Tiyatroseverlerin merakla ve heyecanla beklediği 22. İstanbul Tiyatro Festivali, bugün perde açıyor! Daha önceki senelerde iki yılda bir düzenlenen festival, artık her yıl tiyatroseverle buluşuyor. Bu yıl hummalı bir hazırlık süreci yaşandı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve 4 Aralık'a kadar sürecek festivalde 12 uluslararası, 12 yerli yapım, 18 farklı mekanda izleyici karşısında olacak. Festival, sadece oyunlarla sınırlı kalmayacak! 
pixel_c_laurent_philippe_3 Mourad Merzouki’nin koreografisi ile PIXEL de 22. İstanbul Tiyatro Festivali'nde izleyicilerle buluşacak.
22. İstanbul Tiyatro Festivali bugün başlıyor. Nasıl geçti hazırlıklar, izleyicileri nasıl bir festival bekliyor? Yoğun bir hazırlık süreci tabii… Bugün başlıyor festival ama oyunların provaları, kurulumları günler öncesinden başladı. İstanbul Tiyatro Festivali’nde bu yıl özellikle dans ve performans gösterileri geçmiş yıllara göre daha fazla yer tutuyor. Bu yıl yine kendi alanında önemli çalışmalar yapan toplulukları, yönetmenleri ve koreografları ağırlayacağız. Uluslararası yapımlar arasında Robert Lepage’ın yönettiği Hamlet/Collage, Mourad Merzouki’nin koreografisi ile PIXEL, Nederlands Dans Tiyatrosu 1, Roberto Latini’nin çağdaş bir yorumla sahneye taşıdığı Piccolo Teatro yapımı Komik Tiyatro, Theodoros Terzopoulos’un yönettiği Amor ve Alarme, Compagnia Baccala’dan PSSPSS yer alıyor. 0090 Platform ve Flaman Kültür Bakanlığı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz işbirliğinde “Flaman Seçkisi” başlığı altında programa Flaman sanatçılarla Belçika’da yaşayan ve üreten Türkiyeli sanatçıların birlikte sahneledikleri prodüksiyonlar yer alıyor. Bu yapımlar Gece Sempozyumu, Varoluş, Fourfold, Beyaz Üzerine Beyaz ve YU… Ve tabi ki programımızın olmazsa olmazları arasında yer alan 12 yerli yapım var. İki oyun dışında tüm oyunlar ilk kez festivalde seyirciyle buluşacak bu nedenle biz de oldukça heyecanlıyız. Yüzleşme, Kral Lear, Yüz Yılın Evi, Ruhiye, DO KU MAN, 45’lik, Timsah, Gülünç Karanlık, Zebercet, Timsah, Artık Bir Davan Var ve Sahbinin Sesi merakla beklediğimiz yerli yapımlar.
22-istanbul-tiyatro-festivali-direktoru-dr-leman-yilmaz 22. İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Dr. Leman Yılmaz
Festivalde çok değerli oyunlar sahnelenecek. Sizin "kaçırılmaması gereken oyunlar" listenizde neler var? Bu soru bizlere çok soruluyor ama ben bu konuda bir ayrım yapamıyorum, aslında bir ayrım yapmak da doğru değil. Festivalin programında 24 farklı gösteri yer alıyor. Bununla birlikte uluslararası toplulukları sonradan yakalamak zor olduğu için onlara öncelik verilebilir ama elbette festivalde kaçırılan yerli oyunları sezonda izlemelerini mutlaka öneriyorum. TİYATRO, DANS VE PERFORMANS KONUŞULACAK Festival kapsamında sadece oyun izlemeyeceğiz, farklı atölyelere ve söyleşilere de katılabileceğiz. Nasıl etkinlikler bekliyor bizleri? Festivali bir bütün olarak düşünüyor ve yan etkinlikler bölümü için de çok ayrıntılı ve titiz bir şekilde çalışıyoruz. Festival süresince tiyatro-dans-performansın konuşulduğu, önemli yönetmenlerle, koreograflarla çalışma fırsatının sağlandığı bir program gerçekleştiriyoruz. İki hafta boyunca sahne sanatları alanında bir “okul” programı tasarladık. Bir de bu yıl dördüncüsünü düzenleyeceğimiz “Uluslararası Platform” var. 2014 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz bu programa yurt dışından profesyoneller, festival direktörleri, tiyatro yönetmenleri, program danışmanları ve gazeteciler katılarak yerli oyunları izliyorlar. Bu programı oldukça önemsiyoruz ve her yıl ilgi de gittikçe artıyor.
img_0469 Bülent Eczacıbaşı ve Zeliha Berksoy
ONUR ÖDÜLLERİ ZELİHA BERKSOY VE EVGENY MIRONOV'A Onur Ödülleri'nin ilki Zeliha Berksoy'a ve Evgeny Mironov'a takdim verildi. Bu kararı nasıl aldınız? Her iki isim de sahnede başarılı bir oyuncu, tiyatro kurucusu ve aynı zamanda sanat yönetmeni kimlikleri ile de öne çıkıyorlar. Sahneye yıllarını vermiş iki farklı kültürden iki sanatçı. Bu kriterleri göz önünde tutarak bu ödülleri kendilerine takdim ettik. Evegeny Mironov’un ödülünü de 22 Kasım akşamı Hamlet/Collage oyununun hemen arkasından kendisine sunacağız. 21 farklı mekanda oyun izleyebileceğiz. Mekanlarla nasıl bir işbirliği yaptınız? Nasıl kararlaştırdınız bu yerleri? Mekanları oyunların ihtiyaçlarına göre belirliyoruz. Performanslardaki teknik ve fiziki ihtiyaçlar burada önem kazanıyor. EN ÇOK EKONOMİK DURUM ZORLADI Geçtiğimiz yıl Berlin'deki Schaubühne tiyatrosu, festivale gelmeme kararı almıştı. Bu yıl böyle zorluklar yaşadınız mı? Her yılın kendi içinde başka zorlukları var sanırım. Bu yıl da bizi en çok zorlayan ekonomik zorluklar oldu. Özellikle yurt dışından gelen topluluklarla sözleşmelerimizi çok önceden imzalıyoruz. Döviz kurlarının aniden yükselmesi bizi çok etkiledi tabii ki. Yurtdışından tiyatro topluluklarını Türkiye'ye getirmek eskisine göre zor mu? Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gündem sürekli olarak değişiyor. Oyunları getirmek zor değil çünkü bir birçok uluslararası platform, festival ve toplulukla işbirlikleri yapıyoruz. Örneğin Hamlet / Collage Golden Mask Festivali ile yaptığımız işbirliği kapsamında geliyor. Aynı şekilde 0090 Platform ve Flaman Kültür Bakanlığı ile yapılan işbirliğiyle de festival programında 5 oyuna yer verdik. Bizim için bu yıl zor olan şey artan kurlardan dolayı ekonomik zorluklardı. Geçtiğimiz yıl festivali iki yılda bir değil, her yıl düzenleme kararı almıştınız. Önümüzdeki yıl yeni sürprizler bekliyor mu tiyatroseverleri? Festivalin her yıl olmasından dolayı çok mutluyuz, özellikle bize bu konuda festival sponsorlarımız Koç Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’a teşekkür edemeden geçemeyeceğim. Festivalin her yıl olması hem ulusal hem de uluslararası alanda güncel yapımların daha kolay yakalanmasında çok faydalı oldu. Her yıl seçkide yaptığımız özel işbirliklerini geliştirerek sürprizler yapmaya devam etmek istiyoruz. 22 SEYİRCİNİN İLGİSİ BİZİ SEVİNDİRİYOR İstanbul Tiyatro Festivali'nin direktörü olarak, Türk tiyatrosunun son yıllarını nasıl değerlendirirsiniz? Her geçen gün sahnelenen oyun sayısı ve mekan sayısı artıyor. Geçtiğimiz yıl 180’e yakın oyun prömiyer yaptı. Bu üretimi, çalışmayı ve çabayı çok değerli buluyorum. En önemlisi de bu oyunların büyük bir bölümüne bilet bulmak hiç de kolay değil. Seyircinin tiyatroya olan ilgisi bizi çok sevindiriyor. Bu çalışmaları, emeği ve çabayı elbette çok değerli buluyorum. Ödenekli tiyatrolardaki oyunların niteliğiyle ilgili tartışmalar had safhada, izleyicilerin de özel tiyatrolara yöneldiğine dair yorumlar da yapılıyor. Siz bu dengeyi nasıl görüyorsunuz? Sonuçta ödenekli tiyatroların desteği var. Nerede oynayacağını, mekan kirasını, oyuncuya vereceği ücreti, dekorunu, kostümünü düşünmüyor. Bu nedenle de seyirci tabii ki sahnede çok güçlü oyunlar görmek istiyor. Repertuvardaki oyunların daha özenle seçilmesini bekliyor. Buna karşılık bağımsız topluluklar herhangi bir destekleri olmadan oyunlar sahneliyor. Bilet gelirleri ile ayakta kalmaya çalışıyorlar.