Röportaj: Taner BİLDİK - Fotoğrafın mantığı ışığı hapsetmek olduğuna göre ışıkla oyun oynamayı öğrenmişsiniz. Nasıl başladı ışığa yolculuğunuz? 1987 yılında abimin aldığı Zenit P12 marka fotoğraf makinesini elime almamla başladı benim ışığa yolculuğum… - Siz moda, mekan, ve stil fotoğrafçısısınız. Reklam sektöründen sanatsal fotoğraflara geçişiniz nasıl oldu? Ticari amaçla fotoğrafçılık yaparken okulda aldığım eğitimle sanatsal içeriği olan fotoğraflar çekme dürtüm hep vardı. Levent Semerci’nin yönettiği ‘Nefes: Vatan Sağ Olsun’ filminde set fotoğrafçılığı yaparak sinema dünyasına da adım atmıştım. Ondan 1 yıl sonra iki Türk diplomatın, 2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da bulunan Yahudileri, Türk vatandaşı oldukları gerekçesi ile Türkiye’ye getirme mücadelelerini konu alan Türk Pasaportu adlı belgesel filmde görüntü yönetmenliği de yaptım. Sonrasında mesela; “Nefes: Vatan Sağ Olsun” filminin kamera arkası özel fotoğraflarını bir araya getirdiğim “Nefes” ve ayrıca İstanbul’a vefa borcum saydığım “Çatılardan İstanbul” fotoğraf kitaplarını bastım. Halen seçkin bazı kitapçılarda raflardadır. senol-altun-aydinlatan-heykeller-vol2

Gündüz obje gece ışık

- Nasıl aklınıza geldi? Fotoğraf çekimlerinde kullandığınız ışıklara bakıp onları birer sanat eserine dönüştürmeyi mi hayal ettiniz? Işığın kullanımı ve önemi, bana ışıkla eser yapımında esin kaynağı oldu diyebiliriz. Hem heykel, hem tasarım nesnesi olarak kabul edilen ‘ışık veren heykeller’ fikri bu ilhamla gelişti. Atık malzemenin tekrar kullanılması konusuna (buna “ileri dönüşüm” de diyebiliriz)  olan ilgim, ışıkla birleştiğinde aynı zamanda birer lamba olan yeni heykel formları ortaya çıkarmamı sağladı. Aydınlatan tasarımlarımın/heykellerimin her biri, gün ışığında bulunduğu mekâna farklı bir hava katan tasarım objesi, hava karardığında ise ‘ışık’. - Heykelleri yaparken belli formlara bağlı kalıyor musunuz yoksa doğaçlama elinizdeki malzemeye göre mi çalışıyorsunuz? Malzemenin olmak istediği şeyi anlamak önceliğim, sonrası doğaçlama… Bulduğum malzemeleri şekline, rengine, görünüşüne göre bir araya getiriyorum. Spontane bir tavırla oluşuyor tasarımlarım. senol-altun-2-cagla-cabaoglu-gallery-fotomorfoz-ve-aydinlatan-heykeller-vol - Eserlerinizi eski usullerle yaptığınızı söylüyorsunuz. Bunu biraz anlatabilir misiniz? Evet, olabildiğince eski usullerle yapmaya çalışıyorum. Sadece kişisel el emeğim ile doğallığı sonuna kadar koruyarak, aslında zor bir yol tercih ederek yapıyorum. Hurdalara mümkün olduğunca daha çok değerek, dokunarak, hissederek... senol-altun-aydinlatan-heykeller-vol1

Gittiğim her yerden bana ilginç gelen malzeme ve formları toplarım

- Sizin sanatta çok ilginç bir deviniminiz var. Önce ışığı hapsetmeyi öğreniyor, sonra da ışığa yön vermeyi deneyimliyorsunuz. ‘Aydınlatan Heykeller’in hikayesini biraz anlatır mısınız? Aydınlatan Heykeller aslında benim ışığa olan bağımlılığımın bir sonucudur. Özde; mekanlarda ışık ve obje algısını değerli kılmak asıl amacım.  Fotoğrafçılık mesleğim gereği çok geziyorum. Bulunduğum mekanlarda, yapılan aydınlatma tercihlerini düzeltmeye ve doğru ambiyansı yaratmaya çalışırım hep. Işık konusuna duyduğum hassasiyetten oluyor bu. Bir yandan da toplayıcılık huyum vardır. Her gittiğim yerden bana ilginç gelen malzeme ve formları toplarım. Birkaç yıl önce bu ikisi bir araya geldi. Topladığım malzemeleri aydınlatma fonksiyonuyla birleştirerek farklı ortamlar yaratmaya başladım. Yaptığım tasarımlar için gerekli malzemeleri  ve tabii teknikleri bulmak, bir araya getirerek çalışmak hem ağır hem de müthiş zevkli bir süreç oldu benim için. İlk sergimi 2014 senesinde Çağla Cabaoğlu’nun galerisinde açmıştım. Sonrasında durmaksızın çalıştım. Sonuçta bugün de ortaya sanat eksperlerinin tanımlamasına göre bir art&design sergisi çıktı. senol-altun-3

Bir eşi benzeri yok

- Tüm heykelleriniz ‘tek örnek’ yani bir eşi benzeri yok değil mi? Evet, tek örnek olduğu için her ürünün elle yapılması gerekiyor. Bir eseri demonte edip, yeniden yap deseniz, başka bir şey çıkar. İçgüdüsel çalışıyorum, biraz da ondan. Yani; bu tasarımlar hiçbir zaman kendilerini tekrar edemiyorlar. senol-altun-aydinlatan-heykeller-vol - Eserlerinizi tanımlarken kullandığınız bir söz var. “Düşünmeye başladığımız ilk zamanlardan itibaren ilk kavramaya çalıştığımız şey, ışık ve karanlık olmuştur. Bir sanatçı olarak toplumların aydınlanması hakkında neler söylemek istersiniz? Her şey ışıkla tanımlanır benim gözümde. Meraklı toplumlar aydınlanır ve farkındalık kazanır. Eğitim, gelişmenin en önemli anahtarıdır. - Günümüz Türkiye’sini aydınlık mı karanlık mı buluyorsunuz? Günümüz Türkiye’si evrimleşen bir yapıya sahip bence. Bazen kötü genleri düzeltmek zaman alır. Bana göre alaca karanlık kuşağındayız.