Montenegro ismiyle de anılan Monte (Dağ), Negro (Kara), Yugoslavya'nın 6 cumhuriyetinden biri iken, bölünmenin ardından Sırbistan-Karadağ olarak anılmaya başlayan Karadağ, muhteşem kumsalları, yemyeşil dağları, kartpostal görünümündeki tarihi kentleri ile, Balkanlar’ın en sakin ve en güzel ülkelerinden biri. Şimdi, Karadağ'ın gezilecek yerlerinden bazılarını tanıyalım... KARADAĞ GEZİLECEK YERLER KOTOR / KOTOR KÖRFEZİ Karadağ'ın güneybatısında ve Hırvatistan'ın güneyinde, Adriyatik Denizi kıyısında kıvrımlı ve girintili bolgedir. Doğal bir liman olan Kotor, dar boğazlarla birbirine bağlayan dört koydan oluşur. Koyun çevresindeki dağlar kıyıya dik bir biçimde iner. Kotor Körfezi deniz düzeyinin en son yükselişi sırasında bu bölgedeki vadilerin sular altında kalması sonucunda ortaya çıktı. Kotor Körfezi, tertemiz ve berrak suları ile Karadağ’ın cazibe merkezlerinden biri. Mimarisi, Orta Çağ kasabalarını andıran Kotor, etkileyici görünümü ve tarihi dokusuyla UNESCO Koruma Listesinde bulunuyor. KOTOR / KOTOR SAAT KULESİ Kotor şehir merkezinde yer alan saat kulesi 1602 yılında inşa edilmiştir. Barok ve Gotik mimari tarzlarının bir birleşmi olan saat kulesi gri taşlardan yapılmış. İnşa edildiği dönemden itbaren kulenin ön cephesinde Karadağ Prens ve ailesine ait olan bir arma bulunuyor. Kulenin önünde, yerel suçluların bir zamanlar ceza olarak bağlandıkları, utanç ayağı olarak hizmet eden küçük bir pramit şekilli taş bulunur.
Kotor saat kulesi Foto: Shutterstock Kotor saat kulesi Foto: Shutterstock
KOTOR / DENİZCİLİK MÜZESİ Devlet adamlarına ve zanaatkarlara ait çeşitli eşyalara ev sahipliği yapan Denizcilik Müzesi, şehrin tarihini geçmişini yansıtıyor. “Eski Şehir” sınırlarında yer alan müzenin içerisinde, çeşitli dönemlere ait Türklere karşı da savaşmış önemli kişilerin ve gemilerin fotoğrafları, çeşitli yağlı boya tabloları, üniformalar, gemi maketleri, kılıçlar ve tüfekler bulunuyor. BUDVA / ESKİ ŞEHİR Eski Şehir, bazı araştırmacılara göre 2500 yıllık geçmişi olan, Adriyatik Denizi kenarındaki en eski yerleşim yerlerinden biridir. 1667 ve 1979 yıllarında meydana gelen depremlerden etkilenen şehir sonrasında yapılan çalışmalar ile günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur. Dar sokakları, meydanları, Orta Çağ’dan kalma duvar ve kuleleri ile gezilecek en önemli yerlerden biridir.
Budva havadan görünüm - Foto: Shutterstock Budva havadan görünüm - Foto: Shutterstock
BUDVA / SVETI STEFAN ADASI 15.yüzyılda küçük bir balıkçı köyü olarak doğan bölge, şimdilerde önemli bir turizm kenti haline gelmiştir. Adriyatik'in incilerinden sayılıyor. Tarihi küçük şehir inanılmaz güzel ve özellikle karayolundan giderken tepeden görünümü muhteşem. Dünya çevresinde en göz alıcı 10 yerden birisi olarak da seçilen Sveti Stefan Adası, birçok ünlünün de tatil için tercih ettiği yerlerden biri. BUDVA / PETROVAC Budva ve Bar arasında yer alan Petrovac, 600 metrelik kumlu bir sahile sahip popüler turistik yerlerden birisidir. Petrovac, çam ormanları ile çevrilidir. Bir zamanlar balıkçılık olan geçim kaynağı günümüzde ise turizm, çam ve zeytin işlemeciliğidir PODGORICA / OSTROG MANASTIRI Ostrog Manastırı, ülkenin en sıra dışı mimari yapısı ve önemli Sırp Ortodoks kilisesidir. Niksic şehrine bağlı Bogetici bölgesinde bulunan manastır, 1655 yılında yapılan ve kurucusu Sırp Psikopos Basil’e adanan “Üst Kilise” ve 18. yüzyılda yapılarak Hz. Meryem’e adanan “Alt Kilise” olarak ikiye ayrılıyor. Trabzon'daki Sümela Manastırını andıran yapı 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na karşı sığınma evi olarak kullanılmış. Manastır Balkanlardaki Ortodokslar için büyük önem taşıyor. Burası Karadağ’daki Hıristiyanlar için hac yeri sayılıyor. PODGORICA / AZİZ GEORGE KİLİSESİ Aziz George Kilisesi, 10. yüzyılda inşa edilmiş. Çevresi kale surlarına benzeyen duvarlarla çevrelenmiş tarihi Ortodoks kilisesi kentin en eski dini yapısıdır. Kilise, dini kutlamalar ve ayinler sırasında oldukça kalabalık oluyor. İŞKODRA GÖLÜ İşkodra Gölü, Morca Nehri’nin debisindeki değişimlere bağlı olarak 370 ile 530 kilometrekare arasında değişen bir yüzölçümüne sahip. Balkanlar’ın en büyük gölü unvanını taşıyan İşkodra, bölgede meydana gelen geniş çaplı çöküntü sayesinde oluşmuş. Zengin bitki ve hayvan çeşitliliğini barındırması sebebiyle 1983 yılından milli park statüsüne alınmış.