Çukurova Edebiyatçılar Derneği Başkanı, Adanalı gazeteci, şair ve yazar Halise Tekbaş, SÖZCÜ Gazetesi Adana Temsilcisi Mehmet Serbes’in konuğuydu. Tekbaş, edebiyata nasıl merak sardığını, edebiyat anlayışını ve sanatın kendisi için ne ifade ettiğini anlattı. - Sayın Halise Tekbaş bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Halise Tekbaş kimdir? Kendimi gazeteci, şair ve yazar olarak tanıtabilirim. Adana’da doğdum. Şiir ve yazılarımda “Eylül” mahlasını kullanıyorum. Çobanoğlu Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Kız kardeşimin davetiyle gazetecilik mesleğine adım attım. Haber Müdürlüğü, Genel Yayın Yönetmenliği, Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevlerinde bulundum. Başta Adana Altın Koza olmak üzere onlarca ödülüm bulunmakta. Üç çocuk annesiyim. İki torun sahibiyim. 2008 yılından bu güne kadar başkanlığını yürüttüğüm Çukurova Edebiyatçılar Derneği, birçok kültürel etkinliklerine imza attı. Amaçlarımdan en önde geleni; yaşadığım bereketli toprakları güzel Adana’yı, yurt içi ve yurt dışı kültürel etkinliklere katılarak Çukurova’yı gururla tanıtmaktı. Şimdiye kadar hep bunları yapmaya çalıştım.
Tekbaş, “Devlet sanatçıyı kucaklamalı ve ihtiyaçlar karşılıklı beslenmeli.”
“BİZİ BİZ YAPAN EDEBİYATTIR” - Bize sanat ve sanatçı kişiliğinden söz eder misiniz eserleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Yaşadığımız hayat büyük bir okuldur. Olgunluk aşamasını veren bir değirmen misali. Hem eğitir, hem öğütür. O hayat ki sonsuza kadar hep öğreten bilge bir öğretmen gibidir. Bizi bize bağlayan, bizi biz yapan edebiyattır. Edebiyatı yaşatmak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Edebiyat ruhumun içine işlenmiş bir olgudur. Türkçe konuşan ülkelerin, edebiyatçı, yazar, şair, sanatçısının Adana’da buluşması bizim için gurur vericidir. - Sizi edebiyata iten şeyler ne oldu? Nasıl edebiyata merak sardınız? Yaşamı en anlamlı kılan değerlerden biri de insan yüreğine giden yolda verilen emektir. Edebiyat denilince akan sular durulur. Türkiye’nin birçok il ve ilçelerde yapılan festivallere katıldım. Edebiyat; içimde sakladığım duygularımı dışa aktarmak, paylaşmaktı. Elbette ki babamın bunda etkisi çok oldu. Şiir yazardım ama babam şiir defterimi yırtardı. Bu yasak beni daha çok edebiyata itti. Ve kendimi sanatın içinde buldum. - Kadın ve edebiyat deyince aklımıza ne gelir ikisi arasında nasıl bir bağ kurarsınız? Hayaller kurdum sana dair, yine sensiz yarınlara düştüm sonu belirsiz. Kaybolmuş bir gökkuşağı gibi yüreğim, yağmurlarla görünüp, ardından kışlara gömülüyor. Yok olduğumu düşünüyorum bazen, yavaş yavaş eridiğimi ve sana kavuştuğumu hayal ediyorum şimdi. Sakın düşlerimi çalma, düşlerimde sen varsın... Kadın olmanın gücü ve kadın bir annedir. Bilinmelidir ki sanatı eksik toplumlar dünya gelişiminde geride olurlar. Bu nedenle gerek bizi temsiliyette gerekse yönetimde bizi kucaklayacak anlayacak yeni bir genç nesil de gelmektedir.
YARIŞMALARIMIZI SPONSOR BULAMADIĞIMIZ İÇİN GERÇEKLEŞTİREMİYORUZ
Birçok başarıya imza atan Halise Tekbaş; “Yıllardır devam eden Orhan Kemal Öykü Yarışması ve ‘Anne’ temalı şiir yarışmalarımızı sponsor bulamadığımız için yapamıyoruz. Dernek başkanı olarak, yarışmalarımızı devam ettirmek için destek istiyoruz.”
- Sanatçı olarak devletten ve kamuoyundan beklentileriniz nelerdir? Ülkemiz çok çeşitli medeniyetlere beşik olmuş ve binlerce yıllık tarihinde barındırdığı mozaik ile sanatta ve kültürde dünyaya örnek olacak niteliktedir. Ne şanslıyız ki bu memleketin toprağı ile yoğrulmuş ruhlarımız bizi sanatta da yoğurur. Devletimiz konjonktürel olarak devamlılığını sağlar iken sanata zaman zaman ihmalkar olmuştur. Bundan sonraki süreçte sanatı, sanatçıyı devlet kucaklamalıdır. - Eserleriniz hakkında söylemek istedikleriniz ilave etmek istediklerinizi var mı? Yorgun düşen hayat, gölge gibi peşimizi bırakmıyor ve bizi uyarıyor. Bende fırsat buldukça, tamamlayamadığım, rafa kaldırdığım şiir, denemelerim ve ‘Aşk Gülü’ adlı romanımı basıma hazır hale getirmiş bulunuyorum.