Fransa'da yaşamını sürdüren Guedeney ailesi, tüm mal varlıklarını satıp karavan aldı. Ülkeden iki yıl önce yola çıkan aile, sırasıyla İtalya, Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Yunanistan'ı gezip, 2,5 ay önce de Edirne'den Türkiye'ye giriş yaptı. Fransız aile, Türkiye'de İstanbul, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli ve Muğla üzerinden Antalya Demre'ye geldi. Gittikleri her ülkede uzun süre kalan, Türkiye'deki 3 aylık vize sürelerini ise 6 ay veya 1 yıla çıkarmak isteyen aile, ülkeyi baştan başa gezecek. Daha sonra İran'a geçecek olan aile, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Moğolistan ve Rusya üzerinden Çin'e kadar gitmeyi planlıyor. 9 BİN KİLOMETRE YOL YAPTILAR Çin'den dönüş yaparak Tayland, Kamboçya, Myanmar, Malezya, Nepal, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve İran'ın ardından tekrar Türkiye'ye dönecek olan aile, Karadeniz kıyısını takip edip, gezilerini sürdürecek. Dönüş yolunda Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya, Almanya ve İsviçre'yi geçip, tekrar Fransa'ya dönmeyi planlayan aile, şu ana kadar 9 bin kilometre yol katetti. Guedeney çiftinin oğlu Tao Guedeney ise gezi boyunca derslerine uzaktan devam etti. KARAVAN EVLERİ OLDU Fotoğraf sanatçısı Eric Guedeney, eşinin de zor durumdaki insanlara yardım eden hemşire olduğunu söyledi. Dünyanın her yerinde işlerini yapabileceklerini, çocukları Tao'nun da uzaktan eğitim alabileceğini düşünüp, yola çıkmaya karar verdiklerini anlatan Guedeney, "Fransa'daki evimizi ve diğer varlıklarımızı sattık. Aldığımız karavanla 2 yıl önce yola çıktık. Artık bu karavan evimiz oldu. Ben fotoğraf ve video çekerek, Fransa'daki bir televizyon kanalına satıyorum. Böylece para kazanmaya devam ediyorum. Ayrıca bir miktar birikmiş paramız da var. Türkiye'de uzun süre kalmak istiyoruz" dedi. TÜRKİYE'YE HAYRAN KALDILAR Türkiye'ye hayran kaldıklarını söyleyen Guedeney, sözlerine şöyle devam etti: "Başta İstanbul'un tarihi zenginliğini, Bafa ve Salda Gölü'nü, Bergama, Efes, Pamukkale, Dalyan'daki İztuzu Plajı'nı, Akyaka, Ölüdeniz, Kayaköy, Patara Antik Kenti'ni, Kalkan ve Kaş'ı fotoğraflayarak, Demre'ye geldim. Demre'de Myra Antik Kenti, Simena Antik Kenti ve Kekova'yı çektim." "Bu arada Türk insanını, Türkiye'nin tarihini, doğasını, denizini de fotoğrafladım. Çektiğim fotoğraf ve videoları, Fransa'daki televizyon kanalına satmanın yanında bir kanalım var, orada yayınlıyorum. Oradan da abonelerimden küçük de olsa bir para kazanıyorum." "Türkiye'nin ve gittiğim her yerin tanıtımını yapıyorum. Türkiye'de bir fotoğraf sanatçısı için o kadar çok zenginlik var ki yıllar boyu burada kalabilirsiniz." "Her yerin farklı bir güzelliği, özelliği var ama Türkiye'nin en büyük zenginliği, içten, konuksever, yüzleri her koşulda gülümseyen, sizlere bir şeyler ikram etmek için yarışan sıcakkanlı insanları. Dostlarımıza bunu anlatmaya çalışıyoruz." "Çay, yufka ekmeği, sebze, meyve ellerinde ne varsa size ikram eden, hediye eden bu insanları tanıyın diyoruz. Bu yılın sonuna kadar Türkiye'de kalmak istiyoruz. Belki Fransa'ya bir daha dönmeyiz." (DHA)