1- Toskana İtalyan mimarisini, sanatını, kültürünü ve ‘dolce vita’ yaşam tarzını tüm hücrelerinizde hissedebileceğiniz Toskana; Orta Çağ tarihinin, muhteşem manzaraların, gurme lezzetlerin ve harikulade şarapların tek kelimelik özeti gibi. Başkent Floransa; çok sayıdaki müzesi, benzersiz sanat eserleri, göz kamaştıran kiliseleri ve galerileri ile ‘açık hava müzesi’ olarak tanımlanırken Chianti büyüleyici manzarası eşliğinde dünyanın en ünlü ve güzel şaraplarının tadına bakabileceğiniz bir bölge. toskana1Geçmişi 8. yüzyıla uzanan Toskana’nın en küçük kenti San Gimignano, adeta bir Orta Çağ reprodüksiyonu gibiyken, birbirinden berrak 150 plajı ile Elba, takımadaların en bilineni. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Siena, toprak rengi labirent sokakları; karmaşık, çapraşık ve pitoresk mimarisi ile büyüleyici. toskana22- Atina Yunan medeniyetinin merkezine hoş geldiniz. İsmini, koruyucusu olduğuna inanılan savaş tanrıçası Athena’dan alan bu şehir; sahip olduğu tarihi ve felsefik Grek mirası Akdenizli ruhu ve doğallığı ile bir arada yaşayan ‘Tanrılar Şehri’. atina1Syntagma parlamentosu, müzeleri, akademisi ve kütüphanesi ile kültür semti iken Gazi, özellikle gün battıktan sonra, tavernaları ve barları ile cıvıldıyor. Tasarımcı butiklerin ve şık restoranların radarına girmek isteyenler yönünü Maroussi’ye çevirebilirken sahil havası almak ve denize girmek isteyenler yüzünü güneye, Paleo, Faliro veya Kalamaki’ye dönebilir. atina23- Lizbon Tagus Nehri’nin kuzeyinde yedi tepe ve iki yaka üzerine kurulmuş Lizbon şehri, Portekiz’in başkenti. Hikayesi M.Ö. 1200’lü yıllara dayanan şehir; Finikelilerin ticaret limanı, Mağribilerin yerleşim bölgesi, Portekiz Krallığı’nın başşehri, 16. ve 17. yüzyıl yeni dünya keşiflerinin başlangıç noktası olmasının ardından 1755 senesinde yaşadığı depremle tamamen yıkılmış. lisbon1Yeniden inşa edilen şehirde Gotik, Barok ve Kolonyal mimariye ait kiliseler, saraylar, evler, heykeller halen tüm ihtişamları ile yükselirken bir yandan da Brezilyalı, Hintli, Mozambikli göçmenlerle beraber gelen renkli ve canlı atmosfer çağdaş bir şekilde bünyeye dahil edilmiş. Bu da şehri bohem bir şiir havasına sokmaya yetmiş. lisbon24- Budva Karadağ’ın göz alıcı uzun sahillerinin ve hareketli gece hayatının merkezi, Budva. Adriyatik Denizi’nin kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden olan Budva, tarihi mirası ve bu mirası koruması ile kültürel bir zenginliğe sahip. budva1Bu zenginliğin en çok hissedildiği yer Old Town (Eski Şehir) iken lüks restoranlarında ve kafelerinde vakit geçirebileceğiniz ve sahil boyunca yürüyebileceğiniz yer, Porto Montenegro. Zengin faunası ve florası ile UNESCO tarafından koruma altına alınmış olan Skader Gölü ise, doğal güzelliklere tanıklık edebileceğiniz nadide yerlerden. budva25- Valencia İspanya’nın üçüncü büyük şehri ve ülkenin en büyük limanı olan Valencia, Romalılar tarafından M.Ö. 138 yılında kurulmuştur ki bu da şehrin kültürel ve mimari mirasının ne denli köklü ve zengin olduğuna dair bir fikir verebilir. Yıllara meydan okuyan tarihi birikimi ile Valencia’nın kalbi, Old Town’da atar; pek çok otel, kafe, gece kulübü bu bölgededir. valencia1Şehirde görülmesi gereken pek çok noktaya kolaylıkla ulaşım vardır ve yılın her mevsimi kalabalıktır. Şehrin bambaşka bir dokuya sahip Bilim ve Sanat Merkezi ise beş ana binadan oluşur ve Valencia’nın modern yüzünü sembolize eder. Şehrin Latince karşılığı ‘güç’ anlamına gelir ve isminin hakkını fazlasıyla verebilir. valencia3 [old_news_related_template title="Karadeniz'in göçle renklenen yaylaları" desc="Trabzon'un Tonya ilçesinde, Karadeniz'in doğal güzelliklerini barındıran yaylalar, eşsiz görüntüsüyle görenleri hayran bırakıyor. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/07/iecrop/k9_16_9_1531726789.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/hayatim/seyahat/karadenizin-gocle-renklenen-yaylalari/"]