Sundance Film Festivali'nde ödülü sizin aldığınız açıklandığı an, ayağa kalktığınızda ellerinizi ağzınıza götürüyorsunuz... İnanılmaz bir mutluluk gözüküyor. Tam olarak o an ne hissetmiştiniz? Küçük sincap hareketi var (Gülüyor). O garip olay oluyormuş. Ben Sarmaşık'la Altın Portakal'da 'En İyi Film' ödülünü aldığımda fark ettim. Film, bitti! Çekilmesi çok zor bir süreçti. O an, bu film artık benden çıkıyor ve güvenli bir limanda, zorluklara rağmen, gemiyi limana teslim ettim hareketiydi o. Çok sahici bir andı... Dürüstçe, ilk başta 'Konuşma hazırlamadık ki' diye düşündüm (Gülüyor). Ve sonra orada da 'keyfini çıkart' dedim. tolgasercan Üç kardeş, babalarının çağrısı üzerine bir araya geliyorlar ve hikaye başlıyor. Kelebekler, çok ince bir çizgide ilerliyor. Zor muydu? Çok zordu. En zor çektiğim filmdi. Sarmaşık'ın senaryosunu birisine verseydiniz, iyi bir film çıkartırdı. Ama bu senaryoyu kimseye veremezdim. Çünkü, okuyan oyuncuların bile ilk etapta tam olarak anladığını zannetmiyorum. Dramı başka türlü okursunuz, komediyi başka türlü okursunuz. Film, sürekli gidip geliyor. Bartu'yla (Küçükçağlayan) bunu konuşmuştuk. İlk geldiğinde 'Senaryoyu doğru okuyamadığımı fark ettim. Bazı yerlerini drama gibi okuyorum. Anlamadığım çok yer var" demişti. Çekerken, oyuncuların da bıçak sırtında bir performans sergilemesi gerekiyordu. Birazcık abartı, bambaşka bir komediye dönüştürürdü, sönük olursa istediğimiz olmazdı. Melodramaya kadar gidecek bir yolu var. 8 dakikalık sahneler var. Hızlı ilerlenmesi amaçlanıyordu. Bir gün gelip komedi çektik, bir gün gelip dram çektik. İlerleyen zamanlarda sahnenin başı komedi, sonu dramdı. Bir ara kadraja bir baktım, sol taraf komedi oynuyor, sağ taraf dram oynuyor. Değişik bir film oldu. Karakterler birbirini ezmiyor, rol paylaşımı da adilane... Amaç, üç kardeşin bir bütün olarak hareket etmesiydi. Dengeliler. Yan karakterler de az olmalarına rağmen, hep etkileyici performanslar alabileceğim isimlerdi. Bence hakkını teslim ettiler. tolgakaracelik3 'TUĞÇE'YLE ANIMIZ OLSUN İSTEDİM' Siz de rol alıyorsunuz filmde... Evet, topu ben getirdim, ben oynayacağım şımarıklığıydı (Gülüyor). İşkolik bir karakteri canlandırıyorsunuz. Sizinle benzerliği var mı? Esasında rolü ben çok sevdim, yazarken. Karakteri çok iyi tanıyorum. Bildiğim bir karakter. Oturduğu zaman masaya cüzdanını, arabasının anahtarını koyan tiplerden! (Gülüyor). İşte, her şeyi çok ciddiye alıyor ama, bir şeyden anlamadığı da belli bir yandan. Babasının işini yapıyor. O karakteri oynamayı çok istedim. Tuğçe'yle (Altuğ) de böyle bir anımız olsun istedim açıkçası. Filmde ayrılıyorsunuz ama, ödülü aldığınızda Tuğçe Altuğ ile evleneceğinizi açıkladınız... Daha ayrılmıyorlar, o oğlan bırakmaz daha peşini (Gülüyor). Filmin devamının geleceğini mi anlamalıyız? Garip olan şey şu: O kadar çok karakterleri tanıyorsun ki... Hasanlar Köyü'ne geri dönmem gibi. Bir noktadan sonra hepsiyle ilgili film yazabilirim gibi geliyor. Ezgi Mola'nın oynadığı, Ercan Kesal'in oynadığı karakterle ilgili film yazılabilir mesela. İmamla ilgili de yazılabilir herhalde. En dikkat çekici karakterlerden birisi de oydu. İmamın evrenle ilgili sorgulaması filmin ruhuyla çok paralel. Orada bir cesaret de var değil mi? İmam, çok cesur. Bana anlatmak kalıyor biraz da. Film, inanç üzerine esasında. Aile olduğuna inanmak, sevmeye inanmak veya inanmaya inanmak... Bunlar üzerine bir film bu. Hakan'ın (Karsak) canlandırdığı İmam karakterini de çok seviyorum. Çok ayrı bir yeri var. Çok gerçek buluyorum onu. Çok güzel tepkiler alıyorum bu da çok mutlu ediyor beni. tolgakaracelik ZORLANDIĞIM BİR DENEYİMDİ Hep bahsettiğiniz bir 'yeni dil' meselesi var. Bu film o 'yeni dil'in de mihenk taşı mı? Ben ilk filmim Gişe Memuru'nu çektiğimde kasaba filmleri vardı. Sarmaşık'ı çektiğim zaman da orada değişik bir dil hakimdi. Onda da bazen gülersiniz ama neye güldüğünüzü bilmeden tebessüm ederek, izlersiniz bazı sahneleri. Bu film, bunu biraz daha zorladığım bir deneyim oldu benim için de. Eğer bir dilim olursa, ilk ben terk ederim onu. Çünkü, aynı şarkıyı yıllarca çalan gruplara inanmıyorum. Sevmiyorum, öyle müzikten de hoşlanmıyorum. Umarım o gücüm olur da, daha çok film çekmeye devam ederim. Üç filminiz var, üçü de birbirinden değerli. Birbirlerini ezmiyorlar. Üçünün dili de söylediğiniz gibi farklı. Üçte üç yapmak nasıl bir his? Benziyorlar da aslında. Aynı adamın çektiği bir şekilde hissediliyor. Teşekkür ederim, bu söylediğinize. Ben izlemek istediğim filmi çektim. Kelebekler'i izlesem keyif alırdım. Gişe Memuru'nu izleseydim, 'Kim bu adam' derdim. Sarmaşık'ı da severdim. Bu filmi Sarmaşık'tan daha çok bile sevebilirim. ÇOK RİSKLİ NOKTALAR VAR Artık çok araştırma kitabı okumuyoruz, biraz daha rahatlatıcı eserlere yöneldik. Belgesel yerine eğleneceğimiz şeylere yöneliyoruz. En çok komedi filmleri izleniyor. Toplumsal psikolojide böyle bir şeyi hissettiğiniz oluyor mu? Komedi filmleri her zaman ilgi çeker. Geçmişte de çekmişti. İşin, o tarafını bilemiyorum. Ben neden bu filmi çektiğimi anlatabilirim. Sarmaşık'ta bir gücüm olduğunu fark ettim. Bir şeyleri hissettirebiliyorum insanlara. Bu filmde sulandırmadan, ajitasyona varmadan, sömürmeden, ahlaklı davranarak, insanları keyifli bir şekilde evlerine göndermek istedim. Filmin sonuyla ilgili genel yorumlar 'riskli' olduğu yönünde. 'Yapma' diyenler de olmuş size. Filmin hepsinde çok riskli noktalar var. Adamın kafasından 'sarmaşık' çıkması da riskliydi (Gülüyor). tolgakaracelik4 Sarmaşık'ta da, bu filmde de bir iktidar, tahakküm sorgulaması olduğunu görüyoruz. Toplumca ergenlik durumunu aşamama halimizi yansıtır gibi... Bu filmde de baba figürü ön planda... Bunu nasıl değerlendirirsiniz? Baba, bu filmde kardeşleri bir araya getiren figür gibi. Baba meselesiyle ilgili bir film değil. Baba çok konuşuluyor ama orada olup olmadığı tartışmalı. Onu görmüyoruz, sesini bile duymuyoruz. Dediğin durumla ilgili, sinemacı bir şekilde direnir, direnendir her zaman. Dolayısıyla, belki de daha muhafazakarlaşan ve otoriterleşen bir toplumda yaşadığımız için gayet kaçınılmaz bir karşılığı olacaktır. Bununla ilgili daha fazla hikaye anlatılacaktır, daha fazla söz söylenecektir. Ama benim bu filmim inanç üzerine. Yazarken hep onu düşündüm. Ve şu notu almışım: 'Dönüşmekten korktuğunuz şeysinizdir esasında'. KİMSEDEN DESTEK ALMAK İÇİN YAZMADIM Kültür Bakanlığı'nın destek vermemesi çok konuşulmuştu. Ödülden sonra arayıp, tebrik eden ve 'Kusura bakmayın, biz şimdi destek vermek istiyoruz desteği' diyen oldu mu? Numaramın onlarda olduğunu sanmıyorum (Gülüyor). Neden vermediler bu desteği, hangi objektif kriterle? Ben kimseden destek almak için yazmadım bu senaryoyu. Kimseden de destek almadım diye ucuza film de çekmedim. Koşullarım ortadaydı. 18 günde çektim ama 22 günde de çekebilirdim. Prodüksiyon olarak hiçbir filmden altta kalır yanı yok. Bunu konuşmak bana düşmez. Bu soru onlara sorulmalı. Benim işim film çekmekti. Ben filmimi bir şekilde yapmanın yolunu buldum. tolgakaracelik5VİDEO: KUBİLAY ALTUĞ & UMUT ASİL KURGU: AYTAÇ AKYURT [old_news_related_template title="Tolga Karaçelik'in 'Kelebekler'i ödülü aldı, Kültür Bakanlığı'na tepki yağdı" desc="18. Sundance Film Festivali kapsamında ‘En İyi Uluslararası Film’ kategorisinde yarışan Tolga Karaçelik'in yönettiği Kelebekler, 'En İyi Film' ödülüne layık görüldü. Karaçelik'e sinemaseverler tarafından tebrik mesajı yağarken, filme destek vermeyen Kültür Bakanlığı'na da tepki gösterildi. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/01/kelebekler2.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/tolga-karacelikin-kelebekleri-odulu-aldi-kultur-bakanligina-tepki-yagdi/"]