Komedi filmlerinin devrimci babası Şarlo (Charlie Chaplin) 16 Nisan'da 130'uncu yılını kutluyor. O hayatı boyunca insanları güldürmeyi başardı ama çocukluğuyla ilk gençliğinde yüzü hiç gülmedi. Şimdi dilerseniz onun hayatına bir gözatalım...

SOKAKLARDAN ZİRVEYE

Şarlo olarak tanınan, asıl adı Charles Spencer olan Charlie Chaplin, Londra’da sirkte oyuncu olarak çalışan bir ailenin ferdi olarak 16 Nisan 1889’da dünyaya geldi. Annesi Hannah’dan daha küçük yaşta şarkı söyleyip dans etmesini öğrendi. Sahneye sekiz yaşında çıktı. Babasının genç yaşta ölmesi, annesinin sık sık akıl hastanesine girip çıkması yüzünden Chaplin’in çocukluk yılları yatılı okul ve yetimhanelerde sıkıntılar içinde geçti. Bu dönemde bazen geçici sahne işleri buldu, bazen de sokaklarda yaşamak zorunda kaldı. 1910’da Amerika’ya yerleşti. Üvey kardeşinin vodvil topluluğuyla sahneye çıktı. Sayısız oyunda rol aldı. 1913’te 150 dolar haftalıkla sinema yaşamına adım attı ve bir daha da sahnelere dönmedi. 1917 yılına kadar oyuncu, senarist ve yönetmen olarak birçok filme imza attı. Amerikan yapımı sessiz filmlerde canlandırdığı acınacak halde ama aynı zamanda komik olan küçük serseri Şarlo (Charlot) karakteriyle dünya çapında bir ün kazandı.

ABD VATANDAŞI OLMAYI DÜŞÜNMEDİ

1914’te oynadığı ilk filminden sonraki iki yıl içinde Amerika’nın en tanınmış kişilerinden birisi oldu. 1920’lerde filmlerinin sağladığı gelirlerin yüksekliği karşısında hiçbir şirket onun istediği ücreti ödeyemez hale geldi. O da bunun üzerine 1919’da United Artists adlı film şirketini kurdu. Filmlerindeki sakarca hareketleri onu sinemanın ekol ismi haline getirdi. Şarlo tiplemesi birçok komedyene esin kaynağı oldu. Özel yaşamına gelince, 1918’de Lita Grey ve 1936’da Paulette Goddard’la evlendi. 1943’te ise Oona O’Neill’e üçüncü evliliğini yaptı. İlk iki boşanması ve hakkında açılan babalık davası sansasyon yarattı. Hiçbir zaman Amerikan vatandaşı olmayı düşünmemesi bazı çevrelerce eleştirildi. ABD hükümetinin vergi borcu nedeniyle sıkıştırması, bazı politikacıların yıkıcı etkinliklerle ilişkisi olduğunu ileri sürmeleri üzerine 1952’de İsviçre’ye yerleşti. 1966’da Marlon Brando ile Sophia Loren’in oynadığı “Hong Konglu Kontes” filminin yönetmenliğini yaparak sinemaya veda etti. “Yaşamım” adlı kitabında hayatını kaleme aldı. 1972’de kendisine verilen Oscar ödülünü almak üzere Amerika’ya gitti. 25 Aralık 1977’de İsviçre’de hayata gözlerini yumdu. Şarlo’nun iz bırakan filmleri arasında şunları hatırlıyoruz: “Şarlo Asker” (1918), “Yumurcak” (1921), “Altına Hücum” (1925), “Şehir Işıkları” (1930), “Şarlo Diktatör” (1940).

BU DA KADIKÖY'ÜN ŞARLO'SU...

SSK'dan emekli 52 yaşındaki Mustafa Güneyli, Kadıköy'ün Charlie Chaplin'i (Şarlo) oldu. Belli günlerde gülmeyi unutan insanlar için Kadıköy Meydanı'nda ve sokaklarında insanlara neşe saçarak "Unuttuğumuz kahkahaları tekrar hatırlamalıyız" mesajları veriyor. Ölümüne kadar 25 yıl yaşadığı İsviçre'de Cenevre Gölü yakınlarında Manoir de Ban'daki evinin önünde her yıl Şarlo kılığına girmiş gencinden yaşlısına yüzlerce hayranı ustanın doğum günü için bir araya gelirken Yerli Şarlo'muz Mustafa Güneyli de Kadıköy'de onun kılığına girerek büyük ustayı selamlıyor... Charlie Chaplin kılığında insanlara neşe saçan SSK emeklisi 52 yaşındaki Güneyli ile buluştuk ve onunla sizin için 130. yılında Şarlo'yu konuştuk.

Mustafa Bey, Şarlo oluşunuzun çıkış noktası ve öyküsünü anlatır mısınız?

Charlie Chaplin ya da bildiğimiz diğer adıyla Şarlo zamanında kırılmış, üzülmüş ve öfkelendiği insanlara kötülük yapmaktansa onlara gülmeyi öğretmeyi kendine ilke edinmiş bir insan. Ondan yola çıkarak günümüzün asık suratlı Türkiyesi'nde insanlarımıza gülmeyi ve tebessüm etmeyi yeniden hatırlatmak için 2018'in nisan ayında yola çıktım ve Şarlo kılığına da bürünerek kendimi sokağa attım. İnsanlar gülmeyi unuttu, sokaklarda mutsuz insanların sayısı her geçen gün artıyor, herkese mutluluğu hatırlatmak istiyorum. İnsanımız çok çatık kaşlı, tarihinde olmadığı kadar gülmekten uzakta.

Neden başka birinin değil de Charlie Chaplin'in kılığına girmeyi seçtiniz?

Charlie Chaplin, dünyada en kötü insanın da en iyi insanın da ortak şekilde güldüğü tek kişi. Şarlo'nun güldüremediği insan yok. Üstelik bunu konuşmadan yapıyor. Tıpkı onun gibi insanların içindeki hüzünlere dokunarak gülümsemeye dönüştürüyorum. Onu izleyerek, örnek alarak ben de kendi ülkemde herkesin yüzüne bir gülücük kondurmak amacındayım. İnsanların streslerden, gerilimlerden, hayat gailelerinden kurtulmasını sağlarken, dahası birbirleriyle kavga etmesinin de önüne geçmeye çalışmanın ilk adımı gülmek ve güldürmektir.

Gerekirse Meclis'e de Şarlo kılığında girer misiniz?

Müzik derler ama bana göre ruhun asıl gıdası gülmektir. Gerekirse Meclis'e Şarlo kılığında girip tüm vekilleri güldürmek, streslerini yok etmek ve aralarındaki hoşgörüyü sağlamak isterim. O kutsal çatı altında söylenecek tek bir şey vardır, ne mutlu Türküm diyene...

O kostümü giyip, makyajı yapınca ne hissediyorsunuz?

O makyaj ve kostüm içinde bir anda Şarlo olduğumu hissediyorum. Bu çok başka bir büyü, anlatılmaz bir sihir. Tiyatrocular anlatır hep bunu, 'Perde açılınca hasta bile olsak iyileşiriz' derler. Yürekten yaptığınız için beyin de sizin yerinize büründüğünüz karakteri seçiyor. Onun kıyafetleri ve makyajıyla gerçek bir Şarlo oluyorum.

Bu kostümü alabilmek için evinizdeki televizyonu sattığınız doğru mu?

Evet, emekli maaşıyla geçinmek zor. Televizyonumu satıp Şarlo kostümleri aldım. Kadıköy'de sokağa çıktığım zaman 6-7 saat halkın arasında oluyorum. Şapkamın üstü deliktir, beni gören, izleyen ve bana gülen insanların çoğu oraya para bırakırlar. Manevi tatminin dışında halkımızın desteğiyle böyle bir maddi kazancım da oluyor.

Mustafa Bey hedefiniz nedir?

Gelecekte bir Charlie Chaplin Dünya Gençlik Motivasyon Merkezi kurmak istiyorum. Bir ülke olarak yapılması gereken en önemli iş, gençliğe destek olmak, onlara umut aşılamaktır.