Son zamanlarda “La Casa De Papel”, “Lost in Space”, “Dark”, “The Rain” gibi adlarından sıkça bahsettiren yeni dizileriyle de marka değerini ve ilgisini arttıran Netflix’de dünya sinemasından son derece ilginç sinema filmleri de izlenebilmekte. Aslında filmler menüsünde kıyıda köşede kalmış pek çok enteresan filme de ulaşılabiliyor. Ben de bu yazı dizisinin ilkinde Netflix üzerinden izlenebilecek sinemaseverler için seçtiğim 12 ilginç filmi sıralamak istedim. Elbette bu listede Netflix’in tüm dünyada ilk gösterimlerini yaptığı Alex Garland’ın “Yok Oluş” (Annihilation) ve Joon-ho Bong’un “Okja” gibi yıldız filmlerini ya da “Seven”, “Olağan Şüpheliler” (The Usual Suspects) ve “Yaralı Yüz” (Scarface) gibi herkesin çok iyi bildiği klasik vizyon filmlerinden ziyade çeşitli ülke sinemalarından seçilmiş enteresan konularıyla dikkat çeken, belli bir niteliğe sahip filmlerden bir derleme yapmaya çalıştım. Listede Hindistan, Güney Kore, Gürcistan, İspanya, ABD gibi ülkelerden seçilmiş her renkten film var. Önümüzdeki haftalarda yine Netflix’de izlenebilen, yıldız film ve dizilerin arasında biraz daha geride duran son derece cazip filmlere, belgesel ve dizilere dair listeler yapmayı sürdüreceğim... Ugly: Küçük bir kız çocuğu kaybolur ve yakınları onu aramaya başlarlar. Ancak kendi bencillikleri, zaafları ve menfaatler o kadar öne çıkar ki, burunlarının dibindeki büyük ipucunu göremezler... “Ugly” insanın yardıma muhtaç bir kız çocuğunu ararken bile yüzeye çıkan çirkinliğini nasıl da saklayamadığını gösteren heyecanlı ve akıcı, ‘müzikal’ olmayan bir Hindistan filmi... 2013 yapımı “Ugly” özellikle ülkesinde büyük heyecanla karşılanmış, Asya’daki pek çok film festivalinde de boy göstermiş ödüllü bir film. ugly Takip (The Chase): Güney Kore sinemasının özellikle de suç gerilimlerinde enteresan kahramanlar çıkıyor karşımıza. 2017 yapımı “The Chase”in başkahramanı da etrafında hiç sevilmeyen, kiracılarına kötü davranan huysuz bir mal sahibi. Yakın çevrede bulunmaya başlayan cesetler bir seri katilin ortaya çıktığını gösterir ve insanlar çok tedirgindirler. Kafayı 30 yıl önceki bir vakaya takmış olan emekli bir polis dedektifi de kendince bu vakaları araştırmaya başlayınca iki yaşlı adam vahşi katilin peşine düşerler. Uzakdoğu gerilim filmlerinin kendine has özelliklerini içinde barındıran film, bazen gülümsetiyor bazen de hayli heyecanlandırıyor. the-chase İki Eli Kanda (Hell or High Water): David Mackenzie’nin yönettiği film 2016 yılının en nitelikli yapımlarından biriydi ve ‘en iyi film’ kategorisi dahil 4 dalda Oscar adaylığı vardı. Teksas’taki bir soygunun ardından yaşanan heyecanlı hikayede iki soyguncunun peşine düşen emekliliğine çok az kalmış Teksaslı bir ranger rolünde Jeff Bridges’ı izliyoruz. İki soyguncu kardeş rolünde Chris Pine ve Ben Foster da ilgi çekici performanslar sergiliyorlar. Elbette çok orijinal bir hikayesi yok filmin ancak o kadar pürüzsüz çekilmiş ki özellikle de çok başarılı yazılmış diyaloglarıyla izleyenlere seyir keyfi vermekte... iki_eli_kanda Davet (The Invitation): Bir adam eski karısının gizemli davetine yeni sevgilisiyle gitmeye karar verir. Eski karısı da başka bir adamla yeniden evlenmiştir. Ancak bu gizemli davet bir süre sonra davetliler için bir hayatta kalma mücadelesine dönüşür. Eskiden karı koca olan çiftin yıllar önce yaşadıkları büyük trajedi bu gecenin altında yatan temeli oluşturuyordur aslında... Yönetmen Karyn Kusama’nın Türkiye’de vizyona girmeyen ilgi çekici gerilim filmi “Davet”, tek bir gecede ve aynı ev içinde geçen hikayesiyle ‘dar alanda dehşet’ türünün de başarılı örneklerinden biri. davet Forgotten: Güney Kore yapımı "Forgotten"da ailesiyle yaşayan iki kardeşin gizemli hikayesini izliyoruz. Jin-Seok, çok sevdiği ağabeyi Yoo’nun bir akşam esrarengiz adamlar tarafından kaçırıldığına şahit olur. 19 gün sonra ailesi artık onun bulunabileceğinden ümidini kesmeye başlamışken Yoo eve döner. Ancak 19 gün boyunca ne yaşadığını hatırlamıyordur. Kısa bir süre sonra Jin-Seok ağabeyinde birtakım değişiklikler fark etmeye başlar. Ayrıca yeni taşındıkları evde eski ev sahibinin eşyalarının bulunduğu odadan da garip sesler geliyordur. Yarısından sonra sürekli seyirciyi şaşırtan bol sürprizli bir hikayeye sahip bu 2017 yapımı gerilim filmi tüm dünyada sadece Netflix’de vizyona çıkan ilk Güney Kore yapımlarından biri. forgotten LA 92: Bu çarpıcı belgesel, 1992 yılında Los Angeles’da patlak veren büyük ayaklanmayı başlatan, ırkçı ‘polis şiddeti’nin yol açtığı Rodney King davasının sonrasında, haklı bir isyanın giderek nasıl da çığırından çıktığını anlatıyor. 50’den fazla insanın ölümüyle sonuçlanan isyanı arşiv görüntüleriyle, tanıklarıyla ve heyecanlı bir anlatımla çıplak bir şekilde önümüze seriyor. Toplumların sinir uçlarıyla oynamanın nelere yol açabileceğinin çok çarpıcı bir kanıtı bu film. la92 Deriler (Skins): Yönetmen Eduardo Casanova çok farklı bir dünya yaratmış. Değişik deformasyon hastalıklarından mustarip bir avuç karakterle tanıştırıyor bizi. Gözleri tamamen kapalı ve fahişelikle geçinen genç bir kadın, aşırı şişman başka bir kadın müşterisiyle farklı bir deneyim yaşar. Poposuyla ağzı yer değiştirmiş (!) genç bir kız, evden her çıktığında büyük sorunlarla karşılaşır. Çocuk sahibi olmak isteyen cüce bir kadın, patronundan bir türlü izin alamayınca kendince bir çözüm bulur. Normal bir kadınla mutlu olamayan sıradan bir adam, yüzü deforme olmuş bir kadına aşık olur ama karşılık bulamadığı gibi aşağılanır da. İnsan olmanın dış görünüşle değil insanın içiyle ilgili olduğunu sıra dışı karakterlerle anlatan, yer yer izleyiciye küçük rahatsızlıklar verse de kara bir mizahın da kendisini zaman zaman gösterdiği enteresan bir İspanyol filmi “Skins”. (16+) skins Benim Mutlu Ailem (My Happy Family): Geçen yılki İstanbul Film Festivali’nin en sevilen filmlerinden biriydi. Gürcistan yapımı 2017 filmi "Benim Mutlu Ailem"de 52 yaşındaki Manana adlı bir kadın, doğum günü akşamında artık evden ayrılmak istediğini ev ahalisine ilan eder. Görünürde mutlu ve sakin bir ev hayatı olan kadın, artık tamamen kendisi için yaşamak istediğini söyler ve başka bir ev tutup ayrılır.... Uluslararası birçok festivalde boy gösterip ödüller kazanan “Benim Mutlu Ailem”, bağırmadan, usul usul ama çok güçlü anlatıyor derdini. Filmin ana karakteri Manana gibi yüzbinlerce kadın var bu ülkede, ama bir tane böyle film çıkmıyor maalesef! benim_mutlu_ailem Layla M.: Hollanda yapımı "Layla M" Amsterdam'da yaşayan modern görüşlü Faslı Müslüman bir ailenin 18 yaşındaki kızının giderek radikalleşmesini anlatıyor. Layla çevresinde gördüğü kimi haksızlıklara giderek daha üst perdeden karşılık vermeye başlıyor, ama asıl dönüşümü IŞİD elemanı bir gence aşık olmasıyla gerçekleşiyor. Pek çok festivalde gösterilmiş film, genç kızın değişim sürecini biraz hızlı gerçekleştirse de sinir bozucu ve etkili detaylar barındırıyor. Modern bir çevrede nispeten rahat bir hayatın içinde yetişen zeki bir genç kızın terörist olmaya kadar giden yolu gerçekten tüyler ürpertici. layla-m Bebek Bakıcısı (The Babysitter): “Charlie’nin Melekleri” filmlerinin yönetmeni McG'nin yönettiği “The Babysitter” hem eğlenceli hem de hayli kanlı bir “Evde Tek Başına” (Home Alone) yorumu. Cole adlı genç ergen ailesinin bazı akşamlar onu emanet ettiği bakıcısı Bee ile çok iyi arkadaştır ve aslında ona platonik olarak da aşıktır. Yine onunla evde tek başına kaldığı bir akşam, kendisi uyuduktan sonra Bee’nin ne yaptığını merak eder. Bakıcılık yaptığı bu eve birkaç arkadaşını çağıran Bee’nin aslında çok acayip sırları vardır. Bundan sonrası bol kanlı bir kaçıp kovalamacadan ibaret. “Bebek Bakıcısı” komedi ile korku-gerilim öğelerini zaman zaman matrak ama bir o kadar da vahşi sahnelerle sunan keyifli bir karışım. Bee rolünde izlediğimiz genç oyuncu Samara Weaving’in güzelliği ise çok dikkat çekici. bebek_bakicisi Önce Babamı Öldürdüler (First They Killed My Father): Yönetmenliğini Angelina Jolie'nin yaptığı "Önce Babamı Öldürdüler"de, 1975'de Kamboçya'da Kızıl Kmerler'in yönetime el koyduğu günlerde 7-8 yaşlarındaki bir kız çocuğu olan Loung'un hayatta kalma hikayesini izlerken adeta hipnoz oluyorsunuz. Karizmatik çocuk oyuncu Sareum Srey Moch mükemmel! Pek çok festival ve ödül organizasyonunda adı sıkça geçen filmin bazı sahnelerdeki sertliği ve kimi sahnelerinin düşük ritmli uzunluğu yüzünden seyrinin çok da kolay olmadığını da belirtmek gerek... once_babami_oldurduler Lens: Karısını ihmal edip akşamlarını internetten görüntülü chat yaptığı gizemli bir kadınla geçiren sıradan bir adamın giderek bir kabusa dönüşen hayatını anlatıyor “Lens”. İnternet çağının insanlarının ‘seks-chat’ merakı ve arayışlarından kuvvet alan film Hint sinemasından pek de beklenmeyecek cesarette değişik bir gerilim filmi. 2015 yapımı film yönetmenin şimdiye dek çektiği ilk ve tek filmi. Bu ironilerle dolu üzücü hikaye başından sonuna sürükleyici bir şekilde filmlertirilmiş... lens