Yeni single çalışması ‘Çözelim Düğümü’ ile sevenleriyle buluşan sevilen sanatçı Soner Arıca, kendisini hâlâ karantinada hissettiğini söyledi. Zorlu günlerde insanlara kendini iyi hissettirecek hareketli ve eğlenceli bir şarkı yaptığını belirten Arıca, 90’lı yıllardan bugüne müzikteki değişimi de yorumladı. Hande Zeyrek sordu, Sarıca tüm samiyetiyle yanıtladı: - Söz ve müzik size ait olan ‘Çözelim Düğümü’ single çalışmanızı karantina günlerinde mi hazırladınız? Aslında hazırlamakta olduğum bir albüm var, o repertuarın şarkılarından biri; karantina günlerinde çok eğlenceli şarkılar yazamadım. - Hareketli bir yaz şarkısı tam da geçirdiğimiz sıkıntılı günlerde ihtiyacımız olan neşeyi mi vermek istediniz? Açıkçası yeni bir şarkı paylaşma konusunda tereddütlerim de vardı, ama hepimiz garip bir süreçten geçiyoruz; şarkı, şiir, kitap, film… Kısmen iyi hissetmemize neden olabilirler diye düşünüyorum o yüzden hüzünlü değil de daha eğlenceli içerikte bir şarkı paylaşmak istedim. - Karantina günleriniz nasıl geçti? Bu süreç sanatçılar açısından da oldukça sıkıntılı geçti. Siz nasıl etkilendiniz? Aslında hâlâ karantinada hissediyorum kendimi.. Kim olduğumu ve ne yaptığımı çok sorguladım, okuma yaptım, şunu fark ettim ki son yıllarda çok kişisel gelişim içerikli kitaplara maruz kalmışız, yeniden edebiyatla bir ilişki kurdum, online olarak Ferhat Uludere ile yazı atölyesi ve Barış Saydam ile film analizleri derslerine katıldım, normalleşme dediğimiz şey tam anlamında gerçekleştiği zamanlar için şarkılar yazdım. - Soner Arıca yıllardır genç ve sağlıklı görüntüsüyle çok konuşulur. Kendinize nasıl bakıyorsunuz? Saplantılı hiçbir şey yapmıyorum, içsel enerjinin bu konuda en önemli eleman olduğunu düşünüyorum. Sahne disiplini temelinde doğal olarak kondisyon için spor hayatımda hep oldu; ama bu konuda da abartmıyorum. Beslenme, uyku düzeni gibi konularda da belli bir dengem hep olmuştur; ama en inandığım şey iyi enerjili biri olmak, çünkü ne yazık ki her şey bizim kontrolümüzde olamıyor. - Bir paylaşımınızda ‘Müzikle baktığım için hayata ne öteki ne beriki görmüyorum’ demiştiniz. Çok kızıp kendinizi tuttuğunuz olmuyor mu? Hayata müzikle bakıyorum ve müziğin hepimizi büyüleyici bir şekilde etkilediğini fark edince fotoğrafın tamamıyla, aslında hayatla ilgileniyorum. Varoluşla alakalı bir şey kastettiğim, bir anlam arayışı, o zaman istisnalar filan görüş açımı zorlayamıyor. Derdim müzik ve dolayısıyla sesin ya da titreşimin ve ışığın duygu durumlarımızla etkisi üzerine düşünürken elbette içine nefret katılmış her şeyden uzak kalmaya çalışıyorum. Tabi ki zor; çünkü oradan geçmiyor dediğim yola birileri ya da bazı olaylar illa ki giriyor. Duyarlıysan kaçış yok üzülüyorsun, bazen bu da ne saçmalıyor şimdi diyerek bahçeye dalmak istiyorum; ama öyle alakasız şeylerle devam ediyor ki söylemler tamamen zaman kaybı diye düşünüyorum, ama yakında yazmaya başlıyorum bir platformda, meydanı da tamamen boş bırakmamak lazım. - 90’lardan bugüne müzik sektöründeki değişimi, dijitalleşmeyi nasıl yorumluyorsunuz? Hayatın kendisi gibi hem her şeyin organiğinin peşindeyiz; ama suni şeyler üretmeye, tüketmeye devam da ediyoruz. En temiz denize girmek istiyoruz; ama maskeleri denize atıyoruz. Dijital platformlar müziğin en iyisini, özgün ve bağımsızını üretmek için şahane bir ortam; ama ne yazık ki bu ortamda erişilebilen hız odaklanmayı zorluyor, dolayısıyla kalite kavramı odağımızdan uzaklaşıyor. Ne kadar çabuk tüketiliyorsa, o kadar iyi gibi bir dayatması olmaya başladı sistemin. Hatta tüketim lafı bile yavaş yutulmalı noktasına gidiyor, tabi ki bu biçim müziğin ruhuna hiç uygun değil. Hatta hayatı yaşıyor gibi yapmadan yaşamanın ruhuna da, neyse ki henüz hala o şahane arayışta olan sanatçılar var her alanda ve olmaya devam edecekler az ya da çok. 90’lı yıllarda fırtına gibi esen Soner Arıca, sessizliğini ‘Çözelim Düğümü’ isimli single ile bozdu.