Genç bir isim olmanıza rağmen, uluslararası ölçekte dünyanın en yetenekli sanatçılarından birisi olarak görülüyorsunuz. Nasıl başladı müzik serüveniniz? Aslına bakarsanız başlangıçta bunun bu kadar serüven haline geleceğinin ne ben farkındaydım, ne de ailem. Hobi olarak başladığım müziğin hayatımın geri kalanını belirleyecek bir şey haline gelmesi o kadar hızlı oldu ki, hangi noktada iş ciddiye bindi hatırlamıyorum bile. 3 yaşında okumayı sökmüşsünüz ve bir psikolog tarafından müziğe yönlendirilmişsiniz. O yılları nasıl hatırlıyorsunuz? Çok eğleniyordum, onu hatırlıyorum. Duyuşumu test ettiklerinde, ritim soruları sorduklarında, piyano çaldırdıklarında verdiğim cevaplar ve yaptıklarım hakkında insanların şaşkınlıkları beni çok eğlendiriyordu. Sürekli birileriyle tanıştırılıyor, onlara dinletiliyordum. Bu yeni insanlardan gözümün tutmadıklarının saçıyla başıyla dalga geçiyor, yalan yanlış cevaplar veriyor, o görüşmeyi trollüyordum. Bu işin bir de çalışma kısmının olması bile keyfimi kaçırmıyordu ama yolculuk yapmaktan nefret ediyordum (halen ediyorum). Hayatınızda müzik serüveninizle ilgili aklınıza ilk gelen an ya da enstantane nedir? Absolut Kulak (Mükemmel kulak) diye bir şeye sahip olduğum ve bunun herkeste olmadığı gerçeğinin yüzüme vurulması. 'Nasıl yani, siz duymuyor musunuz?' 'DÜNYACA TANINMAYI HAYAL EDİYORDUM' Dünyaca tanınmayı hayal ediyor muydunuz mesela? Hiç lafı dolandırmadan dürüstçe cevap vereyim: Evet. Hayal kurmak ve istemek konusunda hiçbir zaman çekingen olmadım, sağlıklı olanın da bu olduğunu düşünüyorum. emreyavuz2crop Sizin için Fazıl Say benzetmesi yapılıyor. Kaldı ki müzik serüveninizde Say'ın da yeri var. Bu tanımlamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Fazıl Say gibi önemli bir kariyerin arkasından yeni nesilden gelen başarılı bir isme 'yeni Fazıl Say' yakıştırılması yapılması doğal bir durum. Dediğiniz gibi aynı hocanın öğrencisi olduk, hatta kısa bir dönem onun öğrencisi oldum. Bugün ise farklılıklarımızın benzerliklerimizden çok olduğunu düşünüyorum. Viyana'da da eğitim gördünüz. Klasik müzik için önemli bir kent. Bu size ne kattı? Türkiye'de kalsaydınız, sizce serüven nasıl şekillenirdi? Türkiye’de uzun süreli olarak kalmak benim için hiçbir zaman bir seçenek değildi. Kamuran Hocam dahil beni yurt dışına göndermek üzere çalışıyor, bunun için araştırma yapıyordu, bu sırada kapsamında okumakta olduğum Harika Çocuklar Yasası’nın işleyişiyle ilgili şartların olgunlaşması bekleniyordu. İş bu gidişin ne zaman olacağındaydı. 16 yaşımda Viyana’ya gidişim, aslında bu planın birçok farklı yerinde çıkan terslikler nedeniyle o güne kadar sarkmış bir gidişti. 'RAHMANINOV TURNESİNİ YAPMAMA ŞANSIM YOKTU' Yıl boyunca Rahmaninov turnesinde olacaksınız. Rahmmaninov eserlerini çalma planı nasıl gelişti? Bu projeyi yapmama şansım yoktu neredeyse. Her yıl belli bir besteci veya konsept çerçevesinde konserler yapıyordum. Bunları belirleyen de o yıl gireceğim yarışmalar oluyordu. 2016’da Schubert Yarışması’na gidiyordum, o yüzden o yıl Schubert yılı olmuştu. 2017 aynı nedenle Beethoven yılı oldu. 2018’de ise artık bir yarışmaya hazırlanıyor olduğum için değil, sadece çalmak için, içimden öyle geldiği için bir proje yapmak istedim ve o noktada Rahmaninov’un zamanının geldiği çok açıktı. Rahmaninov'un 3. Konçertosu ile ilgili "Beni hem bu eserin karizması hem çok zorlanacağımı bilmek cezbetmişti" demiştiniz bir röportajınızda. Zorluklara karşı yaklaşımınızı da yansıtan bir cevap. Nasıl karşılarsınız zorlukları? Çok kolay gaza gelen biriyim ve en çok da kendi kendimi gaza getiriyorum. Büyük bir işe girişmek hoşuma gidiyor, ama sanırım asıl zevki başta 'yaparım' deyip sonda kendi kendimi haklı çıkarmaktan alıyorum. Çalışmazsam veya az çalışırsam mutsuz olurum, yani kendi bağımlılığımı da tatmin etmiş oluyorum böylece. Bu gibi eserlerin zor olması tek başına yeterli değil tabi ki benim için - çok zor olup hiç ilgimi çekmeyen birçok eser var literatürümüzde. 5b1a6588 'EMRECAN İSMİNİ SİNDİREMEDİM' Asıl isminiz Emrecan imiş, ancak mahkeme kararıyla 'can' kısmını atmışsınız. Neden böyle bir karar verdiniz? Çok küçüklüğümden beri Emrecan ismini içime sindiremedim, uzun süre mecburen kullandım, yurt dışına gidince de baktım Emrecan’ı telaffuz ettirmek ve yazdırmak zor oluyor, insanların işi kolaylaşsın, ben de daha az rahatsız olayım diye Emre’yi kullanmaya başladım. Beni 2006 öncesinden tanıyanlar Emrecan olarak, sonrasından tanıyanlar Emre olarak bilir. Artık rahatsız bile olmuyorum, çünkü üstüme alınmıyorum, o kadar yabancılaştım. Klasik müzikte sizin için zirve isim kim? Hem müziği hem de yaşamıyla örnek aldığınız birisi var mı? Birini örnek almak benim yabancı olduğum bir his. Her şeyi ve herkesi bir öğrenme fırsatı olarak görüyorum, benden küçük, benim yaşımda, benden büyük, yaşayan, ölmüş, müzisyen olan olmayan herkesten bir şey öğreniyorum ama bir 'idolüm', onun gibi olmak istediğim biri yok. İlla isim isterseniz şöyle diyebilirim; piyanomun üzerinde Dietrich Fischer Dieskau, Jacqueline DuPre, Maria Callas ve Rahmaninov’un fotoğrafları var. 'İCRA KONUSUNDA DAHA CESUR OLUNABİLİR' Klasik müzikte dünya çapında ünlü olan sanatçılarımıza aynı değer Türkiye'de veriliyor mu sizce? Bu kişiden kişiye değişen bir durum. Hak ettiğinden az değer gören de var, çok da. Türkiye’de klasik müzik alanında bir kariyer yapmak istiyorsanız sunduğunuz ürünün kalitesi üzerine bir kariyer inşa etmeniz, bununla takdir edilmeniz çok zor, evet. Ancak yurt dışında yaptığınız işle saygı gören birisiyseniz Türkiye’de hak ettiğiniz değeri görmemenize içerlemek yerine bu sistemin ve değer yargılarının değişmesi için özverili davranır ve yaptığınız işte ısrar edersiniz. Her halukarda yararınız olacaktır. Klasik müzik eserlerinde yeni bestelere dair bir tartışma yürüyor. İyi bir yorumcu olarak, yeni eserlerin yeteri kadar üretilip üretilmediği ve icra edilip edilmediği konusunda ne düşünüyorsunuz? Üretimde bir kıtlık olmadığı kesin bana sorarsanız. İcra konusunda ise daha cesur olunabilir. Türk bestecilerin eserlerini icra etmeyi misyon edinmiş müzisyenler, orkestralar ve oda müziği grupları var, bu takdir edilesi bir şey. Yalnız neye değer verdiğimize de dikkat etmeliyiz. Bir eser, her şeyden önce iyi olmalı. Türk icracılar, Türk bestecilerin eserlerini Türk eseri oldukları için değil, iyi oldukları için repertuvarlarına almalılar, bestecilerin ideali de dünya standartlarında iyi eserler vermek olmalı, iyi bir Türk eseri vermek değil. Yüzyıllar sonra gurur duyacağımız Türk besteciler bu hedefi koymuş olanlardan çıkacak, çünkü asıl öylesi kalıcı. Bu kaçınılmaz bir süreç. Çaykovski ve Rahmaninov, herkesten daha Rus oldukları için bu kadar ünlü olmadılar, yazdıkları eserler çok iyi olduğu için, zamanında 'yeterince Rus gibi olmamakla' bile suçlanmalarına rağmen o ulusun gurur kaynakları haline geldiler. [old_news_related_template title="Genç piyanist Emre Yavuz'dan Rachmaninoff turnesi" desc="Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında gerçekleştirdiği Beethoven Turnesi’nin ardından, 15. Viyana Uluslararası Piyano Yarışması birinciliği ve Schubert Özel Ödülü, 13. Uluslararası Schubert Piyano Yarışması üçüncülüğü ve Kissingen Piyano Olimpiyatları birinciliğinin sahibi piyanist Emre Yavuz ile kemancı Tolga Kulak ve çellist Gözde Yaşar’la beraber kurdukları Geistesblitz Trio, bu kez de tüm yıl sürecek Uluslararası Rahmaninov Turnesi’ne hazırlanıyorlar." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/04/iecrop/emreyavuz-bulten_16_9_1523887938.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/genc-piyanist-emre-yavuzdan-rachmaninoff-turnesi/"] 'TÜRK MÜZİK İNSANLARININ BAŞARILARI TARTIŞILAMAZ'Siz aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetimizin sanat alanında her şeye rağmen çok yetenekli isimlerin çıktığına da örneksiniz. Bu konuda sizin gibi müzisyenlerin yetişmesi adına cumhuriyetin önemini nasıl tarif edersiniz? Avrupa’da yüzyıllarla ifade edilen bir müzik birikimine Cumhuriyet’in kurulmasıyla tam olarak dahil oluşumuzun aslında ne kadar güncel ve yeni bir olay olduğunu düşünürseniz başta 'Harika Çocuklar Yasası' sayesinde yetişmiş bu kadar insan ve başka birçok müzisyen ve müzikoloğun varlığının bile ne kadar büyük bir başarı olduğunu fark ediyorsunuz. Demek ki potansiyel varmış, buna yön verecek vizyon da varmış. Şu dakikadan sonra Türk müzik insanlarının uluslararası başarılar elde etmesi tartışılacak bir şey de değil, önünde durulabilecek bir şey de değil. Harika Çocuklar Yasası'ndan faydalanan bir isimsiniz aynı zamanda. Bu nasıl bir sorumluluk yüklüyor omuzlarınıza? Benim hissettiğim sorumluluk bende kendiliğinden olan bir duygu, bu sıfata layık olmak için değil, yaptığım işe ve kendime olan sevgimden dolayı emek veriyorum. Yasa hayatımda hiç olmamış olsa daha az sorumluluk hissetmeyecektim - ki 2002’den beri pratikte yok zaten. Bu yasanın nimetlerinden faydalanmayalı çok uzun zaman olduğu gibi ben de kendimi 'harika çocuk' olarak görmeyi çoktan bıraktım, yasanın işlemeyişinde hayatım birçok farklı virajdan geçerek, birçok farklı aktörün girip çıkmasıyla, birçok kritik kararla şimdiki noktaya geldi. 'HER ALANDAN BESLENİYORUM' Gelecekler ilgili planlarınız ve hayallerinizi öğrenebilir miyiz? Burada söyleyebileceğim her şeyin özeti şu: İyi müzik yapmak ve bunu mümkün olduğu kadar çok kişiye dinletmek. Müzik dışında beslendiğiniz kaynaklar nedir? Edebiyat, sinema, tiyatro vs gibi alanlarda müziğinizi en çok etkileyen eserler hangileri? Saydıklarınızın hepsi ve bunlara ek olarak sanat dışında aklınıza gelebilecek her alandan besleniyorum. Dediğim gibi, her şey ve herkes benim için bir öğrenme fırsatı. Geçenlerde YouTube’da takip ettiğim bir fizik kanalındaki bir video bana müzikte nüans pratiğiyle ilgili bazı fikirler verdi. Öte yandan doğa en cömert ilham kaynağı, insan psikolojisi ise en dipsizi.