Kendi alanında lider olanların başarısızlıklarını ‘Bazen Olmaz’ isimli kitabında toplayan Gürses “Başarmış görünenler bugünlere hep başararak gelmediler bunu göstermek istedim” dedi Her şart altında gülen yüzü, hikayeler, sırlar, iyileştiren düşünceler konusunda verdiği tepkiler, Türkiye’nin ileri gelenleri ile yaptığı hayata dair “gerçek” röportajlarla tanıyorsunuz Özlem Gürses’i... Derdi sadece gerçekler olunca tanımasanız bile anlıyorsunuz Gürses’in ilham veren, müthiş bir gazeteci olduğunu. Haber alma özgürlüğü için savaşan Gürses’le bu kez yeni kitabı “Bazen Olmaz” la ilgili konuştuk. Kitapta, Gürses’in kaleminden kendi alanlarının liderleri Cem Boyner, Ali Sabancı, Arda Turan, Cem Yılmaz, Muhtar Kent, Hanzade Doğan Boyner gibi isimlerle yapılan gerçek hayat sohbetleri yer alıyor. Röportajlarından tek farkı nice zorluklarla yapılan işleri değil, yapılamayanları anlatması. “Neden okumalı?” sorusunun en güzel cevabı yine Özlem’in sözlerinde saklı: Herkesin güçlü olmakla hep kazanmakla övündüğü bir dünya oldu burası. İşte böyle bir dünyada “başarısızlıktan” söz etmek istedik. İçimizdeki yetersizlik duygusundan, hata yapma korkusundan, çok isteyip de becerememekten ve kendimizle yüzleşmenin nasıl zor olduğundan...
Mustafa Denizli ile birlikte... Mustafa Denizli ile birlikte...
‘EN ÇOK DENİZLİ ETKİLEDİ’ - Hepimiz pek çok hayal kırıklığı, sert karşılaşmalar yaşıyoruz. Bu kitap bu gerçekler için mi kaleme alındı? Aynen öyle! Birkaç nedenle hazırladık bu kitabı. Birincisi bu başarmış görünenler hep başararak gelmediler bunu anlatabilmek için. İkincisi de ‘kazanmak, başarmak’ bu kavramların üzerinde düşünmeliyiz, zira dünya hep kazanan ama sonuçta başkalarına kaybettirenlerle doldu! Bir de umudu ve özgüveni çoğaltmak, “Korkma, farklı düşün, farklı yap, denemeye değer” demek istedik... - Sizi en çok etkileyen hangisi oldu? Neden? Hepsinden etkilendim bir boyutuyla. Ali Sabancı’nın bir imparatorluğu geride bırakışını, Cem Boyner’in idealizminin nasıl bir travmaya yol açtığını, Muhtar Kent’in nasıl tutkuyla ve gerçekten gece gündüz çalıştığını dinlemek çok öğreticiydi. Cem Yılmaz her şeyi olduğu gibi, başarı kavramını da tartışmaya açtı, çok özgürleştirici bir yaklaşımdı. Abdülkadir Konukoğlu’nun “Anadolu sadeliği ve tevekkülü” iyi geldi bana. Zeynep Bodur inanılmaz kalpten konuştu, kendisi olma mücadelesi çok sarsıcıydı. Hanzade Doğan Boyner’de tüm sahip olduklarının ötesinde “doğruyu yapmayı” dert edinmiş bir kadın tanıdım. Hüsnü Özyeğin’i dinlerken de “iş yapma kültürleri” üzerinde düşündüm. Arda Turan’la çok sert ve acımasız bir endüstrinin gerçeklerini öğrendim. Ama galiba beni en çok Mustafa Denizli etkiledi. Belki de yaşamımda “kişisel sadeleşme” evresine girdiğimden, onun egosunu geride bırakma sürecinden gerçekten çok etkilendim.
Cem Yılmaz ile birlikte... Cem Yılmaz ile birlikte...
‘YOLA ÇIKMAZSAN, HİÇ OLMAZ' - Başarıya ket vurmak insanların doğasında var. Bu yerli, yabancı tanımıyor. Formasyondan yoksun insanlar eğitimi bile tek bir sözle durdurabiliyor. Cem Yılmaz bunları anlatmaya nasıl ikna oldu? İnan bilmiyorum! En hızlı o kabul etti desem. İlk röportajı onunla yaptım, kitabın uğurudur kendisi! Sanırım herkes sürekli “Şöyle başardık, böyle kazandık, en büyük biziz” goygoyundan fena halde sıkılmış. - Herkes başarı konuşmayı sever. Ama başarısızlık konuşmak cesaret ister. Nasıl ikna oldular, hangi gerçekler onları cesaretli olmaya itti? Sürekli “Bak şimdi sana anlatayım, ben nasıl yaptım..” diyen biri ne kadar sıkıcı, ne kadar itici düşünsene! Üstelik, gerçek de değil. Ali Sabancı diyor ki; “Biri derse ki bunlar hep vizyonum, vallahi billahi yalan!” Şahane bir laf. - Kitap sizce nasıl ilham verir okuyucularına? Hangi farkındalıkla okumaları gerekir? Şöyle hissetseler okuyucular “Yahu adama bak, nerelerden gelmiş ve üstelik nasıl da açık anlatıyor..” deseler. Ve kendilerini gerçekleştirmek yolunda bir cesaret bulsalar, acayip mutlu olurum doğrusu. Bazen olmaz, evet. Ama sen yola çıkmazsan, hiç olmaz!
Ali Sabancı ile birlikte... Ali Sabancı ile birlikte...
Ali Sabancı: Boston’da okurken kütüphaneden kitap çaldım!.. Özlem Gürses’in kitabında ilginç anekdotlar yer alıyor. İşte onlardan bazıları... CEM YILMAZ: “Müzisyen olmak istedim, telli enstrümanları denedim, vurmalıları da. Bir ara 13-14 yaşında piyano kursuna gittim. Kursta öğretmenim genç, güzel bir kızdı. Bizim de kızlara ilgi duymaya başladığımız yaşlar tabii. İlk derste dedi ki, “Koy bakalım parmaklarını klavyenin üzerine.” Heyecanla ellerimi piyanonun üzerine koydum. “Ayy sen tırnaklarını mı yiyorsun” dedi. “Evet” dedim çaresizce...İlk ve son konuşmamız oldu bu zaten, bir daha gitmedim. Bu olaydan tam 20 sene sonra Phil Collins’i gördüm, “Another Day in Paradise” parçasını çalıyordu. Kamera iyice yaklaştı, bir baktım meğerse Phil Collins’te tırnaklarını yiyormuş. Şimdi beni niye böyle ortada bıraktınız yani! ALİ SABANCI: 18 yaşında Boston’da okurken kütüphaneden kitap çaldım. Kayıt ettirmeden bir kitabı attım çantaya. Saçmalığa bak, manyak mısın nesin? Kapıdan çıkarken öttü. Ulan, Allah belamı vermesin! Nasıl kötü bir duygu anlatamam. Bugün bile bir alışveriş yapayım, torbalar bendeyse, tam öyle çıkacakken hâlâ soğuk terler dökerim.”
Cem Boyner ile birlikte... Cem Boyner ile birlikte...
CEM BOYNER: “Yeni Demokrasi Hareketi başarılı olmayınca perişan oldum açıkçası. Siyaseti gerçekten inanarak yapıyorsan, kendin için yapmıyorsun aslında, bir dava için yapıyorsun. İşte onu yapamayacak olmanın acısı büyüktü. Rahmetli İsmet İnönü zamanında babama siyaset teklif etmiş. O da bu teklifi babasına taşıyınca büyükbabam “Siyaset yapmak için kavak gibi olmak lazım, sen kazık gibisin. Kavak rüzgara karşı eğilir, ayakta durur ama kazık kırılır” demiş. Aynı soruyu ben babama sorduğumda, “Yanlış yapıyorsun çünkü bildiğin yerden taviz vermeyeceksin” demişti...”
Abdülkadir Konukoğlu ile birlikte... Abdülkadir Konukoğlu ile birlikte...
ABDÜLKADİR KONUKOĞLU: “Babamın bir lafı var ‘Oğlum bin sefer konuş, bir sefer muhakkak iş yaparsın. Her geleni benim işim var diye hemen başından savma.’ Ticarette de öyledir. Gidersin mal satmaya, bir gün satamazsın, iki gün satamazsın, üçüncü gün karşıdaki adam der ki, “Ya bu adam gidip geliyor, hele bir sefer alalım şundan.”
Zeynep Bodur’la birlikte... Zeynep Bodur’la birlikte...
 
Muhtar Kent’le birlikte... Muhtar Kent’le birlikte...
 
Hüsnü Özyeğin’le birlikte... Hüsnü Özyeğin’le birlikte...
 
Hanzade Doğan’la birlikte... Hanzade Doğan’la birlikte...
 
Arda Turan ile birlikte... Arda Turan ile birlikte...