4N1K İlk Aşk dizisinin senaryosu size ulaştığında ne düşündünüz? Diziye nasıl dahil oldunuz? Senaryoyu ilk okuduğumda en hoşuma giden kendine ait bir dili olmasıydı. Hemen sizi içine alan bir dünyası var. Gençlerin hikayeleri ,ilişkileri çok güzel ve keyifli işlenmiş. Herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor. Bana Ela karakterini teklif ettiler, ben okuduğumda Ela’yı çok sevdim ve hemen kafamda onun geçmişini yaratmaya başladım. Okur okumaz bu işin içinde yer almak istediğime karar verdim. İyi ki de bu kararı vermişim. 4N1K İlk Aşk dizisinde, kitap ve sinema filmlerinden ziyade ebeveynlerin de hayatları ele alınıyor. Dizinin sadece gençlere hitap etmediğini söyleyebilir miyiz? Kesinlikle söyleyebiliriz. Gençlerle hep bağlantılı olarak yetişkinler de çok güzel yazılıyor. Onların hem kendine ait hikayeleri devam ederken bir yandan da gençlerle ayrı hikayeleri oluyor ve bu da bence senaryoyu zenginleştiriyor ve hem gençlere hem de yetişkinlere hitap etmesini sağlıyor. Yetişkinler hem kendi gençliklerini anımsıyor hem de şimdiki yaşantılarından bir şeyler bulabiliyorlar. Dizide Ela öğretmeni rolünü canlandırıyorsunuz. Bize kısaca karakterinizden bahseder misiniz? Ela hem Arslanel Koleji’nin rehber hocası hem de aynı zaman da Ali’nin annesi , ama Ali’nin bundan haberi yok. Yıllar önce Ali daha bebekken babası Ela’dan kaçırmış. Ela öğrencilerin çok güvendiği hep sırtını yaslayabileceği bir öğretmen. Her zaman çocukların yanında. Tekin’e çok aşık olarak evlenmiş ve Tekin oğlunu da alarak gittiğinde yıkılmış, ama sonra hemen kendini toparlamış ve bir yol çizmiş kendine, hiç vazgeçmemiş. Hep oğluna yakın olabilmek için uğraşmış. Aslında çok güçlü ama aynı zaman da duygusal bir karakter Ela. zeynep-ozderMÜZİK HAYATIMDAN ÇIKAMAZ Aslında yüksek lisansınızı ve doktoranızı müzik üzerine yaptınız. Şu anda müziğe devam ediyor musunuz ve oyunculuğu müziğe tercih etmenizdeki sebep nedir? Müzik hiçbir zaman hayatımdan çıkmadı, çıkamaz da. Evimde zaten her zaman çello ve piyano çalışıyorum, ayrıca küçük öğrencilerim var, onlarla çalışmaktan büyük keyif alıyorum. Doktoram doğum yaptığım için yarım kaldı, ders dönemim bitti ama tezimi teslim etmedim henüz, ama bir ara onu da bitirmeyi planlıyorum. Geçtiğimiz sene Pedagojik Formasyon almaya karar verdim, eğitimci yanımı güçlendirmek için. Yoğun olan ilk dönemini bitirdim, bir dönemim daha kaldı. Aynı zaman da oyunculuk da 2009’dan beri, yani ilk oyunculuğa başladığım yıldan beri hep hayatımda, diziler olsun, Sinema filmleri olsun, oyunculuk eğitimi olsun. Her alanda kendimi geliştirmeyi ve ilerlemeyi çok seviyorum. Ben oyunculuğu ilk denediğim zaman eğer mutlu olmazsam bu işi yapmayacağım diye kendime bir söz vermiştim, ama o kadar sevdim ki. Müzik okumuş olmam da oyunculuk alanında çok işime yaradı, çünkü birbirleriyle çok benzer ve ortak yanları var, bu sayede yeri geldiğinde faydalanabiliyorum her hangi birinden. Sanatı yüceltmek, çoğaltmak için neler yapılmalı? Sanata ve sanatçıya saygıyla başlayabiliriz bence işe. Tüketen bir toplum olmak yerine her alanda üreten bir toplum olmalıyız. Sanatı anlamaya çalışmalıyız, daha uzak yerlere ulaşmasını sağlamalıyız. Hiç unutamadığım bir anımdan bahsetmek istiyorum. Gazi Üniversitesi’nde Yüksek Lisans yaparken Akademik Oda Orkestrası ile Batman’a konser vermeye gitmiştik. Seyircilerimizin çoğunluğu çocuklardan oluşuyordu. Bizi o kadar hevesle ve dikkatli izlediler ki, konser bitiminde gelip "abla bu çaldığın nedir, biz çok sevdik, bize anlatır mısın" dediler. O an o kadar hoşuma gitmişti ki bu ilgileri, ama bir yandan da o yaşlarına kadar bu enstrümanları görmemiş ve duymamış olmalarına da hem üzülmüş hem de içerlemiştim. Anlattım, çaldım, o kadar mutlu oldular ki, ben daha da çok mutlu oldum. Kimse sanatsız kalmamalı. Bunlar belki ufak dokunuşlar ama bence ilerideki etkisi büyük olabilecek dokunuşlar aynı zamanda. zeynep-ozder2İYİYİ, GÜZELİ, SAYGIYI SANAT YOLUYLA GÖSTEREBİLİRİZ Ülkemizde her geçen gün şiddet kültürü artıyor. Mücadelede sanat ve sanatçının sizce yapması gerekenler nelerdir? Evet ne yazık ki durum böyle. Halbuki insanlığın daha iyiye ve güzele gitmesi gerekirken daha kötüye gidiyor, ne kadar üzücü ve şaşırtıcı değil mi? Gerçi bunun altında yatan bir sürü sebep var tabii ki. Ama sanatçı gözünden bakmak gerekirse insanlara iyiyi, güzeli, empatiyi, kendinden farklı olana saygı duymayı, sevginin her şeyi çözebileceğini, ötekileştirmemeyi sanat yoluyla gösterebiliriz diye düşünüyorum. Bu konularda hepimiz öfkeleniyoruz haklı olarak ama öfke ve şiddet hiç bir zaman bizi çözüme götürmüyor. Eğitim çok önemli, ayrıca bir çok şey aile’de başlıyor, bu yüzden çok insana ulaşabilmek çok önemli. Sanat ne kadar yayılırsa o kadar çok insana ulaşılabilir diye düşünüyorum. İzlediği bir tiyatro oyunu, bir opera ya da bale, gezdiği bir sergi herhangi bir şey bir yerlerde bir şeyleri değiştirebilirse bir çok şey değişir. [old_news_related_template title="Gençlerin dostluk ve dayanışma hikayesi: 4N1K" desc="Gözde Mutluer, Atakan Hoşgören, Burak Yörük, Sina Özer, Cihan Şimşek, Cemrehan Karakaş ve Eslem Akar’ın başrollerinde yer aldığı, Murat Onbul’un yönetmenliğini üstlendiği ve Ferhat Ergün’ün senaryosunu yazdığı, Fabrika Yapım’ın yeni dizisi '4N1K İlk Aşk' Fox TV'de izleyicilerle buluştu. Her zorluğu birbirlerine tutunarak aşan bir grup gencin hikayesinin ele alındığı dizinin oyuncuları, hem yapımı hem de kendilerini anlattılar." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/07/iecrop/4n1k_7-kisi_16_9_1530967446.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultur-sanat-haberleri/5-gencin-dostluk-ve-dayanisma-hikayesi-4n1k/"]