakan Alman oyun yazarı ve şair yazarın okültizm, spritüalizm motifleriyle dönemin komplo teorilerini ustalıkla harmanlandığı bir kitap. 1787-1789 arası Thalia dergisinde bölüm bölüm yayımlandığında büyük ilgiyle karşılaşan bir roman fragmanı. Yazarın kitapta işlediği motifler sonradan E.T.A. Hoffmann’dan Thomas Mann’a uzanan bir yelpazede sıklıkla yeniden edebiyat sahnesine taşındı, kullandığı anlatım teknikleri ise Edgar Allan Poe, H.P. Lovecraft ve Clark Ashton Smith gibi isimler tarafından benimsendi. (Can Yayınları) Çınar ağacının çıktığı yolculuk Bilge Buhan Musa’dan Yaşlı Çınar Ağacı-Sıfır Atıkla Yaşa. Kitap, yaşlanan bir çınar ağacının bir gün kesilerek kâğıt olmak üzere çıktığı yolculuğu anlatan bir öykü. Kullanıldıktan sonra pek çok farklı yerde işlevini sürdüren yaşlı çınar ağacı, bu sonsuz yolculukta pek çok serüven yaşıyor. Bizler bu geri dönüşüm öyküsü sayesinde ağaçların kesilmesinin önlenebileceğini ve bir ağacın farklı formlarla da olsa dünyayı nasıl gezebileceğini öğreniyoruz. Bu kitabın görselleri sadece geri dönüşümlü kâğıtlar kullanılarak hazırlandı. İçinde yaşadığımız gezegen bizim hayat kaynağımız. Küçük farkındalıklar, dünyamızın kaynaklarının doğru kullanımı için atılan büyük adımlar demektir. Geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi çözümler dünyamızı korumak için bireysel olarak yapabileceğimiz en önemli davranışlardandır. (Altın Kitaplar) Güce ve cinselliğe dair gizli anlamlar D.H. Lawrence’den Tilki. Birinci Dünya Savaşı sonrasında bir İngiliz köyünde, Nellie ve Jill adlı iki genç kadın, yaşadıkları çiftliği idare etmeye çalışmaktadır. Soğuk kış ayları beraberinde hastalık ve yiyecek sıkıntısını da getirecektir. Bu çaresiz bekleyiş sırasında bir tilki çiftliğe dadanır ve tavukları kaçırmaya başlar. Düzenlerini bozan bu hayvanı öldürme çabaları sonuçsuz kalır ve tam o sırada, savaştan dönen genç bir asker kapılarında belirir... Kitap güce ve cinselliğe dair gizli anlamlarla dolu bir öykü. (Can Yayınları) Çelebi’nin şiirine yaklaşmak isteyenler Asaf Halet Çelebi’den Mevlana ve Mevlevilik. Eserlerinden çevirdiği örneklerle Mevlânâ’nın edebî ve tasavvufî zevkini okurla paylaşan Çelebi, Mevlevîlik tarikatının Türk kültür ve sanatındaki önemine değinirken, Mevlevîlik’in âdetlerini, adabını, çile kavramını, semâ‘yı ve Anadolu’daki siyasi ve manevi itibarını inceliyor. Mevlânâ ve Mevlevîlik hem tasavvufa ilgi duyanlar hem de Çelebi’nin derinlikli şiirine bir adım daha yaklaşmak isteyenler için kıymetli bir kaynak. Ben konuşan bülbülüm, kokan gülüm, sevgilisini arayanım ve ben gizli şeyleri ortaya çıkarmak istiyorum. Ben işi olmayanların işiyim, hasta kalplerin derdiyim, tacirlerin kazancıyım ve benim başım sevdalıdır. Genç, ihtiyar benim. Güzel, çirkin benim. Süt ve hurma benim. Hem namaza devam eder, hem namazsız otururum. Hem sabahı bilirim, hem akşamla aşinalığım var. Dünya ve ukbâ benim. Tûtî ve kumru benim. İn, cin benim ve ben denizlerin incisiyim. (Everest Yayınları) Biraz cesaret ve yaşama sevinci Gamze Sürcan’dan Rüyalarımın Koyunu. Birini çok özlediğinde, kalbinin ortasına koca kulaklı, kocaman bir fil oturur mu? Peki ya, cebinden yaşama sevinci çıkarıp seni gülümseten arkadaşın oldu mu hiç? Gamze’nin oldu. Denizde kaybolan anne ve babasını çok özlediği o gece, uyumak için saydığı koyunlardan biri, pat diye yatağına düşüverdi. Bu pofuduk koyun, ceplerinde biraz cesaret biraz da yaşama sevinci taşıyordu. Üstelik, Gamze’nin anne ve babasını bulması için de harika bir fikri vardı! Rüya kurabilen, rüyalara girebilen ve sürü psikolojisine uymayan Altın Postlu Koyun, onlara yardım edebilirdi. İki arkadaşı neşeli bir macera bekliyordu... (Kırmızı Kedi Yayınları) Büyük kentlerdeki daralmış yaşamlar İlknur Özdemir’den Senin Öykün Hangisi… “Yazarın ilk kitabı. Duru, yalın, pırıl pırıl bir Türkçe’yle, abartıya kaçmadan, yapaylığa düşmeden, sıcak, bir o kadar da hüzünlü öyküler yazıyor. Büyük kentlerdeki daralmış yaşamları; içlerine kapanmış, kendi öykülerini taşımaktan yorgun düşmüş insanları; son sözcükleri söylenmemiş yarım aşkları; yalnızlıkları; kalabalıktan kaçışları içtenlikle anlatıyor. Adanın ıssız sokakları, bomboş çay bahçeleri, otobüsler, vapurlar, deniz, birer tablo gibi gözümüzün önünde canlanırken, ele aldığı öykü kişilerinin iç dünyalarını da ustalıkla yansıtıyor. Büyük kent yalnızlığı, iletişimsizlik, kitaptaki bütün öykülerde hissediliyor. Öykü kişileri, her şeyden önce anlaşılmak, birilerine güven duymak istiyorlar. Yazar da haklı olarak soruyor: Senin Öykün Hangisi? Daha bu ilk kitabında İlknur Özdemir, kendine özgü bir ses yakalıyor. Klasik öykü yapısında durum öyküleri yazarak yeni şeyler söylemeyi başarıyor.” Cemil Kavukçu. (Sia Kitap) Çeviriler yapan bir entelektüel William Faulkner’den İki Hamlede Zafer. Yazarın polisiye öykülerini bir araya getiren İki Hamlede Zafer'in merkezinde Savcı Gavin Stevens var: Hem doğup büyüdüğü bölgeyi ve oranın insanını çok iyi tanıyan bir "Güneyli", hem de Harvard'da ve Heidelberg'de okumuş, eski Yunancadan çeviriler yapan bir entelektüel. Stevens, Faulkner'ın destansı coğrafyası Yoknapatawpha'da işlenen cinayetleri çözerken bu iki dünyayı iyi tanımasından destek alacaktır. Vakaları bir dedikodu havası içinde takip eden bölge halkı ve Stevens'ın yanından ayrılmayan, olayları onun bilinci aracılığıyla izlediğimiz yeniyetmelik çağındaki yeğeni Charles bu öykülerde okura eşlik eder. (Yapı Kredi Yayınları) Amerika'da bir zencinin hikâyesi James Baldwin Ben Senin Zencin Değilim . "Amerika'da zencinin hikâyesi. Amerika'nın hikâyesidir. Hoş bir hikâye değildir." Malcolm X, Martin Luther King Jr. ve Medgar Evers. Amerika'daki siyahi mücadelenin üç sembol ismi. Üçü de 40 yaşını görmeden öldürüldüler… Birbirinden farklı yöntem ve üsluplarla Amerika'daki ırkçılığa karşı mücadele eden bu üç "siyah adam"ın ortak arkadaşıydı yazar. Yazarın tamamlayamadığı Remember This House adlı romanına ait notlar, diğer belge ve tanıklıkları bir araya getirip derleyen Raoul Peck'in, aynı adla sinemaya da uyarladığı Ben Senin Zencin Değilim, Baldwin'in birçoğu kendi hayatından anlarla yıllardır değişmeyen Amerika'daki ‘zenci'nin hikâyesini anlatıyor. (Kırmızı Kedi Yayınları) Karşılıksız aşkın hikâyesi Stefan Zweig’ten Meçhul Bir Kadının Mektubu. Dağda geçirdiği tatilden Viyana’daki evine dönen ünlü roman yazarı R. imzasız yazılmış uzun bir mektup bulur. Tanımadığı bir kadından gelen bu mektup, onun R.’ye duyduğu tutkulu ama karşılıksız aşkının hikâyesini anlatmaktadır. Çocukluğundan beri âşık olduğu R.’nin her yaptığını gözetleyen, adeta hayatının her anını ezberleyen genç kadın, on üç yaşındayken ailesiyle birlikte başka bir kente taşınmış olsa da R.’yi aklından çıkaramamıştır, birkaç yıl sonra Viyana’da bir iş bulup oraya döner. Her akşam R.’nin evinin önüne gider, karşısına çıkar, R. ise genç kızı tanıyamaz, hatırlayamaz. Güzel, genç bir kadın olarak görür onu ve ilgilenir, böylece bu iki kişi arasında tuhaf bir ilişki başlar, önüne gelen her kadınla gönül eğlendirmekten çekinmeyen bir çapkın ve kim olduğunu ona ısrarla açıklamayan bir kadın. Sadece birkaç kez geceyi birlikte geçirirler, ancak beraberliklerinin umulmadık bir sonucu olur. (Sia Kitap) Duyuşlar, düşünüşler, düşler, beklentiler Yalçın Tosun’dan Mesafenin Şiddeti. Çocukluğu, evliliği, aileyi, anneyi ve babayı, hep o kırılgan bakışla, hep bir ergen uyanışıyla ince ince işleyen, doyurucu öykülerden oluşuyor kitap. Yazar, mahremin çeperinde özgürce devinen duyuşları, düşünüşleri, düşleri, beklentileri anlatıyor. Gönlün kırıldığı yeri, zihnin sarsıldığı noktayı, hangi mesafeden olursa olsun şiddetin göründüğü aralıkları yakalarken anlatıcılığını giderek uçlara taşıyor. (Yapı Kredi Yayınları) Gemiyle beş yıllık bir yolculuk Charles Darwin’den Lapa Lapa Kelebek Yağıyordu. Yazar, henüz genç bir doğa bilimciyken İngiliz Kraliyet Donanması'na ait Beagle adlı gemiyle beş yıllık bir yolculuğa çıkar. Rio de Janeiro’dan Avustralya’ya, Tahiti’den Falkland Adaları’na pek çok yeri görür ve buralara dair biyolojik, jeolojik ve antropolojik gözlemlerde bulunur. Kitap, Darwin’in Patagonya, Tierra del Fuego ve Macellan Boğazı'ndaki deneyimlerinden sahneleri, bu yerlerin doğasına, canlılarına ve yerlilerine dair çok özel gözlemlerini içeren bir seçki. Yolculuk dönüşü kaleme aldığı “Beagle Yolculuğu” adlı kitabından derlediğimiz, geminin güvertesine konan canlıların oraya nasıl geldiklerine dair isabetli tahminlerden Şili sıradağlarına doğru çıktığı yalnız bir yolculuğa kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu bölümler, Yazarın parlak bir bilim insanı olmanın yanı sıra, ne kadar iyi bir kaleminin olduğunu da gösteriyor. (Can Yayınları) Zengin bir adamın oğlu olarak doğsa da… Suat Çağlayan’dan Sinopeli Diogenes. Tanrılar tanrısı Zeus, âşık olduğu su perisi Sinope'yi "dünyanın en güzel yeri" diyerek Paflagonya'ya getirip bırakır. O günden sonra güzel Sinope'nin adıyla anılacak kent, zamanla bir başka düşünürün de memleketi olacaktır. Zengin bir adamın oğlu olarak doğsa da dünya nimetlerini elinin tersiyle iten, Büyük İskender'e bile "Gölge etme başka ihsan istemem" sözüyle kafa tutan, gündüz vakti elinde fenerle "adam arayan" o Sinopeli, Diogenes'ti… Diogenes'in dünyanın tüm nimetlerinden ve hazlarından vazgeçişi, onu ilk gençliğinde çok sevdiği Aisa'dan ve kölelikten kurtardığı ve ömrü boyunca ona âşık kalacak Aspa'dan bile uzaklaştıracaktır. Bir fıçının içinde öldüğünde Diogenes'in feneri ve köpeğinden başka bir şeyi yoktur, ama felsefe tarihine damga vuracak sözleri ve yaşam tarzıyla artık ölümsüzdür… (Kırmızı Kedi Yayınları)