Dedesi Fenerbahçe’nin efsanelerinden Cihat Arman, babası ünlü orkestra şeflerinden Muhittin Paydaş... Dünyaya gözlerini müziğin içinde açtı. Trombonların, trompetlerin, gitarların arasında büyüdü. Müzik uğruna kazandığı 7 fakülteyi yarım bıraktı. Türk müziğine aranjör, müzik direktörü, yapımcı ve müzik yönetmeni olarak damga vurdu. ‘İskender Paydaş’ markasını genç yaşında herkese kabul ettirdi. Müzik dahisi Paydaş ile geçmişi ve geleceği konuştuk... - “Adımız 19 Mayıs” ve “100 Kere 23 Nisan” parçalarıyla milli bayramlarımız için bir sinerji oluşturdunuz. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin 100. yılı için bir çalışmanız var mı? Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı yaklaşıyor yine böyle bir marş ile ilgili bazı teklifler var. Bu beni çok heyecanlandırıyor bütün bunlardan bağımsız hiçbir teklif olmazsa bile eğer becerebilirsem ve Türk halkı da bunu beğenirse büyük gurur olacak benim için. Bütün müzik kariyerimden çok daha önemli bir şey olacak ve ufak kenarından da olsa tarihe geçebileceğim. Bu benim için çok büyük gururdur. Kendi ülkem için yapabileceğim yüzüncü yıl marşını umarım başarırım. - Nilüfer, Nazan Öncel, Harun Kolçak, Ajda Pekkan gibi ünlü daha birçok sanatçı ile çalıştınız. “İskender Paydaş” markasını korumak zor olmuyor mu? Kendi tarzımla çalıştığım sanatçının tarzını birleştirme becerim mi diyeyim ya da hedefim mi diyeyim. Her zaman doğru olan o olmuştur benim için. Bu sayede güzel şeyler çıktı ortaya... FIRTINA GİBİ GİDİYORUZ - MESAM’da başkan yardımcısı seçildiniz. Eser sahiplerinin haklarını korumak için ne gibi projeleriniz olacak? Suat Suna’nın da Recep Ergül’ün de teşvikiyle ve müzisyen arkadaşlarımın cüzi paralar almaya başlamasıyla, telif olarak bir şeyleri düzeltmenin gerektiğini düşünüp şimdiye kadar edindiğim tecrübe ile edindiğim çevreyi MESAM için ve MESAM üyeleri eser sahiplerinin hakları için kullanmayı, hizmete sokmaya karar verdim. Büyük bir şevkle çalıyoruz çok iyi bir yönetim kurulu. Daha yeni başladık. Fırtına gibi gidiyoruz. Asıl üç tane hedefimiz var. Bir tanesi kardeş meslek birliği olan MSG ile ortak hareket edebilmek. Diğeri asıl MESAM’ın da kuruluş amacı olan üyelerinin telif hakları sahiplerinin çıkarlarını maksimum derecede korumak ve maksimize edip onları yükseltmek. Uluslararası meslek birliklerinin çatısı olan CISAK üyesi olan MESAM’ı hak ettiği itibarlı noktaya taşımak için çalışıyoruz. SAHNE ŞOVUNDA EKSİĞİZ - Hep yeniliklere yer veriyorsunuz. Sanatçılarımızın sahne şovları dünyaya göre yeterli mi? Ülkemizdeki sanatçıların sahne şovlarını yeterli bulmuyorum.  Aslında teknik anlamda çok yeterli. Fakat şov tasarlamak, böyle bir konsept oluşturmak, böyle bir isteğe sahip olmak anlamında oldukça yetersiz olduğunu düşünüyorum. Ben kendi orkestramla olanakları zorlayarak sürekli olarak daha farklı şovlar koymak için uğraşıyorum. Çünkü bundan hoşlanıyorum. Tabii ki birkaç müzisyen var mesela Hayko Cepkin iyi şov yapar. Pentagram da, Şebnem Ferah da, Tarkan da bunlara dikkat ediyor. Ama genel anlamda önde bir şarkıcı arkada müzik sehpalarının arkalarına gizlenmiş siyah tişört giymiş önüne notalara bakan müzisyenler şeklinde çok klasik bildiğimiz konser akışlarından başka bir şey görmüyoruz. - Pandemi döneminde en çok etkilenen müzisyenler oldu. Sizin için nasıl geçiyor? Çok yoğun sahne alan bir ekibiz biz. 245 konser vermişiz 2019’da.  Özellikle mart ayının başından beri inanılmaz konserlerimiz vardı. Bir sahneden inip öbür sahneye çıkarken birden bıçak gibi kesildi. O hayat durduğunda sudan çıkmış balığa döndük ruh olarak. Bir süre sonra durulmayacağını anlayıp stüdyolara geri döndüm. Endişeli dönemlerde benim açımdan maddi bir sıkıntı olduğunu söyleyemem ama etrafımda çok müzisyenin sıkıntı çektiğini görüp elimizden geldiğince, yardımlaşarak, bu durumları atlatmaya çalıştık. İnşallah bir daha da böyle bir şey yaşamayız. - Son dönemlerde çıkış yapan hangi şarkıcıları beğeniyorsunuz? Buray’ı beğeniyorum. Buray aslında 2014’ten beri var. Son dönem sayılır mı ama bilmiyorum. Biraz zamanlar uzadı galiba. Türkiye’nin yakında tanıyacağına inandığım yeni bir şarkıcı var ki o zaten benim orkestramda şu anda söylüyor. Şebnem Keskin. Onun çok iyi olduğunu düşünüyorum. Umarım benimle aynı fikirde olacaktır dinleyiciler de. Alişan Göksu var. Kendine has farklı bir tarzı var. . Uzun dönemde başarılı şarkıcılardan ve müzisyenlerden biri olacağına inanıyorum.

Oğlumla ilk göz göze geldiğimde beynimde atom bombası patladı

- Oğlunuz Alef dünyaya geldikten sonra hayatında neler değişti? Onun da müzisyen olmasını ister misin? İlk kucağıma aldığımda göz göze geldiğimizde sanki beynimin içinde bir atom bombası patladı. Sonrasında öyle bir enerji geldi ki her şeyi halledebilecek bir insan haline geldim. Ben onun neye tutku ile yaklaşırsa o olmasını isterim. Kendini gösterebilen, insanlara anlatabilen bir sanatçı olmasını gönlüm ister tabii. Ama onun hayatı… - Mide küçültme ameliyatından sonra 50 kilo verdiniz... Memnun musunuz? 2016’da eşim Ilgın ile yürüyorduk. Bayağı kiloluydum. Bu böyle yürümez, kesinlikle ileride tansiyon kalp mutlaka bir şey olacak. Oğlumuzda daha küçük, birlikte hayat geçirmek istiyorum diye konuşurken telefon çaldı. Arkadaşım, “İskender, şu an ameliyattan çıktım. Lütfen bunu ol, hemen yarın ol” dedi. Doktorumla görüştüm. Operasyonu oldum. Enerjim yerine geldi. Kilonun getirdiği hastalıklarla uğraşmaktan yorulmuştum.

İstanbul’u anlatan albüm

- “Zamansız şarkılar” albüm serisi devam edecek mi?  “Zamansız şarkılar” devam edecek. Ben 3 tane “Zamansız şarkılar” albümü yapmayı planlamıştım. Üçüncüsünü yoğunluktan erteledim. Ama artık üçüncü albümü yarıladım. Güzel de bir albüm olacak gerçekten. Onun dışında başka bir albüm daha var onu da ilerletiyorum. Düetlerle yürüyor belli bir hikayesi var. İstanbul’u anlatan bir hikayesi var. Senfoni orkestrasıyla senfonik rock konserleri veriyoruz. Konser kayıtlarını yapmıştık. Şimdi gerçek stüdyo kayıtlarını yapıyorum. Sonbaharda arka arkaya çıkartacağız.