img_6998 - Tiyatro sanatçısı olmaya kaç yaşında karar verdiniz? Tiyatrocu olmadım zaten öyle doğdum. Sinema, tiyatro ve show business için doğdum ben. Çok küçük yaşlarda sinemacı olmak istiyordum hatta Amerika’ya giderken, “İyi bir tiyatro tahsili alayım, sonra sinemacı olayım” dedim ama tiyatro ağır bastı. - Günümüzde tiyatronun kan kaybettiğini düşünüyor musunuz? Ben bu fikre katılmıyorum. Böyle durumlar olsa da bu, tiyatroyu daha çok tetikliyor. Tiyatro 3 bin yıldır var ama bu sanata hep sekte vurulmak isteniyordu. İngiltere tiyatro alanında çok başarılı bir ülke ama orada da kadınlar senelerce sahneye çıkamadı. Shakespeare zamanında kadınları erkekler oynuyordu ve bu dönem de Shakespeare’in en parlak dönemiydi. Ama sonuçta ne oldu? Tiyatro orada en parlak şekilde gelişti; Türkiye’de de öyle…60’lı yıllarda çok parlak bir tiyatro hayatı vardı. Kenterler, Gazanfer Özcanlar, Dormenler, Şehir Tiyatroları vardı. Şimdi kalmadı ama alternatif tiyatrolar müthiş… Tiyatroyu tetikliyor ve bize “Bu kadar senemizi boşa geçirmemişiz” dedirtiyor. img_6972

"İşim hep ağır bastı"

- Biraz da özel hayatınızdan konuşalım… Betül Hanım’ın haricinde, ayağınızı yerden kesecek kadar kimseye aşık oldunuz mu? Betül’den sonra aşık oldum diyemem ama çok takdir ettiğim Çiğdem Talu’yu söyleyebilirim. Ama itiraf etmeliyim ki işim öyle ağır bastı ki her zaman en büyük aşkım işim oldu. - Sizin iki de torununuz var. Onlarla aranız nasıl? İki torunumla da aram çok iyi… Anneleri farklı olmasına rağmen birbirlerine çok bağlılar. Biri Amsterdam’da diğeri de Hindistan’da yaşadığı için bu aralar çok görüşemiyoruz. - Bir jenerasyon sizi ‘Dadı’ dizisindeki Pertev karakteriyle tanıdı ve ekip olarak yeni bir soluk getirdiniz dizilere… Günümüzdeki dizileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdiki diziler biraz baştan sağma yapılıyor. Sabah başlıyorlar çalışmaya, ertesi sabaha kadar çalışıyorlar. Bu çalışma düzeni gerçekten çok zor. Aktörde oyunculuk kalmaz, yönetmende yaratma gücü kalmaz, teknisyende de el gücü kalmaz. Ben ‘Dadı’ dizisini çekerken haftada iki gün dersten çıktıktan sonra 14.00’de sete gider en geç 23.00’de çıkardım. Yine böyle bir proje gelse hâlâ yapabilirim ama bugünün dizilerinde oynayamam çünkü o kadar vakit veremem. Şu an dört oyunda oynuyorum. Şehir Tiyatroları'nda ‘Yaygara 70’e başlıyorum. img_6958 - İzmir Şehir Tiyatrosu’nun İstanbul’da açtığı kurslarda ders de veriyorsunuz… Ders verdiğiniz kişiler arasında çok yetenekli kişilerle karşılaşıyor musunuz? Bazen harcanmış yetenekler oluyor tabii. Bizim derslerimize gelenler çoğunlukla öğretmenler, doktorlar ve avukatlar… Ben müzikal dersi verdiğim için şarkı söyletiyorum öğrencilerime. Şarkı söyletmemin sebebi, insanlar toplulukta şarkı söyledikleri zaman kendirine duydukları güven yüzde bir milyon artıyor. - Günümüzde tiyatro haberleri niye bu kadar az? Kabahat yapımcılarda… Eskiden tiyatro haberleri yapılır ve tiyatro üzerine televizyon programları hazırlanırdı. Bugün gazeteler bile küçücük haber yapıyorlar, tiyatro haberlerini bir yerlere sıkıştırıyorlar. - Tiyatroyu desteklemek ve popülerliğini daha attırmak için yeni nesillere ne gibi önerileriniz olur? Herkes tiyatroya daha fazla gitmeli, gazetelerde daha çok tiyatro haberleri yapılmalı, gazeteciler tiyatrou okuyucuya yaymalı.

Seyahat etmeye vaktim olmuyor

- Hayatınızda en unutamadığınız ve keyif aldığınız yer neresi? Çok seyahat ettim ama artık edemiyorum çünkü vaktim yok. Unutamadığım seyahatler genelde gemi seyahatleri… En güzeli de Porto Riko’dan binip adaları gezdiğim gemi seyahatiydi. Akşam yemeğinde garsonlar Türk çıkınca hemen resim çektirmişlerdi. Çok keyifliydi. Gemi seyahatlerini sevmemin en büyük sebebi, bavulumu bir kere açıyorum ve sadece dönüşte kapatıyorum. Bir gezide bir çok yeri yorulmadan görme imkanım oluyor.