Atatürk’ün dış politika ilkeleri Hüner Tuncer’den Atatürk Döneminde Türk Dış Politikası. 1923-1938 dönemindeki dış politika, Mustafa Kemal Atatürk’ün saptadığı ve çoğu kez bizzat uyguladığı bir dış politikaydı. Batılı devletler tarafından “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti’nin dış politikası ve diplomasisi tarihe karışmış ve onun yerini Atatürk’ün önderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanan barışçı dış politikası ve diplomasisi almıştı. Atatürk’ün akılcı ve gerçekçi yaklaşımı sayesinde Türkiye Cumhuriyeti uluslararası toplulukta saygın yerini almaktaydı. Cumhuriyet’in ilk büyükelçileri yine bizzat Atatürk tarafından seçilmişti. Bu diplomatlar, Atatürk’ün ortaya koyduğu dış politika ilkelerini yürekten benimsemiş, kendilerini diğer devletlerin diplomatlarıyla eşit statüde gören, onlara asla boyun eğmeyecek kişilerdi. Atatürk dönemi dış politikasının bundan böyle Türkiye’yi yönetecek olan kadrolara örnek oluşturması ümidiyle... (Sia Kitap) Başkasına minnet duymak, ağır bir borç Burçin Orhon’dan Maria Puder Olmak. Sabahattin Ali'nin kült eseri Kürk Mantolu Madonna romanının baş kahramanıdır Maria Puder. Hayat kadar canlı, gerçek ve güçlü... Almanya'ya çalışmak için giden Raif'in karşısına çıktıktan sonra bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi yaşanmasını mümkün kılmayan Maria Puder... Yanlış zamanda doğmuş kuvvetli bir kişilik. Acınmak ya da kendisine merhamet edilmesi ona göre çok büyük bir zayıflık... Acılı geçmişini kendine bahane ederek hayatının kalitesinden katiyen çalmayan Maria Puder, tek sözüyle dünyaları önüne serebilecek erkeklerle çevrili bir yaşam sürmesine rağmen her zaman kendi ayaklarının üzerinde durmayı tercih ediyor. Başkasına minnet duymak, ağır bir borç, ağır bir yük onun açısından. (Destek Yayınları) Çocuklar için renkli eğlenceli bir kitap... 1000 İngilizce Türkçe Sözcük… Konulara göre düzenlenmiş bu resimli kitap, çocuğunuzun İngilizce ve Türkçe sözcük dağarcığını geliştirirken, yeni sözcükler öğrenmesini de eğlenceli bir hale getirecek. (Remzi Kitabevi) Bir anılar ve düşler demetinin özeti Hamdi Koç’tan Çocuk Ölümü Şarkıları. Aşk ve unutuş günleri geliyor bazen de, bir anılar ve düşler demetinin beni kendine bağlayan bir özeti gibi. İdil günleri geliyor ve unuttuğumu hatırlıyorum. Bir ara sevilmiş ve sevmiş olma haccına katılmış, unutulmuş ve unutmuş olma cehenneminde beklemiş biri olduğumu görüyor ve sonra kendime, halime bakıp acı acı gülümsüyorum. Kitap yazarın ilk kitabı. Ancak ilk romandan beklenmeyecek bir cesaret ve ustalık sergileyerek iç dünyanın gizli bölmelerini aralıyor. (Can Yayınları) Çocuklar için felsefe atölyeleri Özge Özdemir’den Duygular Aklımızı Çeler mi? Bugün odada bir gerginlik var. Zeynep ve Melis bir konuda anlaşamıyorlar. Konuşmalarından anladığım kadarıyla Zeynep hafta sonu Melis'in onlara gelmesini istiyor. Melis ise başka bir arkadaşıyla planı olduğunu ve gelemeyeceğini söylüyor. Zeynep ısrarlı, bir türlü durumu kabul etmiyor ve “Gelmezsen sana küserim” diyor. Melis de ona, “Beni sevseydin böyle söylemezdin” diye karşılık veriyor. Felsefe eğitmeni yazar kitaplarını, 9-12 yaş arası çocuklarla yürüttüğü “Çocuklar için Felsefe” atölyelerindeki tartışmalardan yola çıkarak kaleme alıyor. Her kitapta altı arkadaş, felsefe öğretmenleri eşliğinde düşünüyor, tartışıyor. Kitaplarda yer alan Ezgi Platin'in harf-çizimleri ise kavramlara eğlenceli bir yorum getiriyor. (Redhouse Kidz Yayınları) Kıyamet saatini tıkır tıkır işletirken Levent Şenyürek’ten Rüya Gören. Yakın bir gelecek, tanıdık bir toplum, hiç de yabancı olmayan kaygılar... İnsanlık aynı soruların peşinde: zekânın doğası ne, duyguların doğası ne, bizim doğamız ne? Cevaplar için bilgisayarlar denek, şempanzeler denek, insanlar denek... Bilme arzusu kronik normalken, bellek varoluşun muhkem kalesi. Peki ya sağlam duvarları çatlamaya başlarsa? Kitap, tekinsiz mümkünle kol kola yürüyen bir bilimkurgu. Kıyamet saatini tıkır tıkır işletirken, acı meyveyi şefkatle tattırıyor. (Alfa Yayıncılık) Yalın ve gösterişten uzak bir dille Füsun Akatlı’dan Ütopyalar İyidir - Felsefe Yazıları - Bütün Yazıları 4. Yazarın soran ve sorgulayan bir deneme üslubu kullanarak, yalın ve gösterişten uzak bir dille kaleme aldığı felsefe yazıları Türkiye’nin felsefe tarihinde önemli bir yer tutar. Çünkü Türkiye’de felsefe dendiğinde elinde tuttuğu sis lambasıyla yolu üzerine düşen puslara, gölgeli kuytulara ışık düşürmeye, aydınlatmaya çalışmış biridir kendisi. Yazar bütün yazılarının bu son cildinde hayatını adadığı, öğretmenliğini yaptığı felsefe üzerine olan yazılarını topladık. Kendisinin de dediği gibi: “Bu yazıların; bir edebiyatçının felsefeci yanı ile bir felsefecinin edebiyatçı yanının el ele verdiği denemeler olarak okunması dileğiyle...” (Kırmızı Kedi Yayınları) İnsanlığın en temel meseleleri Susanna Tamaro’dan Büyük Bir Aşk Hikâyesi. Denizlerin, rüzgârların ve yağmurların bir araya getirdiği; zamanın savurduğu ve birleştirdiği iki insan: Edith ve Andrea. Biri denizlere âşık, düzenli bir hayata sahip, sakin Andrea. Ötekisi dağlara tutkun, hayata ve dünyaya karşı merakını hiç kaybetmemiş, yüksek idealler ve mükemmeliyet arayışındaki Edith. Andrea mükemmel hayat boz yapındaki eksik parçacığın huzursuzluğuyla kavrulur, Edith ise fırtınalı bir denizle cebelleşirken güvenli bir limana sığınma fikrini ısrarla reddeder. Yazar romanında okuru hayat, aşk, sevgi, keder, kader, yas ve kayıp gibi insanlığın en temel meseleleri ve kaygıları hakkında birlikte düşünmeye davet ederken kadın erkek ilişkisinin, ebeveyn çocuk ilişkisinin, ışık ile karanlığın, gerçek ve belirsizliğin sınırlarında geziniyor. (Can Yayınları) Beş adamın dönüşen kaderleri Tuna Serim’den Kahraman Şehit ve Hain. Osmanlı’nın son dönemi, dev bir ülkenin çöküşü ve bitişi... Aynı yıllarda tarih sahnesinde göze batmaya başlayan beş delikanlı... Vatanını seven, kahramanlığa aç beş genç adam... Zühtü; zorluklara aldırmadan Harbiye’ye girmiş. Yakışıklı, gözü pek ve vatanı uğruna ölmeye hazır. Rahmi; yiğit, çekici ve savaşçı bir erkek... Korku nedir bilmiyor. Ethem (Çerkez); doğuştan savaşçı... Tek tutkusu ordulara komuta ederek adını tarihe yazdırmak. Halil (Kut-ül Amare kahramanı Halil Paşa); nevi şahsına münhasır biri... Doğuştan kahraman. Mustafa Kemal; savaşın harlı ateşinin içinde cumhuriyet düşü kuran bir asker. Roman, savaşın çapraz ateşinde mücadele veren beş adamın dönüşen kaderlerini Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bir tarih aralığında aktarıyor. (Destek Yayınları) Yok pahasına satıldı erguvanlar Hilmi Yavuz’dan Talan Şiirleri… İşte bu son talanı ömrümüzün; aşklar, acıya eemanet. Dahası, yok bahası satıldı erguvanlar… _Nedir bu? -Eskiler söyledilerdi: ‘İnkırâz-ı bahâran’… Bilen anlar. (Everest Yayınları) Macera dolu bir yolculuğun hikâyesi Jules Verne’nin Balonla Beş Hafta - Modern Klasikler 174. 1863 yılında yayımlanan kitap, yazarın hem ilk romanı hem de muazzam Olağanüstü Yolculuklar koleksiyonunun ilk yapıtıdır. Üç İngiliz kâşifin o dönemde Avrupalıların gözünde hâlâ gizemini koruyan Afrika kıtasını balonla baştan başa aştıkları macera dolu yolculuğun hikâyesi, sonraki yazar romanlarına da damgasını vuran bütün özellikleri taşır. Roman, bütünüyle kurgu bir yapıt olmasına karşın gerçek bir gezi günlüğü edasıyla kaleme alınmıştır. Karakterlerin Afrika halklarına ilişkin gözlem ve söylemleri, o dönemde Avrupa’daki düşünce ikliminin, Batılıların kendilerinden olmayana yönelik yaklaşımlarının izlerini taşır. (İş Bankası Kültür Yayınları) Ürkütücü dünyanın kapılarını açıyor Ömer İzgeç’ten Bozadam. Değişen sadece insan değil. Korkular da değişiyor zamanla. Yakın ya da uzak herkes seziyor bu değişimi. Hepimiz koşarak uzaklaşmak istediğimiz şeylere dönüşüyoruz. Bir ev arıyoruz, bir eşik, yeni bir yurt, taze, sıcak bir el. Kaybetmenin bir tür yeniden bulma olduğunu öğreniyoruz yine de. El yordamıyla anlıyoruz gerçeği. Sürekli kendimizle karşılaşarak, arayarak ve deşerek. Yazar kitap ile yepyeni ama ürkütücü bir dünyanın kapılarını açıyor bize. On iki yaşındaki Es’in hikâyesinde tanrı, inanç, kader, kabulleniş, umut ve aşk gibi konular üzerine düşünürken coğrafyamızda da tanık olduğumuz ayrımcılık, ikilik ve nefret tohumlarıyla yüzleşiyoruz. Roman, zaman ve mekân bilinmezliğiyle, anlattığı hikâyenin gizemli havasıyla okuru doğrudan içine alıyor. (İthaki Yayınları) En doğru değeri bulma kaygısı Pietro Greco’dan Pi’nin Tarihi. Matematikle aramız iyi olmasa bile çoğumuz bir π sayısı olduğunu biliriz, hatta daha sorulmadan bir üç virgül on dört sabiti çıkıverir muhtemelen ağzımızdan. Farklı hesaplama yöntemleriyle az çok birbirine yakın tahminler yürütülerek binlerce yıl öncesinden, üstelik üç farklı kıtada Yunan, Pers, Hint, Çin, İslam gibi bambaşka kültürler, medeniyetler içinde varlık bulan kadim bir bilgi ne de olsa. Yüzyıllar boyunca, en doğru değeri bulma, virgülün ardında uzayıp giden sonu gelmez ondalık sayı dizisinde ulaşılabilecek en uç rakama varma kaygısıyla yazdırdığı hikâyelerle matematik tarihi içinde ayrı bir yer tuttuğu kesin. (Kırmızı Kedi Yayınları) Tıp tarihinde az bilinen, dikkatten kaçan olaylar Zafer Öztek’ten Bilimin Öteki Yüzü - Tıp Tarihinde Gezinti. Tıp tarihine dürbünle baktığınızda önce çığır açan buluşlar çarpıyor gözünüze. Hipokrat’ın modern tıbbı kuruşunu, Harvey’in kan dolaşımını buluşunu, Mendel’in genetik çalışmalarını, mikroskobu bulan Leeuwenhoek’u, Dioskorides’i, İbn-i Sina’yı, Paracelsus’u, Lister’i ve daha nice ulu bilim insanını görüyorsunuz. Dürbüne ince ayar yapıp daha derinleri görmeye başladığınızda bazen gözleriniz yaşarıyor, bazen şaşırıyor, bazen kızıyorsunuz. Elinizdeki kitapta, tıp tarihinde az bilinen ya da dikkatten kaçan olaylardan, kişilerden, garipliklerden, yanılgılardan ve akıl almaz deneylerden bir demet bulacaksınız; bilimin öteki yüzü ile tanışacaksınız. (Maltepe Üniversitesi Kitapları) Mantık hataları ele alınıyor Özge Özdemir’den Sözler Can Acıtır mı? Çocuklar için Felsefe. Felsefe kulübü öğrencileri safsataları, yani bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan mantık hatalarını ele alıyor. Sözlü saldırı, hakaret, büyüklük göstermek gibi kavramlar üzerine konuşarak; sözlü saldırıya uğradığımızda nasıl karşılık veririz, haklıyken haksız duruma nasıl düşeriz, büyümekle olgunlaşmak aynı şey mi gibi sorulara cevap arıyor. İpek Hanım sınıfa girer girmez hep bir ağızdan, “Yarışmaaa!” diyerek üzerine atıldık. İpek Hanım: Demek haber size ulaştı. Evet, uluslararası bir yarışma var. Gördüğüm kadarıyla sizler de katılmaya isteklisiniz. Ne güzel! (Redhouse Kidz Yayınları) Ünlü cerrah, renkli ve heyecanlı hayatını anlatıyor Münci Kalayoğlu’ndan Hatırda Kalanlar. Karaciğer nakli ameliyatının gelişimine katkıları nedeniyle ABD’nin yayın dergisi LIFE’a dergisine kapak olan ünlü cerrah, renkli ve heyecanlı hayatını anlatıyor… Bugün seksenini geçen yaşında, mesleği ve ülkesinin gurur kaynağı olan yazar, Türkiye’de modern tıbbın kurucularıyla kesişen yolunu; Türk siyasi hayatının karmaşa dönemlerinde geçen gençlik yıllarını; Ankara, New York, Pittsburgh, Madison, İstanbul arasında geçen yaratıcı ve üretken meslek hayatını; eşi ve çocuklarıyla, dostlarıyla olan özel hayatını yazdı. (Remzi Kitabevi) Ezilenlere umut ve direnme gücü aşılayan bir halk önderi Nurdan Arca’dan Şeyh Bedreddin Uzun İnce Bir Yol. Yazar, üç yıllık bir çalışmanın ardından 2006 yılında gösterilen Simavnalı Bedreddin belgeselinde, altı yüz yıl önce yaşamış bir âlim ve arifin, ezilenlere umut ve direnme gücü aşılayan bir halk önderinin, Şeyh Bedreddin’in izini sürmüş; zulüm ve baskılara rağmen onun yolundan dönmeyen müritlerini dünyaya tanıtmıştı. O belgesele sığmayanları ise sonrasında yeni okumalarla, Bedreddin’in yaşadığı ve müritlerince yaşatıldığı coğrafyalarda yeni araştırmalarla birleştirerek elinizdeki bu kitapta topladı. Tarihçilerle yaptığı söyleşilerle, tarih ile günümüz arasında köprüler kurarken, bulduklarını ve bulamadıklarını, görünenleri ve gizlenenleri dürüstçe aktardı. (Sia Kitap) Din ve siyasete ilişkin düşünceler Terry Eagleton’dan Akıl İnanç ve Devrim. Yazar kibanda, bir yandan "batıl inançlı" Tanrı görüşünü yıkarak Hıristiyan İncil'inin devrimci açıklamasını sunarken, öte yandan geleneksel Hıristiyanlığın bu devrime ihanet edişine şiddetli bir saldırı başlatıyor. Kutsal Ruh'tan Ortadoğu'nun yakın tarihine, Aquino’lu Tomas’tan İkiz Kuleler’e kadar uzanan anlatısında din ve siyasete ilişkin düşüncelerini dile getiren yazar bilim insanlarını, ilahiyatçıları, ateistleri ve Tanrı tartışmasını anlamaya hevesli okurları din ve inanca dair ezberlerini bozmaya davet ediyor. (Tellekt Yayınları) Bir yandan dünyayı anlamaya çalışır Gülten Dayıoğlu’ndan Yanardağın Yankısı. Dero yaşıtlarından oldukça farklı, çok özel bir gençtir. O daha küçük bir çocukken bir gün gökyüzünde mekik şeklinde bir yarık belirir ve yarıktan rengârenk ışınlar yayılır. Dero tanık olduğu bu olayın ardından başka bir boyuta geçebildiğini fark eder. Doğduğunda başı bedenine göre fazla büyük olduğundan doğumundan beri çevresi tarafından hep dışlanmıştır. Bu durum Dero'yu içten içe üzdüğünden, tek başına Tendürek Dağı'ndaki bir mağaraya yerleşip gün geçtikçe kendini evinden, arkadaşlarından, dünyadan soyutlar ama bir yandan dünyayı anlamaya çalışır. Bir sabah Dero güçlü bir dürtüyle uyanır ve mağaranın derinliklerine gitmek için şiddetli bir istek duyar. Mağarada keşfettikleri onun, dünyanın, uzayın, hatta kâinatın geleceğini derinden etkileyecektir. Dero gelecek için çok zorlu bir göreve başlamak üzeredir şimdi... (Yapı Kredi Yayınları) Çocuk ve gençlerin suç davranışı Tuba Topçuoğlu’ndan Gençlerin Kuraldışı Davranışlarındaki Cinsiyet Farklılıkları. Suç çalışmalarının ortaya koyduğu en istikrarlı bulgulardan biri, istisnai bazı suç tipleri dışında, erkeklerin her daim kadınlardan daha fazla sayıda, daha sık ve daha ciddi suçları işlemeleridir. Bugüne kadar çocuk ve gençlerin suç davranışını açıklamak amacıyla geliştirilen teoriler, ağırlıklı olarak erkeklerin suç davranışlarına odaklanmıştır. Kitabın ilerleyen bölümlerinde de göreceğiniz üzere, bazı araştırmacılar söz konusu teorilerin kızların suç davranışlarını da benzer şekilde açıklayabileceği görüşünü savunmaktadır. Bu teorik yaklaşımlar, risk etkenlerin kızların ve erkeklerin suç davranışıyla benzer bir ilişkisi olduğunu ve dolayısıyla suç davranışında gözlemlenen cinsiyet farklılıklarının da büyük oranda erkeklerin söz konusu risk etkenlerine daha yoğun düzeyde maruz kalmaları ya da aynı risk etkenlerin erkeklerin suç davranışları üzerindeki etkisinin daha güçlü olmasıyla açıklamaktadır. (Alfa Yayıncılık) Yaşam biçimiyle savaş açan yazar Marquis De Sade’den Aşkın Suçları. Yazarın ahlakın belirleyicisi olarak etik değerler yerine içgüdüler konulduğunda neler olabileceğini anlattığı kitap derlemesi, Lamartine’in, Baudelaire’in, Swinburne’ün, Lautréamont’un, Nietzsche’nin, Puşkin’in, Dostoyevski’nin, Kafka’nın, Apollinaire’in başucu kitaplarından biriydi. Hıristiyan geleneklerine, tabulara ve yasaklara yazdıklarıyla ve yaşam biçimiyle savaş açan ve hayatının yaklaşık otuz yılını hapishanede, on yılından fazlasını akıl hastanesinde geçiren yazar hakkında Octavio Paz’dan Simone de Beauvoir’a, Ronald Hayman’dan Jacques Lacan’a, Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer’dan Angela Carter’a pek çok kişi yazmıştır. Edebiyat tarihinin en ayrıksı kalemlerinden biri olan yazarın bu üç öyküsünü Türk şiirinin en büyük şairlerinden Cemal Süreya’nın çevirisiyle okurlara sunuyoruz. (Can Yayınları) Kutsal toprakları geri almak Favell Lee Mortimer’den Misyonerlerin Masum Olmayan Seyahatleri. Hıristiyan misyonerlerin "kutsal topraklar" diye adlandırdıkları bölgeyi Türklerin elinde tutuyor olması yüzlerce yıldır artarak çoğalan bir öfkenin ve kinin birikmesine neden oluyor. Hıristiyanlar açısından Asya, Tanrı’nın oğlunun doğduğu ve bir zamanlar yaşadığı yerdir. Ancak dünyada en fazla nüfusa sahip kıta olmasına rağmen, çok az Hıristiyan yaşamaktadır burada. Yazar Favell Lee Mortimer’in kaleme aldığı bu kitap, Hıristiyan misyonerlerin Asya’da yaptıkları seyahatlerde tuttukları, hiç de masum sayılmayan notları içeriyor. Misyonerlerin seyahatleri sırasında tuttukları notlardan da anlaşılıyor ki Hıristiyanların çok büyük bir motivasyonları var hâlâ... Kutsal toprakları geri almak... (Destek Yayınları) Hayatım boyunca mucizelere inandım Susan Sontag’tan Bilinç Tene Kuşanınca: Günlükler 1964 – 1980. Kitap, yazarlığı ve insan hakları için verdiği mücadeleyle bellekte duran yazarın 1964-80 yılları arasında, otuzlu-kırklı yaşları boyunca tuttuğu günlükleri içeriyor. Yazarın ölümünden sonra bu metinleri yayına hazırlayan oğlu David Reiff “Bu cildin –özellikle annemin eğitimi, olgunluğa erişmesi anlamında, siyasal bir bildungs roman olduğunu da söylemek mümkün” diyor ve devam ediyor: “Bir anlamda, annemin hayatını eksik bir şekilde anlatıyor günlükleri; çünkü günlüklerine mutsuzken yazma eğilimindeydi, ne kadar mutsuzsa o kadar sık yazardı. Mutluyken günlüğünü eline almazdı pek. Dolayısıyla, günlükteki ölçülerle gerçek hayattaki ölçüler birbirini tutmasa bile, bana kalırsa aşktaki mutsuzluğu da yazmaktan aldığı derin tatmin duygusu gibi karakterinin bir parçasıydı.” Yazar ise “Hayatım boyunca mucizelere inandım” diyor. “Sonunda, bir mucize yaratmaya karar verdim. Başarısız oldum. Ölmek istedim. Ama başarısız olmak istemiyorum, dedim. Hayatta kalanlardan biri olmak istiyorum.” Bilinç Tene Kuşanınca, yazarın ani kararların, kırılmaların ve keskin dönemeçlerin temsil ettiği hayatının bir dökümü. (Everest Yayınları) Hesap ile hırsın kıyasıya çekiştiği öncü bir serüven Jules Verne’den Dünya'nın Ucundaki Fener-Modern Klasikler 173. Bilim-kurgu ve spekülatif edebiyatın öncü adlarından olan Jules Verne, bu yapıtında gerçek bir ortamdan, ıssız Estados Adası’ndaki deniz fenerinden esinlenmişti. Yazarın yapıttaki titiz coğrafi betimlemeleri, ayrıntılarla ördüğü denizcilik bilgileri, insanlığın ufkunda yaşanan bir serüvenin hem dekorunu hem araçlarını oluşturuyordu. 1859 kışında çalışmaya başlayan fenerin ilk bekçileri Vasquez, Felipe ve Moriz, Güney Atlantik’in güneydoğu ucunda, iki okyanusu birbirine bağlayan ticaret gemilerine kılavuzluk ederken, çok geçmeden adada yalnız olmadıklarını sezeceklerdi. En çetin doğa koşullarına dayanıklı inşa edilmiş olan bu fener, uygarlığın sınırında yaşamaktan beslenen sinsi düşmanlara da aynı şekilde dayanabilecek miydi? Yazarın akıl ile gücün, nitelik ile niceliğin, hesap ile hırsın kıyasıya çekiştiği öncü bir serüven öyküsü sunuyor okura. (İş Bankası Kültür Yayınları) Konuşulmayan meseleler Ahmet Mithat Efendi’den Jön Türk - Kırmızı Kedi Klasikler. İlk olarak 11 Eylül 1324 (1908) - 29 Kanunusani 1324 (1909) tarihleri arasında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen, ardından 1910 yılında kitap olarak yayımlanan kitap, yazarın yayımladığı son romanı olarak ayrı bir öneme sahiptir. Yazar, tıpkı diğer eserlerinde olduğu gibi, bu romanında da zamanı için yeni sayılabilecek konular ve henüz gün yüzüne çıkmayan, konuşulmayan meseleler üzerinde durarak toplumu eğitmeyi ve bilgilendirmeyi amaçlamıştır. Bu fikirle Jön Türk'te, kadının toplum içindeki değeri, eğitimi, yetişme tarzı ve aile içindeki konumunu odağına alırken Avrupa'da yeni yeni filizlenen "feminizm" düşüncesini irdeler. (Kırmızı Kedi Yayınları) Bir babanın hikâyesi Zeynep Alpaslan’dan Yeniden Mutlu Olabiliriz. Kitap, karısının ölümünden sonra küçük oğluyla baş başa kalan bir babanın, Dino'nun hikâyesi. Bu hikâyeye 10 yaşındaki bir çocuğun hayal gücü, 35 yaşındaki dul bir adamın hayal kırıklıkları, genç ölmüş bir kadının gittikçe bir fısıltıya dönüşen sesi, hüznün bitmek bilmez gözyaşları, hayata küsmüş bir bas gitar, doldurulmayı bekleyen çizgi roman sayfaları, işgal altındaki Saraybosna'nın hayaletleri, İstanbul'un çok katlı apartmanları ve çok katmanlı yalnızlıkları, sarı yağmurluklu bir kız çocuğu, boşanmış bir annenin kendiyle barışması, kırmızı mavi bir şimşek, dondurulmuş pizza ve gökyüzünde körpe bir portakal gibi asılı yaz güneşi eşlik ediyor. (Alfa Yayıncılık)