Mitolojideki Medea’yı bilmeyenimiz yok gibidir. Yunan mitolojisinin en çarpıcı karakterlerinden biridir kuşkusuz. Medea Jason’a deli gibi aşıktır. Büyücülük güçlerini de kullanarak onun Altın Post’u bulmasına yardımcı olur. Ama Jason Altın Post’u ele geçirince, iktidar hırsıyla Medea’ya ihanet eder. Medea’da ondan intikamını almak için çocuklarını öldürür. ‘Çocuklarını öldüren anne’ figürü olarak antik Yunan’da lanetlenen Medea, Fransız yazar Laurent Gaude’ye ilham kaynağı olmuştur.  
Musa Uzunlar - Melis Bayraktar Musa Uzunlar - Melis Bayraktar
Mitolojik unsurları eritip günümüz dünyasının insan algı biçimini muhteşem analizlerle bizlere aktaran  Fransız yazar Gaude’nin kaleme aldığı oyunu ‘Medea Kali’ nin yönetmeni olarak karşımızdasınız. Şu sıralar İstanbul Devlet Tiyatroları'nda sahnelenen bu oyunun başlıca karakterini bir de sizden dinleyebilir miyiz? Yazarımız Laurent Gaude; Medea, Medusa ve Kali mitolojik karakterlerinin hikayesini tek bir kadın özelinde toplayarak çok kaliteli bir oyun yazmış. Medea; erkek egemen bir iktidara hizmet etmesi gereken gücünü ve onun devamını simgeleyen çocuklarını, ihanete uğradığını anladığında katletmiş fakat hala öfkesi dinmemiştir. Çocuklarının Yunan törelerine göre gömülmüş olmasını bir türlü hazmedemez. Onları oradan çıkartmak, ana vatanına götürmek için Korint topraklarına geri döner. Arkasında sürekli kendini izleyen birinin varlığını hisseder. Perseus’tur bu. Enteresandır ama onun kendisini izlemesine izin verir. Bakışlarından sakınır... Belki de yaşadıklarına bir tanık istiyordur bilinmez... Medea, aynı zamanda Medusa’dır. Baktığı insanları taşa dönüştürür... Taşlaşan herkes ölmemiştir ama taşlaşmıştır. Jason’da taşlaşmıştır. Jason’un gözleri önünde çocuklarını topraktan çıkartır. Yakar. Ve küllerini alır Ganj’a götürür. Çocuklarının ebedi huzura kavuşması için... Yok eden ve yeniden yaratan koruyucu ana tanrıça Kali özelliği orada devreye girer. Oyunda Medea ölümün ta kendisidir, çocuklarının katilidir, baktığı insanları taşlaştırandır, ölüm kraliçesi Kali’dir. Öte yandan bir kadındır, sevdiği erkek için her şeyi yapmaya hazır. Ama nefreti de sevgisi kadar büyük olan bir kadın... Annedir! Bir tanrıçanın gücü ile bir annenin zayıflığı arasında gidip gelir.
Musa Uzunlar / Fotoğraf: Melis Bayraktar Musa Uzunlar / Fotoğraf: Melis Bayraktar
Laurent Gaude, bence bu oyunda güçlü bir kadının ihanet yüzünden yapabilecekleri olağanüstü bir dille işlenmiş. Aldatılan bir kadın sizce tehlikeli midir? Neler yapabilir? Aldatılan bir kadın Medea ise her şeyi yapabilir. Harmanlanmış bir karakter olduğu için öfkesi ve tepkisi çok yüksektir Medea’nın... Düşünün! Jason’un kendisine verdiği bağlılık yeminlerini hiçe sayarak, daha fazla iktidar için, Kral Kreon’un kızı Prenses Glauke ile evlenmeyi istemesi üzerine çılgına döner ve Eski Yunan’da herkesi taşlaştırır. Jason’a o kadar öfkelidir ki... Böyle bir soyun devam etmesini istemez. Sırf bu soy devam etmesin diye kendi öz çocuklarını dahi öldürmek zorunda kalır. Günümüz kadınları öfke ve kıskançlık duygularını bastırılmış halde yaşıyor. Ama tabi zaman zaman cinnet halleri olabiliyor.
Zeynep Utku Zeynep Utku
Oyunu Türkçe’ye çeviren ve Medea karakterini canlandıran Zeynep Utku’nun sahne performansına hayran kaldım. Yönetmeni olarak oyunun son hali başlarken hayal ettiğiniz gibi oldu mu? Bu oyun hep kendisini yeniliyor. Yenileyecek de... Nasıl bugün hayata dünkü gibi bakmıyorsak, oyun da öyle... Kendi içinde sürekli kendini tazeliyor. Geçtiğimiz senelere göre oyunun son halinde epey bir değişiklik var. Bence iyi yönde değişiklikler bunlar. Laurent Gaude’nin bu kitabı nasıl hayata geçti? Paris’e gittiğimizde kitabı Zeynep Utku satın almıştı. Eser, tek kişilik bir kadın oyunu olarak dikkatini çekmiş. Her oyuncu repertuvarında böyle bir şeyler olsun ister. Fakat uzun yıllar o öyle bir kösede kaldı. Daha sonra onu çevirmeye başlarken; ‘oyun nereye gidecek, Nasıl sahneye konulacak?’ diye düşünmeye başladık. Oyunun değerinden bir şeyler götüreceğine inandığımız görsel efektlerden kaçındık. Ve ortaya güzel bir çalışma çıktı. Yapıttaki dekor, kostüm ve ışık tasarımları da size mi ait? Bir grup çalışması bu. Dekor Aytuğ Dereli, Kostüm Aslı Akıncı, Işık Tasarımı da Enver Başar’a ait.
Musa Uzunlar / Fotoğraf: Melis Bayraktar Musa Uzunlar / Fotoğraf: Melis Bayraktar
Tiyatronun yanı sıra sizi bütün Türkiye; Poyraz Karayel’in Bahri babası, Kurtlar Vadisi Pusu’nun ‘İskender Büyük’ü olarak tanıdı. Son olarak 8. Gün dizisinde Hayati karakteri ile karşımızdasınız. Hayati nasıl bir karakter? Hayati, hayata bir sıfır yenik başlayanlardan... Kendisini aslında şöyle ifade eder; ‘Ben bu hayatı değil de Hayati’yi yaşamaya karar vermiştim. Yokuş aşağı son sürat bırakmışken kendimi birden bire çektim freni ölmemeye karar verdim.’ Kanser hastasıdır Hayati. Kendisinin kanser hastası olduğunu bilir. 6 ay sonra da ölecektir. Bu süreç içerisindeyken bir kızı olduğunu yeni öğrenir. Geçmişinde kötü ve acılı bir hayat vardır. Fakir bir ailenin çocuğudur. Yokluk içinde büyümüş, okuyamamış. Çocuk yaşta çalışmak, ailesine bakmak zorunda kalmıştır. Babasının gelir düzeyine olan isyanı kolay para kazandırmaya götürür onu. Hayati zekasına her zaman çok güvenmiştir. Dolandırıcılıkla işe başlar.  Yanlışlıkla bir mafya babasını dolandırır. Bunun cezası ödenecektir elbette. Mafya babası bunun zekasını sever ve kendi işlerinde kullanmak ister. Hayati’den bir kişiyi daha dolandırmasını ister. Fakat hayati onu dolandıramaz. Aşık olmuştur bir kere... Bunun cezasını da mafya babasının suçunu üstlenerek 15 yıl içeride yatarak öder. Hapishaneden çıktıktan sonra bir kızı olduğunu öğrenir. Hayatı tam bıraktığı anda kızı ile girmiş olduğu diyalog trafiği sürdürür hikayeyi... Kendinizden bulduğunuz bir şeyler var mı Hayati karakterinde? Var tabii. Sevgi, aşk, öfke, özveri gibi duygular Hayati’de var. Bende de var. Sende de var. Hatta hepimizde var... Sadece kendi backgroundumuzun oluşturduğu olgunlukta veya acemilikte yaşıyoruz bu duyguları.
Musa Uzunlar Musa Uzunlar
‘8. GÜN DİZİSİ FİNALE GİDİYOR’ Dizi finale gidiyor diye bir şey duydum. Doğru mu? Doğru. 6. Bölümü final sahnesini çekeceğiz. İzleyici alışmışken neden bu kadar erken? Tutulan iki dizinin olduğu bir güne yeni bir şeyi sokmak belki doğru değildi. Reytinglerden beklenen sonucu alamadı. Yeni bir sezonda başlasa belki çok daha uzun soluklu olabilirdi. Bizim halkımız genelde tuttuğu şeyleri sürdürmekte ısrarcıdır. Çünkü belirli bir konuyu takip ediyorsa, o konunun nereye gittiğini de görmek istiyor. Kendi adıma, bizim güzel bir  iş çıkarttığımızı düşünüyorum. İnsanın kendini böyle görüyor olması doğru olmayabilir. Fakat duymuş olduğumuz beğeniler ve seyircilerimizin değerlendirmelerine dayanarak bu yorumu kolayca yapabiliyorum. ‘SADECE OYUNCULAR DEĞİL, SET ÇALIŞANLARI DA İŞSİZ’ ‘Poyraz Karayel’ dizisi de reytinglere gerilerden başlamış sonradan zirve yapmıştı. Dizilerin 5-6 bölümde reyting kurbanı olmasını doğru bulmuyorum. Şimdi sadece oyuncular değil, diğer set çalışanları da işsiz! Evet sadece oyuncular açısından bakmamak lazım. Bunun kostümcüsü, ışıkçısı, kameramanı vs.var. Bir başka projeyi değil de bu projeyi seçtikleri için onların da iş kaybı olmuş oluyor. Bu üzücü bir sonuç. Her şeyin bir sonu var. Bunun da olacaktı elbet. Fakat güzel bir ekipti. Hiç birimiz başlarken bu sonucu tahmin edemedik. Taa ki ilk reyting sonuçları gelene kadar... Kaliteli ve güzel bir iş çıkarttığımıza inanıyorum ben. Başta da söylediğim gibi başka bir yayına girmiş olsaydı, bambaşka bir sonuç doğuracaktı. Önümüzdeki günlerde yeni bir projeniz var mı? Şu aşamada beni çok heyecanlandıran bir şey olmadığı sürece iş yoğunluğu yüzünden yapamadığım şeylere zaman ayırmak istiyorum. Okumadığım kitapları okumak, gitmediğim yerlere gitmek, yeni insanlarla tanışmak gibi... ‘ÜLKE OLARAK ZOR GÜNLER GEÇİRİYORUZ’ Son olarak Sözcü okurlarına söylemek istediğiniz bir şey var mı? Ülke olarak zor günler geçiriyoruz. Aslında dünya olarak da zor günler geçiriyoruz. Bu kötü günlerde kendimizi kötüye kaptırmamamız, kendimizi tazelememiz, taze tutmamız lazım. Dilerim önümüz açık olur. Gençlere daha güzel bir dünya bırakmak için bütün liderler daha iyi çalışırlar.