23 Eylül’de Salon’da sahne alacaksın. Daha önce İstanbul’a gelmiş miydin? Evet. İstanbul’a tekrar geldiğim için ve 23’ünde Salon’da sahne alacağım için sabırsızlanıyorum. Yıllar önce İstanbul’a kısa bir süreliğine gelmiştim, ancak konser vermek için değildi ve her şeyi görmek için yeterli zaman ayıramamıştım. İstanbul’da geçirdiğim vakit benim için çok değerliydi, tekrar gelmek için bekliyordum, bu yüzden ziyaretim de konser de benim için çok özel. Nasıl bir atmosfer hayal ediyorsun? Benim için, seyahat etmenin ve performans gerçekleştirmenin en keyifli yanı yeni şehirler keşfetmek, yerel insanlarla tanışmak. İstanbul gibi özel bir şehirde müziğimi icra edebilme şansını yakaladığım için minnettarım. İstanbullu müzikseverlerle müziğimi paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Türkiye’de daha önce canlı performans izleme şansı yakalayamamıştım, Salon’la ilgili çok iyi şeyler duydum. Son olarak The Unseen In Between’i yayınladın. Albümle ilgili nasıl tepkiler aldın? Albüm, bu yılın başında, Ocak’ta çıktı. Uzun süredir bu şarkıları çalarak seyahat ediyordum. Kaydın insanlar üzerindeki etkisi beni çok mutlu ediyor. Bu şarkıları dinleyen ve müziğimden etkilenen insanlarla bir araya gelmek çok güzel. İstanbul’daki konser aynı zamanda bu albüm için verdiğim 100. konser olacak bu yıl. Kısaca benim için uzun ve tatmin edici bir yolculuk oldu. Birçok müzik türüne hakimsin. Türlerin sınırlarının çok daha bulanıklaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Türler arasındaki ilişki müziğini nasıl etkiledi? Farklı türlerin hepsini uzun süredir dinliyorum ve ilgilendiğim her tür bir şekilde müziğimi etkiledi. Türlerin birbirine karıştığını görmek çok güzel. Aslında her zaman müziği tür olarak tanımlamakta zorlandım; özellikle kendi müziğimi. Ama aynı zamanda da neden kavramsallaştırıldığını da anlıyorum. Türler arasındaki sınırların bulanıklaşması müziğin başına gelen pozitif şeylerden biri. Kendimi her zaman birçok türün karışımı olarak olarak gördüm. Açıkçası, biri müziğimin türü hakkında spesifik bir cevap beklediğinde, müziğimi tanımlamakta zorlanıyorum. Benim için müzik her zaman cevaptır ve onu tanımlamak dinleyiciye düşer. Bence, müzik hakkında konuşmak onu kısıtlıyor, ama tabii ki konuşulması da gerekiyor! RAP MÜZİKAL GELİŞİMİMDE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP Rap müzik son zamanlarda Türkiye ve dünyada oldukça popüler olmaya başladı. Rap müzik senin de geçmişinde önemli bir yere sahip. Sence rap neden tekrar bu kadar popüler oldu? Açıkçası rap’in Türkiye’de bu kadar popüler olduğunu bilmiyordum, bunu duyduğuma oldukça sevindim. Müzikal ifade söz konusu olduğunda rap’in önemli bir platform olduğuna inanıyorum. Sadece eğlenceden ziyade insanları bilgilendirmek ve eğitmek için de bir araç olarak kullanabileceğini düşünüyorum. Ergenliğimden beri rap dinliyorum, belli olmayabilir ama müzikal gelişimimde oldukça önemli bir yere sahip. Özellikle, eski hip-hop’u özlüyorum; daha bilinçli olduğu ve politik elementleri içinde barındırdığı dönemleri. Belki de bu konular, rap müziğe geri dönüş yapıyordur- umarım öyledir! NEW YORK'UN ÖZEL BİR ENERJİSİ VAR New York’un en kalabalık bölgesi olan Brooklyn’de söz yazmak müziğini nasıl etkiledi? Şehirlerle özel bir bağın var mı? Brooklyn çok çeşitli ve yaşamak için oldukça ilham verici bir yer. Zengin bir kültürün, fikirlerin ve sonsuz ilhamın olduğu bir yer. İnsanlarla ilişki halinde olabildiğin için, New York’u çok seviyorum. Çok fazla karakter barındırıyor. Orada gerçekten anonim hissedebilirsin. Bana göre New York’un özel bir enerjisi var; ve bu benim için oldukça ilham verici. Steve Gunn’ı neler sevindirir ve neler üzer? Genelde sakin, umutlu ve pozitif kalmaya çalışırım! Ancak dünyanın durumu bazen beni oldukça mutsuz ediyor. Bence dünyada çok fazla kin ve mücadele var. Ayrıca çevreyi korumak adına da daha fazla bilinçli olunmalı. Umarım, her şey daha iyi bir hal alır. Herkes umutlu, bilinçli ve aktif olmalı. Herhangi bir ritüelin ya da uğurlu eşyan var mı?  Galiba, gitarım bir nevi uğurlu eşyam. Elime alır almaz bana konsantre olmam gerektiğini hatırlatıyor ve bir sakinlik veriyor. Çok iyi bir ritüel. Bilbao, Madrid, Lizbon, Amsterdam, Köln ve Helsinki gibi yerlerden sonra İstanbul’a geliyorsunuz. İstanbul’u bu şehirlerden ayıran nedir?  Bütün şehirler birbirinden farklı. Farklı yerlere giderek farklı şeylerin karışımını deneyimlemeyi çok seviyorum. Şehirlerde dolaşmak, yerel insanlarla tanışmak bunu yapmanın en güzel şekli. Bu fırsata İstanbul’da sahibim ve Türk kültürünü birinci elden deneyimleyecek olmak da büyük bir şans. Bunun için oldukça sabırsanızlıyorum! Türkiye’den herhangi bir sanatçıyı dinliyor musunuz? Yakın bir zamanda Kanada’da bir festivalde Altın Gün adlı grubu gördüm. Aynı zamanda Barış Manço, Selda Bağcan gibi bazı eski Türk sanatçıların da büyük bir hayranıyım. Yıllardır onların müziklerini dinliyorum.