21 Mart 1984, Şanlıurfa doğumlu türkücü, reklam ve dizi oyuncusu, Sakarya Üniversitesi Elektrik- Elektronik bölümü mezunu Küçük İbo (İbrahim Küçük) 12 yaşında İbrahim Tatlıses'in konserinde sahneye çıkarak bir daha inmeyip, başarı merdivenlerini üçer beşer tırmanmayı başardı. Geçirdiği corona virüsü sonrasında Muğla'nın Marmaris ilçesi Selimiye Mahallesi'ne birkaç gün misafir olduğu butik otelde SÖZCÜ HaftaSonu'nun konuğu oldu. Sorularımızı içtenlikle cevaplayan İbo, Hülya Avşar’ın kucağına nasıl oturduğunu, TV kanalının bu nedenle kapatıldığını, Selimiye'ye yerleşmeye karar verdiğini, kısa sürede evlenmek istediğini ve daha birçok şey anlattı... SANATÇILIK SERÜVENİ İBRAHİM TATLISES İLE BAŞLADI Daha çocuk denecek yaşta Şanlıurfa'da sıra gecelerine gidip sanatçı abilerini dinleyip onlardan çok şey öğrendiğini belirten Küçük İbo o günlere dönerek, "1996 yılından bu yana müzikle iç içeyim. İbrahim Küçük'üm ama Küçük İbo olarak tanınıyorum. Serüven başlamadan önce değerli yerel sanatçı üstatlarımın katıldığı Urfa'daki meşhur 'Sıra Geceleri' kültüründe yetişerek bu camiada çok yer aldım. Allah rahmet eylesin Kazancı Bedih'in gittiği yerlerde ben de küçük yaşımla bir şeyler kapmak için, türküler söyleyip repertuar yapmak için, öğrenmek için gider ve türküler söylerdim. Buralarda oturup kalkmasını da bilmek gerekir. Sıra Gecesi sanatçıları daha küçük yaşta oralara gidip türkü söylemese bile sanatçıların hal ve hareketlerini takip ederek aynısını uygulamaya çalışırdı. Ben de aynısını yaparken 1995 yılında İbrahim Tatlıses’in Şanlıurfa'ya konsere gelmesiyle sanatçılık serüvenim başladı. Bir İbrahim Tatlıses hayranı olarak konserine gittim. O konserde bir iki şarkı okumaya karar vermiştim. Kendime bir aracı bularak 'Sesim güzel, İbrahim abiye söyle bir iki türkü söylemek istiyorum' dedim" diye konuştu. 11 YAŞINDA YILDIZI PARLADI İbrahim Tatlıses'in aracı yaptığı kişiyi kırmayıp kendisini sahneye davet ettiğini de söyleyen genç sanatçı, "Davetle birlikte soluğu sahnede alıp İbrahim Tatlıses'in iki eserini okudum. Çok büyük alkış ve İbrahim Tatlıses'ten büyük övgü aldım. Sonrasında Urfa'da tanınır hale gelmeye başladım. İstanbul'da Unkapanı Çarşısı'ndaki müzik şirketlerine dinletmek için Urfa'da kendime içinde 15 şarkı olan bir tane demo kaset yaptım. Bir yıl sonra İstanbul'a giderek daha önce bize referansı verilen bir firmaya gittim. Kasetimi dinleyen şirket sahibi bana sahip çıktı. Böylece yavaş yavaş profesyonel anlamda müzik serüvenim de başlamış oldu. İlk olarak ‘Ayrılık Acısı’, ‘Bilemezsin’, ‘Küçük bir kız çocuğu’ parçalarını seslendirdim. Kendimde böyle bir çıkış beklemiyordum. Çünkü ben müziği ticari olarak değil de gerçekten çok severek yapıyordum" dedi. "BABAM ÖĞRETMENDİ ŞARKICI OLMAMI İSTEMEDİ" Ailesel açıdan kendisinin şarkıcı olmasını istemediklerini de söyleyen İbrahim Küçük, "Babam öğretmendi ve şarkıcı olmamı istemiyordu. Öncelikli olarak eğitimimi tamamlamamı istiyordu. Müziğe olan aşkım ve tutkumdan dolayı ailemi dinlemedim. Onlar da beni bir evlat olarak kırmadılar. Yaptığım ilk kaset büyük bir çıkış yaptı. Sonrasında birçok programlara çıktım. Diziler ve reklam filmlerinde oynamaya başladım. Bu dönemlerde zorunlu olarak eğitimime bir yıl ara vermek zorunda kaldım. Öyle bir çıkış yapacağımı beklemediğim için nasılsa eğitimimi de sürdürürüm diyordum. Fakat aniden çıkış dönemim başlayınca Sakarya Üniversitesi Elektrik- Elektronik bölümündeki eğitimimi bir yıl dondurdum ama sonra aileme verdiğim sözü yerine getirip okulumu bitirip diplomamı aldım" ifadelerini kullandı. "SAHNEYE EVLADIMIZ ÇIKMIŞ' DEDİRTMENİN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUM" Bu kadar hızlı çıkış beklemeyen Küçük İbo aniden kendisini konserlerin içinde bulduğunu ve kısa sürede Avrupa'nın birçok ülkesinde konserler vermeye başladığını da sözlerine ekleyerek şunları söyledi: "Artık kamuoyunda tanınır hale geldim ve programlara çağrıldım. Tabii ki Küçük İbo'nun devam etmesi gerekiyordu. Çünkü sanatçı ara verdiğinde, 1-2 yıl şarkı yapmayınca çok çabuk unutulabiliyorsun. Devam ettim ve bir sonraki müziğimde öncekinin üzerine koymayı başardım. Daha iyisini yaptım. Her zaman mesleğimle piyasada kalmayı istedim. Özel yaşantımı hiçbir şekilde işime karıştırmadım. Her zaman mesleğimle müzik dünyasının içinde kalmaya özen gösterdim. Bunu da başardığımı düşünüyorum. Magazinsel bir hayatım olmadı. Bu konuda da çok mutluyum. Çünkü herkesin gönlünde ayrı bir yerim var. Büyüklerin beni izlerken evladı gibi görmeleri çok mutlu ediyor. Yani aa çok güzel okuyor, sesi çok güzel demek yerine evladımız sahneye çıkmış demeleri bana büyük mutluluk ve onur veriyor. Bu da yaşantım ve örnek duruşumdan kaynaklanıyor." "AİLEMLE BİRLİKTE YAŞIYORUM" 37 yaşında olmasına rağmen hâlâ anne ve babasıyla birlikte yaşadığını da söyleyen Küçük İbo, "Tabii ki herkesin kendisine göre özel bir yaşantısı var ama ben ailemden hiçbir zaman ayrı yaşamayı düşünmedim. 37 yaşındayım ve hâlâ onlarla yaşıyorum. Bundan da büyük keyif alıyorum. Ben bir sanatçıyım ve toplumda örnek olmam gerekiyor. Bir yere gittiğim zaman ben sevenlerime ve oradaki insanlara ne verebilirim onu düşünürüm. Mesele sadece şarkı dinletmek değil, iş şarkı söylemekle bitmiyor. Senin yaşantın önemli ve seni sevenler içinde de senin gibi olmayı isteyenler var. Küçükken hayran olup izlediğimiz ve onlar gibi olmak istediğimiz sanatçılar vardı. Bunun gibi olacağım derdik. O zaman temel düşüncede benim iyi ve örnek insan olmam gerektiğini hiç unutmadım" dedi. "KÜÇÜK İBO BÜYÜDÜ, İBRAHİM KÜÇÜK OLMALI" Bu yaşa kadar soy isminin de Küçük olması nedeniyle Küçük İbo olarak tanındığını ve artık İbrahim Küçük adını kullanmaya başladığını da sözlerine ekleyen sanatçı bu konuda sıkıntı çektiğini söyledi. Küçük, "37 yaşındayım ve artık son yaptığım şarkılarda İbrahim Küçük olarak piyasaya çıkarsak da kamuoyunda Küçük İbo olarak tanındığım için bu durumu uzun uzun anlatmak gerekiyor. Herhalde bir 30 sene de İbrahim Küçük olarak albüm yapmam gerekecek" diye konuştu. "HÜLYA AVŞAR ÇOK AKILLI BİR KADIN" Başından geçen ilginç olaylarla ilgili 1998 yılında bir televizyon kanalında Hülya Avşar'ın kucağına oturmasıyla kanalın kapatıldığını söyleyen Küçük İbo,  anı şöyle dile getirdi: "Çok programlara çıktım ve güzel anlar yaşadım. 12 yaşında Hülya Avşar'ın programına davet edildim. Hülya Hanım o kadar beğendi ki beni yanına çağırdı ve yanına gittim. Çocuğu gibi kucağında oturdum. Beni öpüp öpemeyeceğini sordu. Yanağımı uzattığım anda o da bana dönünce yarı yanak yarı dudağımdan öptü. Bu durumu kendisi de söyleyip gülerek dudağımın ruj olduğunu bile açık açık söylemişti. Bu sahneden sonra RTÜK 'ahlaki değerlerimize uygun olmadığı' maddesi içindeki bazı şıkları sıralayıp kanalı bir günlük kapatma kararı vermişti. Adım kanal kapatan sanatçıya çıktı. Çok komikti. Hâlâ sorarlar, Hülya Avşar ile görüşüyor musun? 'Şimdi yine olsa kucağına oturur musun?' diyorlar. Hülya Hanım benim gerçekten taktir ettiğim bir sanatçı. Aklına ve zekasına hayranım. Çok akıllı bir kadın. Bugün tutup da gel kucağıma otur demez zaten, dese bile ben oturmam. O zaman çocuktum. O an çocuğu gibi yaklaştı." "CORONAYI HAFİF ATLATTIM" Sanatçılığının yanı sıra İstanbul'da 3 yıldan bu yana künefe dükkanı olan ve salgın döneminde evlere servis yaparken geçen 1 Temmuz'dan itibaren tekrar açıldığı dönemde çok gelen gideni olduğunu söyleyen Küçük İbo, "Hınca hınç dolmaya başladık. Sanırım o zaman orada birisinden salgını kapmış olabilirim. Ama çok hafif atlattım. Sadece ağız tadım ve koku alma duygum gitti. 10 gün içinde atlattım. Kimseye de bulaştırmadım. Evde annem babam var. Şükür onlara geçmedi. Ben bunu aileme ya da başkasına geçirseydim dayanamazdım. Çünkü bunun vebali çok ağır. Aileme çok düşkünüm. Hiçbir zaman onlardan kopmayı düşünmedim. İstesem tabii ki ayrı bir ev tutabilirdim ama yapmadım. Evlendikten sonra ayrı ev tutacağım. Evimi ayıracağım ama kesinlikle hiçbir zaman bağlantıyı kesmeyeceğim" diye konuştu. "MARMARİS'E YERLEŞMEYİ DÜŞÜNÜYORUM" Salgını atlattıktan sonra bir süreliğine dinlenmek istediğini ve kısa süre önce Selimiye'de butik otel açan eski dostu ressam Fatih Bayraktaroğlu ile eşi Filiz Hanım'ın daveti üzerine Marmaris'e gelen genç sanatçı, "Dostum Fatih abi ve eşi Filiz ablanın Selimiye'deki Filiz’in Konağı adlı 6 odalık bir butik otele yerleştim. Selimiye'nin namını çok duyuyordum ama bu kadar nefis bir yer olduğunu ilk kez gözlerimle gördüm. Salgının da çok yoğun olduğu bir dönemde böyle bir yerde birkaç gün kalmak beni aşırı derecede mutlu etti. Burada vaka da yok. Koşturma, iş telaşı ve daha çok sayıda nedenlerle insanlar sürekli yalnızlaştı. Ekonomi, sağlık her şeyiyle sıkıntı. Şimdi başı ağrıyan hemen işi coronaya bağlıyor. Psikolojimiz çok bozuldu. Burası bana muhteşem geldi. Sağlık kaybedilince bir daha geri gelmiyor. Salgın nedeniyle künefeci dükkanımı kapattım, konserler bitti. Kendimizi düşünmemiz lazım. Buralar çok güzel. Artık burayı sık sık ziyaret edeceğim. Hatta burada yer alıp yerleşmeyi düşünüyorum. Artık Fatih abi ve Filiz ablam ile görüşerek burada bir yatırım yapmayı planlayacağım. Künefe işini burada neden devam ettirmeyeyim?" dedi. "ADAY YOK AMA ARTIK EVLENMEYİ DÜŞÜNÜYORUM" Özel yaşantısıyla gündeme gelmeyen İbrahim Küçük’e 'Ufukta evlilik var mı?' diye soruyoruz. Cevabı, "Aday yok ki nasıl evleneyim" oluyor. Sonrasını ise kendisinden dinliyoruz: "Eşimiz, dostumuz, bizi 15-20 yıldır yakından tanıyan insanlar bu konuyu artık sık sık açmaya başladı. Bazı adaylara referans bile olmaya başladılar. Birileriyle tanıştırmaya çalışıyorlar. Nasip, kısmet. Ama evliliğim artık kuyruğuna geldi yani. Evet, artık en kısa zamanda evleneceğim. Bunun kararını verdim. Bunu hissediyorum hem de çok hızlı olacak çünkü. Birini bulup hemen evleneceğim. Artık ailem de bunu çok istiyor."