Yapımcılığını Necati Şaşmaz'ın yaptığı Nöbet dizisi Türk askerinin maceralarını ele alıyor. Pazar akşamları yeni bölümleriyle seyirci karşısına çıkacak olan Nöbet dizisinin reyting grafiği ise şimdiden merak ediliyor. İşte Nöbet dizisi konusu ve oyuncuları... NÖBET DİZİSİNİN KONUSU Yapımını Pana Film’in yapımcılığını Necati Şaşmaz’ın üstlendiği, yönetmen koltuğuna Gökhan Erkut’un oturduğu Nöbet dizisi geçtiğimiz hafta ilk bölümü ile ekranlara geldi. Her Türk evladı asker doğar. Bazıları hem asker, hem kahraman… Bu milletin, bu ülkenin bekası için gece gündüz çalışırlar. Yeri gelir ölüme bile kafa tutarlar. Biz onlara “Kahraman” deriz. Onlar bize haykırarak cevap verir: Vatan sağ olsun! NÖBET DİZİSİNİN OYUNCULARI BARIŞ KALENDER (YURDAER OKUR) Kırklı yaşların başında, Tokatlı… Askerlik baba mesleği… Hatay’da artan terör faaliyetleri üzerine, tecrübeli bir komutan olarak, kritik noktadaki Elmalı Jandarma Karakoluna atanır. Duygularıyla hareket etmeyen aklıselim bir asker olarak bilindiğinden, halkla devlet arasındaki bağı güçlendirmekle görevlendirilir. Evli, bir oğlu vardır. Tenzili rütbe gibi duran bu doğu hizmeti, eşinin hoşuna gitmez. Bütün zorluklar bir yana, Barış’ın sağlığı için endişelenir. Oğulları böbrek hastasıdır. Seneler boyu süren uygun organ arayışında umutsuzluğa düşünce, Barış kendi böbreğini vermiştir oğluna… Tek böbrekle askerlik yapmasına müsaade edilmeyeceği için bu durumu üstlerinden saklamaktadır. YİĞİT ALKAN (SAYGIN SOYSAL) Otuzlu yaşların ortasında; Samsunlu… Orta halli bir ailenin oğlu… Komuta ettiği Jandarma Özel Harekât (JÖH) timiyle beraber Sur da dâhil olmak üzere birçok görevde başarı kazanmış; üstleri tarafından takdir edilen bir asker… Mesleki deformasyon had safhadadır; öfke dışındaki duygularını ifade etmekte zorlanır. Görevi gereği insanlarla arasına mesafe koymayı seçmiş olsa da yeri geldiğinde içinde hapsettiği sosyal karakter bir anda ortaya çıkmakta, şaşırtmaktadır insanları… Bu anlarına çok az insan şahit olmaktadır. Altı yıllık evlidir. Bu süreçte, yoğun görev temposu yüzünden eşine istediğince vakit ayıramamış; altı yılın büyük bölümünü ayrı geçirmek zorunda kalmışlardır. Eşi Zeynep, bu ayrılığa daha fazla tahammül edememektedir. Evlilikleri zor bir dönemden geçmektedir. ZEYNEP ALKAN (İPEK KARAPINAR) Yiğit Yüzbaşının eşi… İzmirli… Otuzlu yaşların başında, güzel bir kadın… Babası emekli general; her ne kadar asker eşi olmanın zorluklarını bilse de Zeynep, Yiğit’le bu kadar ayrı kalacaklarını hiçbir zaman tahmin etmemiş. Kocasını yanında istiyor; düzenli bir hayata geçip çocuk sahibi olmak istiyor ama Yiğit’in şu anki görev temposuyla imkânsız… Ayrılık, her geçen gün aralarında bir parça daha gerginlik ve mesafeye sebep oluyor. Müzik öğretmen; memleketi İzmir’de öğretmenlik yapıyor. Oysaki Yiğit’le tanışmasa, Viyana’ya gidip çello virtüözü olacaktı; o hayallerinden vaz geçti ama Yiğit dağlardan vazgeçemedi… AYŞE KALENDER (DENİZ BOLIŞIK) Barış Binbaşının eşi… Bartın, Amasra doğumlu… Otuzlu yaşların sonunda… Her zaman bakımlı, giydiğini yakıştırmasını bilen bir kadındır. En yüksek kademedeki davetlerde bile sadeliğinden ödün vermez. Asker eşi olmak zordur: Bir yanda Vatan görevi varken, sen hep susup beklemek zorundasındır. Öte yandan sevdiğini, kocanı, bir bilinmeze yollamak, her seferinde yol gözlemek içten içe yiyip bitirir insanı… Oğullarının böbrek hastalığı, kocası Barış’ın böbreklerinden birini oğullarına vermesi, bu durumu üstlerinden saklaması; hepsi üst üste binince… Ayşe bu hastalık sürecinde oğlu için o kadar çok korkmuştur ki ziyadesiyle hırpalamıştır. Oysaki o asker eşidir; ondan beklenen her zaman dik durmasıdır. Bugüne kadar dile getirmemiş olsa da oğluna kendisinin donör olamaması, kocasının böbreğini vermek zorunda kalması da Ayşe’nin en büyük üzüntülerinden biridir. ZİYA CEVRAN (KÜRŞAT ALNIAÇIK) Elmalı’nın en zengin adamı… Tam bir tüccar: Ne dağdaki ne kışladaki umurunda değil; onun tek derdi bu çekişmeden avantaj elde etmek, kasasına daha fazla para koyabilmek. Elmalı’daki kırılgan yapıyı, kendisine avantaj sağlamak ve devletten çıkar elde etmek için kullanıyor. Bir yandan devlet karşıtı terör örgütlerini, yapılanmaları gizlice destekliyor, bir yandan da devletle pazarlık yaparak akil adam rolü oynuyor. KEREM GEZGİN (İBRAHİM KENDİRCİ) Dört aya yakın zamandır Elmalı Jandarma Karakolunda görevli... Yirmi yedi yaşında, yakışıklı bir pratisyen doktor… Doktorluk aile mesleği, annesi doktor, babası cerrah, kardeşi tıp fakültesinde okuyor. Üstelik babası Bursa Devlet hastanesi başhekimi… Kısacası, bu derece nüfuslu bir ailenin oğlu olarak yurtdışına çıkmayı tercih edebilir, askerliğini öteleyebilirmiş; yapmamış. Babasına danışmış; babası, doktorluğu en hızlandırılmış şekilde, en zor şartlarda öğrenebileceği yer olarak askeriyeyi gösterince askere gelmiştir. Aile terbiyesi almış, saygılı bir gençtir. Doktor olarak kendine öz güveni ne kadar tam olsa da henüz alışamadığı askeri sistem içinde ürkektir. Normalde sosyal bir insan olmasına rağmen, farklı kültürdeki bu kasabada tedirgin davranmaktadır. Hamamcı Zühtü’nün kızına yaklaşırken de bu tedirginlik ve aile terbiyesini göreceğiz. Bekâr… Bursalı…