Uzun Uzun ve Call Me'nin müzikleri aynı ancak sözleri farklı. Bunun nedenini öğrenebilir miyiz? Jabbar: Bir şarkının birebir çevirisinin hiçbir zaman için mümkün olamayacağını düşünüyorum. Çünkü o kelimelerin ağırlığı ve dağılımıyla bir sıkıntı yaratabileceği kanısındayım. Yaşanılan hissiyatın Türkçe ve İngilizcede oluşturduğu bir duygu havuzu var ve oradan beslenebileceğimiz kelimeler var. Oradan doğru kelimeleri seçip bu melodik ifadeye yerinde cümlelerle nasıl dağıtabiliriz şeklindeki bir öngörü ile ilgili bu durum. Bu daha önceki çalışmalarımızda da böyleydi, “Uzun Uzun” ve “Call Me”de de böyle oldu. Aslında iki şarkı birbirinin devamıymış gibi bir durum da söz konusu. Güzel bir şeyi daha farklı kitlelere ulaştırma arzusu da var burada. O ihtiyacı hissediyorsun. Deeperise: Anılar, içinde bulunduğun durum bir şeyi hatırlatıyorsa orası senin için başka bir er haline dönüşüyor. Yurtdışındaki dinleyicilere de hitap ediyorsunuz. Türkçe şarkı ile bunu başarmak zor mu? Deeperise: Projeye yaparken “bu parça şu noktaya gelsin” , “falan listeye girecek” diye bir plan yapmadık. Biz içimizden gelen müziği yapıyoruz. Ortaya çıkardığımızı da yapımcı firma Universal Music’e sunuyoruz. Küresel manada Türkçe bir şarkının hit olması biraz zor. Örneğin, Amerika listelerine Türkçe parçaları almıyorlar. Bu bir gerçek. Biz de bu durumda dedik ki: Neden farklı bir şey yapmayalım? Farklı bir versiyonla başka kitlelere de ulaşmak istedik. Uluslararası piyasada işler nasıl gidiyor? Deeperise: Çok iyi gidiyor. Bulgaristan’da çok uzun süre bir numarada kaldı. Romanya ve Yunanistan’da listelere girdik. Benzeri durum Rusya, Azerbaycan ve Orta Doğu için de geçerli. Jabbar: Azerbaycan kendimizi zorlanmadan anlatabildiğimiz bir yer. “Daha Türki sesler koyalım da dinlensin” gibi bir düşünceyle hareket etmesek de böyle hissettiğimiz için, zihnimizde bir yerde Neşet Ertaş olduğu için coğrafya şekillendiriyor. Cem Karaca ve Aşık Veysel gibi isimlerle yoğrulduk. O şarkıları dinledik ve içimize kazındı onlar. Bu miras da yaptığımız işlerde bir şekilde kendisini gösteriyor. Bu mirasa müzik üreten insanlar olarak hayır diyemezsiniz. Bizim hikayemizin ilerleyişi de böyle oluyor. Jabbar ve Deeperise işbirliği nasıl bir yol açıyor kariyerinizde? Deeperise: Bizde deep house temeli hep vardı. Ama Türkçe deep house diye bir şey yoktu. Önceden de üretim yapıyorduk ama bunu global manada yapıyorduk. Sonrasında Jabbar ile birlikte ilk Türkçe deep houseu yaptık. Bunun beraberinde çok sevilince deep housea bakış değişmeye başladı. Üstelik bu, kendisine has bir ses olma özelliği de taşıyor. Olaya sadece Londra gibi yerlerden bakmamak gerekiyor. Jabbar: Bir de yayıldığı kaynaklara bakmak gerekiyor. Mesut’un da dediği gibi zaten var olana başka bir açıdan baktığımız bir şey bu. İnsanların gönlünde de bir şekilde yer etti bu. Dinleyiciler tutucu olabiliyor Türkiye'de... Aynı zamanda yenilik isteyen dinleyici de çok. Seslerin bir noktadan sonra aynı olması risk teşkil edebilir mi? Deeperise: Mevcut sound'unu bir yana bırakıp aniden rap yapmaya başlayamazsın. Biz besteye ne yakışıyorsa onu yapıyoruz. Jabbar: Biz iyi hissettiğimiz şeyi yapmaya çalışıyoruz. Parçaya da ne yakışıyorsa onu yapıyoruz.
Deeperise
Bundan sonrasında ne gibi projelerle devam ettireceksiniz? Deeperise: Her gün farklı bir projenin üzerinde çalışıyoruz. Ama her şeyin de bir zamanı var. Yaptığınız işlerde ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Deeperise: Türkçe deep house müzikte ilk olduğumuz için bizi Oscar and the Wolf’a benzetiyorlar. Jabbar’ı müzikal olarka Daft Punk’a benzetenler var. Yaptığımız işlerde ne yönde tepki geleceğini kesinlikle çok önemli. Heyecan yaratıyor. İster istemez olur bu durum. Jabbar: Gelen tepkileri çok önemsiyoruz. Örneğin YouTube’daki bir videomuza gelen yorumlara mutlaka bakıyoruz. Çok da güzel yorumlar alıyoruz. O kucak dolusu sevgiyi hissediyoruz. Ama tek aradığımız şey kabul görmek değil. Daha önce de dediğim gibi insanlarla bir şey paylaşmak. İnternet ortamında muazzam bir dinlenme oranınız var. Bu ilgiyi gelecek projelerinizde bir baskı unsuru olarak görüyor musunuz ? Jabbar: Hep söylediğim bir şey var. Kuşlar düşmekten korkarak uçmazlar. Bu çok sevdiğim bir sözdür. Biz bildiğimiz şeyi yapmaya devam ediyoruz aslında. Müzik o an hissettiğini en doğru şekilde o an aktarmakla ilgili bir şey. Son dönemde genel manada özellikle YouTube’da tıklanma ve Spotify’da dinlenme sayıları yeniden gündemde. Sizin değerlendirmeniz nedir? Deeperise: Ben dedim ki madem Türkiye’de böyle rakamlar var Ariana Grande gelsin Türkiye’de şarkı çıkarsın. Madem Türkiye’de bu kadar çok izleniyor… Ben inanmıyorum o rakamlara açıkçası. O rakamların doğru olduğuna inanmıyorum. Bir günde 15 milyon izlenme oluyor. Nasıl olabilir böyle bir şey? Jabbar: Canlı performans yapmak önemli bir şey bu noktada. Er meydanı burada. Zaten ikimiz de sık sık performans gerçekleştiren insanlarız.
Jabbar