Fotoğraflar: Mert Arıslan Ahmet Ümit, “Cumhuriyeti ilan edenler yanına demokrasiyi de koymayı başardılar. Ancak biz ne yazık ki Cumhuriyetin yanına demokrasiyi tam koyamadığımız için başarılı olamadık” dedi. Çok sevdiği Beyoğlu’nda buluştuk “Beyoğlu’nun en güzel abisi” unvanlı yazar Ahmet Ümit’le. “Bu semtin kokusu, büyüsü çok başka” diyen Ümit’le ‘Elveda Güzel Vatanım’ adlı çizgi romanıyla başladık sohbetimize, sonrasında Türkiye’yi, yaşadıklarımızı konuştuk. Elveda Güzel Vatanım, 2015’te okuruyla buluşan ve çok okunan bir romanınız oldu. İki yıl sonra bu roman, şimdi de çizgi roman olarak karşımızda. Bu fikir nasıl oluştu, nasıl hayata geçti? Bartu Bölükbaşı, Anadolu Üniversitesi’nde resimli roman okumuş, şimdi de Çek Cumhuriyeti’nde eğitimine devam ediyor. O bana geldi, ‘Sizin eserlerinizden birini resimli roman yapmak istiyorum. Bana böyle bir şans verir misiniz?’ dedi. Oturduk konuştuk ve iki yıl önce romanı çıkan Elveda Güzel Vatanım’ı çizmeye karar verdiğini söyledi. İttihat ve Terakki, I. Dünya Savaşı, Cumhuriyetin ilanı var içinde. Atatürk’ten Enver Paşa’ya ve Resneli Niyazi’ye kadar köşeli adamlar, kahramanlar var. Bartu, bunları çizmek istedi. Gençlere fırsat vermek gerekiyor. ‘Tamam’ dedim. Senaryoyu bana danışarak kendisi yazdı. ahmet-umit-ic ‘TARİH HEP TEKERRÜR EDİYOR’ 560 sayfalık roman, 68 sayfalık çizgi romana dönüştü. Çok ağır bir iş bu. Çok emek var içinde. Burada asıl alkışlar Bartu’ya, çünkü emek ona ait. Bir yılda tamamlandı. Ahmet Ümit bu romanda tarihe yolculuk yapıp, dedektif gibi atalarımızın peşine düştü... Bu sizi heyecanlandırdı mı? Yazarken hem heyecanlandım hem de büyük keyif aldım. Bu konu zaten hep aklımdaydı. Çünkü, Türkiye’de tarih hep tekerrür ediyor. Elveda Güzel Vatanım, 1906 ile 1926 yılları arasında, Osmanlı’nın son yıllarını, yıkılışını ve Cumhuriyetin kuruluşunu anlatıyor. Tek adam dönemleri... Önce ‘Özgürlük ve demokrasi’ diyerek gelen partiler ve o partilerin giderek otoriterleşme süreci, kamplaşmalar, çatışmalar, insanların bir türlü uzlaşmaması, bir bölümün diğer tarafı hain ve satılmış olarak görmesi... Siyaset kültürümüz ne yazık ki 100 yıldır bu olumsuzluklardan kurtulamadı. ‘HER LİDERİ PADİŞAH SANIYORLAR' Size göre bunun nedenleri nelerdir? Ne yazık ki kendi tarihimizle yüzleşemiyoruz. Lafa geldi mi tarih bizim için çok önemlidir ama bu tarih sahte bir tarihtir. Hal böyle olunca da geçmişteki hiçbir olaydan ders alamıyoruz. Elveda Güzel Vatanım’da yer alan İzmir Suikastı aydınlandı mı? Atatürk’e karşı planlanan İzmir Suikastı, üzerinden 91 yıl geçmesine rağmen tam anlamıyla aydınlanamadı. Pek çok insanın tutuklanması ve idam edilmesi de bir işe yaramadı. Bana sorarsanız Atatürk’le Enver Paşa arasındaki hesaplaşmaydı. ahmet-umit-ic-2 Cumhuriyetimizin en büyük sorunları ne ya da neler oldu da hâlâ yüzümüz gülmüyor? Bakın, önce şunu kabul etmek gerekiyor, Osmanlı’yı ne İttihatçılar yıktı ne de Atatürk... Osmanlı zaten bitmişti, tükenmişti. II. Mahmut’tan itibaren o yüzden yenilenme gayretleri gösterildi. Bitmiş yok olmuş Osmanlı’nın üzerine Atatürk pırıl pırıl bir Cumhuriyet kurdu. Cumhuriyeti ilan edenler yanına demokrasiyi de koymayı başardılar. Ancak biz ne yazık ki cumhuriyetin yanına demokrasiyi koyamadığımız için başarılı olamadık. Niye demokrasiyi koyamadık? Çünkü halkın kafasında, halkın genlerinde dün de bugün de hâlâ ‘kul kültürü’ var. Ulu Önder Atatürk, ‘Artık kul yok, vatandaş var’ dese de halk bunu tam anlamıyla kabullenemedi. Her lideri padişah gibi görüyorlar. Vatandaşın önce kendi haklarını gözetmesi, savunması lazım. Para için, çıkar için oy vermemek gerekiyor. Günümüzde de FETÖ olayı var... 15 Temmuz meselesi başlı başına bir roman olur. Yazacak mısınız? Evet, 15 Temmuz’u yazacağım ama şimdi değil. Çünkü, 15 Temmuz’da neler olup bittiğini kimse bilmiyor. FETÖ ne kadar etkiliydi, hükümet bu olayı ne kadar biliyordu, meçhul. Yüzlerce sorunun cevabı belli değil. Şu an müthiş bir kaos var, sis var, göz gözü görmüyor. FETÖ adlı bir belanın olduğu elbette açık ve net. Bir cemaat olarak yönetime sızmış, sonra bir ikinci devlet olmuş. Hedefleri ülkeyi ele geçirmek. İlginç olan şu, daha düne kadar aynı yolda yürüdükleri kişilere karşı darbe yapıyorlar. ahmet-umit-ic-3 Sorumlu ya da sorumlular... Bu olayın siyasi sorumluları belli. Çıkıp gerçeklerin ayrıntılarıyla anlatılması gerekiyor. 15 Temmuz gecesi pek çok vatandaşımız öldü. Onların anısına saygı gösterilmeli. Bir gün her şey ortaya çıkar ve ben de o zaman oturup ayrıntılarıyla kaleme alırım. Sizden ricam, FETÖ’nün en büyük düşmanı olan SÖZCÜ Gazetesi’nin de nasıl FETÖ’cülükle suçlandığını yazmanızdır. (Gülüyor) SÖZCÜ’nün FETÖ’cü olarak suçlandığını da yazarak tarihe not düşeceğim. Öyle bir süreç ki şu yaşadığımız, sapla saman karışmış durumda. Ahmet Şık’ın kitabını yasakladılar. Bu konuda imza veren kişiler arasında ben de varım ve kitap FETÖ’cülere karşıydı. Şimdi Ahmet Şık, FETÖ’cülükle suçlanıyor. Ülkemiz bu iç ve dış kaostan ne zaman çıkar? Türkiye bu kaostan mutlaka çıkacak ve normale dönecektir ama tarih veremem. Bu ülkenin sahibi bir parti olamaz. Bu ülkenin sahibi oy veren vatandaşlardır. Farklı fikirlere saygı duymak gerekiyor. İktidar da muhalefet de sınıfta kalmış durumdadır. KOMİSER NEVZAT DÖNÜYOR Yüksel Şengül’ün sorularını yanıtlayan Ahmet Ümit, “Yeni bir roman yazmaya başladım. Türkiye’deki çocuk tacizini yazıyorum. Komiser Nevzat ve ekibi bu konunun içine giriyor” dedi.