Oscar Ödülleri’nin ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisinde Türkiye’yi temsil etmek üzere seçilen ‘Ayla’ filminin güzel oyuncusu Sinem Öztürk Uslu ekran macerasına 17 yaşında başladı. Aradan geçen onca yılda kendi deyişiyle hayatın ona getirdiklerinden hiç pişmanlık duymadı. Pek çok başarılı projede yer aldı. Bir buçuk yıl önce ünlü reklamcı ve yapımcı Mustafa Uslu’yla dünya evine girdi. Sinem, uzun bir aranın ardından ‘Ayla’ filmiyle geri döndü. Bu vesileyle güzel oyuncuyla evinde buluştuk... Bugünlerde eğitimini aldığı konuda çalışarak geçiren, senaryo yazan Sinem Öztürk Uslu filminde Serenay Sarıkaya’yı oynatmak istediğini Sözcü’ye anlattı. Tebrik ederim Türkiye’nin Oscar adayı ‘Ayla’ oldu. Nasıl hissediyorsun? Ayla ‘Sevgi Savaşı Yener’ çağrısı ile temsil ediyor ülkemizi.. Tüm dünyaya İnsanlığın tükenmediğine dair umut aşılayacak..Sevgi ortak bir dil,filmimiz izleyen herkesin kalbinde yer ediyor..Oscar’da yolumuzun çok açık olduğuna yürekten inanıyorum.. 7 ‘Ayla’ filmi son derece özel bir film. Bu projeyle ilgili peki neler söylemek istersiniz? Benim Ayla ile ilk tanışmam senaryodan önce belgeselle oldu. Bu merhamet sevgi hikayesi benim hayatı sorgulamama sebep oldu. Özellikle Ayla ve Süleyman amca gibi birbirini bu kadar sebepsiz sevmiş. Dini, ırkı, dili her şeyleri farklı. Hele savaş gibi bir ortamda sevgiyi yeşertmiş birbirlerine verdiği sözü 60 yıl boyunca tutmuş ama insan otomatikman kendi verip tutamadığı sözleri düşünüyor. Ve o yüzden vicdanı bir hükümlülük oluyor sende. Özellikle bu işe giren bir çok insan gönülle girdi. Rolünün büyüklüğüne küçüklüğüne bakmadan Süleyman Amca’nın zamanında yaptığı o iyilik için. Bence Ayla Türkiye’yi dünya ile barıştıracak bir film. Çünkü sevgiyi vicdanı anlatıyor. Filmle ilgili çok karalama kampanyası yapıldı bu konu da neler söyleyeceksiniz? Yapılan işin başarılı olduğu gün yüzüne çıkınca, sıfat ve maddiyat peşinde koşan insanlar çıkar ya ortaya.. Ya da ‘daha iyisine’ katlanamayanlar... Bunları fazlasıyla örneklendirebiliriz hepsi hayatın içinden… Çok normal… Bence konuşup negatif enerjilerle onları güçlendirmeyelim, beslemeyelim… Allah karşımıza hep iyi insanlar çıkarsın… 2 BENCE OSCAR'DA BÜYÜK BİR ŞANSIMIZ VAR  Gerçek bir hikayeyi anlatması Oscar yolculuğunda daha öne çıkmasını sağlar mı? Kesinlikle sağlar. Çünkü biz Oscar jürileriyle sinemacılarla konuştuk diyorlar ki ‘Gerçek bir hikaye olması çok önemli Türkiye’nin bu noktadaki şansı çok yüksek’. Çünkü hem gerçek bir hikaye hem de gerçek bir hikayenin gücüne sığınılıp diğer şeyler gözden kaçırılmamış. Tekniğiyle, prodüksiyonuyla, oyuncularıyla, hikayesiyle herkes elinden geleni yaptı ve bu hikayeyi desteklemek dünyaya taşımak için canla başla çalıştı. O yüzdende dünya da bunun farkında izleyen herkes hiç bir oyuncuyla empati kurmadan, tanımadığı oyuncuları izleyerek sadece bu duyguyla hüngür hüngür ağlayıp ayakta alkışladılar. Bu çok güzel bir şey. Bence Oscar’da büyük bir şanssımız var. Ayla insanların içindeki Süleyman’ı hareket geçirecek. Filmdeki rolünüzden biraz bahseder misiniz? Ben filmin finalinde iki kahramanı birleştiren onların vuslatına vesile olan insanı oynuyorum. O yüzden hem Çetin Tekindor’la oynamak benim için çok güzel bir deneyimdi hem de Ayla’nın babasının resimlerini gördüğü anı ben gözyaşlarıyla izlemiştim belgeselde. Aynı gözleri sahnede oyuncumuz Ayla’mızla da yaptım ve gerçekten gözyaşlarımı tutamadım inanılmazdı. Benim rolüm benim için duygusal anlamda çok özel. Gerçek Ayla ile tanıştınız... Hep bir aradayız. Geçen Amerika’da birlikteydik. 75 yaşında şuan Ayla. Süleyman amca hayatından çıktıktan sonra 60 yıl zor bir hayat geçirmiş. Eşini kanserden kaybetmiş, şuan torununa bakıyor uzun süre bir okulda temizlik görevlisi olarak çalışmış. Zor bir hayat yaşarken Süleyman Amca 60 yıl sonra tekrar hayatına girdi. Ben o 75 yaşındaki kadını çocukları gibi koşarken izledim. Beraber üç boyutlu trenlere bindik. Ve dedim ki Süleyman Amca 60 yıl hiç bir şey yapamamış ama bu yaşta bile yine Ayla’nın yüzünü güldürdü. Yine Türkler sayesinde yine Süleyman Amca sayesinde Ayla’nın yüzü güldü. O kadını öyle izlemek bile bende başka bir filmdi. Hayatına dokunduk 10 günümüz Ayla ile geçti. Ayla ve Süleyman amca ayrıldıktan sonra Ayla neler yaşamış? Ayla, Süleyman Amca’yı hiç unutmamış. Çok insana sormuş ‘Süleyman Baba’ diye. Ama Türkiye’nin yarısı Süleyman demişler. O zaman şartları çok zormuş. Ayla’da kendi çapında aramış ama bulamamış. Yetimhanede kalmış ve yetimhaneden çıkınca evlenmiş. Zaten o kadının yaşadığı zorluklar yüzüne vurmuş. Yüzünde hep bir hüzün var. Gülerken bile o hüznü hissedebiliyorsun. Süleyman Amca’nın askerde yaptığı her şeyi şimdi Ayla ona yapıyor.
Küçük Ayla ile büyük Ayla Minik Ayla ile gerçek Ayla buluştu
KARŞILIKSIZ SEVGİYİ GÖRÜNCE HAYATI SORGULUYORSUN  Komedi filmlerinin tekelinde ilerleyen bir sinema sektöründe böylesi bir projeye soyunmak gerçekten cesaret işi... Kesinlikle cesaret işi. Zaten bu proje eşimden önce de bir kaç yer dolaşmış kimse cesaret edip girmemiş. Çünkü insanlar bakıyor savaş sahnesi var, belli bir bütçe harcaman gerekiyor ona göre ekip kurmam gerek. Onun yerine daha kolay daha bütçesiz işler yakalayıp daha kolay para kazanmanın derdiyle bir çok insan girmedi. Bence biraz risk alıp bunları yapmak lazım. Tabii ki komedi yapmakta çok güzel. Her çeşit proje yapmamız lazım ama böylesine büyük projelerden de kaçmamamız lazım. Ayla filminden sonra gerçek hikayeleri konu alan yapımlarda bir artış yaşanır mı? Bence olacak çünkü bizim sektörde hep öyle oluyor. Bir dizi çıkıyor o tutuğu zaman onun benzerleri çıkıyor. İnşallah bu özelliği başkalarına da taşırız. Rekabet arttıkça kalite yükselir. Bence biraz birbirimizi alkışlamayı öğrenmemiz lazım. Yukarı çıkanı ayağından geri çekmek yerine takdir etmeyi bilmemiz lazım. EŞİMLE ÇOK GURUR DUYUYORUM  Ayla filminin eşinizin Mustafa Uslu imzasını taşıması size neler hissettiriyor? Ben eşimle çok gurur duyuyorum. Zaten biraz da böyle hayran olmak önemlidir ya hayatını geçirdiğin insana onun fikirlerine, görüşlerine saygı duymak. Ben hayatına girmeden iki, üç sene önce başlamış bu projeye. Ve bir oyuncu olarak ilk defa bir filmin yapım sürecini bu kadar içinden gördüm. Ama gördüm ki gerçekten gecesini, gündüzü her şeyini Ayla’ya adadı. Bu filmi çekerken bir sürü zorluklar yaşadı. Ama altından kalkıp da Süleyman amcaya bu filmi izletebildi ya ben eşimle sonsuz gurur duyuyorum. Çünkü ona bir söz verdi ‘bu filmi bana sana izleteceğim’ diye. Süleyman amca da eşime söz verdi ‘bu filmi izlemeden ölmeyeceğim’ diye. Baba oğul oldular. Filmin tanıtımını izleyenler yer aldığınız proje hakkında neler söyledi? Nasıl yorumlar aldınız? Ayla’ya inananlar kartopu gibi büyüyemeye başladı. Film bizden çıktı herkese ulaşınca herkes şunu söylüyor ‘savaş olmasın, çocuklar ölmesin’. Bütün dünyanın istediği şey bizim filmimizde var. Zaten bizim mesajımızda o dünyaya. Babalık duygusu yüzünden aile bağları güçlenen insanlar oldu. Ayla’yı halk sahiplendi. Kötü söyleyen birine halk cevap veriyor. EŞİMLE EVLENECEĞİMİ RÜYAMDA GÖRDÜM  Ailenle senin ilişkilerin nasıldı nasıl bir çocukluk geçirdin? Çok esprili sıcak çok fazla katı kuralları olmayan genelde dostane olan bir ailede büyüdüm. Bizim evde çok baskı olmazdı. O yüzden sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Sevginin değerini doğru biliyorum. Çok şükür sevginin çok doğru öğretildiği bir çocuğum. Başımıza ne geliyorsa eğitimden geliyor. İlk eğitimde aile. Dinleyen, anlayan, beni sorgulamayan bir ailede büyümek benim için çok büyük şans. 3 Kaç yıl oldu evleneli? Bir buçuk sene oldu nasıl olduğunu anlamadım. Ben eşimi rüyamda gördüm ama yüzünü görmedim. Yani eşimle tanışacağım tarihi 9 Mart’ı. Onu gördüğümde hissedeceğim duyguyu hissettim rüyamda. Ama yüzünü görmedim. Sadece Aralık ayında dedim ki ‘9 Mart’ta bir şey olacak diye deliler gibi ortalıkta dolaştım’. 9 Mart’ta tanıştım eşimle iş görüşmesinde. Onur Büyüktopçu’nun iş görüşmesi vardı. O vesileyle onun yanında gittim. Aslında bana hiç bakmadı çok az konuştuk. Üç gün sonra kahvaltıya davet etti. Beş gün sonra evlenme teklifi etti. İki hafta içinde ev bulduk yerleştirdik. Sonrasında evlendik. Eşinin en çok hangi özelliğini sevdin? Ben onun duygusallığını sevdim en çok. Duygusallığı yüzünden bazen çok öfkeli oluyor bazen çok hüzünlü oluyor. Çok tutkulu duygulu bir adam. Bir de bana o kadar güzel davranıyor ki kendimi değerli hissediyorum. Ruh olarak onu çok seviyorum. Aklına, zekasına hayran kalıyorum. Beni doğru yönlendiriyor. Birbirimizi tamamladık. Benim eksik yanlarım onda onun eksik yanları bende var. En önemlisi eşimle aramızda ego yok. ÇOCUK İSTİYORUM  Eşine olan aşkını nasıl anlatırsın? Bu zamana kadar hayatımda mutlu sandığım her anımda bir eksiklik varmış. Ben eşimle tanışıp evimize geçtiğimde benim içimdeki sesler kesildi. Ben onun yanında aitlik hissediyorum. Ona ait olduğumu hissediyorum. Eşimle tamamlanıyorum. Evlilik hayatında neleri değiştirdi? Yapacağım işleri daha kolay yapar oldum. Bizim sektörde özellikle düzensiz ya yaşamımız. O yüzden işi düşünmekten kendine ait zenginliğini fark edemiyorsun. Hiç bir şey yapamıyorsun mutsuz bir insan oluyorsun. Türkiye para kazanan mutsuz insanlara dolu. Ama evin düzenli olunca kendime dönüyorum. Resim yapıyorum, Senaryo yazıyorum, hayvanlarla ilgileniyorum, çocuk istiyorum... Evlenince kendimi buldum aslında. Çocuk yapmak istediğini söyledin peki hayalinde kaç çocuk yapmak var? Bilmiyorum ama ben hep bir tane olacak gibi hissediyorum. Eşimin önce ki evliliğinden üç tane kızı var. Ben oğlum olsun istiyorum. Çalış çalış nereye kadar öleceğiz ya. HER İKİMİZDE DE KISKANÇLIK VAR  Kıskançlık var mı? Her ikimizde de kıskançlık var. Biz birbirimiz olmadan bir şey yapmayız. Her yere beraber gideriz. Her şeyi beraber paylaşıyoruz. Ama alanlarımıza saygı gösteriyoruz. Aynaya baktığında nasıl bir Sinem görüyorsun? Hayatta istedikleri şeyin çoğunu yapmış. Hayatta hiç bir şeyin fazlasını istemedim ben. Hayatla ilgili tecrübeler kazandım çok şükür yaşadığım hiç bir şeyden pişman değilim. Şuan aynaya baktığımda sadece şükrediyorum. Çünkü mutlu bir evliliğim var, ailem yanımda sağlığım yerinde. Hayatımın şükran dönemini yaşıyorum. SETLERDE PSİKOLOJİK OLARAK YORULDUM  Yeni projelerin var mı? Dizi teklifleri oldu ama Ayla yüzünden kabul etmedim. Ocak’tan sonraki dizilerde komedi veya sitcom oynamak istiyorum. Çünkü setlerde 5 gün 6 gün zaman geçirmekte istemiyorum. Psikolojik olarak yoruldum 17 yaşımdan itibaren kamera arkası kamera önü insanların arasındaki çekişme beni yordu. O yüzden biriktirdiklerimi kağıda döküyorum şuan senaryo yazıyorum. AVUKAT SİBEL ÖNDER'İN HAYATINI YAZIYORUM Peki senaryo yazıyorsun filminde kimleri oynatmak istiyorsun? Serenay Sarıkaya... Bayılıyorum Serenay’a... Şimdiki filmim için Serenay’ın (Sarıkaya) hayalini kuruyorum. Hep erkeğe bağımlı kahramanlar yaratıyoruz. Bu filmde benim kahramanım tamamen kadın. Ayakları yere basan, güçlü. Gerçek bir hayat hikayesi zaten Avukat Sibel Önder’in hayatını yazıyorum. Çok güzel bir hikaye oluyor. Sosyal sorumluluğu çok yüksek bir hikaye. Zaten bundan sonra öyle şeyler yazmak istiyorum biraz daha kadınları ön plana çıkaran, kadınların derdini anlatan kadın kahramanların olacağı hikayeler. 8 SAĞLAM DOSTLUKLAR YAKALAYAMIYORUZ BU SEKTÖRDE  17 yaşından itibaren bu sektörün içerisindesin peki bu sektörden neler öğrendin? Aslında her sektörü sektör yapan insanlar ama bizim sektörün şöyle bir handikapı var. Bizim sektörde popüler olmak para kazanmak diğer sektörlerden daha hızlı ve daha çabuk oluyor. Böyle olduğu zaman insanlar çabuk kibirleniyor, hayattaki öncelikleri değişiyor. İnsanlar başarılı olanın ayağından çekip geri çekmeyi ya da ona tutunup onunla beraber yükselmeyi seçtikleri için kendilerinden çok etraflarına baktıkları için bence biz bir türlü gerçekten sağlam dostluklar yakalayamıyoruz bu sektörde. Ben insanların o değişimini görünce soğuyorum. Bir insana saygım bitince sevgimde otomatikman bitiyor. Bu sektörde ben çok fazla dostlukların köreldiği ortamlar gördüm. Ben bu sektörde denge istiyorum. Olmaması gereken bir sürü insan meydanlarda. Şöhretle kaybettiklerin oldu mu? Şöhret kazanınca bir sürü insan türüyor yanında. O an içindeyken anlamıyorsun bu insanlar niye yanında. Sonra bir bakıyorsun o şöhretin bir adım gitmiyor ya da sen tercih etmiyorsun geri planda kalıyorsun. Bir bakıyorsun yanındaki herkes şöhret kısmında kalmış. Şöhret çok güzel tecrübe kazandırıyor. Büyük başarılar büyük sınavlar getiriyor. VİCDANSIZ İNSANLARLA DERDİM VAR  Hayatta nelerle derdin var? İnsanlarla derdim var. Hayvana şiddet eden, döven kötü kalpli vicdansız insanlarla acayip derdim var. Dışarıda o vicdansız haberleri görünce çok sinirleniyorum. İYİ Kİ KOCAMI TANIMIŞIM En büyük ‘iyi ki’niz? İyi ki kocamı tanımışım... İyi ki Mustafa... 1 En son hangi kitabı okudunuz... Sofia Tolstoy...Ayrıca bana kitap okuma yeteneğini aşıladığı için dedeme çok teşekkür ederim. İyi ki dedem bana ben okumayı öğrendiğimde her gün gazetelerin makalelerini okuturdu. İlhan Selçuk’lar filan Cumhuriyet gazetesinin köşe yazılarını okurdum her gün. Ben öyle okuma alışkanlığı edindim. İyi ki o kitap okuma yeteneğini almışım ki şuanda bazı şeylerin mukayesesini yapabiliyorum. Bundan sonra çocuğum olduğunda ilk yapacağım şey Atatürk sevgisi ve kitap okuma sevgisini öğretmek. Çünkü ancak bu şekilde doğruyu yanlışı ayırt edebilme becerisine sahip olur. Sence ne kadar vicdanlıyız? Aslında biz çok vicdanlıyız ama artık egolarımız vicdanlarımızı torpülemediği sürece çok vicdanlıyız. Yaralandıkça kötüleşmeyelim iyiliğimizi koruyalım. Türk insanı bambaşka bütün dünyayı gez bizim insanımız gibi yok. Ne geliyorsa başımıza vicdandan geliyor. Allah bizi kötü insanlarla karşılaştırmasın. En yakınımızdaki insana müdahale edelim. Bir köpeği bir kediye tekme atanın çocuğu tekmelemekten bir farkı yok böyle vicdansız insanlara karşı önlemimizi alalım. Sessiz kalmayalım, koruyalım kollayalım. Bence vicdan için sevgi için söyleyeceğim sözlerimiz olsun.