Jane: Aslında bu yaptığımız yaramazlık çok tehlikeli değil mi, Sayın Bakan? Richard: Tehlikeli ve de heyecanlı… Jane: Bir duyulsa kopacak kıyameti düşünebiliyor musun? Hükümetin bakanıyla, İşçi Partisi’nin sekreterlerinden biri otel odasında… Richard: İşte gerçek demokrasi bu… İktidar muhalefet elele… Türk tiyatrosunun duayen ismi Haldun Dormen tarafından sahneye konulan ‘’Karmakarışık’’ın öyküsünün temeline, 80’li yıllarda, Thatcher döneminin bir bakanı yerleştirilmiştir. Temel sorunları yüksek sesle söylemek yerine, izleyiciye duyumsatmayı tercih eden oyunda; İşçi Partisi’nin sekreterlerinden biriyle tek gecelik kaçamak yapmak üzere, otel odası tutan bakan, odada cesetle karşılaşınca içinden çıkılmaz duruma gelecek olay örgüsü de işlenmeye başlar. Bakan ve sekreter, kaçamaklarının ortaya çıkmaması için cesedi yetkililere bildirmez, zor durumda kalmış insan psikolojisiyle yalan üstüne yalan söylerler. Kısacası Karmakarışık oyununda; bir insanın başa çıkamayacağı olaylarla mücadelesine ve bu olayların kişileri gitgide daha dar bir çemberin içine almasını anlatıyor ve bildik işaretleri alt üst ediyor. Mutlaka izlemenizi tavsiye ettiğimiz oyun sonrası, sayesinde çok iyi bir fars izlediğimiz Haldun Dormen’le bir araya geldik ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE İKTİDAR VE MUHALEFET ANLAŞAMIYOR
 Karmakarışık (Out of Order) Karmakarışık (Out of Order)
İngiliz yazar Ray Cooney'in Karmakarışık (Out of Order) adlı  "fars" oyununda muhalefet ve iktidar partisini elele görüyoruz. Siz, Türkiye’deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? İktidar ve muhalefet partisinin son günlerdeki ‘benzer’ açılımlarını gördükçe ‘’İktidar ve muhalefet sonunda elele’’ diyor musunuz? Gülüyor ve … Oyunları siyasi görmemek lazım aslında ama gördüğünüz gibi; Karmakarışık oyununda da ana muhalefet ve iktidar elele değil. Birbirlerine gülüyorlar sonra da birbirlerini tekmeliyorlar. Yani bu oyun bize şunu gösteriyor; dünyanın her tarafında böyle şeyler var. Devlet Tiyatrolarını kapatalım mı, kısıtlayalım mı gibi tartışmaların olduğu bir dönemde bakanlığın “kültür” politikalarına yön verecek olan “Devlet Tiyatroları’nın özelleştirilmesi” düzenlemesi kararlaştırıldı. Sizce böyle bir düzenlemeye gerçekten ihtiyaç var mıydı? Devlet Tiyatrolarını kapatılması onaylanmış olsaydı, devlet tiyatrosuz bir Türkiye nasıl olurdu? Devlet tiyatrolarının kapatılmasının tartışılması bile bana göre çok yanlış! Çünkü devlet tiyatrosu kapanırsa nerede medenileşeceğiz? Shakespeare, Molier, Goldoni, Feydeau, Alan Ayckbourn gibi dünya yazarlarını büyük ölçüde göremeyeceğiz. Hep söylediğim birşey var yine tekrar etmek istiyorum; 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman Başbakanın söylediği lafı hatırlatmak istiyorum. Savaştan sonra bitik yıkık, perişan Almanya’da söylediği ilk söz, “Hastanelerden önce tiyatrolarımızı açmamız gerekiyor!” oldu. Tespite bakar mısınız? Almanya’nın ne hale geldiğini görüyoruz şimdi. Dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi. AMA DEVLET TİYATROLARININ DÜZENLEMEYE GİRMESİ GEREKLİYDİ Öte yandan; bence devlet tiyatrolarının düzenlemeye girmesi büyük ölçüde gerekliydi. Çünkü devlet tiyatrosu dünya kadar para verdiği halde, bazı oyuncular gerektiği gibi çalışmıyor! 10 sene boyunca hiç bir oyunda oynamamalarına rağmen; Devlet tiyatrosundan maaş almaya devam ediyorlar. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok! İngiltere’deki National Tiyatro’da oyuncular tiyatro ile anlaşma yapıyorlar ama biliyorlar ki; en az iki oyunda da oynayacaklar. Mesela benim bir oyuncum bir oyun sahneye koydu. Birçok aktör dizi işimiz var diye rolleri reddetti. Bizim ilk  işimiz tiyatro! Bence bunun bir düzene sokulması lazım! Bu yüzden de, devlet tiyatrolarını düzene sokmak konusunda haklılar ama devlet tiyatrolarını kapatmak diye bir şey söz konusu dahi olamaz!
 Karmakarışık (Out of Order) Karmakarışık (Out of Order)
Siz daha çok özel tiyatro yapıyorsunuz ve özel tiyatroyu Türkiye'de en iyi yapanlardan birisisiniz. Buna rağmen; şu sıralar devlet tiyatrolarında Karmakarışık (Out of Order) adlı oyunu sahnelendiriyorsunuz.  Bir karşılaştırma yapmanız gerekirse; özel tiyatrolarla devlet tiyatrolarının arasındaki  farkı nasıl değerlendirirsiniz? Bence Devlet Tiyatroları ve Özel Tiyatrolar arasında çok büyük bir fark var o da; Devlet Tiyatrolarında çok ucuza tiyatro oynuyorlar. Özel tiyatroların bunu yapmaya imkanı yok! Ödedikleri kiralar, copy write’lar, oyunculara verdikleri paralar ortada bu yüzden de bir oyun devlet tiyatrosunda 10 TL’ye oynanabilirken, şehir tiyatrolarında 50TL’ye oynanabiliyor. Bence en büyük fark bu. Şu an Türkiye’de de yeni yeni alternatif tiyatrolar açılmaya başlandı. Peki bunları nasıl görüyorsunuz? Ben alternatif tiyatrolardan çok umutluyum. Çünkü alternatif tiyatrolar istediklerini yapabiliyorlar. Çok fazla parasal endişeleri yok. Zaten çoğu para da beklemiyor. Tabii kazansalar iyi olacak da... Ben onlardan çok umutluyum. Alternatif tiyatroların olması demek; bir takım yazarların çıkması demek. Bir takım yeni yönetmenlerin, yeni oyuncuların çıkması demek. Bu da Türk tiyatrosu için çok umut verici bir şey. Bizim eski özel tiyatrolardan, Yıldız Kenter Tiyatrosundan falan bir şey kalmadı artık. Ümidimiz gençlerde.
Haldun DORMEN Fotoğraf: Melis BAYRAKTAR Haldun DORMEN
Fotoğraf: Melis BAYRAKTAR
Sanatta 65. Yılınızı doldurmuş olmanıza rağmen sürekli yeni oyunlar çıkartmaya devam ediyorsunuz. Bunların hepsine nasıl vakit ayırıyorsunuz? Tüm hayat enerjimi çalışmaktan alıyorum. Çok organize olduğum için vakit ayırmak konusunda zorlanmıyorum. Yarını yarın düşünürüm diye bir şey yok ben de. Her zaman planlıyım. Ne yapacağımı önceden biliyor olmam lazım. Boş boş oturup, bugün ne yapacağım diye düşünemem. Bi kere enerjim buna uygun değil. Sürekli bir şeyler üretmem gerekiyor ve ürettikçe kendimi daha iyi hissediyorum. Tabii gençlerle çalışıyorum bu da bana gençlik enerjisi veriyor mutlaka. Ayrıca sürekli farklı şehirdeyim. Eğitmenlik yapıyorum. Turnelere çıkıyorum. Oyun yazıyorum, sahneye koyuyorum, yönetiyorum, sahneye çıkmaya devam ediyorum. Sadece Türkiye’de değil, Türkiye dışında da turnelerimiz oluyor. Almanya mesela. Oraya da gidiyorum. Pek çok gencin tiyatrocu olmasını sağlıyorum. Bu da bana büyük bir mutluluk veriyor. Çok yoğunum ama bu yoğunlukla ve güzel şeyler üreterek besleniyor ruhum. Son olarak bizlere ne söylemek istersiniz? Tiyatro var ama yazan yok! Gazetelerin kültür-sanat sayfaları azaldı. Bu çok üzücü. Bu sayfaların fazlalaştırılması lazım.