Yüksel ŞENGÜL

Bu diziye girmeden önce, Ankara’da yaşadığım dönemlerde poligonlara atış yapmaya giderdim. Silahlar benim özel ilgi alanıma girer” dedi...


Tam beş sezondan bu yana Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin Savcı Leyla’sı olarak izlediğimiz Çiğdem Batur’la Cihangir’de Simirna’da buluştuk. Önce diziyi ve oyunculuğunu, ardından da keskin nişancılığıyla formda kalışının sırlarını konuştuk.

- Önce Kurtlar Vadisi diyelim. Beş sezondur dizidesin ve Vadi’deki durumu en iyi sen bilirsin, sen anlatırsın.
155 bölümdür Kurtlar Vadisi’nde savcı olan Leyla Türkmen karakteriyle ekrandayım. Sanırım bu da bir rekordur. Ayrıca her oyuncuya da kolay kolay nasip olmaz bu. Çok şanslıyım. Keyifli bir ekiple birlikteyim, aile gibiyiz. Onlarla olmaktan çok mutluyum.
- Hiç sorun olmuyor mu aranızda? Sürtüşme, atışma...
Ekipten birinin sorunu olursa, o sorun bir anda herkesin sorunu oluyor. Bu o kadar önemli bir şey ki, toplum olarak da buna ihtiyacımız var.
- Dizi sektörü güvensiz bulunuyor. Sen bu durumu nasıl görüyorsun?
Ne yazık ki dizi sektörü çok kaygan bir zemin... Kimse ne olacağını bilemiyor. Bir anda diziler yayından kalkıyor, bir anda büyük umutlarla yenileri giriyor devreye ve bir bakıyorsunuz ki onlar da sessiz sedasız veda etmişler ekrana. Yorgunluk bir yana, dizi sektöründeki oyuncular bu yüzden ciddi travmalar yaşıyor. Ben sektörün şanslı oyuncusuyum.


- Kurtlar Vadisi’ne nasıl girdin?
2010 yılıydı ve Papatyam dizisinden ayrılmıştım. Daha önce dizide oynarken Kurtlar Vadisi Gladyo filmi için Pana Film’le görüşme yapmıştık. O dönem olmadı, benim yerime başkası oynadı. Sonrasında sanırım akıllarında kalmış olmalıyım ki, bir arkadaşıma “Dizi için Savcı Leyla karakterinde kimi tavsiye edersin?” diye soruyorlar. O da benim adımı veriyor. Onlar benim Papatya dizisinde oynadığımı sanıyorlar, arkadaşım “Dört ay önce diziden ayrıldı” deyince, hemen beni aradılar. Yıldırım hızıyla Kurtlar Vadisi’ne başladım. Bu da bir rekordur (gülüyor).
- Merak ettik söylediğin bu rekoru...
Akşam saat 16.00 gibi toplantıya girdik, 19.00 gibi toplantıdan çıktım ve ertesi gün saat 12.00’de setteydim. Işık hızıyla girdim Vadi’ye. Herkes “Hoş geldin aramıza” deyip bağrına bastı beni. Bu çok önemliydi. Her sette olmaz bu. Genelde oyuncular birbirlerinin ayağını kaydırmaya çalışırlar.
- Leyla çok sevildi.
Savcı Leyla önceleri Polat’ın işlerine fazla karışıyor diye sevilmedi. “Polat’ın işine çok karışma” diye arkamdan bağıranlar oldu. Sonunda kabul ettiler. ‘Vadi kadınları’ pek sevilmez, çünkü erkekler güçlü kadını sevmez. Ben bunu yıktım.


polat’la aşk çok zordur


- Leyla ve Polat aşkı örnek alınıyor.
Kadın izleyenler, kendilerini benim yerime koyarak Polat’la aşk yaşadıklarını hayal ediyorlar. Oysa şu bilinmeli ki Polat’la aşk yaşamak her babayiğidin harcı değil, çok zordur.
- Leyla Türkmen nasıl bir karakter?
Yeri gelince erkek gibi durması, ayakları üzerinde sağlam şekilde kalması, mesleğindeki otoriter tavrı, eli silah tutuyor olması, iyi bir yürek taşıması, aşkı uğruna yaptıkları çok önemli... Farklı ve özel bir karakter. Savcı Leyla’nın ezilen kadınlara verdiği çok önemli mesajları var.
- Leyla Türkmen karakteri olarak silahı ilk kez mi eline aldın?
Serde Çerkeslik var, savaşçı yapım var. Silahlara karşı öteden beri sempati duydum. Bu diziye girmeden önce, Ankara’da yaşadığım dönemlerde poligonlara atış yapmaya giderdim. Silahlar benim özel ilgi alanıma girer.
- Nereden geliyor bu silah merakı?
Doğuştan. Ayrıca yıllarca Savaşta Barışta Türk Ordusu adlı bir televizyon programı yaptım. Gittiğim birliklerdeki Atıcılık ve Keskin Nişancılık bölümlerinde atışlar yaptım. 10 üzerinden 8 puan aldım, “Gelirseniz, orduya keskin nişancı olarak sizi yetiştirebiliriz” dediler. Attığımı vururum. Orduya keskin nişancı olabilirdim ama Kurtlar Vadisi kaptı beni (gülüyor). Zaten özgür ruhlu bir insan olduğum için orduda değil, poligonlarda kurşun sıkmaya devam ettim. Silahları seviyorum. Elbette silahlanmaya ve ulu orta havaya kurşun sıkılmasına karşıyım. Ben sportif anlamda seviyorum silahları.

leyla kanseri kesin yenecek


Dizide akciğer kanserine yakalanman seyircide büyük bir düş kırıklığı yarattı.
Savcı Leyla’nın akciğer kanserine yakalanması seyirci için de ani bir şok oldu. Doğru ve erken teşhisle, etkili tedaviyle bitebilecek bir rahatsızlık bu.
Kanser hastalarına nasıl bir mesaj verebilirsin?
Hiçbir zaman umutlarını kaybetmesinler. Kanser tedavisinde sadece ilaç yetmez, inanç da çok önemli. Neye inanıyorlarsa, dört elle sarılmaları gerekir.
Galiba senaristler seni dizide iyileştirecekler.
Leyla’nın hırsı, Polat’a ve Elif’e olan aşkıyla bu hastalığı yeneceğine inanıyorum. Leyla kolay pes etmez. Senaristlerin neler yazacağını inanın bilmiyorum. Bence Leyla’yı izleyelim ve görelim.


işin sırrı alkali su


- Formunu Hollywood yıldızlarının yöntemiyle koruyup PH değeri yüksek alkali su içiyorsun. Bunun faydası nedir?
Eczaneden aldığım Alkali suyu her zaman yanımda taşıyorum. İçtiğimiz suyun içinde 84 vitamin ve mineral olması gerekir. Oysa son zamanlarda işlemlerden geçen suların içinde ne yazık ki 16 vitamin ve mineral kalabiliyor. Alkali su dediğimiz sıvı, sudaki 84 vitamin ve minerali tamamlıyor. Bir günde kullandığım üç dört litrelik suya dört beş damla damlatarak tüketiyorum. Alkali su, kişinin fazla kilolarından kurtulmasını da sağlıyor, sigarayı bırakmalarına da yardımcı oluyor.
- Ayrıca formu için ladder training yapıyorsun.
Ladder training dediğimiz çeviklik ve hız merdivenini kullanıyorum. Özellikle futbolcuların antrenmanlarda kullandıkları bir teknik bu. Bacak, kalça ve karın kasları için çok önemli.

 

- Kalbin ne durumda?
Şu aralar kalbim rahat, kafam rahat. Kalbim özgür (gülüyor). Mayıs ayında Kalp Vakfı ve DMC’yle ilgili sürpriz bir sosyal sorumluluk projesinin içinde olacağım. Bunu da şimdiden duyurmuş oldum.

Metin KÖKLÜÇINARİtajai / BREZİLYA