Hitit, Babil,Part, Pers, Asur, Keldani, Yunan, Kommagene, Roma, Bizans, Sasani, Ermeni, Emevi, Abbasi, Frank, Selçuklu, Zengi, Eyyubi, Artuklu, Memlük, Akkoyunlu, Dulkadirli ve Osmanlı uygarlıklarının egemen olduğu Arapların Hısn-ı Mansur, Kürtlerin Semsur ve Türklerin de Adıyaman'ın tarihi ve turistik yerleriyle ilgili kısa bilgiyi sizler için derledik. CENDERE KÖPRÜSÜ Eski adıyla Chabinas olan şimdiki adıyla Cendere suyu üzerinde bulunan köprü İ.S.. 1 yy. sonlarında Samsat’ta karargah kurmuş olan 16.Roma Lejyonu Septimius Severus tarafından inşa edilmiştir. Septimius Severus bu muhteşem köprüyü ailesi onura inşa etmiştir. Giriş ve çıkışlarda yer alan sütunları, eşi Jullia Domna, büyük oğlu Caracalla küçük oğlu Geta ve kendi adın diktirmiştir. Caracalla’nın taht kavgası sonucu kardeşi Geta'yı ortadan kaldırması ile sütunlardan biri kaldırılmıştır. Köprü kemeri 92 adet taş blokun üst üste bindirilmesi ile inşa edilmiştir. Deprem ve yer sarsıntılarına karşı köprü ve sütunlara esneklik payı verilmiştir. Köprü üzerindeki sütunlar kitabelerle süslenmiş, köprünün tarihi ve yapılışı hakkında bilgi vermektedir. Tarihi Cendere–Roma Köprüsü iki kez restorasyon görmüştür. HAYDARAN KAYA MEZARLARI Kaya mezarlarının bulunduğu yerdir. Adıyaman’ın 17 km. kuzeyinde Taşgedik Köyü sınırları içinde yer alır. Kabartma, ana kaya üzerine diktörtgen bir niş içine yapılmış, Güneş Tanrısı Hellias ve Kral Antiochos'un tokalaşmasını tasvir eder. KARAKUŞ TÜMÜLÜSÜ (KADINLAR ANIT MEZARI) Nemrut Dağı Milli Park giriş noktasında yer alan Kommagenelilerin kraliçelerine ait Anıt Mezar yöre halkı tarafından sütün üzerinde bulunan kartal heykelinden dolayı Karakuş olarak adlandırılmaktadır. Kral Antiochos Theos’un yerine geçen oğlu II.Mithradates annesi İSİAS için bu anıt mezarı inşa ettirmiştir. Anıt mezara pers prensleri ile evli olan kız kardeşleri Laodike ve Antiochis’in Pers-Roma savaşında öldürülmesiyle cenazelerini annesinin yanına gömmüştür. Karakuş anıt mezarında dört Kommagene kraliçesi yatmaktadır. Anıt mezarının etrafındaki beş sütundan biri tahrip olmuştur. Güneydeki sütun üzerinde Kartal, doğudaki sütunlar üzerinde Aslan ve Boğa, batıdaki sütun üzerinde ise Kral 2. Mithridates’in kız kardeşi Laodike ile tokalaşma kabartması vardır. Nemrut’un heykelleri korumaya alındı NEMRUT Türkiye'nin güneydoğusunda tanrıların ve kralların dev heykellerini barındıran ve UNESCO'nun dünya mirası listesinde yer alan Nemrut Dağı Ören Yeri, 2150 metre yükseklikte etkileyici bir manzara sahip bir yerdir. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Varlığı bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilememiştir.Bugün Nemrut Dağı'nın batı tarafında taştan yapılma bu dev heykellerin sadece yıkıntıları ve başları görülüyor. Güneşin batışı ya da doğuşu buradan seyretmek ayrı bir keyiftir.   TÜRKİYE'DEKİ EN GÜZEL 5 KÜLTÜR MİRASI Türkiye toprakları, verimli yapısı, elverişli iklim koşulları ve su kaynaklarının bolluğu sebebiyle tarihte birçok medeniyetin yerleşim yeriydi. Yapılan araştırmalar, Türkiye’de en az 10 bin yıl önce yerleşim yerlerinin olduğunu ortaya koyuyor. Birçok yerinde Hitit, Urartu, Frigya, Lidya ve İyonyalılara ait kalıntılar bulunan Türkiye, bu anlamda dünyanın önde gelen ülkelerinden bir tanesi. UNESCO Dünya Miras Listesi’de Nemrut Dağı ile beraber Türkiye’nin toplam 17 tarihi mirası bulunuyor. İşte bunlardan 5 tanesi...
  ST. PAUL SÜRYANİ KİLİSESİ St.Paul Süryani Kilisesi 18. yüzyılda yaptırılmıştır. Adıyaman Merkez Mara Mahallesindedir. 1905 tarihli kitabesinden Kilisenin oldukça eski bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. St. Pavlov ismiyle anılan bir Süryani kilisesidir. adıyaman ulu cami sözcü ile ilgili görsel sonucu Fotoğraf:İHA ULU CAMİ Adıyaman Çarşısı içerisinde yer alan Ulu Cami ilin en büyük camisidir. İlk olarak ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemekle birlikte 1506-1515 yılları arasında Dulkadirli Beyi Durak Bey tarafından yaptırılmış olduğu belirtilmektedir. 1832-1833 yıllarında onarımdan geçirilmiştir. 1890-91 yılındaki depremin ardından bir kere daha tahrip olan cami, minare niş kemerinin içinde yer alan kitabeye göre Kolağası Mustafa tarafından 1895-96’da yeniden yaptırılmıştır. Caminin bugünkü şekli ile 1863 tarihinde yaptırıldığını bildiren bir kitabe , minare kaidesinin doğuya bakan üst yüzeyinde bulunmaktadır. Aynı yerde altta kemer içinde bulunan bir başka kitabede caminin 1902 yılında tamir gördüğü anlaşılmaktadır. Ulu Camii’nin orijinal mimarisi hakkında bilgi bulunmamaktadır.