Röportaj: Reha BAŞOĞUL Türk okurlar, genelde Sumerlileri Samuel Noah Kramer’in “Tarih Sumer’de Başlar” kitabı ve sumerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın “Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki Kökeni”,” “Uygarlığın Kökeni Sumerliler,” “Atatürk ve Sumerliler”, “Sumerli Ludingirra”,” İnanna’nın Aşkı” gibi kitaplarıyla tanıyor. Diğer yandan Cumhuriyet aydınlanmasında Atatürk’ün Sumerlilere olan ilgisi ve bu dönemde Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi çalışmalarıyla Sumer-Türkçe dil kök bağlantılarıyla ilgili araştırmalar konunun ilgilileri gözünde hala tazeliğini koruyor. Ancak Atatürk’ün ölümünden sonra Türkiye’de devlet nezdinde şu an tüm dünyanın yoğun ilgi gösterdiği Sumer medeniyetlerine ne yazık ki gereken ilgi gösterilmedi. Oysa medeniyet ve din kökeni araştırmalarına kadar Sumerlilere sahip çıkmak aslında günümüzde küresel politikaların ve fonların içerisinde dahi yer buluyor. İTÜ mezunu Makine Yüksek Mühendisi İbrahim Okur ise birçok alanda yazdığı kitaplardan birini Türkiye’de büyük eksikliği hissedilen Sumer matematiğine ayırmış. Büyük bir medeniyet birikimine sahip Sumerlilerin astronomi, edebiyat dil bilim, bitki bilim, coğrafya gibi alanlar dışında ileri düzey matematik kullanması İbrahim Okur’un “Sumer Matematiği ve Sayıların Gizemi” kitabında ayrıntılarıyla, özel grafiklerle ve tablet fotoğraflarıyla inceleniyor. Kendisiyle gelişmiş Sumer medeniyetini, matematiğini ve bunun günümüze yansımalarıyla ilgili konuştuk. ibrahim-okur-kitaplari RB: Sumerolog değilsiniz ancak belki de Sumerlilerin kullandığı matematik kurallarına yer veren en kapsamlı Türkçe kitabı hazırladınız. Bu merakınız nasıl başladı, Sumerolog olmamanız bir engel yarattı mı? İO: 1979 yılında, Kerkük’te, son günlerde adından çok söz edilen Havice kasabası taraflarında bir sulama projesi üstlenmiş olan bir Türk şirketinde çalışmak üzere Irak’a gittim. Şirketimizin iş gereği ihtiyaç duyduğu makinalar Irak’ın öbür ucundaki Basra limanından çekilecekti. Bu amaçla, bu görevi üstlenmiş meslektaşımla birlikte Basra’ya gittim. Yol üzerinde Ur, Uruk gibi Sumer tarihinin önemli ören yerlerini gördüm. Daha sonra Babil müzesine gittim. Kapıdan girer girmez, Tales geometrisini hatırlatan bir tabletle karşılaştım. Yakından incelediğimde bunun Tales’ten en az 1500 yıl önce yaşamış Sumerli matematikçiler tarafından hazırlanmış bir geometri tableti olduğunu anladım. Teknik Üniversite’de okurken, en az 10-12 kadar ileri matematik dersi almış bir mühendis olarak epey şaşırdım. Çünkü eğitim sistemimiz uygarlık adına meydana gelen adeta her türlü başarıyı Yunanlıya mal eden bir program üzerine oturtulmuştu. Kimse bize Sumer çağında matematiğin bu kadar derin olduğunu anlatmamıştı. Bana ‘bizi kafeslemişler’ duygusu geldi, içine Helen-Hıristiyan uygarlığı ideolojisi emdirilmiş bir eğitime tabi tutmuşlar, diye düşündüm ve en iyi bildiğim iş olduğunu düşündüğüm matematiğin, bu kez de tarihine merak sardım. Uzun yıllar ne buldumsa okudum ve arşivledim. Siyah-beyaz fotoğraflarla bir kitap hazırladım. Ama fotokopiyle elde ettiğim resimler yayınlamak için bana cesaret vermiyordu. Bunlardan kimse bir şey anlamaz diye düşünüyordum. Yıllar sonra, malum, internet icat oldu. Ben de internet üzerinde dünya müzelerini gezerek Sumer uygarlığı araştırmasını yeni baştan ele aldım. İnternet sayesinde bol bol renkli görsel malzeme bulunca bulgularımı SUMER MATEMATİĞİ ve SAYILARIN GİZEMİ adını verdiğim kitabımda topladım. Sumerce okuyamamam bana herhangi bir engel çıkarmazdı. Çünkü dli evrensel olan matematikle ilgileniyordum. Kitapta yer verdiğim şekiller incelenirse ne demek istediğim daha güzel anlaşılabilir. Türkçede yayınlanmış her türlü Sumerce sözlük ve bilimsel kitap kütüphanemde mevcut. Eh, bir de arkamda başlı başına kütüphane Muazzez İlmiye Çığ hocam var. ibrahim-okur-sozcu-roportaj Söz konusu sözlüklerden anladığıma göre, konu henüz yeteri kadar pişmemiş. Üzerinde daha çok çalışmak gerekiyor. Ne var ki, Türk üniversiteleri bu alanda araştırma yapmıyor. Ülkemizde Batı dillerinden tercüme yaparak ders anlatılan ve diploma dağıtan bir akademik ortam var. Oysa Büyük Atatürk’ün bu konuda kesin direktifi var: “İlim, tercüme ile değil, tetkikle olur”, diyor. Ama biz her alanda olduğu gibi böylesine temel bir konuda da büyük sözü pek dinlememişiz. İşin kolayına kaçmışız. Düşünün. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden sadece birkaç kilometre ötede İstanbul Arkeoloji Müzesi var. Orada yetmiş binden fazla tablet depolanmış durumda. British Muzeum’dan sonra ikinci büyük arşiv. Ama biz Sumerceyi Amerika’dan tercüme edilen kitaplardan anlatıyoruz. Oysa bugün bütün dünya kabul ediyor ki, Sumer dil kurallarına en yakın dil Türkçe. Türkmenistan’da ve Azerbaycan’da bu konu üzerinde çalışan iki Sumerolog biliyorum. Birinin kitabını okudum, diğerinin hem kitabını inceledim hem de yakından tanıdım ve kendisi ile uzun uzun sohbetler yapma fırsatım oldu. Söz konusu Azerbaycanlı Sumerolog’un adı Prof. Atakişi Celiloğlu Kasım’dır. Nahcıvan’da yaşıyor. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı başkanı merhum Prof. Dr. Turan Yazgan hocamızın ve İstek Vakfı’nda Sayın Bedrettin Dalan’ın verdiği destekle “Sumerce Kesin Olarak Türk Dilidir”, adını verdiği bir kitap yayınladı. Bu arada Sayın Nafiz Aydın’ın Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmış olan Sumerce sözlüğünü ve Sumerce Dilbilgisi kitabını da anmadan geçmemeliyim. Sayın Muazzez İlmiye Çığ hanımefendi Sumerolojinin duayeni. Onunla sık sık görüşüyorum. Kendisi Belucistan’dan bir araştırmacıyla daha temas halinde. Fakat onun çalışmalarını inceleme fırsatım olmadı. Kısa yazışmalardan başka bir makale gelmedi henüz sanırım. Bizde Sumeroloji alanında en önemli eseri veren Sayın Prof. Dr. Osman NedimTuna’dır. Sumer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dili’nin Yaşı Meselesi adıyla Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanan teziyle dünyanın belli başlı Sumerologlarına Türkçe ile Sumerce arasındaki yakınlığı 1973 yılında kabul ettirmiştir. Ancak bu tarihten sonra esaslı bir çalışma yapılmadığını, konunun üzerine gidilmediğini görüyoruz.