Box Office Türkiye'nin verilerine göre, Türkiye'de en çok izlenen film 7 milyon 437 bin 50 izleyiciyle Recep İvedik 5... Onu, 7 milyon 369 bin 98 izleyici ile Recep İvedik 4 takip ediyor. Listenin üçüncü sırasında 6 milyon 980 bin 70 izleyici ile Düğün Dernek yer alıyor. Geri kalan liste ise şöyle sıralanıyor: Fetih 1453(6 milyon 572 bin 618), Düğün Dernek 2: Sünnet (6 milyon 73 bin 364), Ayla (5 milyon 542 bin 882), Aile Arasında (5 milyon 252 bin 256), Arif v 216 (4 milyon 941 bin 959), Recep İvedik 2 (4 milyon 333 bin 144) ve Recep İvedik (4 milyon 301 bin 693). Listeye baktığımızda en çok izlenen filmler sıralamasında ilk 10'un 8'ini komedi yapımları oluşturuyor. encok-izlenen-filmler-boxoffice DÜNYA AKSİYONU SEVİYOR Dünya genelinde en çok izlenen filmler listesine baktığımızda Avatar'ı birinci sırada görüyoruz. Onu, Titanic, Star Wars: Episode VII - The Force Awakens, Jurassic World, Marvel's The Avengers, Furious 7, Avengers: Age of Ultron, Harry Potter and the Deathly Hallows, Part 2, Star Wars: The Last Jedi ve Frozen takip ediyor. Dünya çapında en çok izlenen filmler listesine fantastik ve macera filmlerinin damga vurduğunu görüyoruz. AMERİKAN FİLM PİYASASI YORULDU Sözcü.com.tr, son 15 yılda Türk izleyicisinin neden ağırlıklı olarak komedi filmlerine gittiğini araştırdı ve uzmanlara bu soruyu iletti. Kadıköy Sineması'nın işletmecisi Funda Kocadağ, insanların problemlerden kaçmak için komedi filmlerine yöneldiğini belirterek, ekliyor: "Bir başka sebep de, Amerikan film piyasasının yorulmuşluğuna bağlıyorum. Çok iyi filmlerin çıkmaması da neden. 'Bari gidelim iki saat kafa boşaltalım' diyebiliyor izleyici. Ama onun dışında, bağımsız sinemaya da artan bir ilgi alaka var. Çünkü, hepsinin doğru bir mesajı var. Düşündüren filmler." [caption id="attachment_2310655" align="aligncenter" width="300"]suleoncu Şule Öncü[/caption] 'GERÇEKLER BAŞ EDİLEBİLİR BOYUTU AŞTI' Psikoterapist ve yazar Şule Öncü ise varoluşun tatsız gerçekliği karşısında geliştirdiğimiz en etkin savunmalardan birisinin mizah olduğunu belirterek, "Gülmek, özellikle birlikte gülmek; stresi azaltan, mutluluk veren, rahatlatan bir eylem. İnsanların birlikte gülmeye ihtiyaç duyması gayet anlaşılabilir. Yaşam koşulları zorlaşmış, gelecek kaygısı artmış, iyi ve güvende hissedişler azalmışsa, her şeyi unutup doyasıya gülmek daha da acil bir ihtiyaç haline gelebilir. Bu açıdan komedi filmlerine artan rağbet, bireysel ve toplumsal gerçeklerimizin baş edilebilir boyutları aştığına bir işaret olabilir. Sosyolojik araştırma yapmadan net bir görüş bildirmek doğru olmaz" diyor. "Komedi merakının Türk insanının karakteristik özellikleriyle yakından ilgili olduğu söylenebilir" ifadelerini kullanan Öncü, şöyle diyor: "Nüfusumuzun geneline baktığımızda; dürtüsel yani düşünmeden davranan bir yapıda olduğumuzu görüyoruz. Planlı, programlı, organize olmayı beceremiyor, aklımıza eseni estiği anda ölçüsüzce yapıyoruz. Bu da bizi sık sık gülünç duruma düşürüyor. Ödenen bedeller açısından hiç de gülünç olmasa da, 'Güleriz ağlanacak halimize' deyişinin çıkış noktası bu özellik. Olan olduktan sonra 'durup düşünmek mi, gülüp geçmek mi' ayrımında, gülüp geçmeyi seçiyor insanımız. Durup düşünmeyi seçse, depresif olacak çünkü. Ne depresif olası var, ne de durma lüksü." 'MEYDAN KOMEDİYE KALDI' Komedi filmine gidenlerin pek çoğunun, bilinçli sinema izleyicisi olmadığını, sadece komedi filmine gittiğini anlatan Öncü, "Ülkemizde aşk, entrika ve güç merakını televizyon dizileri fazlasıyla karşılıyor. Eğlence sinemasında meydan komediye kalmış durumda" açıklamasını yapıyor. BÖYLE OLDU TÜRKLERİN 'KAÇIŞ SİNEMASI' SÖZCÜ Yazarı Burak Göral ise komediye olan yoğun ilgiyle ilgili şu analizi yapıyor: [caption id="attachment_2310657" align="aligncenter" width="300"]burakgoral Burak Göral[/caption]

"Çeşitli nedenler yüzünden buhran içinde olan ülkelerin toplumlarının kendilerine bir ‘kaçış sineması’ yarattıkları daha önce de görülmüştür ki bunun en verimli örneği Hollywood’da yaşanmış olup, sektöre Steven Spielberg, George Lucas gibi yeteneklerin çıkışını sağlamıştı. Bu kadarla da değil; ABD’de felaket filmleri furyası, ya da belirli temalara odaklanmış aksiyon furyaları da zaman zaman baş göstermiş ve insanlar kitleler halinde moral bulmak için kendilerini sinema salonlarına atmışlardı. 1950’lerin İtalyan gişe sinemasında da benzer bir durum yaşanmıştı. Savaştan sonraki buhrandan sıyrılmaya çalışan İtalyanlar –kuşkusuz yaratıcı yönetmenlerin dışında kalan gişe yönetmenlerinin son derece hafif komedileriyle adeta terapi olmuşlardı. Benzer bir durum İtalya’da 70’lerde de yaşanmış, ekonomik nedenler erotik komedilerin ortalığı sarmasına yol açmıştı. Bizde de oldu zamanında; çizgi roman uyarlamaları furyası mesela ya da evlerde giderek yayılan video kaset kiralama döneminin de etkisiyle yaşanan erotik film furyası, sonrasında gelen türkücü (arabesk) filmleri furyası... Ülkemizde özellikle de 7-8 yıldır yaşanan sosyo-ekonomik buhranlar, sinemalarımızda da yeni bir kaçış furyasının iyice belirginleşmesine neden oldu. Türk sinema seyircisi çok acil ve katıksız bir mizah eşliğinde gülmek istiyordu, çünkü mutsuzdu. Türk insanı çok fazla sorunlarla cebelleşiyor gün içinde. Tahammüller azalmış, herkes gergin... Sektör bir süre 'Recep İvedik' etkisiyle kalıcı olmasa da günü kurtaracak komedilere büyük bir alan açtı. Televizyonların RTÜK denetimi komedi dizilerin alanını iyice kısıtlıyordu. AB seyircisi tiyatro sahnelerindeki nitelikli komedi oyunlarına kaçarken, sinemayı tercih eden kitle bu ihtiyaçlarını filmlerden talep etti. Komedi sineması hem kağıt üstünde zordur hem de başroldeki komedyenin gücüne çok bağımlıdır. Bir süre adeta akla gelen her parlak fikirle bir sürü irili ufaklı komedi filmi üretildi. Bu filmlerin şahikaları olan 'Recep İvedik' veya 'Düğün Dernek'lerin benzerleri denendi. Nitelik olarak zayıf olanların çoğu battı bu filmlerin. Ama neyse ki son 6 aylık gelişmelere bakarak bu tür filmlerde artık belli bir niteliğe varıldığını düşünmeye başlayabiliriz. Şahan Gökbakar’ın yeni bir 'Recep İvedik' yaratma gayretiyle ortaya sürdüğü kabalık ve ayrımcılıktan mizah çıkarmaya çalışan 'Kayhan'ın gişede batması; 'Aile Arasında', 'Arif v 216', 'Ailecek Şaşkınız' ve 'Düğüm Salonu' gibi nitelikli komedilerin üst üste vizyona çıkması iyi okunmalı. Belli ki artık daha iyi yazılmış hikayeler, iyi prodüksiyonlar ve iyi oyuncu kadrolarının bir araya gelmesi gerekiyor. Yalapşap yazılmış/yapılmış komedilerin devri yavaş yavaş kapanıyor.

[old_news_related_template title="İşte, 2017'nin en iyi 10 filmi" desc="Sözcü gazetesi film eleştirmeni Burak Göral, bu yıl vizyonda izlediği filmlerden en çok beğendiği 10 filmi sizin için bu videoda bir araya getirdi... Ortaya çok renkli, duygusal filmlerin ağırlıklı olduğu güzel bir tavsiye listesi çıktı..." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/10/sinema-1.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/iste-2017nin-en-iyi-10-filmi/"]