Yüzü aşkın bilimsel yayına imza atan ABD’deki New York Üniversitesi’den Psikolog Prof. Dr. Selçuk Şirin, çocuklar ve anne babalara rehber niteliğinde önerilerde bulundu. 24 yıldır Amerika ile Türkiye arasında gidip gelen Şirin’e pandemi şartlarında eğitimin nasıl başlayacağını ve anne babaların neler yapması gerektiğini sordum... - “Geride bıraktığımız günlerde en çok sorulan soru çocuklar bu süreçten nasıl etkilendi?” oldu. Siz neler yaptınız bu süreçte? Pandemiye New York’ta yakalandım. Epey korkutucu birkaç ay geçirdik burada. Hem çocuklar için hem de benim için zor bir dönem oldu. Bu dönemde yetişen çocuklara ‘Pandemi Kuşağı’ diyorum. Çünkü tüm dünyada milyara yakın çocuk okullarından uzak, arkadaşlarından uzak, tek başlarına ebeveynleriyle bir eve hapsolmuş durumda... Bu pandemi onların hayatlarında derin iz bırakacak. Bu iz sadece sosyal ve duygusal anlamda değil uzun vadede eğitim, istihdam gibi başka alanlarda da görülecek. OKULLAR AÇILMALI - Peki bundan sonra neler olacak? Vaka sayıları da giderek artıyor. Eğitimde bir aylık bir erteleme yapıldı. Sonrası net değil… Türkiye’de kabaca iki grup çocuk var. Birinci grupta yaklaşık yüzde 15-20’lik bir kesim var ki onlar çocuklarını Avrupa standartlarında yetiştiriyor. İkinci grupta ise ezici çoğunluk var ki onlar çocuklarını imkansızlıklar içinde yetiştiriyor. TÜİK verilerine Türkiye’de 8 milyona yakın çocuk şiddetli maddi yoksunluk içinde yaşıyor. Bu veri 2018’e ait. Bugün durum daha da vahim. Örneğin, Türkiye’deki çocukların neredeyse yarısı sağlıklı ve yeterli beslenmeden yoksun. Bu iki grup arasında her alanda olduğu gibi pandemi döneminde eğitim alanında da ciddi farklar var. İlk grup okullar kapalı olsa da evinde öğrenmeye devam eder. İkinci grup için okul tek öğrenme ortamı. Uzaktan eğitim ilk grup için avantaj ikinci grup için dezavantaj. Çünkü varlıklı ailelerin çocukları uzaktan eğitimde evinde tüm kaynakları kullanarak öğrenmeye devam edebiliyor ama yoksul çocuklar okullar kapalı olunca öğrenmeden de mahrum kalıyor. Yoksul çocukların evinde televizyon olsa bilgisayar yok, bilgisayar olsa internet yetersiz. O nedenle ben okulların pandemi sürecinde özellikle ikinci grup için açılması taraftarıyım.
Selçuk Şirin, Hande Zeyrek’in sorularını yanıtladı.
SIKILMAYAN ÇOCUK... - Okullar uzun süre açılmazsa velilere neler önerirsiniz? Ebeveynlere ilk tavsiyem strese hazır olmaları ve stresle başa çıkmak için etkin destek mekanizmaları kurmaları. Bu anlamda yaratıcı bir çözüm olarak ‘Pandemi Adacıkları’ diyebileceğim bir destek grubu oluşturulabilir. Eş-dost, aile okul ya da başka yerlerden aynı süreçlerden geçen aynı yaşta çocuğu olan ailelerin bir araya gelip grup halinde karantina kuralları içinde birbirileriyle görüşmesi, dertleşmesi, fikir alışverişinde bulunması çok faydalı olacaktır hem çocuklar için hem de ebeveynler için. İkinci olarak yeni normalde evde de yeni bir rutin kurmamız gerekiyor. Çocukların evde okulu yaşadıkları gerçeğini hesaba katan ve sadece çocukları değil, tüm aile fertlerini bağlayan rutin gereği uyku, yemek ve ekran zamanlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Üçüncü tavsiyem ise bu dönemde elimize geçen fazladan çocuklarla zaman geçirme fırsatını iyi değerlendirmek. Kaliteli zaman kullanımından söz ediyorum. Bu dönemde çocuklarla yeni oyunlar, yeni etkinlikler, yeni projeler başlatmak için ideal. Çalış çocuğum demek yetmiyor. Onlara hayallerini sorun, mesela. Son olarak lütfen unutmayın ki çocukların sıkılması iyi bir şeydir. Sürekli onların başında çoban olmamıza gerek yok. Bırakın sıkılsınlar. Sıkılmayan çocuk yaratıcı olamaz. VERİYE DAYALI REFORM - Eğitim sisteminde nasıl reformlar olmalı? Eğer bir toplumda adaleti tesis etmezseniz, insanlara eşit fırsat sunmazsanız istediğiniz kadar iyi insan yetiştirin, o yetişmiş insanları değerlendiremediğiniz sürece eğitim hiçbir işe yaramaz. O nedenle ben eğitimci olarak önce adalet diyorum. Türkiye eğer bu yüzyılda çocuklarını iyi bir şekilde geleceğe hazırlamak istiyorsa eğitim kadar adaleti ve özgürlükleri de teminat altına almak zorunda. Eğitimde atılması gereken ilk adım reformları verilerle, bilimsel çerçevede herkesin katılımıyla yapılmalı Veriye dayalı reform şart. İkinci reform önerim de tabii ki okulöncesi. Önemi olan siyasi irade. Yeter ki isteyelim, çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yok.

BEYNİMİZİN YÜZDE 90'I OKUL ÖNCESİ GELİŞİR

- Yıllardır okul öncesine dikkat çekiyorsunuz. Neden bu ısrarınız? Çünkü çocuk gelişimine dair öğrendiğimiz her yeni bilgi bize okulların öğrenmeye başlamak için çok geç olduğunu söylüyor. Beynimizin yüzde 90’ı okul öncesinde gelişiyor. Duygusal sağlığımızın temeli olan bağlanma bu dönemde gelişiyor. Eğer bu kritik dönemde çocuklara gerekli desteği vermez isek sonraki yıllarda yaptıklarımız değirmene su taşımaktan ibaret. Yıllardır bas bas bağırıyorum: Her ile üniversite açacağınıza, her mahalleye kaliteli bir okul öncesi eğitim kurumu açın. Zaten dünyada da artık üniversitenin sonunun geldiği bu nedenle söyleniyor. Pek çok gelişmiş ülke 3 yaşından itibaren zorunlu eğitimi başlatır.