Eğitimci, sporcu ve siyaset insanı Fikret Ünlü, tam bir yıl önce 19 Şubat 2019’da 76 yaşında aramızdan ayrıldı... Ünlü’nün eski bir Köy Enstitüsü olan İvriz İlköğretmen Okulu’nda başlayan hayalleri, Gazi Eğitim Enstitüsü’nde büyüdü. İdealleri, duruşu ve en başta memleket sevdası yolunu siyasetle kesiştirdi. 1991–1995 yılları arasındaki DYP/SHP Koalisyonunda Başbakan Başdanışmanı olarak görev yaptı. 1995, 1999 ve 2002 seçimlerinde Karaman Milletvekili idi. 56 ve 57’inci Hükümetlerde Bülent Ecevit Başbakanlığındaki kabinenin Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı oldu. Kendisi de gerçek bir sporcu; Ağrı, Allahuekber Dağları, Erciyes, Demirkazık, Süphan, Medetsiz gibi ülkemizin zirvelerine tırmanmış bir dağcı, ulusal ve uluslararası sayısız ödül sahibi bir golf oyuncusuydu. BİR SİYASETÇİ OTOBİYOGRAFİSİ Fikret Ünlü’nün kitabı, “Bir ağaç gölgesi gibi geldi geçti” başlığıyla Doğan Kitap’tan yayınlanan bir otobiyografi. Üstelik alışık olmadığımız türden bir siyasetçi otobiyografisi... Kimi zaman özeleştiri, kimi zaman hayıflanma, kimi zaman ise başarıların yoluna dair ipuçlarıyla örülmüş anılar bütünü. Ünlü, Toroslarda başlayan çocukluğundan, siyaset yıllarına uzanan anılarını paylaşırken, yakın siyaset tarihimize de notlar düşüyor. Bizlere bir kez daha İnönülü, Ecevitli, Baykallı, Dervişli “O yılları...” hatırlatıyor. YAZMAYA ARA VERDİ AMA... Kızı Oya Ünlü Kızıl, kitabı sunuşta şunları söylüyor: “Kitap, babamın tamamlanamamış hatıralarıdır. Kitabı, bir süredir için için ilerlemekte olan hastalığından henüz habersizken, 2018 baharında yazmaya başlamıştı. Hastalığı yaz aylarında ortaya çıkınca ara vermek zorunda kaldı ve ne yazık ki geri dönecek fırsatı bir daha yakalayamadı. Biz, ailesi olarak, hatıralarını ölümünün arkasından okuduk. Metnin, her ne kadar tamamlanmamış olsa dahi, belli bir iç bütünlüğe ve kapsayıcılığa sahip olduğunu görünce de olduğu haliyle yayımlanmasına karar verdik.”
‘Bir ağaç gölgesi gibi geldi geçti’ başlığıyla yayınlanan kitap raflardaki yerini aldı.
ÖNSÖZ LİVANELİ’DEN Kitabın önsüzünü kaleme alan, en yakın dostlarından Zülfü Livaneli “Torosların bilge evladı” diyor Ünlü için... Ve onu şöyle anıyor: Siyasetteki karmaşık insan ilişkilerini Ermenek’te, Toros köylerinde yaşanmış olaylarla modelleyerek anlatırdı ve hep haklı çıkardı. New York, Tokyo, Ankara, Ermenek fark etmiyordu. İnsan her yerde insandı. Ulaştığı bu bilgelik düzeyine hiç kaybetmediği bir mizah duygusunu da eklerseniz belki Fikret Ünlü portresi biraz daha belirgin biçimde ortaya çıkar. Bu kitapta anlatıldığı gibi siyasete onurlu girdi, onurlu çıktı. Ankara bu Toros çocuğunun temiz ruhunu kirletemedi.” MEKTUBUNDAKİ ENDİŞE Kitabın son bölümü ise Fikret Ünlü’nün “sevginin yüceliğini senin şahsında öğrendim” dediği torunu Ömer’e doğumundan itibaren her gün  günlük biçiminde yazdığı mektuplardan bir seçkiye ayrılmış. Sayısı beş bin beş yüzü aşkın mektuplardan birinde şöyle diyor Ünlü: “Türkiye her geçen gün uçuruma sürükleniyor. Durduracak oluşum ortada yok. Canım çok sıkılıyor. Çaresizlik en kötüsü.”

KİTAPTAN ANILAR

İvriz İlköğretmen Okulu yılları: Asıl unutamadıklarımız, bizleri birbirimize bağlayan, toplumsal alışkanlıklar kazandıran, dayanışma ve paylaşım ruhu veren, devlet malını koruma kollama ahlakımızı geliştiren ortak anılarımızdır. Sınıflarımızı, yatakhanelerimizi, yemekhanemizi biz temizlerdik. Kullandığımız tüm binaların, spor sahalarının bakımı ve onarımları biz öğrenciler tarafından yapılırdı. Sorumluluklarımız kadar yetkilerimiz de vardı. Örneğin, okulun erzak deposu; öğretmen, memur ve öğrenci üçlüsü bir araya gelmeden açılamazdı. Yatılı okulların öğrencilere kazandırdığı sorumluluk duygusu, vatandaşlık bilinci, dayanışma ve paylaşım ruhu, hakka, hukuka, kurallara saygı alışkanlığı çok farklı oluyor. İlk boykot: Yıl 1966. Öğrenci olaylarının başladığı yıllar. Bu sırada Gazi’nin Müdürü Nuri Ersoy’un görevden alındığı ve yerine Zekai Baloğlu’nun atandığı haberi geldi. Okul bir anda karıştı. Müdür bey aynı zamanda fen bölümünün de hocasıydı ve çok seviliyordu. Dernek yönetimi olarak toplandık ve boykot kararı alıp anons ettirdik. Ve Ülker (eşi) mezun olup gitti. Ben artık okul başkanı da olmam nedeniyle en hareketli geçecek son yılıma başlıyorum. Her attığım adımda Ülker’i düşünüyorum. Boykotu sonlandırmamızda bile büyük payı olmuştur. Ülker, bir yıl önce edebiyat bölümünden mezun olarak Hatay Erzin’e Türkçe öğretmeni olarak atanmıştı. Ben de ona yazdığım mektupta, “Boykot durdu ama beni okuldan atarlarsa TIR şoförü olur, sana yine bakarım” demiştim. (Hâlâ anlatır. Piknik tüpü hazırlıklarına bile başlamıştı.)