Hospital De Sant Pau Barselona UNESCO’nun koruma altına aldığı 1401 yılında yapılan ve mükemmel bir mimari sürecin temsili olan Hospital De Sant Pau, o dönemlerde Ortaçağ hastanelerinden biriymiş. Katalan Sivil Gotik Mimarisi’nin sanatsal detaylarını gün gibi gösteren eşsiz yapı, 19.yy’da yetersiz kalmaya başlamış ve genişletilmesine karar verilmiş. Günümüzde hala Barselona‘da hastane olarak hizmet vermeye devam eden Hospital De sant Pau, şüphesiz dünyanın en değerli hastane yapılarından biri. Muazzam vitray detayları, ön cephesinde yer alan sivri alınlıkları, iç cephelerinde yer alan mozaik işlemeleriyle, yapının içerisinde dolaşmak da heyecan verici bir hale geliyor. Avrupa’da Neoklasik (Klasiğe Dönüş) üslubun yeniden doğuşunu simgeleyen eserlerden biri olan Sant Pau’yu mutlaka görmelisiniz. Berlin’de Molekül Adam Berlin Spree Nehri üzerine konumlandırılmış olan anıtsal heykel, üç insan silüetinin tek boyutlu olarak birleşerek temsili tek bir figüre dönüşümünü simgeliyor. Heykelin yüzeyinde açılan küçük delikler ise insanın varoluşundaki molekülleri sembolize ediyor. 30 metre uzunluğu bulunan heykel, alüminyumdan yapılmış ve dünya çapında en çok ziyaret alan heykellerden birisi. Nehrin üzerinde akşam saatlerinde ve gün batımında harika bir görüntü sergileyen eser, Jonathan Borofsky imzasını taşıyor. Londra Genleşme Heykeli Paige Bradley’in ellerinden çıkan eşsiz heykel, güzelliğiyle görenleri büyülüyor. Çağdaş heykel sanatının önemli bir temsili olan Genleşme Heykeli, meditasyon yapan bir kadın figürünün genleşmesine ve meditasyon sebebiyle aydınlanmasına gönderme yapıyor. Anatomik bakımdan mükemmel bir şekilde tasarlanmış olan heykelin, genleşmeyle oluşan açıklıklarından ise ışıklar sızıyor. Özellikle Londra’da hava karardıktan sonra harika bir görüntü sergileyen heykel, görenlerin dikkatini çekmeyi başarıyor. 2004 yılında yapılmış olan heykelin, Kaliforniya’da bir kopyası ve New York’ta ise aslı bulunuyor. Canterbury Katedrali: İngiltere’nin Tacı Latin haçı şeklinde (transept plan tipiyle) 11. yy’da inşa edilen ve Avrupa Mimarisi’nin en önemli yapılarından biri olan görkemli katedral, çatılarından yere kadar inen payenda kemerleriyle, gökyüzünü delen alınlıklarıyla görenleri hayrete düşürüyor. Dış cephesinin güzelliği bir yana, yapının iç kısmında bulunan galeri katı ve çapraz tonozları da görülmeye değer. Cantenbury’nin dev Gotik pencereleri üzerine özenle işlenmiş olan Ortaçağ vitrayları ise en güzel bölümlerinden. Avrupa’nın taş işleme anlayışının en eski örneklerinden biri olan Canterbury’i bir gün ziyaret etmek üzere mutlaka seyahat listelerinize eklemelisiniz. 519 Yılda Yapılan Duomo Katedrali Milano‘da bulunan Duomo Katedrali, 1386 yılında inşa edilmeye başlanmış fakat o kadar ince eleyip sık dokunmuş ki, yapımı tam 519 yıl sürmüş. Geçmişte hasar görmüş ve yangınlar geçirmiş olan yapı, o yıllarda hala etkisi süren Gotik Mimari anlayışla yeniden tasarlanmış. Katedralin en ilginç yanlarından birisi ise dış cephesindeki silmelerde yaklaşık 3500 heykel taşıyor olması. İtalya’nın en büyük katedrallerinden olan muazzam eser, en yüksek noktasında som altından yapılmış olan 108.5 metrelik bir heykel taşıyor. Heykelin ismi ise Madonnina Heykeli. Duomo Katedrali’nin yapımının bu kadar uzun sürmesinin nedeni, yapının tamamen mermerle kaplanmış olması. O yıllarda sanatın üstünlüğünü savunan aristokratların, mimarinin insanı ezen bir yapıda olmasını istemesi gerekçesiyle ortaya çıkan anıtsal Gotik eserlerin yerini, bir süre sonra farklı üsluplar almış olsa da günümüzde milyonlarca insanın beğenisini ve hayranlığını kazandıkları yadsınamaz gerçeklerden. Duomo Katedrali de şüphesiz, bu ilgiden hiçbir zaman yoksun olmayacak olan yapılardan. Kaynak: Tatil Sepeti