Bir Balkan ve de Akdeniz ülkesi olan Arnavutluk ve Arnavut ismi bir Toska Arnavut boyu olan Arvanit’lerin Türkçeleştirilmiş halidir. Uluslararası dillerde kullanılan Albania (Arnavutluk) Latince alba, dağlık bir ülke olmasından dolayı “yüksekte duran” anlamındadır. Arnavutluğa “Albania” ve Arnavutlara “Albanian” denilmektedir. Arnavutça da ise Arnavutluk, kartallar ülkesi anlamında Shqipëria şeklinde adlandırılırken, Arnavutça (Shqip) ve Arnavut (Shqiptar) olarak kullanılmaktadır. Güney Avrupa’da yer alan Arnavutluk, 611 kilometre kıyı şeridiyle Adriyatik ve İyonya denizine ev sahipliği yapıyor. Şimdi Arnavutluk'un gezilecek yerlerinden bazılarını tanıyalım... ARNAVUTLUK GEZİLECEK YERLER TİRAN / TİRAN ULUSAL TARİH MÜZESİ 1981 yılında açılan ve içerisinde ülke geçmişini yansıtan pek çok tarihi eserin sergilendiği Ulusal Tarih Müzesi, Mimar Enver Faja tarafından tasarlanmış. Yalnızca Tiran’ın değil, Arnavutluk’un da en büyük ve önemli müzesi olan Ulusal Tarih Müzesi, ilkçağ, ortaçağ, rönesans, bağımsızlık, heykel, 2. Dünya Savaşı, Komünizm Dönemi ve Azize Teresa olmak üzere 8 bölümden oluşuyor. Müzede, Büyük İskender’in en büyük kılıcının birebir replikası bulunur. Ayrıca Büyük İskender’in diğer kişisel eşyaları da sergilenir. Müzede, Arnavutların soyunun dayandığı İliryalılardan komünist rejim sonrasına kadar çok detaylı bir Arnavut tarihi kronolojisi yer alır. Ayrıca müzede en etkileyici sergiler arasında 16. yüzyılda ikon sanatçısı olarak tanınan Onurfi’nin eserleri gösterilmektedir. [caption id="attachment_2555339" align="alignnone" width="880"]arnavutluk Arnavutluk eski Mes Köprüsü...[/caption] TİRAN / ETHEM BEY CAMİİ İnşası 18. yüzyılın sonunda Molla Bey tarafından başlatılan Ethem Bey Camii (Et’hem Bey Mosque), 19. yüzyılın ilk çeyreğinde yapıya adını veren oğlu tarafından tamamlanmış. Komünist rejim döneminde yıkılmayan; ancak ibadete kapatılan yapı, 1991 yılında 10.000 kişinin katıldığı bir başkaldırıyla tekrar açılmış. İçerisinde Ethem Bey ve eşinin mezarlarının bulunduğu dini yapının dış cephesi, İslami sanatta ender görülen ağaç, şelale, köprü motifleri işlenmiş fresklerle süslenmiş. TİRAN / OPERA BİNASI Arnavutluk Müzik ve Sanat Akademisi tarafından kullanılan binada 1953 yılında kurulan Ulusal Opera ve Bale Topluluğu, 1963’ten itibaren Opera Binası olarak da anılan Kültür Sarayı’nda faaliyet göstermeye başlamış. İşçi Partisi’nin verdiği emirle 1959 yılında inşasına başlanan yapı, aynı zamanda Ulusal Kütüphane’ye ev sahipliği yapıyor. Sıklıkla yerel sanatçıların müzik ve dans gösterilerine sahne olan binada uluslar arası toplulukların performanslarına da yer veriliyor. BERAT / BERAT EVLERİ Berat, Safranbolu’yu hatırlatan evleri ile UNESCO tarafından koruma altına alınmış bir şehir. 2.400 yıllık geçmişi ve bir yakasında yaşayan Müslüman mahallesi diğer yakasında da Hristiyan halkı olan oldukça şirin bir kent. arnavutluk-berat-evleri TİRAN / DAJTİ DAĞI Kentin doğusunda yer alan Dajti Dağı, sahip olduğu doğal güzellikler nedeniyle 1966 yılında Milli Park ilan edilmiş. Zirvesinin 1.613 metrelik Ramno Tepesi olduğu dağ, kışın karla kaplı olduğu için bu hava olayını nadiren görebilen kent halkı tarafından yoğun bir şekilde ziyaret ediliyor. Ağaç ve hayvan çeşitliliği açısından zengin olan milli parkta doğa yürüyüşleri sırasında görebileceğiniz çok sayıda kanyon, şelale, mağara ve göl bulunuyor. Tarih öncesinde bölgeye gelen yerleşimcilerin kurdukları sivil ve askeri alanlar ise yakın zamanda keşfedilmiş SARANDA / BUTRİNT ANTİK KENTİ Arnavutluk’un en önemli şehirlerinden biri olan Saranda, Butrint Antik Kenti’ne ev sahipliği yapıyor. Arnavutluk'un Yunanistan sınırı yakınlarındaki bir Yunan antik kenti olan Butrint, Vivari Kanalı'na bakan bir tepe üzerinde yer alır. Tarih boyunca Epiriot kabilelerinin şehri, Roma kolonisi ve bir piskoposluğun merkezi olmuştur. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Butrint Antik Kenti'nde bir tiyatro, geometrik mozaiklerle süslenmiş bir hamam, 19. yüzyılda Ali Paşa’nın yaptırdığı bir kale bulunuyor.
GÖRİCE / GJİROKASTER KALESİ Balkanlar'daki en büyük ikinci kale olan Gjirokaster Kalesi. Roma İmparatorluğu döneminde etrafı surlarla çevrilmiş, Osmanlı döneminde de kullanılmış ve 1811 yılında Ali Paşa tarafından genişletilmiş. 1900’lerde ise mahkumların tutulduğu zindana çevrilmiş. Kalede, 2. Dünya Savaşı sırasında İtalyan ve Almanların kullandıkları toplar, Bektaşi Türbesi, 2 adet müze, savaş sırasında bozulmuş bir Amerikan uçağı ve saat kulesi bulunuyor. İŞKODRA / ROZAFA KALESİ Bojana ve Drin nehirleri tarafından çevrilen kalenin rakımı 130 metredir. Stratejik konumundan dolayı tepede antik zamandan beri yerleşim vardır. M.S. 167 senesinde Romalılar tarafından ele geçirilene kadar İliryalıların kalesiydi. Orijinal kale M.Ö. 350 yılında İliryalılar tarafından yaptırılmıştır. İki büyük yerel nehir olan Buna ve Drini'nin birleşmesi, bölgedeki hareket için önemli bir kavşaktı. Romalılar tarafından büyük bir kısmı yok edildi, ancak bazı kalıntılar halen görünür olmasına rağmen M.Ö. 167'de bölgeyi ele geçirdi ve ele geçirdiler. Günümüzde gördüğünüz surların çoğu, kaleyi yeniden inşa eden Venediklilerden ve Osmanlılardan kalmadır.