Siyaset dili kör bir nefret tarafından ele geçirildi
Usta yazar Ahmet Ümit ile son kitabı ‘Kayıp Tanrılar Ülkesi’ni ve gündemi konuştuk. Ümit ‘Ülke bölünmüş durumda. Medya susturuldu. Bize tam ve eksiksiz demokrasi gerek’ dedi.
İlk öyküsünü yazdığı günden bugüne aradan 39 yıl geçen usta yazar Ahmet Ümit’in birçok dile çevrilen romanları filmlere, dizilere hatta operalara konu oldu...
Kitaplarını ülkemizin tarihi güzellikleriyle kurgulayan Ümit, yeni kitabı Kayıp Tanrılar Ülkesi’nde polisiye, arkeoloji ve mitolojiyi harmanlıyor. Ahmet Ümit’le yaşadığı Büyükada’da buluştuk.
■ Kayıp Tanrılar Ülkesi kökleri mitolojik Pergamon’a dayanan bir cinayeti aydınlatıyor. Nasıl başladınız hikayeyi kurgulamaya?
Bu romanı yazma fikri on yıl önce Bergama’ya gittiğimde aklıma düştü. Pergamon Altarı, 1878 yılında Almanya’ya götürüldüğü için Berlin’e gittim. Bergama/Pergamon olmadan hikayemi anlatamazdım. Dolayısıyla Berlin ile Bergama arasında mekik dokudum. Müthiş bir deneyimdi. Bu yıl Türkiye’den Almanya’ya göçün 60. yılı. Ülkemizden giden işçilerin Almanya ve Berlin’deki durumunu inceledim. Böylece “Kayıp Tanrılar Ülkesi” ortaya çıktı.
TARİH BİLİNCİ VURGUSU
■ Her fırsatta ‘muhteşem bir tarihimiz var, dikkat çekmemiz gerek’ diyorsunuz. Tarihi güzelliklerimize yeterli önemi göstermekte geç mi kalıyoruz?
Tarihi zenginliklerimizi koruyamadığımız acı bir gerçek. Antik dünyanın sekizinci harikası ‘Zeus Altarı’ yıllardır Berlin’de Pergamon Müzesi’nde sergilenmekte. Önemli tarihsel eserlerimiz Paris’te Louvre’da. Londra’da British Museum’da, Rusya’da Hermitage Müzesi’nde. Ve hâlâ kıymetli tarihi eserlerimiz yurt dışına kaçırılmakta. Bunu önlemenin yolu, tarih bilincimizi geliştirmektir. Belki başlı başına bir tarih ve arkeoloji bakanlığı kurulmalıdır.
ÖZGÜR TÜRKİYE İÇİN
■ Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu’dan dünyaya yön veren insanlar çıkmış. Şimdi ise ciddi bir beyin göçü var. Gençleri Türkiye’de nasıl tutacağız?
Daha özgür, eşitlikçi, hoşgörülü, insanların birbirinden nefret etmediği, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmayan bir Türkiye yaratarak. Ne yazık ki son on yıldır Türkiye bölünmüş durumda. Siyasetin dili kör bir nefret tarafından ele geçirilmiş halde. Ekonomik krizin de bayağılaşmanın da, uluslararası alanda itibar kaybedişimizin nedeni de işte bu zehirli dil ve giderek otoriterleşen siyasi yapı. Yürütme, yasama ve yargı arasındaki eşitlik ve bağımsızlık ortadan kalkmış, toplumun haklarını savunacak olan medya susturulmuş durumda. Bütün bunlar bir ülkenin çöküşünü getirir. Ki, şu anda yaşanılan budur. Böyle bir ülkede yetenekli gençlerin gitmesini durduramazsınız. Bize tam ve eksiksiz bir demokrasi gerekiyor.