Erciyes Dağının eteklerinde kurulu Kayseri, tarihi İpek Yolu'nun geçtiği, pek çok medeniyetin beşiği olmuş, MÖ 2.000'li yıllarda Hititlerin, Kültepe'de (Kaniş) şehrini kurdukları, pastırması ve Bünyan halılarıyla meşhur önemli bir ilimiz. Tarih ve kültür zenginliğinin yanında ileri bir sanayi merkezi olan Kayseri’nin gezilecek yerlerini tanıtan yazımızda Kayseri ile ilgili pekçok bilgiye ulaşacaksınız... KAYSERİ'NİN GEZİLECEK YERLERİ KAPUZBAŞI ŞELALELERİ Dünyanın en yüksek ikinci şelalesi durumunda olan Kapuzbaşı Şelalesi, irtifa akışı itibari ile Uganda'da bulunan Victoria çağlayanı (100 metre) hariç, ABD'de bulunan Niagara'dan 55 metre, Finlandiya'da bulunan İmatra'dan 25 metre, Erzurum'daki Tortum'dan 50 metre, Antalya'daki Düden'den 25 metre ve Manavgat'tan 5. metre daha büyüktür. Kapuzbaşı şelalesinin aktığı yerin rakımı ise 700 metredir. Kapuzbaşı Şelaleleri, Aladağ Milli Parkı sınırları içerisindedir. Şelale, Aladağlar trekking parkurunun en güzel durak noktalarından biridir.
shutterstock_1021843813 Kapuzbaşı Şelaleleri
MELİKGAZİ KALESİ Pınarbaşı'nın Pazarören kasabasına bağlı Melikgazi köyünde bulunan Melik Gazi Kalesi, Bizans döneminde Zamantı ile Elbistan yollarını kontrol altında tutmak amacı ile yapılmıştır. Melik Gazi Türbesi’nin devamındaki tepelik alanda kurulmuştur. Bizanslıların bölgedeki hakimiyetini kaybetmesinden sonra sırasıyla Danişmendliler, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında kullanıldığı bilinmektedir. TÜRKİYE'NİN 5 GÜZEL YÜRÜYÜŞ YOLU
  ERDEMLİ HARABELERİ Kayseri'nin Yeşilhisar ilçesinde yer alan Erdemli Harabeleri, Erdemli Vadi’sinde göz kamaştırıcı bir tabiat içerisinde manastır, kilise ve kaya mekanlar bulunmaktadır. Yaklaşık uzunluğu 10 kilometre olan Erdemli Vadisi’nin içerisinde 11 adet kilise yer almaktadır. Bu kiliseler; H. Eustathios Kilisesi, H. Nikolaos Kilisesi ve Şapeli, Mikhael Kilisesi, Kilise Camisi, Tek Nefli Kilise, Kırk Martir Kilisesi, Saray Manastırı Kilisesi, Ayı Kilisesi ve Oniki Havari Kilisesi’dir. Bu kiliselerin duvar resimlerinde İncil ve Tevrat'tan sahneler işlenmiş olup, geometrik ve bitkisel bazı süslemeler ile beraber; martir, piskopos, aziz, azize, havari ve melek gibi tek figürler de resimlenmiştir. Vadinin güney bölümünde; bir şapel, manastır (Saray Manastırı), iki ahır, iki fırın ve 44 adet şırahane yer almaktadır. SAAT KULESİ Cumhuriyet Meydanında bulunan Saat Kulesi, 1906 yılında II. Abdülhamit zamanında yaptırılmıştır. Tavlusunlu Salih Usta tarafından inşa edilmiştir. Saat Kulesi’nin mimarı bilinmemektedir. Saat Kulesi kare planlı, 10 metre yüksekliğinde olup, silmelerle üç kata bölünmüştür. Kesme taştan yapılmıştır. İçeriye doğu yönündeki yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. İçerisi silindir şeklinde olup, ortadaki helezonik bir merdivenle saatin bulunduğu bölüme çıkılmaktadır. Merdivenin ortasında 30 cm. çapında yuvarlak bir açıklık bırakılmıştır. Buradan saatin kurularak çalışmasını sağlayan silindir şeklindeki madeni ağırlık sarkmaktadır. Mustafa Kemal Paşa’nın Kayseri’ye geldiğinde halka hitab etmek için kullandığı bu bina, bir dönem Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kayseri şubesi olarak da hizmet vermiştir.
Kayseri Saat Kulesi Kayseri Saat Kulesi
KAYSERİ KALESİ 3. yüzyılda Roma devrinde yapılan ve 6.yüzyılda Bizans devrinde daraltılan Kayseri Kalesi ve Surlar; Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat zamanında bugünkü şekliyle yeniden yapılmıştır. Karamanoğulları ve Osmanoğulları zamanında iki defa tamir görmüştür. Orta Anadolu da ulaşım geçitleri üzerinde bulunan Kayseri şehir merkezini koruyan kale günümüze kadar gelen eski varlığı ve zaman içinde yapılan ekleriyle bir orta çağ kalesidir. KAYSERİ TARİHİ Kayseri, tarihin en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve her dönemde önemini korumuştur. Şehrin en eski adı olan Mazaka, Roma İmparatorluğu dönemine kadar devam etmiş; Roma döneminde şehre imparator şehri anlamında Kaisareia adı verilmiş. Daha sonra bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde kullanılmıştır. Türkler Anadolu'yu fethettikten sonra Şehre Kayseriye adını vermişler ve bu ad, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Kayseri şeklini almıştır. Kayseri, her köşesi değişik uygarlıkların kalıntılarının birbiriyle kucaklaştığı Anadolu'nun en köklü ve en eski yerleşim alanlarından biridir. M.Ö. IV.binden, yani Kalkolotik (Bakırtaş) çağlardan başlayarak Asur, Hitit, Frig dönemlerinde ve Roma devri sonuna kadar bir yerleşim alanı olan Kültepe; bu uygarlıkların kalıntılarını barındıran bir açık hava müzesidir. Kayseri, bu önemli merkezin yakınında yer alan bir bölge olarak bu uygarlıkların hepsinden derin izler taşımaktadır.