Keşmekeş’i ve sizi biraz tanıyabilir miyiz? Benim müzik serüvenim çocukluğuma dayanıyor… Altı yaşımdayken babam sayesinde bağlamanın sesiyle tanıştım. Zamanla diğer enstrümanlar da ilgimi çekmeye başladı. İyi bir müzik dinleyicisiydim. Almanya Stuttgart’da doğan bir çocuk olarak, gelişimimi tamamladığım yabancı bir coğrafyada, kendi kültürüme ait eserler dinlemekten inanılmaz keyif alıyordum. İlk ve ortaöğrenimi Almanya’da tamamladıktan sonra ülkeme döndüm. Ortaokulu ve liseyi Mersin’de bitirdim, ardından 19 Mayıs Üniversitesi İstatistik Bölümünden mezun oldum. 90’lı yılların ortasında ise ABD’ye, Orlando’ya gittim. Burada MBA’mı tamamladım. 1998 yıllında bankacılık kariyerime adım atarak burada çalışmaya ve profesyonel iş yaşamına atıldım. Keşmekeş’in hikayesi 2019 yılında başladı; ancak dostlarımızla olan ilişkimiz yıllar öncesine dayanıyor. 20 yıllık dostlar olarak, senelerce hobi olarak yaptığımız müziği, dinleyicilerimizin ricası üzerine grubumuzla büyüttük. Nasıl bir araya geldiniz, müzik yolculuğunuz nasıl başladı? Aslında hiç ayrılmadık, hep bir aradaydık… Aramızda çok güçlü bir bağ, çok özel bir müzik dili var. Profesyonel iş yaşamımızın dışında sık sık bir araya gelip, yoğun iş temposunu atmak için müzikle ilgileniyoruz uzun yıllardır. İçimizdeki müzik sevgisini, kendi kültürümüze, memleketimize duyduğumuz özlemle buluşturuyorduk. Londra’da sürdürdüğümüz profesyonel kariyerlerimize, memleketimizin ezgileriyle nefes aldırmak bize de iyi geliyordu. Zamanla, yaptığımız müziğin geniş kitlelere ulaştığını gördük. Dinleyicilerimizin geri dönüşleri sayesinde müziğimizin beğenildiğini görmek, bizi daha fazla sorumluluk almaya itti. Böylelikle Londra’daki ve Türkiye’deki müzik tutkunlarını “Yarem”le buluşturmaya karar verdik.
Niyazi Albay
Profesyonel iş yaşamınızla öne çıkan bir yönetici olarak, müzikle tanınmak nasıl bir duygu? “Yarem”, yaşamınıza neler kattı? Gri bir şehirde, iş yaşamının yoğun temposu arasında gidip-gelen bizlerin hayatına inanılmaz bir renk kattı “Yarem”. Albümümüzün mutfağında her birimizin büyük emeği var. Bestelerini ve müziklerini kendi özgün tarzımızla oluşturduğumuz “Yarem”in bu kadar beğenildiğini görmek bizi duygulandırıp, gururlandırırken daha fazlasını yapmak gibi bir sorumluluk da yüklüyor. Hiçbir ticari kaygımızın olmadığı, beş kafadar olarak bizi birbirimize bağlayan en büyük hobimiz olan müziğimizden aldığım ilhamla, Keşmekeş’in kuruluşuna ve göz bebeğimiz olan “Yarem”e ön ayak olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Öte yandan burada da güzel bir dinleyici kitlesine ulaştık. Bizler gibi yıllarını memleketinden uzakta, gurbette geçiren dinleyiciye dokumak, bambaşka bir mutluluk yaşatıyor. Albümde yer alan parçaların yazarı sizsiniz. Hem iş yaşamında etkin olup hem profesyonel olarak müzik yapmak zor olmuyor mu? Eğitim hayatım boyunca, mesleki kariyerime dair hep büyük hedefler belirledim kendime. İşime olan bağlılığım, müziğimin önüne geçmedi hiçbir zaman. Müziği de işim kadar seviyorum ancak müziği iş gibi görmüyorum. Dolayısıyla müzikle geçen sürede mesai harcamıyor, keyifli bir aktiviteyle ilgileniyorum. Bir proje üzerinde çalışıp, insanların talep ve beklentilerine yanıt veren, yaşam kalitesini artıran işler yapmaya uğraşırken, bu emeği müziğimde de aynı samimiyetle ortaya koyuyorum. İş yaşamı ne kadar yoğun olsa da müziğim, dinlenmek için bir durak oluyor bana. Yazarken de müthiş bir duygusal yoğunluk yaşıyorum. Yorucu olmadığı gibi dinlendiren, iyi gelen bir tarafı var müziğin. Kişisel gelişimim boyunca beslendiğim tüm duygu ve değerler, şarkılarımızın sözlerini yazmamda itici güç, bu güç de iş yaşamımda büyük bir motivasyon kaynağı oluyor. Tarzınız son dönem popüler dizilerde çalınan parçaları anımsatıyor. Dizi ya da film müziği teklifine sıcak bakar mısınız? Dizi ve filmler için yaratılan müzikler, en az senaryo ve oyuncular kadar ilgi görüyor. İyi bir müzik, seyircide bağlayıcı olurken, sahneye de gerçekçilik katıyor. Özellikle dramatik sahnelerde duyguyu en yoğun şekilde aktaran melodiler, izleyiciyi ekrana daha fazla bağlıyor. Bu sayede daha önce hiç duymadığımız, çok başarılı isimler ve gruplarla tanıştık son dönemlerde. Kendi ülkemize ait dizilerde Keşmekeş olarak yer almak bizi mutlu eder elbette. İlk sahnenizi nerede almak isterdiniz? Sanıyorum en keyifli sahne performansımızı bir üniversite festivalinde verirdik. O sıralardan geçen biri olarak, gençlerin dinamizmini ve enerjisini çok seviyorum. Özellikle gençlerden gelen geri bildirimler sayesinde etkinliğimizi ve gücümüzü görmek beni son derece mutlu ediyor. Albümde yer alan en keyifli parçalardan biri de Keşmekeş… Parçamızın klibi bile henüz yayınlanmamışken genç kitleler tarafından yoğun ilgi görmesi bizi çok mutlu ediyor. Böylelikle onlardan aldığımız enerjiyi, şarkılarımızla onlara geri veriyoruz. Albümün hazırlık sürecinde çalıştığınız, destek aldığınız başka isimler oldu mu bu süreçte? Kimlerden etkilendiniz? Besteleri yaparken, çocukluk zamanlarımızdan bu yana dinlediğimiz Aşık Mahzuni Şerif’ten Neşet Ertaş’a, Cem Karaca’dan Metin-Kemal Kahraman’a kadar Anadolu’nun farklı ezgilerinden ve renklerinden esinlenerek çıkardığımız keyifli bir albüm oldu. Albümün aranjörlüğünü Sevgili Mustafa Ceceli yaptı. Sözlerin daha güzel bir hale gelmesi konusunda ise değerli abimiz Kemal Kahraman’ın çok büyük katkısı oldu. Londra’da başlayarak İstanbul’da tamamladığımız albüm, büyük ustaların ruhunu taşıyor. Çağdaş halk müziğinin etkisiyle yorumladığımız özgün eserlerimizde, çoğunlukla memleket hasreti aşk, insan sevgisi, özlem gibi konuları işliyoruz. Türk müziğine değer katan isimlerden aldığımız ilhamla yorumladığımız parçalarımız, şimdiden Londra’da ve birçok şehirde büyük bir kitlenin ilgisini çekti. Sevenlerinize yeni albüm müjdesi verecek misiniz? Yarem ilk göz ağrımız, henüz çok yeni… Onun heyecanı hafifleyince neden olmasın? 2021 yılında çok güzel hedeflerimiz ve hayallerimiz var. Şimdiden birkaç yeni denememiz oldu. Küresel salgınının tüm dünyada son bulmasının ardından, dinleyicilerimize müjdeli bir haber verebiliriz.