Yaptığı coverlar, bestelediği şarkılarla uluslararası üne kavuşan şarkıcı, piyanist ve besteci Karsu, kendi adını taşıyan dördüncü albümünün heyecanını yaşıyor. Ekimin ilk haftasında Sumusic etiketiyle tüm dijital platformlarda yer alan albüm, Türkiye’de 20 Ekim itibariyle ‘y kültür sanat’ etiketiyle CD ve plak olarak raflardaki yerini alıyor. Albümün ilk konserini 22 Ekim Pazar günü Zorlu PSM’de verecek olan Karsu, albüm kapsamında Samsun, Trabzon, Eskişehir, Denizli, Konya, Mersin, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Ankara, Bursa ve İzmir’i kapsayan Türkiye turnesi ile tüm sevenleriyle buluşacak. Albümde bulunan 12 adet şarkının tamamı kendi söz ve bestesinden oluşan Karsu'yla yalnız albümünü değil müzik hayatını da konuştuk. Öncelikle kendi ismini taşıyan Karsu albümünden konuşsak... Bu albümü üç sene önce yapmaya karar verdim. Daha çok Türkçe sözler yazmak istedim. Filozof gibi bunların hepsini düşündüm. Albümde 12 şarkı var. İngilizce şarkıların sözlerinin hepsini kendim yazdım. Türk şarkıların sözlerini yazarken yardım aldım. İstedim ki albümün çok güçlü bir konusu olsun. Başkalarının ne dediğini dinlemeyerek kendi yolundan gitmek isteyenlere ilham olsun istedim. Şarkıları yazarken nelerden ilham aldın? Şarkıları yazmak ve ilham almak için Los Angeles’a gittik. Orada bir süre geçirdik. Sonra da Datça’da Fuat Saka’nın stüdyosuna gittik. Dağın içini oyup stüdyo yapmış. Çok büyüleyiciydi. Sonra sözleri yazmak için Bali Adası’na gittim. Pirinç tarlalarında oturup sözlerin bir kısmını yazdım. Bazı sözler çok ağır, bazıları neşeli oldu. Albüm için 70 tane şarkı yazdık, 12 tanesini seçip onlarla ilerledik. 6 tane İngilizce 6 tane Türkçe. Ben albümün yapım aşamasında çok zevk aldım. Umarım dinleyenlere de bu geçecektir. Türkiye turu hazırlığındasın. Bu turneyle ilgili seni en çok heyecanlandıranlar neler? Yeni parçaları çalmak için çok heyecanlıyım. 22 Ekim’de Corendon Airlines sponsorluğunda Zorlu PSM’de albümün ilk konserini vereceğiz. Aralık’ta da İstanbul, Samsun, Trabzon, Eskişehir, Denizli, Konya, Mersin, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Ankara, Bursa ve İzmir’i kapsayan 14 tane konser yapacağız. Artık kendi müziğimi insanlara göstermek istiyorum. Turumuza Hollanda’da başlayacağız. Oradan Türkiye, Almanya, İskandinavya ve Nisan ayında da New York’ta olacağız. Müziğe ilgin nasıl başladı? Müziğe ilgim 7 yaşındayken başladı. Annem ve babam araba için biriktirdikleri para ile araba almak yerine bana piyano aldılar. Bizim evde çok müzik çalardı. Babam raggie müziğini sever Bob Marley dinlerdi. Annem ise daha çok klasik müzik sever Beethoven, Çaykovski dinlerdi. Tabii Türk müziği de dinlerdik. Barış Manço da çalınırdı evimizde. Böylece müziğe ilgim başladı ve ben de beste yapabildiğimi gördüm. Müziği matematik gibi görüyorum notaları yazarken. Müzik tarzını nasıl tanımlıyorsun? Benim için bunu tanımlamak zor. Müziğe başladım, sonra besteci oldum, prodüktör oldum. Sonra şan dersi aldım. Şu anda reklam ve film müzikleri de yapıyorum. Bu albümde elektrik soundlar var, hip-hop var, caz , reggie var. Her şeyi karıştırdık. Bu yelpazeyi Karsu müziği olarak tanımlayabiliriz. Hollanda'da büyümek ve iki farklı kültürü birlikte yaşamış olmak seni nasıl etkiledi? Annem ve babam bana iki kültürün de pozitif taraflarını verdiler. Tabii ki iki kültürün negatif etkilerini de görüyorsun, yaşıyorsun. Mesela Hollanda‘da misafirperverlik yok. Türkiye’de bu çok var. Hollanda çok rahat bir şehir. Hiç kimse kimsenin umurunda değil. Herkes istediği gibi yaşıyor. Türkiye’de o yok mesela. Çok fazla sosyal kontrol var. Herkes birbirine karışıyor ve hemen herkes birbiri hakkında fikir sahibi oluyor. Dedikodu kültürü var. Ama ben iki kültürün de pozitif taraflarını aldım. 40’tan fazla ülkeye seyahat etmişimdir. Müziğimle her yeri geziyorum. İki kültürlü büyüdüğüm için değişik kültürlere de hemen adapte olabiliyorum. Amsterdam’da doğup büyüdüğüm için kendimi dünya insanı olarak görüyorum. Çünkü orada 160’tan fazla etnik kültür var. Benim en iyi arkadaşlarım Ganalı, Çinli, Ekvatorlu, Bosnalı ve Hollandalı oldu. Dışarı çıkıyoruz aynı konuları konuşuyoruz. Aynı problemlerimiz var, aynı hobilere sahibiz, aynı dans ediyoruz. Müzikle ilgili en büyük hayalin nedir? Müzik benim hayalim değildi aslında. Ben psikolog olmak istiyordum. Ama üçüncü kez New York’ta Carnegie Hall’da konser verdikten sonra, hayat bana bir şans veriyor benim de bunu değerlendirmem lazım diye düşündüm. Hala denemedeyim. Şu anda her şey hayal gibi harika gidiyor. Kendi yapım şirketim var. 30 kişi şirketimde çalışıyor. Dünyayı geziyorum. Sağlığım çok iyi. Sporumu yapıyorum. Çok çalışıyorum. Genel olarak hayatımdan çok mutluyum. En iyi müzisyen olmak istiyorum. Ünlü olmak popüler olmak gibi bir düşüncem yok. En iyi besteleri bulmak gerçekten sanat yapmak istiyorum.