3. Edremit Kitap Günleri kapsamında “Medyanın geleceği” başlıklı panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü muhabirimiz Gökmen Ulu’nun yaptığı panele Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk ve yazarımız Deniz Zeyrek konuşmacı olarak katıldı. İlk sözü alan Zeyrek, tirajları şişirilmiş gazetelerden bahsetti, SÖZCÜ’yü ‘organik’ olarak niteledi. Zeyrek, “Bugün karşınızda oturan üç kişi, Türkiye’nin en çok satan, en çok okunan ve organik olan gazetesinin çalışanları. Organik diyorum, çünkü okurlar büfeye gidip SÖZCÜ Gazetesi’ni satın alıyor. Diğer (yandaş) gazeteler bayide 50 bin satıyorsa, geri kalanını belediyeler veya şirketler eliyle bedava dağıtıyor ve tirajını 250 bin gösteriyor. Bu sayede Basın İlan Kurumu’ndan yararlanıyor ve reklamverenleri de kandırmaya çalışıyor” dedi. 'HABER ALMA HAKKINIZA SAHİP ÇIKIN' Zeyrek, “Neden diğerleri okunmuyor da SÖZCÜ Yazarları okunuyor” sorusuna, “Çünkü yurttaşlar gazeteyi doğru habere ulaşma, gerçeği öğrenme beklentisiyle alıyor” yanıtını verdi. “Medyanın geleceğini sizler, sizlerin geleceğini de medya belirliyor” diyen Zeyrek, Kaz Dağları haberlerinden örnek verdi. Zeyrek, “Eğer gazeteler burada olanları duyurmasaydı ve sosyal medyada yayılmasaydı doğa katliamından kimsenin haberi olmayacaktı. Ağaçlar kesilmeye devam edecek, Kazdağları’nın ciğerleri sökülecekti. İşte medya burada devreye giriyor ve sizler de gerçekle karşılaştığınız anda tepkinizi koyuyorsunuz. Oluşan farkındalık doğayı koruyor” ifadelerini kullandı. Zeyrek, “Halk olarak hepimizin haber alma hakkı vardır. Bu, özgürlük kadar, adalet kadar, bütçe hakkı kadar doğal bir haktır. Hakkınıza sahip çıkın” dedi. Zeyrek, “Gazeteciler cezaevine girebilir, örneğin Gökmen çok ağır bedel ödüyor. Onlar aşılıyor. Gazeteci çıkıyor, yeniden yazıyor. Önemli olan gazeteciliğin ölmemesi” diye konuştu. 'GAZETECİLER OTOSANSÜRE SÜRÜKLENİYOR' Daha sonra söz alan Saygı Öztürk medyanın düştüğü durumdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Öztürk, “SÖZCÜ’nün başarı grafiğinden elbette memnunuz. Ama biz sadece SÖZCÜ’nün çalışanları değiliz ki… Türkiye’de daha çok gazete olsun, daha çok rekabet ortamı olsun, daha çok yarışalım” dedi. Gazetecilerin nasıl sindirildiğine örnekler veren Öztürk, “Başka gazetelerde de nitelikli meslektaşlarımız var. Ama orada şu oluyor? Siz yazarsınız, haberiniz çıkmaz. Bir daha yazarsınız, çıkmaz. Bir daha yazarsınız, küçük çıkar. Size de bıkkınlık gelir. Sonra dersiniz ki, ‘Bu haber bizim gazetede çıkmaz.’ İşin üzerine gitmez olursunuz. Ve gazeteciliğiniz yavaş yavaş törpülenmeye başlanır. Aslında gazeteci için en büyük tehlike budur. Kendi kendinizi sansürlediğinizde geleceğiniz karanlık olur” diye konuştu. 'GAZETE SAHİPLERİ BAŞKA İŞ YAPMAMALI' Medya patronlarının gazetecilikten başka alanlarda faaliyet göstermemesi gerektiğini belirten Öztürk, “Kısa süre öncesine kadar Türkiye’nin en etkili gazetelerinden Habertürk, Vatan gazeteleri kapandı. Çünkü okunmaz oldu. Kalan birçok gazete de çok az okunur hale geldi. Bu durumun başlıca nedenlerinden biri gazete sahiplerinin gazetecilik dışı işleri olması. Bu patronlar hükümete yakın olmaya çalışıyor. Sonra bakanlar, bürokratlar gazeteleri yönlendirmeye başlıyor. İktidar mensupları işi muhabirlere hesap sormaya, işsiz bırakmaya vardırıyorlar” dedi. Öztürk, konuşmasını, “Yürekten inanıyorum; sizler var oldukça özgür basın var olmaya devam edecektir” diyerek tamamladı. 'SÖZCÜ GÜCÜNÜ HALKTAN ALIYOR' Muhabirimiz Gökmen Ulu ise panelde gazetemizi model gösterdi. SÖZCÜ’nün, ‘gazeteci patron’ modelinin günümüzdeki en güzel örneği olduğunu belirten Ulu, “Bizim çalıştığımız gazetenin muhabir ruhlu patronu devletle iş yapmıyor, ihale kovalamıyor. Hiçbir siyasi partiye, derneğe, cemaate veya cemiyete üye ve angaje değil. Etik değerlere, gazeteciliğin temas ve mesafe kuralına özen gösteriyor. Hiçbirimizin editöryal bağımsızlığına müdahale etmiyor. İşte bu özgürlük ortamı kalemini satmayan namuslu gazetecileri burada buluşturdu. SÖZCÜ, hem gazetesi hem de merkez medya boşluğunu dolduran rekortmen internet sitesiyle basın kamuoyuna soluk oldu” dedi. SÖZCÜ’nün sadece ilan ve tiraj gelirleriyle hayatını sürdürdüğünü belirten Ulu, “Gazeteciler güç odaklarının baskısıyla karşılaştığında, okurumuz aslında kendi sesinin kısıldığının ve haber alma hakkının elinden alındığının bilincinde. Vatandaş, kamunun hakkını savunan, meslek ilkelerine bağlı kalan gazetecilere sahip çıkıyor. Biz gücümüzü halkımızdan alıyoruz” ifadelerini kullandı. 'GAZETECİLER ADALETİN BAROMETRESİDİR' Ulu, gazetecileri tutuklamanın ve baskı altına almanın faydası olmadığını, bilakis, adalete güven duygusunu sarstığını, bunun da toplum barışını dinamitlediğini ve ekonomiyi çökerttiğini ifade etti. Ulu, “Yargı bağımsızlığını yitiren bir ülkeye yatırımcılar gelmez. Çünkü yatırımcı güven ister. Bir ülkede hukuk ihlalleri olduğunun en bariz göstergelerinden biri gazetecilerin hukuka aykırı olarak tutuklanmasıdır. Gazetecilerin özgürlüğü bir ülkedeki hukuk güvenliğinin barometresidir” diye konuştu. 'BAĞIMSIZ MEDYA KALMAZSA ARAP BAHARI’NIN BENZERİ OLUR' Gökmen Ulu, ‘evet efendimci’ dalkavuk gazetecilerin çoğu zaman gerçekleri sakladığını ve esasında efendilerine zarar verdiğini, buna karşın bağımsız medyanın en çok siyasal iktidarlar için gerekli olduğunu vurguladı. Ulu, özgür basının yok edildiği ve sadece sosyal medyanın aktif olduğu bir ülkenin büyük tehlikelerle karşılaşabildiğine, hatta yıkıma sürüklenebildiğine dikkat çekti. Demokrasiden yoksun Ortadoğu ülkelerinden çarpıcı örnekler veren Ulu şöyle konuştu : “Güvenilir ve özgür basın-yayın kuruluşları yok edilirse o ülke her türlü manipülatif saldırıya uygun hale gelir. Bunun en çarpıcı örneği yakın zamanda yaşanan Arap Baharı’dır. Bahar dedikleri algı oluşturmak için kullanılan büyük bir yalandı, gerçekte yaşanan karakış oldu. Kısa süre içinde bu gerçeklik ortaya çıktı. Otoriter ve totaliter rejimlerin hüküm sürdüğü Ortadoğu ülkelerinde özgür medya yok. İşte bunu fırsat bilen emperyalist güçler, küresel çıkarları için sosyal medyayı kullandılar. Bilgi kirliliğine açık sosyal medyada kara propaganda ve algı operasyonları yaparak kitleleri ayaklandırdılar, istedikleri gibi yönlendirdiler. Sonuçta kazanan emperyalizm, kaybeden halklar oldu. Arap Baharı adlı projenin uygulandığı bu ülkeler perişan hale düştü. O nedenle, Türkiye’de kalan son birkaç bağımsız basın kuruluşunun, can çekişen demokrasimizin oksijeni olduğunun ve ülkemizin bekası için hayati önem taşıdığının da göz ardı edilmemesi lazım. Bağımsız medyanın yok olmasını en çok isteyenler emperyalist güçler ile içerideki işbirlikçilerdir, terör örgütleridir, kriptolardır. Böylece ülke her türlü asimetrik psikolojik harekata hazır hale gelir. Buna Türkiye’nin istikbalini düşünen herkes dikkat etmelidir. Unutmamalıyız ki, hepimiz aynı geminin içindeyiz. Nitekim, emperyalizmin taşeronu olan ihanet şebekesi olan FETÖ 15 Temmuz 2016’da darbe kalkışması yaptığında medya darbeye karşı çok önemli görev yaptı. Halkın gerçekleri öğrenmesinde ve kalkışmanın savuşturulmasında en büyük pay sahibi olanlardan biri hiç kuşkusuz SÖZCÜ’ydü. O kara gecenin ilk anından itibaren darbecilerin karşısında, devletimiz ve milletimizin yanında durduk.” VATANDAŞLARDAN SÖZCÜ YAZARLARINA BÜYÜK İLGİ Panelin bitiminde Edremit Belediye Başkanı Hasan Arslan, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin ile Fikret Şahin, yazarlarımıza teşekkür plaketi verdi. Edremit yaşayanları SÖZCÜ yazarlarına büyük ilgi gösterdi.