Yöresel müziği, gazeli ve türküleri ile müzikal zenginliğini tüm dünyaya duyurmak amacıyla UNESCO’ya yaptığı başvurunun sonucunu merakla  bekleyen Şanlıurfa’yı mutlu eden haber nihayet geldi. Şanlıurfa “UNESCO Müzik Şehri” listesine kabul edildi. Böylelikle, Bozkır’ın Tezenesi Neşet Ertaş’ın kenti Kırşehir’in ardından Şanlıurfa UNESCO Müzik Şehirleri listesine giren ikinci kentimiz oldu. Göbeklitepe’nin ardından adından söz ettiren Şanlıurfa, müziği ile de dünya kültürüne yeni bir soluk getirecek. Şanlıurfa, Sıra Geceleri’nin 2010 Yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kabul edilmişti. Ardından, 2015 yılında Aşık Sefai’nin (Mehmet Acet) UNESCO Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü’nü kazanmasıyla gururlanmıştı. Kent, başarısını “UNESCO Müzik Şehri” listesine alınması ile taçlandırdı.   NEOLİTİK ÇAĞA DAYANIYOR Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, bu gelişmeden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Şanlıurfa’nın müzik yapısının neolitik çağlara dayandığını belirterek şunları söyledi: “Şanlıurfa’da müzik ile ilgili ilk bulgular milattan önceki dönemlere kadar uzanır. Urfa’da bulunan birçok mozaikte müzik icrasını temsil eden motiflere rastlanmıştır. Müzik ve şiirle özdeşleştirilen, ozan ORFİES’in vahşi hayvanları ehlileştiren mozaiğinin de Urfa’da bulunması müziğin en köklü ve eski diyarının Urfa olduğunun göstergesidir. Neolitik çağlardan beri müzik şehri olan Şanlıurfa; Türküleri, Folkloru ve Kültürel zenginliği ile “UNESCO Müzik Şehri” unvanını almayı hak ediyor. Göbeklitepe’nin ardından Şanlıurfa’nın UNESCO yaratıcı şehirler ağına müzik dalında üye olmasıyla birlikte, dünya kültürüne yeni bir soluk getireceğimize inanıyorum.’’ PİRİ KAZANCI BEDİH’TİR Müzisyenler ve Sanatçılar Federasyonu Şanlıurfa Temsilcisi Sanatçı Tekin Tatar ise, Sıra Gecesi denince akla Şanlıurfa’nın geldiğini belirterek, “Federasyona bağlı 800’e yakın üyemiz var. Bunların 400’ü sıra gecesi icra eden üyelerimiz. Şanlıurfa’mız bir müzik kenti, bir müzik diyarı. UNESCO’nun tescili ile birlikte dünya müziği olacak” dedi. Şanlıurfa Sıra Geceleri geleneğinin unutulmaz sanatçılarından olan Kazancı Bedih’in asıl ismi Bedih Yoluk’tur. Dokumacılık yapan babasının tek çocuğu olarak 1929’da Şanlıurfa’da dünyaya gelen Bedih’in asıl mesleği ise kazancılık olup, işinin ehli oluşundan dolayı da duayen ustaya “Kazancı Bedih” lakabı takılmıştır. Bedih, 26 yıl çalıştığı Şanlıurfa Belediyesi’nde de hep müzikle ilgilendi. Emekli olduktan sonra da müziği bırakmayan büyük ustanın ud, tambur ve cümbüş gibi farklı müzik aletlerini çalma yeteneği vardı. Urfa’da şöhret olması ise 1975’te bir mahalli grupla taziyelere gidip mevlit ve gazel okumasıyla ortaya çıktı. EŞKIYA’YA HAYAT VERDİ Divan şiirine sayısız eser kazandıran Fuzuli ve Nabi gibi şairlerin gazellerini davudi ve etkileyici sesiyle okuyan Kazancı Bedih, bir güfteyi farklı makamlarda icra edebilme yeteneğiyle de dikkatleri iyice üzerine çekti. Kazancı Bedih, Urfa sıra gecelerine, okuduğu gazellerle damgasını vurmayı başardı. Hemşehrisi İbrahim Tatlıses’in programına katılan büyük usta okuduğu türkülerle Türkiye’nin vazgeçilmezlerinden oldu. Yavuz Turgul’un yönettiği ve Şener Şen’in başrollerini oynadığı “Eşkıya” filminin müzikleriyle daha fazla tanınan Kazancı Bedih, plakçıların ısrarı üzerine çok sayıda albüm de yaptı. 2003’de “70 yaşından sonra yakaladığım şöhret benim için önemli değil” diyerek sanat hayatına son verdiğini açıkladı. Kazancı Bedih ve eşi, 19 Ocak 2004’te Şanlıurfa’daki evlerinde uyurken sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek hayatını kaybetti. MÜSLÜM BABA VE TATLISES ‘İmparator’ lakaplı İbrahim Tatlıses, ile şarkılarını dinlerken kendilerinden geçen binlerce kişinin fanatiği olduğu ‘Baba’ lakaplı Müslüm Gürses Şanlıurfa denince akla gelen ilk iki isim kuşkusuz. Bunların yanı sıra, Nuri Sesigüzel, Mahmut Tuncer, Mahmet Acet (Sefai), İsmail Badıllı, Abdurrahman İnal, Ahmet Kanneci, Abuzer Akbıyık, İsmail Badıllı Şanlıurfa ile özdeşleşen ve kente UNESCO Müzik Kenti unvanını kazandıran güçlü seslerden bazıları. Şanlıurfalılar’ın seslerinin güzelliğinin ise, bolca tükettikleri ‘İsottan’ geldiğini söyleyenlerin sayısı ise hiç de azımsanacak gibi değil.